🎏 10 Sınıf Tarih Taşra Ve Eyalet Yönetimi

Soru1 / 12. 1. Soru. Küçük bir beylikten XVI. yüzyılda büyük bir devlet haline gelen Osmanlı Devleti’nde, geniş toprakların yönetimi çeşitli bölümlere ayrılırdı. Osmanlı Devleti’nde taşra idaresi; köy, kaza, sancak, eyalet olarak teşkilatlanmıştır. En OsmanlıTaşra Teşkilatı – Tarih Dersi Osmanlı Taşra Teşkilatı DİKKAT: Osmanlı Devleti’nde başkentin dışında kalan her yer taşradır. Osmanlı idari yapılanması ile ilgili bilmemiz gereken en önemli husus, Osmanlı devletinin MERKEZİYETÇİ bir yönetim anlayışına sahip olduğudur. Osmanlı Devletinde; Ülke, EYALET lere, Eyaletler sancak lara, Hereyalet içinde güçler şehir ve ilçe yetkilileri arasında da paylaşılır. 1980'lerde Reagan yönetimi federal yönetimin rolünü azaltmaya ve eyaletlere mümkün olduğunca çok güç aktarmaya çalışmıştır ve bunun sonucu olarak eyaletler şimdi iç siyasetin oluşturulmasında önemli bir göreve sahiptir. Online- 10. Sınıf Tarih 2. Ünite Osmanlı Devletinin Yükselme Dönemi, Yakınçağ Avrupa Tarihi Testi Çöz. 1. II. Mehmet, Konya, Karaman, Aksaray civarında yerleşmiş olan Karamanoğulları üzerine yaptığı sefer dönüşünde; bu beyliğin halkının bir kısmını beraberinde getirerek İstanbul'a ve Elinizdekikitap, alanın Türkiye’deki en yetkin isimlerinden olan Prof. Dr. Orhan Kılıç’ın Osmanlı Devleti’nin eyalet ve sancak eksenli olarak taşra idari taksimatı ve yöneticileri ile ilgili yaklaşık yirmi beş yıllık süreçte yaptığı bilimsel çalışmaların yeniden gözden geçirilerek güncelleştirilmiş ve Hükümdarave devlete karşı suç işleyenleri cezalandıran görevli. Protokolde hacibden sonra gelirdi. Vekil-i . Hass: Sultana ve ailesine ait olan işleri yapmak ve her gün yapılacak olan işler hakkında sultana bilgi vermek gibi saraya ait bütün işlere bakan görevli. Silahdar: Silahlardan sorumlu olan görevli. Abdar EnderûnMektebi, I. Murad zamanında Edirne alındıktan sonra 1363 yılında kurulup, zamanla çeşitli değişikliklere uğramakla beraber Osmanlı Devleti’nin son zamanlarına kadar varlığını sürdüren bir saray okuludur. Hıristiyan ailelerden devşirilen çocukların zeki ve gösterişlileri saraya alınarak özel bir şekilde Siyasi Tarih: Devletleri, kuruluşları, savaşları, antlaşmaları ile araştırır. 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi gibi. • Uygarlık Tarihi: Toplumların kültürel alanda yaptığı faaliyetleri araştırır. Türk Medeniyeti Tarihi gibi. Tarih ve Yazı İlişkisi • Yazı, Mezopotamya'da Sümer şehir devletleri zamanında bulunmuştur. SınıfTarih İlke Yayınları Ders Kitabı Cevapları Sayfa 40. 10. Sınıf Tarih ders kitabı cevapları her sınıf ve düzeyden öğrencilerin ödevlerine yardımcı olması için paylaşıyoruz. 2019 2020 Eğitim öğretim yılı için okullarda okutulan 10. Sınıf Tarih ders kitabı etkinlik cevapları için SadaretKethudalığı 13 Mart 1836 tarihinde Umur-ı Mülkiye Nezareti 'ne çevrildi. 9 Ekim 1837 tarihinde de Umur-ı Mülkiye Nezareti, Dahiliye Nezareti olarak anılmaya başlandı. Nezaret, 2 Eylül 1839 tarihinde Sadaret Müsteşarlığı derecesine indirildi. 18 Şubat 1869 talihinde yeniden kuruldu. Ancak 8 Eylül 1871 tarihinde yeniden OsmanlıKültür ve Medeniyeti ile ilgili KPSS’de çıkmış sorular ve cevapları da konu anlatımını pekiştirme amacıyla eklenmiştir. Osmanlı Devleti’nde ordu, mimari yapı, yönetim şekli vb. özellikleri ve daha fazlasını aşağıda bulabilirsiniz. Osmanlı Kültür Medeniyeti Çıkmış KPSS Soruları ve Çözümleri. Bubölümün mezunları için KPSS alan sorulmamakta genel yetenek kısmı ise oldukça basit olduğundan tarih ve coğrafya çalışan bir adayın KPSS P3’ten yüksek alması zor değildir. Dolayısıyla Acil Yardım ve Afet Yönetimi KPSS atama puanları bayağı yüksektir. ATAMA DÖNEMİ: 2021/1 – ATAMA TARİHİ: 14/07/2021 – TOPLAM CEXq. İSTANBUL'UN FETHİ İstanbul'un Fethinin Sebepleri Bizans'ın Osmanlı şehzadelerini koruyarak ve kışkırtarak, taht kavgalarına neden olması, Bizans'ın Osmanlı'ya karşı düzenlenen Haçlı seferlerini teşvik etmesi, Osmanlı toprak bütünlüğünü bozan bir konumda olması İstanbul'un boğaza hâkim bir konumda olması ve bu yüzden Karadeniz Akdeniz suyolunun anahtarı konumunda olması. Hz. Peygamberin övgüsüne kavuşabilmek. Osmanlıların Fetih İçin Yaptığı Hazırlıklar Bizans'a denizden gelebilecek yardımı önlemek amacıyla Anadolu Hisarı'nın karşısına Rumeli Hisarı'nı Boğazkesen yaptırdı. Bizans'a Balkanlardan gelebilecek muhtemel Haçlı yardımını önlemek için sınır boylarına akıncı birlikleri gönderdi. Surlara karşılık, şâhi adı verilen büyük toplar döktürdü. Haliçteki zincire karşılık gemileri karadan yürüterek Haliç'e soktu. İstanbul, 53 günlük bir kuşatmadan sonra 29 Mayıs 1453'te fethedildi. İstanbul'un Fethini Kolaylaştıran Nedenler Bizans ordu ve donanmasının zayıf oluşu, Kuşatma sırasında Avrupa'dan yardım alamaması. NotBizans kuşatma sırasında sadece Venedik ve Cenevizlilerden yardım kuşatma sırasında ticari kaygılarından dolayı hem Osmanlılara, hem de Bizans'a yardım etmişlerdir. İSTANBUL'UN FETHİNİN SONUÇLARI İstanbul'un Fethinin Dünya Tarihi Bakımından Sonuçları Venedik ve Ceneviz ticareti olumsuz yönde etkilenmiştir. Bin yıllık Bizans imparatorluğu tarihe karışmıştır. Ortaçağ kapanmış, Yeniçağ başlamıştır. İstanbul'dan kaçan Bizanslı bilim adamları Avrupa'da Rönesans ve Reform hareketlerinin başlamasında etkili olmuşlardır. Feodalite derebeylik sistemi çözülmeye başlamıştır. İstanbul'un Fethinin Türk Tarihi Bakımından Sonuçları Osmanlı Devleti Yükselme dönemine girmiştir. Başkent Edirne'den İstanbul'a taşınmıştır. Osmanlı toprak bütünlüğü sağlanmıştır. Osmanlı'nın Anadolu-Rumeli geçişi kolaylaşmıştır. Osmanlı toprakları arasında sürekli sorun çıkaran bir fitne yuvası ortadan kaldırılmıştır. Karadeniz-Akdeniz deniz ticaret yolunun denetimi Osmanlılara geçmiştir. Osmanlı Devleti İslam dünyasında haklı bir şöhret ve itibara kavuşmuştur. ASKERİ VE SİYASİ GELİŞMELER 1454–1480 Sırbistan'ın Fethi 1459 Eflak'ın Osmanlılara bağlanması 1462 Bosna — Hersek 1463-1465 Boğdan'ın Osmanlılara bağlanması 1476 Arnavutluk'un Fethi 1479 1459'da Cenevizliler'den Amasra alınmıştır. 1460'da Candaroğulları'ndan Sinop alınmıştır. 1461'de Trabzon Rum İmparatorluğu'na son verilmiştir. 1466'da Karamanoğulları'ndan Konya ve Karaman alınmıştır. 1473'de Akkoyunlular'la Otlukbeli Savaşı yapılmıştır. Otlukbeli Savaşı 1473 Sebepleri Fatih'in Trabzon'u ele geçirmesi Karamanoğulları beylerinin Uzun Hasan'a sığınması Uzun Hasan'ın kendisini Timur gibi görmesi Her iki hükümdarın da Anadolu'ya hâkim olmak istemesi İki hükümdarda da cihan hâkimiyeti düşüncesi olması Akkoyunlular'ın Tokat'ı yağmalamaları Savaşta teknik üstünlüğe sahip olan Osmanlılar galip gelmiş, Akkoyunlular yıkılış sürecine girmişler ve Osmanlı için bir tehlike olmaktan çıkmışlardır. Doğu Anadolu toprakları Osmanlı nüfuzu altına girmiştir. Fatih'in Anadolu'daki faaliyetlerinin temel sebebi Anadolu Türk birliğini sağlamak istemesidir. Ege Adalarının Fethi Limni, Eğriboz, Taşoz, Semadirek, İmroz, Midilli gibi adalar fethedildi. Rodos'un Kuşatılması RodosAdası, Sen-Jan Saint-Jean şövalyelerinin elindeydi. Bunlar, ege'de korsanlık yapıyor, Osmanlı Devletini huzursuz ediyorlardı. Mesih Paşa tarafından kuşatıldı, ama alınamadı 1480. Osmanlı–Venedik Savaşları 1463–1479 Fatih'in gerçekleştirdiği faaliyetler Venedik'in ticaretine zarar vermiş özellikle denizlerdeki ve Balkanlar'daki fetihler 16 yıl süren savaşlara sebep olmuştur. Karada genellikle Osmanlılar, deniz de ise genellikle Venedikliler üstün gelmiştir. 1479'da yapılan İmtiyazIar Antlaşması'na göre; Her iki taraf aldıkları yerleri geri verecek Kroya ve İşkodra kaleleri Osmanlılar'da kalacak Arnavutluk, Mora, Dalmaçya kıyılarının bir kısmı Venediklilere bırakılacak Venedikliler yıllık vergi ve savaş tazminatı ödeyecektir. Buna karşılık; Venedikliler Istanbul'da balyoz elçi bulundurabilecekler. Venedikliler Osmanlı sularında serbestçe ticaret yapabilecekler Osmanlı ülkesinde yaşayan Venedikliler'in davalarına kendi hâkimleri bakacak. Venedik bayrağı taşıyan gemilere saldırılmayacaktır. İlk imtiyazlar kapitülasyonlar, Fatih tarafından ticareti geliştirmek ve Hıristiyan birliğini parçalamak amacıyla Venediklilere verildi. Kırım'ın Fethi Kırım'ın fethiyle Karadeniz ticaret yolları denetim altına alınmış, bu durum coğrafi keşiflere sebep olmuştur. Ayrıca Karadeniz bir Türk gölü haline gelmiştir 1475. Yunan Adalarının Fethi Kefalonya, Ayamavra, Zenta adaları fethedildi 1479. Otronto'nun Fethi Gedik Ahmet Paşa komutasındaki donanma, Italya'nın Otranto kalesi fethetmişse de 1480, Fatih'in ölmesiyle başlayan taht kavgaları yüzünden gerekli yardım yapılamadığı için tekrar kaybedilmiştir. Fatih'in Fetih Stratejisi Karadeniz ticaretine egemen olmak, Anadolu Türk birliğini sağlamak, Anadolu'da faaliyet gösteren devletleri etkisiz kılmak, Ege ve Akdeniz ticaretine egemen olmak, Bizans'ın yeniden dirilmesini önlemek, Katolik Roma'yı ele geçirmek. Cem Sultan Olayı Fatih'in ölümünden sonra çocukları Cem ve Bayezit arasında taht kavgası başladı. Cem Sultan II. Bayezit'a karşı Memlûkler'in de kışkırtmasıyla birkaç kez taht mücadelesine girişmişse de mağlup olarak Rodos şovalyelerine sığınmış ve onlar tarafından papaya götürülmüştür. Böylece olay, uluslararası bir sorun haline gelmiştir. Cem Olayının Sonuçları ve Osmanlı Devletine Etkileri Cem'in Hıristiyanların eline geçmesi, batılı devletlerin Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışmasına neden olmuştur. Osmanlıların batıdaki fetihlerinin durmasına neden olmuştur. Cem Sultan'ın Memluklere sığındığı dönemde bu devlet tarafından padişah gibi karşılanıp, himaye görmesi, Osmanlı-MemICık ilişkilerinin daha da bozulmasına sebep olmuştur. Papa'nın bakım masrafı diye yüklü miktarda para alması Osmanlı maliyesini zayıflatmıştır. Bu olay, II. Bayezit'in Safevi tehlikesine karşı gereken önemi vermemesine neden olmuştur. Bu olaydan dolayı Endülüs Emevileri'ne gereken yardım yapılamamıştır. II. Bayezit döneminin sönük geçmesine sebep olmuş, Papa ve Avrupa tarafından baskı unsuru olarak kullanılmıştır. OSMANLILARDA YÖNETIM Merkezi Yönetim Saray Padişahlar sarayda hem hayatını devam ettirmiş hem de devleti yönetmiştir. Fatih döneminde Istanbul'un fethi ile Topkapı Sarayı yapılmıştır. Saray, sadece yönetim ve askerlik açısından değil, Osmanlı edebiyatı, sanayi, ekonomik ve sosyal hayatı bakımından da geniş teşkilatlı bir merkez olmuştur. Osmanlı Saray Teşkilatı Osmanlı sarayı, genel olarak üç bölümden oluşurdu. Enderun ve Birun… Bâbüssaade ise bir ara bölümdür ve genelde törenlerin yapıldığı bir alandır. Enderun Odaları Has Oda Kırk kişilik padişahın günlük hizmetinde bulunan bir odadır. Bu odada görevliler; Has Odabaşı Bu görevlilerin Padişahın silahlarıyla ilgilenirdi. Çuhadar Padişahın dış giyimiyle ilgilenirdi. DülbentçiPadişahın iç giyimiyle ilgilenirdi. Rikabdar Padişahın ayakkabılanyla ilgilenirdi. Hazine Odası Padişahın özel eşyalarıyla ve hazinesiyle ilgilenirlerdi Kiler Odası Sofra hizmetiyle görevli olanların kaldığı odalardır. Seferli Odası Müzisyen, berber gibi görevlilerin bulunduğu odadır. Harem Padişahın özel hayatının geçtiği, eş ve çocuklarının yaşadığı bölümdür. Birun Sarayın dış bölümüdür, devlet işlerinin yürütüldüğü kısımdır. Görevliler Yeniçeriler Kapıkulu Ocağı'nın yaya askerleridir. Altı bölük Halkı Kapıkulu Ocağı'nın atlı askerleridir. Altı kısımdır. Topçular Cebeciler Mehterler Müteferrikalar Başkent Devletin merkezi İstanbul'du. İstanbul, Dersaâdet, Asitâne, Bab–ı Aliyye, Belde–i Tayyibe isimleriyle anılırdı. Osmanlı Devleti, merkeziyetçi bir yapıya sahipti. Merkezde padişah ve ülkenin yönetildiği saray teşkilatı bulunurdu. Devletin merkezi olan Istanbul'da bulunan saray; merkez ve taşra birimlerinin bağlı olduğu yerdi. Padişahlar, Fatih döneminden itibaren cülus töreniyle tahta çıkarak kılıç kuşanırlardı. Padişah Padişah, ülkeyi mutlak yönetme gücüne sahipti. Son söz kendilerine ait olsa da, yönetime dair bazı yetkilerini, devlet adamlarına vermişlerdir. Padişahın çıkardığı kanunlar, şeri ve örfi kanunlara uymak zorundaydı. Padişahlar, çıkardıkları kanunnâme, ferman ve beratlarla örfi hukuku yönlendirebilirdi. Ama bunlar, asla İslam hukuk sistemine çelişmemek zorundaydı. Padişah, hem devlet başkanı, hem ordunun başkomutanı, hem de hükümetin başıydı. Padişahların Görevleri Üst kademe devlet memurlarını atamak, Savaşa ve barışa onay vermek, Orduyu komuta etmek, Ülkesini adaletle yönetmek, Halkın refah ve mutluluğunu sağlamak, Divan-ı Hümayun Kuruluşu Osmanlı Devletinde merkezi teşkilatın en önemli kurumu Divan-ı Hümayun'dur. Devletin en önemli askeri, siyasi, ekonomik ve sosyal meselelerinin görüşüldüğü en yüksek karar ve yönetim ku­ruludur. Divan-ı Hümâyun, Orhan Bey döneminde kurulmuş, son şeklini ise Fatih döneminde almıştır. Padişah başkanlığında, o bulunmadığı zaman veziriazam başkanlığında devlet merkezi başkent veya hükümdarın bulunduğu yerde toplanırdı. Devlet işlerinin en son karar organı burası idi. Her ne kadar divan kararları uygulanmışsa da yine de son söz padişahındır. Bu yönüyle divan bir danışma organı durumuna gelmiştir. Divanda devletlerarası ilişkiler görüşülür. Halkın şikayetleri dinlenir ve bazı davalara bakılarak onlar karara bağlanırdı. Divanda görüşülen ve alınan kararlar "Mühimme Defterleri"ne yazılırdı. Divan haftanın her günü sabah erkenden toplanmakta ve Padişah başkanlık etmekte idi. Divan görüşmeleri öğle vaktine kadar devam ederdi. Fatih, divan başkanlığını veziriazam'a bırakarak görüşmeleri kafes kasr-ı adl arkasından izlemeye başladı. Böylece divan üyeleri görüşlerini serbestçe söyleyebilmeye başlamışlardır. Bu uygulama ile sadrazamlık mevkiinin önemi artmış ve güçlenmesine sebep olmuştur. Veziriazamlar, görüşmelerini kendi konaklarında ikindi namazından sonra toplanan ikindi divanındagörüşürlerdi. Divanda halkın din, dil, mezhep, cins ve statüsüne bakılmaksızın Osmanlı ülkesinde yaşayan herkesin başvurusu dikkatle görüşülürdü. Divan kararlan kesindi ve değiştirilmesi mümkün değildi. Divan–ı Hümayun Üyeleri Divan üyeleri, üç kısımdır. Askeri Bürokrasi Sadrazam, vezirler, kazasker, nişancı, defterdar, yeniçeri ağası, kaptan-ı derya Din, Eğitim ve Hukuk Bilginleri Bürokrasisi Müftü, şeyhülislam, kadılar, müderrisler Sivil Bürokrasi Defterdar ve Nişancı'ya bağlı katipler ve kalemler DİVAN-I HÜMAYUN TOPLANTISI Padişah Padişahlar İstanbul'un fethine kadar divanın tabii üyesi ve başkanıdır. Fatih devrinde, divanda üyelerin görüşlerini daha rahat söyleyebilmesi amacıyla "kafes sistemi" getirilmiştir. Yeni sistemle padişahlar divan toplantılarına katılmamış, ancak dilediklerinde kafes arkasından toplantıyı takip etmişlerdir. Vezir–i Azam Devlet işlerini padişah adına yöneten hükümet başkanına veziriazam veya sadrazam denilirdi. Devletin en yüksek rütbeli memurudur. Padişah adına mutlak vekil sayılırdı. Sadrazamın sözü ve yazısı padişahın fermanı ve iradesi kabul edilirdi. Padişah olmadığı zamanlarda divana başkanlık yaparlardı. Osmanlı Devleti'ndeki tayinler ve görevden almalarla, terfi ve ilerlemelerde birinci derecede sorumlu idi. Padişahlar sefere çıkmadığı zamanlarda, veziriazamlar başkomutan vekili olarak sefere çıkarlar kendilerineserdar–ı ekrem unvanı verilirdi. Veziriazam padişahın mührünü de taşırdı. Çok önemli bir özrü olduğunda veya sefere çıktığında yerine sadaretkaymakamı denilen vekili bakar ve divana başkanlık ederdi. Vezirler Vezir sayısı ikiye çıkınca bunlardan biri veziriazam yapıldı. Diğer vezirde divana katıldı fakat yetkisi geniş değildi. Zamanla vezir sayısı arttı. Fatih döneminde dört kişi oldu. Vezirler yalnız merkezde değil taşra örgütünde de görevlendiriliyordu. Bugünkü devlet bakanlarına benzerdi. Kazasker Divanda büyük davalara bakardı. Şer'i ve örfi konularda görüşü alınırdı. Kendi bölgelerinde kadı ve müderrisleri atama veya görevden alma işlerine bakardı.İstanbul, Bursa ve Edirne kadılarını sadrazam atardı. Adalet, eğitim, kültür ve diyanet işlerine bakarlardı. Murat döneminde kurulmuştur. Fatih döneminde ise Anadolu ve Rumeli kazaskeri olarak sayısı ikiye çıkarıldı. Rumeli kazaskeri protokol bakımından daha önce gelirdi. Divanda rütbe bakımından vezirlerden sonra gelirdi. Defterdar Devletin gelir ve giderleri ile bütçelerini hazırlardı. Divanda mali işlere dair görüşünü belirtirdi. Fatih'ten sonra sayıları giderek artmıştır. Rumeli defterdarı baş defterdar olarak anılırdı. Nişancı Padişahın, sancak beylerine, beylerbeyine ve hükümdarlara gönderdiği ferman ve beratlara padişahın imzası olan tuğra çekerdi. Devletinin kanunlarını çok iyi bilirdi. Yeni çıkartılan kanunların usulüne uygun olarak tertip ve tanzimini yapardı. Divanda alınan kararları usulüne uygun olarak yazmak, padişaha ve sadrazama gelen mektupları tercüme ettirerek bunlara cevap hazırlamak görevleri arasında idi. Divandaki görevleri dışında toprakların dirliklere Has, Zeamet, Tımar dağıtılmasını sağlardı. Ülkenin tapu ve kadastro işlerini düzenlerdi. Reisülküttap Divandaki kâtiplerin şefi olan reisülküttap nişancıya bağlıydı. Kaptan-ı Derya Osmanlı devletini ilgilendiren denizlerdeki bütün işlerin sorumlusu ve Donanmay-ı Hümayun'unbaşkomutanıdır. Kendi sorumluluğuna giren davalara da bakardı. İstanburda bulunduğu zamanlarda kendisini ilgilendiren konularda divan toplantılarına katılırdı. Yeniçeri Ağası Vezir olan Yeniçeri Ağaları divanın daimi üyesiydi. Ancak vezir olmayan Yeniçeri Ağalan ise ihtiyaç duyulduğunda görüşmelere katılarak gerekli bilgi ve görüşünü divana arz ederdi. Şeyhülislâm Müftü 15. yüzyılda divan'ın doğal üyesi değildi. Ancak yaptığı işler bakımından padişahın en önemli yardımcılarından biriydi Şeyhülislam. Divanda alınan kararların İslam dinine uygun olup olmadığı konusunda fetva verirdi. İstanbul'un Yönetimi Fatih zamanından itibaren devletin merkezi İstanbul oldu. Padişah, sadrazam, şeyhülislam ve tüm merkez örgütü buradadır. Başkent olmasından dolayı İstanbul'un yönetimi ayrıca düzenlenmişti. Şehrin genel düzen ve güvenliği doğrudan sadrazamın sorumluluğundaydı. Sadrazam, sefere çıktığında İstanbulla ilgilenmek üzere bir Sadaret Kaymakamı bırakırdı. Şehrin güvenliği, yeniçeri ağası, subaşı ve asesbaşı tarafından sağlanırdı. Belediye hizmetlerinden şehremini, adalet işlerinden taht kadısı sorumluydu. Sivil kuralları çiğneyen yeniçeriler ve diğer askerler arasında düzeni Muhzır Ağa sağlardı. İstanbul'daki her türlü ticaret faaliyetlerinin denetlenmesi muhtesibin göreviydi. Yapılacak binaların mimarbaşı tarafından onaylanması gerekirdi. Taşra ve Eyalet Yönetimi Osmanlı Devleti'nde başkentin dışındaki tüm topraklar taşra olarak adlandırılmıştır. Taşra teşkilatının temelini tımar sistemi oluşturmaktaydı. 15 ve 16. yüzyıllarda güçlü bir şekilde uygulanan tımar sistemi, ekonomik yapıyı, askeri teşkilatı ve vergi düzenini de sağlamıştır. 16. yüzyılda büyük bir devlet haline gelen Osmanlı Devleti, topraklarını yönetim birimlerine ayırdı. Osmanlı Devletinde taşra idaresi; köy, kaza, sancak, eyalet şeklinde teşkilatlanmıştır. Bu taksimat sadece idari değil, aynı zamanda askeri idi. Köylerde yönetici köy kethüdâsı idi. Güvenlik işlerine yiğitbaşı bakardı. Kasabalarda kadılar yöneticilik yapardı. Kazaların güvenliğinden subaşı sorumluydu. Sancakları da sancak beyi idare ederdi. Beylerbeyi Eyaletleri yöneten, hükümdarın temsilcisidir. Beylerbeyi, Paşa Sancağı denilen vilayet merkezinde otururdu. Anadolu Beylerbeyliği'nin merkezi Kütahya, Rumeli Beylerbeyliği'nin merkezi Manastır idi. Sınırlar genişledikçe beylerbeyliklerinin sayısı da artmıştır. Beylerbeyi, kendi oluşturduğu divanda bölgesindeki meseleleri görüşürdü. Savaş zamanında, emrindeki sancak beylerini ve tımarlı sipahileri alarak emredilen yerde orduya katılmak zorundaydı. Osmanlı Devletinde eyaletler üç gruba ayrılmıştır 1. Salyaneli Yıllıklı Eyaletler Tımar sisteminin uygulanmadığı eyaletlerdir. Toplanan vergiyle eyaletlerdeki görevlilerin maaşları ödenir, kalan bölüm hazineye gönderilirdi. Trablusgarp. Tunus, Cezayir, Mısır, Bağdat, Yemen ve Habeş eyaletlerinde bu sistem uygulanmıştır. 2. Salyanesiz Yıllıksız Eyaletler Tımar sisteminin uygulandığı eyaletlerdir. Toprakları, has zeamet ve tımarlara ayrılmıştı. 16. yüzyılda Rumeli; Bosna. Temaşvar, Budin, Eğri, Anadolu; Zülkadriye, Trabzon, Şam, Halep, Hakka, Diyarbakır, Van, Kars. Kıbrıs ve Kefe eyaletlerinden oluşuyordu. 3. Özel Yönetimi Olan Eyaletler İç işlerinde serbest, dış işlerinde Osmanlı Devleti'ne bağlıydılar. Yöneticileri padişah tarafından bölgenin ileri gelenleri arasından atanırdı. Kırım Hanlığı, Eflak, Boğdan, Erdel ve Hicaz, Rakuza ve Sakız cumhuriyetleri bu statüye dâhildi. Yıllık belli bir miktar vergi verirlerdi. Savaş zamanı yardımcı kuvvet olarak asker göndermek ile yükümlüydüler. Kırım Hanlığı ve Hicaz Emirliği vergi vermezdi. Hicaz Emirliği, şerif adı verilen peygamber soyundan gelen kişilerce yönetilirdi. Hicaz Emirliği'nin savaş zamanı asker gönderme yükümlüğü yoktu. Taşra Yönetimindeki Diğer Görevliler Taşra yönetimindeki beylerbeyi veya sancakbeyi kadı ikilisinin yönetimi altında halkın sosyal ve ekonomik faaliyetlerinin yürütülmesi için birçok görevli bulunuyordu. Padişah tarafından görevlendirilen bu kişiler hazineden maaş almazlar, reayadan gördükleri hizmete karşılık kanunlarda belirtilen vergi, resim ve harçları alırlardı. Böylece resimler toplanır ve verginin alınmasına neden olan görevler yerine getirilirdi. Taşrada muhtesip, kapan eminleri, beytülmal emini ve gümrük eminleri gibi görevliler bulunuyordu. 2. OSMANLILARDA ASKERİ TEŞKILAT Osmanlı Ordusu, kara ve deniz kuvvetleri olmak üzere ikiye av–diyordu. Lağımcılar Tünel kazar, fitil döşeyerek kaleleri yıkarlardı. Humbaracılar El bombası ve top mermisi yapımı ve kullanımını gerçekleştirirlerdi. Deliler Sınır boylarında düşmanla ilk çarpışan birliklerdir. Sakalar Ordunun su ihtiyacını karşılayan birliklerdir. Sipahiler Hükümdarın sağında bulunarak sefere giderlerdi. Silahtar Hükümdarın solunda bulunurlardı. Savaş meydanında Sipahla beraber padişahın çadırını korurlardı. Sağ Ulufeciler ve Sol Ulufeciler Savaşta saltanat Sancaklarını korurlardı Sol Garipler ve Sağ Garipler Ordu ağırlıklarını, sancaklarını ve hazineyi korurlardı. Yardımcı Birlikler Osmanlı Devleti'ne bağlı beylik ve devletlerin orduları idi. Osmanlı donanması ilk büyük gelişmeyi Fatih Dönemi'nde göstermiş, bu dönemde Istanbul'un fethedilmesi amacıyla 400 parçalık bir donanma kurulmuştur. Osmanlı Devleti bu donanmayla Karadeniz ve Ege Denizi'nde diğer uluslara üstünlük sağlamıştır. Osmanlı donanması, II. Bayezid ve Yavuz dönemlerinde de gelişme göstermiştir. 3. OSMANLI'DA EĞITIM Osmanlı Eğitiminin Hedeflediği İnsan Tipi Osmanlı devlet anlayışında eğitimin hedefi; itaatkâr, hoşgörülü, sorumluluklarını bilen, kanunlara uyan, başkalarına saygılı, çevresine yararlı kişiler yetiştirmekti. Eğitim; devlet okulları, esnaf örgütleri, camiler, tekke ve zaviyelerde verilirdi. Tüccarlar ve gezici halk şairleri de haber taşıma özelliklerinden ötürü eğitim sisteminin birer parçası durumundaydılar. Osmanlı Devleti'nde Örgün Eğitim Kurumları Sıbyan Mektepleri Medreseler Acemi Oğlanları Ocağı Yeniçeri Ocağı Enderun Mektebi Mesleki Eğitim Osmanlı Devleti'nde esnaf teşkilatı birer eğitim kurumu olarak kabul edilir. Selçuklulardaki Ahilik, Osmanlılarda lonca teşkilatı adıyla devam ettirildi. Lonca teşkilatına alınanlar, mesleki eğitimlerini tamamlayarak çırak, kalfa ve usta olurlardı. Ustalık belgesi almaya icazet denirdi. İcazet alanlar işyeri açabilirdi. Saray Eğitimi Topkapı Sarayı, sadece devletin yönetildiği bir yer değildi. Tecrübeli devlet adamlarının yetiştirilmesinden hanedan üyelerinin eğitilmesine kadar birçok yönü olan büyük bir okuldu. Sarayda eğitim verilen kurumlar; enderun, harem ve şehzadegân mektebidir. Enderun Enderun Mektebi'nin tam kuruluşu Fatih döneminde gerçekleşmiştir. Devşirme sistemiyle toplanan çocuklar, burada iyi bir Müslüman, güvenilir ve nitelikli bir devlet adamı veya usta sanatkar olarak yetiştirilirdi. Eğitim koğuş odalarında verilirdi. Bu odalar; Büyük Oda, Küçük Oda, Doğancılar Odası, Seferli Odası, Kiler Odası, Hazine Odası ve Has Oda'dır. Her odanın eğitimi, öğrencinin kabiliyetine göre bir ya da iki yıldır. Enderun'da askeri eğitimden musıki eğitime dek farklı alanlarda dersler verilmiştir. Başarılı olanlar İç Oğlan olarak saraya alınır, burada matematik, tarih gibi konularda üst seviyede eğitim görürlerdi. Spor eğitimi alırlar, mutlaka bir sanat dalında uzmanlaşırlardı. Padişahın özel hizmetinde bulunan bu öğrenciler çıkma usulü denen uygulama ile birunda veya taşra da yönetici olarak görevlendirilirdi. Enderun'dan pek çok vezir, sadrazam ve devlet adamı yetişmiştir. Harem Haremde padişahın eşleri, çocukları ve câriyeleri yaşardı. Padişahın yaşadığı bölüme Hünkâr Dairesi denirdi. Harem, aynı zamanda okul niteliğindeydi. Hareme alınan câriyeler, kalfaların sıkı disiplini altında eğitimden geçirilirdi. Bu câriyeler, yeteneklerine göre müzik, resim, edebiyat, örgü gibi dersler alır, dini bir eğitimden de geçirilirlerdi. Zama zaman sarayda, saz dersleri verilirdi. Harem halkı, günlerini kitap okumakla, özellikle tarih okumakla geçirirdi. Ayrıca, şehzâdeler saraydaki şehzâdegân mektebinde ilköğrenimlerini görürlerdi. Askeri Eğitim Kapıkulu ordusunun içinde birçok ocak bulunurdu. Her ocak kendi eğitimini verirdi. Acemi ocağına alınan devşirmeler, Türk-İslam geleneklerine göre yetiştirilir, Yeniçeri ocağına alınırlardı. Yeniçeriler, her an savaşa hazırdılar. Tophane Top döküm ve yapımı ile ilgili askeri sanat mektebidir. Humbarahane Havan topu ve el bombası yapan askeri sanat mektebidir. Tüfekhane Tüfek yapımı ve bakımı ile ilgili askeri sanat mektebidir. Kılıçhane Kılıç ve kesici silahların yapımı ile ilgili askeri sanat mektebidir. Mehterhane Askaeri mızıka mektebidir. Padişahların zaman zaman düzenlediği sürek avı da bir çeşit savaş eğitimidir. Fatih zamanında denizciliğe önem verilmiş, önemli denizciler yetişmiştir. Kanuni döneminde, özellikle Barbaros Hayreddin Paşa'nın Osmanlı hizmetine girmesiyle, denizicilik oldukça ilerlemiştir. Tersane gemicilerin yetiştirilmesini sağlayan bir kurumdu. Azap ve leventler burada eğitilirdi. Medrese Eğitimi Medrese, ders verilen yer demektir. Osmanlı Devleti'nde eğitim ve öğretim sisteminin temel kurumu medresedir. Osmanlı toplumunda müftü, kadı yargıç, müderris, astronomlar, matematikçiler, doktorlar vs. medreselerde yetişiyordu Medreselerde öğrencilerin bütün ihtiyaçları bağlı oldukları vakıflar tarafından karşılanıyordu. Zamanla yükselerek çeşitli makamlara gelen ve medreselerde yetişen bilim adamları, kadılar, müftüler, müderrisler ilmiye sınıfını oluşturmuştur. Medreseler, çeşitli derece ve kademelere ayrıldıkları gibi öğretim alanlarına göre de kendi aralarında uzmanlaşmışlardır. Medreseler arttıkça bunların dereceleri ve sınıflarının belirlenmesi gerekiyordu. Medreselerde ilk teşkilat Fatih Dönemi'nde Sahn-ı Seman medreselerinin kurulmasıyla yapılmıştır. Kanuni döneminde medrese eğitimine büyük önem verildi. Dini Kurumlardaki Eğitim Osmanlı Devleti'nde halkın eğitim aldığı kurumlar; cami, tekke ve zaviyelerdir. Bu yerler sadece ibadet mekânları değil, aynı zamanda birer kültür merkezi durumundaydı. Mahalle mektepleri, ya caminin içinde ya da yanındaydı. Buralarda, Kur'an, hadis, tefsir, hat ve tezhip dersleri verilir, sohbetler düzenlenirdi. Her eğitim kurumunda mutlaka dini eğitimin verilmesine dikkat edlirdi. Coğrafi Keşifler Feodalite Derebeylik Ortaçağ Avrupası'nın kendine özgü sosyal ve siyasi bir yönetim biçimidir. Feodalitenin Ortaya Çıkışı Kavimler Göçü sırasında barbar kavimlerin saldırıları karşısında kraldan bekledikleri yardımı alamayan soylularkendilerini korumak için, parayla savaşçılar tuttular, şato ve kaleler yaptırarak kendi yönetimlerini oluşturdular. Feodalitenin Zayıflamasının Sebepleri Haçlı Seferleri sırasında sefere katılan soyluların çoğunun ölmesi, diğerlerinin de zayıflaması. Coğrafi keşifler sırasında zenginlik ölçüsünün topraktan, paraya dönmesi derebeylerinin gücünü zayıflattı. Ateşli silahlar ve İstanbul'un fethi sırasında topların şatoları ve surları yıkacak şekilde geliştirilmesi. İngiltere ve Fransa'daki iç savaşlar. 1300–1600 Yılları Arasında Avrupa'da Önemli Olaylar Yüzyıl Savaşları >1337-1453 yıllarında İngiltere ile Fransa arasında yaşandı. Çifte Gül Savaşları >İngiltere'de derebeyleri arasında yapıldı. Endülüs'te Katliam >1492'de İspanya'daki Müslümanlar yok edildi. Teknolojik Gelişmeler 15. yüzyıldan sonra Avrupa'da bilim ve teknolojide önemli gelişmeler oldu. Bu gelişmeler Avrupa'nın siyasi, sosyal ve ekonomik yapısını önemli ölçüde etkilemişlerdir. Bu gelişmeler şunlardır Barut ve top Derebeylik yönetiminin yıkılmasında önemli bir yeri vardır. Matbaa Avrupalılar, kağıdı Endülüs Müslümanlarından öğrenmişlerdir. Bugünkü matbaayı ise Jan Koster icat etmiştir. Jan Gutenberg ise bu matbaayı pratik ve kullanışlı hale getirmiştir. Matbaanın bulunması ile insanlık, Ortaçağ düşüncesinden kurtuldu. Hümanizm, Rönesans ve Reform hareketleri ortaya çıktı. Pusula Coğrafi Keşiflerin başlamasında önemli bir rolü olmuştur. Coğrafi Keşiflerin Sebepleri Siyasi Sebepler Feodalitenin yıkılmasından sonra ortaya çıkan güçlü krallıklar, ticari alanda da birbirleriyle rekabete başladılar. Amaçları, Çin ve Hindistan gibi zengin ülkelere ulaşmaktı. Jeopolitik Sebepler Osmanlı Devleti'nin bütün önemli alanlara sahip olması Avrupalıların yeni yerler bulmak istemelerine sebep oldu. Sosyal ve Ekonomik Sebepler Avrupa'daki siyasi ve dini mücadeleler bazı insanların yerleşebilecekleri yeni topraklar aramalarına sebep oldu. Ayrıca Çin ve Hindistan'a doğrudan ulaşarak buradaki mallara daha ucuza sahip olmak istiyorlardı. Keşifler Amerika'nın Keşfi 1492 Amerika'yı Hindistan'a ulaşmak isteyen Kristof Kolomb keşfetti. Buranın yeni bir kıta olduğunu ise 1507 yılında Amerigo Vespuci bildirdi. Hindistan Yolu'nun Bulunması 1498 1487 yılında Bartelmi Diyaz Ümit Burnu yolunu, 1498'de de Vasko dö Gama Hint Deniz Yolunu buldu. Dünyanın Dolaşılması Macellan adındaki bir denizci 1519 yılında dünyanın çevresini dolaşmak için denize açıldı. Yolculuk esnasında ölümü üzerine yola ikinci kaptan Del Kano devam etti. 1522 yılında biten yolculuk sonunda dünyanın yuvarlak olduğu anlaşıldı. Coğrafi Keşiflerin Sonuçları Coğrafi keşiflerin en önemli sonucu sömürge imparatorluklarının doğmasıdır. İngiltere, Fransa, Hollanda ve İspanya gibi devletler kurdukları sömürge kolonileri sayesinde ihtiyaçları olan hammaddeyi ucuza almışlardır. Dünya ticaret yollarının değişmesi sonucu Akdeniz, ticaretteki önemini kaybetmiş, baharat ve ipek yolları kullanılamaz hale gelmiştir. Amerika kıtasının kıymetli madenleri, altın ve gümüş ile pek çok hammadde Avrupa'ya gelmiş böylece Sanayi İnkılabının doğması için ortam oluşmuştur. Ticaretle uğraşan burjuva sınıfı zenginleşmiş buna karşılık toprak sahibi soyluların önemi azalmıştır. Rönesans ve Reform hareketlerinin ortaya çıkmasına sebep oldu. Keşiflerin Osmanlı Devleti'ne Etkileri Akdeniz ticareti önemini kaybetti. İpek ve baharat yolları eski canlılığını kaybetti. Amerika'dan gelen altın ve gümüşün Osmanlı ülkesine girmesi paranın değer kaybetmesine yol açtı. Böylece mal ve eşya fiyatları arttı. Devlet, bunu karşılamak için yeni vergiler koydu. Bu durum ayaklanmaların çıkmasına yol açtı. RÖNESANS Rönesans, yeniden doğuş anlamına gelmektedir. 15. ve 16. yüzyıllarda Avrupa ülkelerinde görülen bilim, edebiyat, düşünce ve güzel sanatlar alanlarındaki gelişmelere rönesans denir. Hümanizm; Orta Çağ Avrupası'nın baskıcı skolastik düşüncesine karşı çıkarak, insan ve doğa sevgisini temel alan düşünce sistemidir. Hümanistler, Eski Yunan ve Latin eserlerini inceleyerek özgür insan tipini ortaya koymuşlar ve bu modeli örnek almışlardır. Rönesans'ın İtalya'da Başlamasının Nedenleri Italya'nın İslam uygarlıklarıyla yakın ilişki içinde olması. Istanbul'un fethinden sonra Italya'ya giden bilginlerin Latince eserleri çevirmeleri. Italyan zenginlerin bilimsel ve kültürel çalışmaları desteklemeleri Italya'nın ticaret merkezi olmasından ötürü değişik medeniyetlerle etkileşim içindedir. Rönesans'ın Nedenleri Matbaanın icadı sonucunda eski eserlerin basılması ve bunların incelenmesi Avrupa'nın İslam Medeniyetinden etkilenmesi Keşifler sonucu Avrupa'da sanat faaliyetlerinden zevk alan ve bilim adamları ile sanatkarları koruyan zengin kişilerin çoğalması Mesen. Kiliseye duyulan güvenin azalması. Yetenekli sanatçı ve bilim insanlarının yetişmesi Eski Yunan, Roma antikite ve İslam uygarlıklarına ait eserlerinin incelenmesiyle akılcı düşüncenin ortaya çıkması. İslam Uygarlığı'nın Rönesans'a Etkileri İslam bilginleri, Eski Yunan ve Roma eserlerini Arapça'ya tercüme ederek, bilimde Avrupa'dan çok ileri bir seviyeye ulaşmışlardı. Müslümanların Endülüs'ü fethetmesiyle, Avrupalılar bu eserlerle tanıştılar. Avrupalılar, Eski Yunan eserlerini okuyabilmek için Arapça öğrendiler, Müslüman bilginlerden dersler aldılar. ibn Sina'nın tıp, ibn Heysem'in fizik ve astronomi alanlarında yazdıkları eserler, yıllarca ders kitabı olarak okutuldu. Kültür ve medeniyetin yayılmasında büyük rolü olan kağıtın seri üretimini gerçekleşitrenler de Müslüman Araplardır. 13. yüzyılda Italyan tüccarlar, Müslümanlardan kağıt yapımını öğrendiler. Rönesans'ın Ülkelere Göre Gelişimi İtalya'da Resim Alanında > Leonardo da Vinci ve Rafael Mimari Alanda > Bramante ve Mikelanj Heykel Alanında > Mikelanj, Donatello ve Giberti Almanya'da Din Alanında > Erasmus, Röklen, Luther Resim Alanında > Dürer Fransa'da Edebiyat Alanında > Villan, Rosard, Montaigne İngiltere'de Edebiyat Alanında > Şekspir Hamlet, Otello, Kral Lear, Romeo ve Juliet… İspanya'da Edebiyat Alanında > Cervantes Don Kişot Hollanda'da Resim Alanında > Rambrant Polonya'da Astronomi Alanında >K opernik Rönesans'ın Sonuçları Avrupa'da resim, heykel, edebiyat ve mimari en üst düzeyde gelişti. Hür düşüncenin ve yeni bir sanat anlayışının doğmasını sağladı. Skolastik düşüncenin yerini deney ve gözleme dayalı pozitif düşünce aldı. Eski eserler okundukça kiliseye duyulan güven azaldı, reform hareketlerinin başlamasına sebep oldu. Osmanlı Devleti, 15. ve 16. yüzyılarda bilim, teknik ve mimaride Avrupa'dan çok ileri düzeyde olduğu için bu gelişmelerden yararlanmaya ihtiyaç duymadı. OSMANLI-SAFEVİ İLİŞKİLERİ Şah İsmail, 1502'de Akkoyunlu Devleti'ni yıkarak Safevi Devleti'ni kurmuştu. Devlet, Şii mezhebine bağlıydı. Şah İsmail, Anadolu'ya gönderdiği adamlar ile Şiiliği yaymak ve Anadolu'da Osmanlı hâkimiyetini yıkmak için isyanlar çıkartmaktaydı. Bu isyanlardan Şahkulu isyanı uzun süre bastırılamamıştır 1511. Şahkulu İsyanı'nı bastırmada II. Bayezit'in yetersizliği ortaya çıkmış, bu da taht değişikliğine zemin hazırlamıştır. II. Bayezit, tahtı büyük oğlu Ahmet'e bırkmak istediyse de, yeniçerilerin baskısı sonucu padişahlığı, Yavuz Sultan Selim'e devretmek zorunda kaldı. Taht mücadelesinin bitmemesi üzerine kardeşleri Korkut ve Ahmet öldürüldüler. Çaldıran Savaşı Şah Ismail'in Anadolu'da Şiiliği yayması ve isyanlar çıkartması karşısında İran üzerine bir sefer düzenleyen Yavuz, Çaldıran'da teknik üstünlüğünün de etkisiyle büyük bir zafer kazanmıştır 1514. Sonuçları Şah İsmail ailesini ve hazinesini bırakarak canını zor kurtarmıştır. Belli bir süre için Safevi tehdidi ve Şii tehlikesi önlenmiştir. 1515 Turandağ Savaşı'yla Dulkadiroğulları'na son verilmiştir. Anadolu Türk birliği kesin olarak sağlanmıştır. Memlûklerle sınır komşusu olunmuştur. OSMANLI-MEMLUK İLİŞKİLERİ ilişkilerin Bozulma Sebepleri Fatih zamanından beri devam eden Hicaz suyolları sorunu Osmanlı-Memlük Savaşları 1516-1517 Sebepleri Memlûkler'in Safeviler ile işbirliği yapması Ramazanoğulları üzerinde Hâkimiyet mücadelesi Yavuz'un İslam dünyasında birliği sağlamak istemesi Baharat yolunu ele geçirmek istemesi Sonuçları 1516 Mercidabık Savaşı'nda Kansu Gayri mağlup edilerek Suriye, Filistin ve Kudüs, 1517 Ridaniye Savaşı'nda Tomanbay mağlup edilerek Mısır ve savaşılmadan Hicaz ele geçirilmiştir. Memlûklüler yıkılmıştır. Halifelik Osmanlılar'a geçmiştir. Osmanlı devlet yönetiminde dini özellik önem kazanmış, teokratik bir yapıya kavuşmuştur. Çok büyük ganimetler elde edilmiş ve hazine altınla dolmuştur. Baharat yolu Osmanlıların eline geçmiştir. Abbâsi halifesi ve kutsal emanetler Osmanlı koruyuculuğuna geçmiş ve Istanbul'a getirilmiştir. İslam dünyasında birlik sağlanmıştır. Venedikliler, Kıbrıs için Memlûkler'e ödediği vergiyi Osmanlı'ya ödemeye başlamışlardır. Kıbrıs, Girit ve Rodos hariç Doğu Akdeniz Osmanlı egemenliğine geçti. EKONOMIK GELIŞMELER Osmanlı ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayalıydı. Tarım üretiminde tımar sistemi uygulanmaktaydı. Tımar sistemi sayesinde topraklar boş kalmıyor ve üretimin devamlılığı sağlanıyordu. Her bölge kendi ihtiyacını karşılıyordu. İstanbul gibi büyük şehirlere diğer bölgelerden ürünler geliyordu. 15 ve 16. yüzyıllardan itibaren ticari faaliyetler de önem kazanmaya başladı. Yapılacak fetihlerde ticaret yolları belirleyici oldu. İpek ve Baharat Yolu'nun ele geçirilmesi amacıyla pek çok fetih yapıldı. Osmanlı Devleti, ticareti geliştirmek ve korumak amacıyla bazı teşkilatlar kurmuştur Menzil Teşkilatı Taşımacılık işlerini yaparlardı. Derbentçiler Ana yollar üzerindeki geçitlerin güvenliğini sağlarlardı. Mekkâri Taifesi Ticaret yolları üzerinde taşımacılıkla uğraşırlardı. Osmanlı Devleti'nde ticaret yollarının güvenliği tam olarak sağlanmıştır. Eğer güvenlik eksikiğinden dolayı zarara uğrayan tüccarların zararı devlet tarafından karşılanmıştır. Yeni ticaret yolları açılmış, bu yolların üzerine han ve kervansaraylar inşa edilmiştir. 15 ve 16. yüzyıllarda Osmanlı Devleti'nde dış ticari faaliyetler de başlamıştır. Baharat ve İpek Yolu ile Osmanlı Devletine gelen mallar Osmanlı tüccarları tarafından Avrupa'ya götürülmüştür. Osmanlı Devleti, ticaretten sağladığı vergi gelirlerini artırmak için bazı Avrupa ülkelerine Osmanlı topraklarında serbestçe dolaşım ve ticaret yapma hakkı vermiştir. Osmanlı Devletinde Vergiler Ticaretten alınan vergiler Şer'i ve öd] vergiler Gümrük, maden, tuzla ve ormanlardan alınan vergiler Savaşlarda ele geçirilen ganimetler, alınan vergiler 15 ve 16. yüzyıllarda savaşlardan elde edilen gelirlerle Osmanlı hazinesi dolu durumdaydı. Kanuni döneminde sık sık yapılan seferlerden dolayı bütçe giderleri artmıştır. OSMANLI TOPLUMU Osmanlı Devleti'nde toplum iki ana gruba ayrılır Askeri Görevleri icabı vergiden muaf olanlar. Reâya Şehirli, köylü ve göçebelerden aoluşan ve vergi ödeyen kesim. Osmanlı toplumunda, Avrupa'daki gibi katı toplumsal sınıflar yoktur. Reaya olan askeri, askeri olan padişah beratıyla reâya olabilirdi. Toplumun her kesimi bağlı bulundukları kanun ve nizama göre hareket etmek durumundaydı. Yönetenler Askerıler Padişahın askeri, dini, siyâsi ve idari yetkiler tanıdığı devlet görevlileridir. Seyfiye Yönetim ve askerlik görevi bulunan sınıftır. Beylerbeyi, sancak beyleri, kapıkulu zabitleri, tımarlı sipahiler ve deniz askerleri seyfiye sınıfına mensuptu. İlmiye İlimle meşgul olan topluluktur. Öğ'retimle uğraşan müderrisler, noterlik ve hakimlik görevi olan kadılar ve cami görevlileri. Kalemiye Devlet dairelerinde görevli bürokrat ve memur olarak çalışanlar bu gruptadır. Anadolu ve Rumeli defterdarlığı, nişancılık, reisülküttaplık, defter eminliği. Yönetilenler Reâya Osmanlı Devleti'nde askeri sınıfın dışında kalan, yönetim görevi olmayan, geçimini, tarım, ticaret ve hayvancılıkla sağlayan sınıftı. Vergi veren reaya, tüm Osmanlı halkını kapsıyordu. MüslümanlarGayrimüslimler Türkler Araplar Acemler Boşnaklar Arnavutlar Rumlar Eflak ve Boğdanlılar Karadağlılar Sırplar Bulgarlar Ermeniler Museviler Süryaniler Nasturiler Keldaniler REAYA Osmanlı Devleti'nde Yaşayan Topluluklar Osmanlı Devleti'nin toplumsal, hukuki, siyasi ve idari yapısı ırk esasına göre değil, Millet Sistemi denen inanç temeline göre şekillenmiştir. Osmanlı Devleti, gayrimüslimlere hoşgörüyle davranmış, dillerinde, inançlarında onları serbest bırakmıştır. Böylece, Musevi ve Hristiyan toplumlar tam bir serbestlik içinde dini ve milli kültürlerini koruyabilmişlerdir. Osmanlı Devleti'nde Ermenilerin Durumu Anadolu'da yaşayan en eski topluluklardan olan Ermeniler, Osman Bey tarafından Bizans baskısından kurtarılmıştı. Osmanlı Devleti, Ermeni liderleri resmen tanımış, dini örgütlenmelerine izin vermiştir. Bu sebeple, Ermeniler Türkleri bir kurtarıcı olarak gördüler. Fatih 1461'de Istanbul'da, Ermenilerin yönetim ve idari işlerini düzene sokmaları için Gregoryen Ermeni Patrikhanesi'ni kurmalarına izin verdi. Patrik olarak Bursa metropolit' Ovakim atandı. Ermenilere tanınan bu haklar sebebiyle Istanbul'a yoğun bir Ermeni göçü oldu. Yavuz zamanında 1516'da Kudüs Ermeni Patrikhanesi de Osmanlı yönetimine girmiş oldu. Kanuni döneminde, Ermenilere yeni haklar verildi. 16. yüzyılda Osmanlı topraklarında yaşayan Ermenilerin sayısı buldu. 18. yüzyılda Katolik ve Ortodoks Ermeni cemaati arasında mezhep kavgaları yaşandı. Bunun üzerine, 1831'de Katolik Ermeni kilisesinin kurulmasına izin verildi. Bu haklar neticesinde, Ermeniler, Türklerle kaynaştı. Türkçe konuştular, ibadetlerini bile Türkçe yaptılar. Devlet memurluklarına alındılar. Ermenilerden Osmanlı idaresinde 33 meb'us, 22 bakan, 29 general, 7 büyükelçi, 1 konsolos, 17 öğretim üyesi, 41 yüksek dereceli memur görev almıştır. Abdülmecit zamanında Hazine-i Hassa Amirliği Ermenilere verildi. Bütün bunlar, Osmanlıların Ermenilere ne kadar değer ve hoşgörü gösterdiğinin bir kanıtıdır. Kırsal kesimde Ermeniler, toprak sahibiydiler, tarımla uğraştılar. Şehirde, bankerlik, sarraflık, mimarlık ve ticaret sayesinde zenginleştiler. Askerlik yapmadıkları için, işleri kesintiye uğramadı. 1567'de Apkar Tıbir, ilk Ermeni matbaasını kurdu, iki yıl içinde 6 kitap bastı. Osmanlı Devleti'nde Yahudilerin Durumu Kuruluş döneminde Osmanlı topraklarında yaşayan Yahudi sayısı çok azdı. II. Bayezit döneminde 1492'de Ispanya'da baskı ve katliama uğrayan Yahudiler, Istanbul'a getirilmişti. Yahudiler de, Ermenilere tanına hak ve özgürlüklerden yararlandı. Hahamlık kurmalarına izin verildi. Kısa sürede ticaretle zenginleştiler. Osmanlı ticaret ve sosyal hayatında etkin rol oynadılar. Saray doktorlarının çoğu Yahudi Musevidir. Osmanlı Devleti'nde Süryanilerin Durumu Osmanlı topraklarında yaşayan topluluklardan biri de Süryanilerdir. Süryanilerin etnik kökenlerinin Aramiler ya da Asurlulardan geldiği şeklinde farklı görüşler vardır. Hz. İsa'nın havarisi Petrus'un 37 yılında Antakya'da bir kilise kurması ve Hristiyanlığı burada yaymasıyla Süryaniler de Hristiyanlıkla tanıştı. Süryaniler, Anadolu'da Roma, Bizans ve Ermenilerin baskıları altındaydılar. I. Kılıçarslan, Malatya'yı kuşattığında bu baskılardan bıkan Süryaniler, şehri Türklere teslim etmek istediler. Süryaniler, Selçuklu ve Osmanlı idaresinde hiçbir baskı ve zorlama ile karşılaşmadan yaşamışlardır. I. Dünya Savaşı sırasında, Avrupalıların ve özellikle Rusların kışkırtmalarıyla Süryaniler ayaklandılar. Ayaklanma başarısız olunca, pek çok Süryani, Osmanlı topraklarını terketti. 1924 yılında İngilizler, petrol kaynaklarına giden yollarda üstünlük sağlamak amacıyla Süryanileri tekrar ayaklandırdı. Süryaniler, Hakkari valisi esir aldılar. Bu ayaklanmanın Türk ordusu tarafında bastırılmasından sonra, Nasturi denen azınlık grubunun tamamı Türkiye'den ayrıldı. Lozan Antlaşması'na göre Süryaniler, Türk vatandaşı sayıldı. Ekonomik sebeplerden dolayı yurt dışına göç eden Süryaniler, Batılı devletlerin çıkarlarına alet olmaktadırlar 1915'te sözde Süryani soykırımı yapıldığını iddia etmektedirler. Oysa onlar savaşta, taraf olmuş Rusları desteklemişlerdi. Mücadele, bir savaş ortamında yapıldığı için kesinlikle bir soykırım söz konusu değildir. Süryaniler, günümüzde hiçbir sorunla karşılaşmadan dini ve ekonomik faaliyetlerini sürdürmektedirler. Özellikle Mardin ilimizde yaşamaktadırlar. GÜNLÜK YAŞAM Osmanlılarda günlük yaşam bir İslam geleneği olarak sabah namazıyla başlardı. Çalışma saatleri sabah ile akşam namazları arası idi. Osmanlı sosyal yaşamında mahallelerin ayrı bir öenmi vardı. Mahalleler, aynı din, aynı sosyal grup, genelde de hemşerilik anlayışı ile bir araya gelmiş insanlardan oluşuyordu. Mahalle yapısında sınıf farklılıkları yoktur. Herkes birbiriyle ilgilenir, yardımlaşırdı. Sevinç ve üzüntüler paylaşılırdı. Köylerde misafirler için köy odaları bulunurdu. Köylüler köyün işlerini ortaklaşarak yaparlardı. Kışın kışlaklarda, yazın yaylaklarda yaşayan konargöçerlerin en önemli ticari faaliyeti hayvancılıktı. VAKIF SİSTEMİ Kişilerin sahip oldukları mallarının tamamını veya bir kısmını halkın yararına sunmasına vakıf denir. Osmanlı Devleti'nde toplumun bazı ihtiyaçlarının karşılanması zenginlerin kurdukları vakıflara bırakılmıştı. Tarihin seyri içinde vakıflar sosyal, ekonomik, eğitim, sağlık, sanat, mimari, ulaşım ve bayındırlık alanında önemli rol oynamıştır. Osmanlı Devletinde başta padişahlar olmak üzere hanedan üyeleri, yüksek dereceli devlet görevlileri çeşitli vesilelerle vakıflar kurmuşlardır. Böylece devlet birçok hizmeti para harcamadan yerine getirebilmiştir. Vakıflar yoluyla Fethedilen topraklarda Türklere yerleşme imkanı sağlanmıştır. Anadolu ve Rumeli'deki şehir, kasaba ve köylerin büyümesi ve bayındır hale getirilmesinde büyük rol oynamıştır. Kurulan imaret, medrese, cami, mescit vb. yapılarla belde ve semtlerin oluşması sağlanmıştır. Devletin egemen olduğu bölgelerde ulaşım, haberleşme ve taşımacılık alanlarında canlı bir hayatın oluşması için yol yapımında vakıflar çalışmalar yapmıştır. Ayrıca yollar kervansaraylar ve hanlarla desteklenmiştir. Vakıflar, bütün eğitim ve sağlık kurumlarının finansmanı için en önemli kaynak olmuştur. Taşınmaz malların vakfedilmesiyle bir yandan tesis edilen kurumların gelirleri karşılanmış bir yandan da bu nakit fonları dönemlerinin kredi kaynağı olarak kullanılmıştır. Vakıflar, devletin askeri yükünü de hafifletmiştir. Vakıflar ticaret hayatının gelişmesi, Kolaylaşması, ortak giderlerin karşılanmasında ve sosyal yardımlaşmada etkili olmuştur. Osmanlı Hastaneleri Osmanlı hastanelerinde din ve ırk farkı gözetilmeksizin herkese hizmet verilmekteydi. II. Bayezit tarafından yaptırılan 1485'te Tunca nehri kenarında yaptırılan caminin yanına, akıl hastalarının su, müzik ve kuş ssiyle tedavi edildiği bir hastane inşa ettirilmiştir. Fatih de, kurduğu medreselerin yanına 1470'de bir hastane yaptırmıştı. Burada haftada bir gün fakirlere ücretsiz bakılmakta ve ilaçları ücretsiz verilmekteydi. Kaynaklara göre 15. yüzyılda Istanbul'da 110 hastane bulunduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, donanma için İstanbul, Girit, Basra ve Preveze'de bahriye hastaneleri kurulmuştur. KANUNI DÖNEMİ'NDEKİ SİYASİ OLAYLAR 16. YÜZYILDA AVRUPA Kanuni, babası Yavuz'un ölümünden sonra 1520 yılında tahta geçti. Babasından siyasi, ekonomik ve askeri açıdan çok güçlü bir devlet devralmıştı. Avrupa devletleri, coğrafi keşifler ve Rönesans'ın etkisiyle kalkınma çabaları içindeydi. Reform hareketlerinin etkisiyle dini ve siyasi karışıklıklar da yaşanıyordu. Roma-Germen imparatoru Şarlken, Almanya, Avusturya, Macaristan, Hollanda ve İspanya ile akrabalık bağları kurarak, Avrupa'nın en güçlü devletine sahipti. İngiltere ve Fransa Yüzyıl Savaşları sebebiyle güç kaybetmişlerdi. Şarlken, Fransa ve Balkanlar üzerinde hakimiyet kurma mücadelesine girmişti. Venediklilerle işbirliği yaparak Akdeniz ve Afrika kıyılarında güçlü bir donanma oluşturdu. Osmanlı Devleti'ne karşı iran'la ittifak yaptı. Dönemin güçlü devletlerinden olan Portekiz, coğrafi keşifleri gerçekleştirerek, Hindistan'a ulaşmış, Osmanlı Devleti'nin kontrolündeki baharat ticaretini ele geçirmeye çalışarak Osmanlı-Portekiz mücadelesine sebep olmuştur. BATIDAKİ GELİŞMELER Osmanlı-Macar ilişkileri Roma-Germen İmparatorluğ'u'na ve Avusturya'ya akrabalık bağı ile bağlı olan Macaristan, Balkan topraklarını ele geçirmek istiyordu. Macar kralı II. Layoş, Şarlken'e güvenerek, Osmanlı'ya karşı geliyor ve Balkan devletlerini Osmanlı'ya karşı kışkırtıyordu. Belgrad'ın Fethi 1521 Kanuni'nin Macaristan'a gönderdiği elçinin öldürülmesi üzerine, Belgrad fethedildi. Avrupa'yı Balkanlara bağlayan Belgrad, Avrupa fetihleri için bir üs haline getirildi. Mohaç Meydan Savaşı 1526 Macaristan'ın Belgrad'ı geri almak istemesi üzerine Omanlı-Macar ilişkileri tekrar bozuldu. Fransa kralı Fransuva'nın, Roma-Germen imparatoru Şarlken'e esir düşmesi üzerine, Fransa Osmanlı Devleti'nden yardım istedi. Bu sebeple Kanuni, Macaristan üzerine sefere çıktı. İki saat süren savaşta aşkın Macar askeri etkisi hale getirildi. Macaristan'ın başkenti Budin fethedildi. Macaristan, Osmanlı Devleti'ne bağlandı. Macar tahtına Jan Zapolya Yanoş getirildi. Osmanlıların Orta Avrupa'daki hakimiyeti güçlendi Osmanlı-Avusturya mücadelesi başladı. Osmanlı-Avusturya ilişkileri Viyana Kuşatması 1529 Avusturya kralı Ferdinand, Yanoş'un krallığını tanımayarak, macaristan üzerinde hak iddia ediyordu. Avusturya'nın Budin'i ele geçirmesi üzerine sefere çıkıldı. Kanuni, Budin'i geri aldı. Avusturya'nın başkenti viyana kuşatıldı. Avusturyalılar, Osmanlıların karşısına çıkmaya cesaret edemediler. Kanuni, kış mevsiminin yaklaşması üzerine kuşatmayı kaldırdı. Almanya Seferi 1532 ve Avusturya–İstanbul Antlaşması 1533 Avusturya kralı Ferdinandın Budin'i tekrar kuşatması üzerine Almanya seferine çıkıldı. Avusturya kralı Ferdinand ve ağabeyi Roma-Germen imparatoru Şarlken, Osmanlı ordusunun karşısına çıkmaya cesaret edemediler. Kanuni'nin Ferdinand'a Gönderdiği Mektup "Bu zaman kadar erlık davası edersin. Meydana çık da savaşalım. Şimdiye kadar kaç defa topraklarına gelipistediğimi yapıyorum. Fakat ne senden ne de yandaşlarından ne bir haber, ne de bir iz var. isze hükümdarlıkharamdır. Askerlerinden utanmaz mısın? Eğer cesaretin varsa çık meydana seninle kozlarımızı paylaşalım. Eğer bu kez de savaş meydanına çıkmazsan yiğit& namını ağzına almayasın." Peçevi Tarihi, s. 126 1533 yılında yapılan İstanbul Antlaşması ile Ferdinand, Macaristan işlerine karışmayacak, Yanoş'un krallığını tanıyacak, Avusturya kralı Osmanlı sadrazamanına denk sayılacaktı. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti, Avrupa'da üstünlüğü ele geçirmiştir. İstanbul Antlaşması, Osmanlı Devleti ile Avusturya arasındaki sorunları çözmedi. Macar kralının ölümünden sonra Ferdinand, Maaristan'ı işgal etti. Kanuni, 1541 yılında Macar seferine çıktı. Bu sefer sonrasında Macar toprakları üç kısma ayrıldı. Asıl Macaristan Budin eyaleti olarak Osmanlı'ya katılmış, Erdel, Sigismund'a, Macaristan'ın küçük bir bölümü de vergi karşılığında Avusturya'ya bırakılmıştır. Avusturya'nın yaptığı antlaşmayı bozarak Erdel'e saldırması üzerine, Zigetvar seferi düzenlendi. Kuşatma sırasında Kanuni vefat etti. Kanuni'nin ölümü kale alındıktan sonra duyuruldu. Osmanlı ve Avusturya'nın Ballkanlar ve Orta Avrupa üzerindeki hakimiyet mücadelesi 18. yüzyılın sonuna kadar devam etmiştir. DOĞU'DAKİ GELİŞMELER Osmanlı-İran Ilişkileri Safevi tahtına Şah Ismail'in yerine Tahmasb çıkmıştı. Osmanlı–İran ilişkilerinin Bozulma Sebepleri Tahmasb'ın Osmanlı topraklarına saldırması, Osmanlı'ya bağlı Bağdat valisini öldürmesi, Avusturya ile ittifak kurması, Osmanlı-İran ilişkilerinin bozulmasına sebep oldu. Kanuni, İran üzerine dört büyük sefer düzenledi. Bağdat, Karabağ, Revan, ve Nahçıvan'ı ele geçirdi. İran, barış istemek zorunda kaldı. Amasya Antlaşması 1555 Osmanlı Devleti ile İran arasında yapılan antlaşmaya göre; Bağdat, Karabağ, Revan, ve Nahçıvan Osmanlılarda kalacaktı. Antlaşma 25 yıl sürecekti. Amasya Antlaşması, Osmanlı Devleti ile İran arasındaki ilk antlaşmadır. KANUNİ DÖNEMİNDE DENİZLERDE GELİŞMELER Osmanlı Deniz Gücü Osmanlı Devleti, görünüş itibarıyla bir kara devleti görümünde olsa da özellikle batı yönünde genişleyebilmek için deniz gücüne ihtiyaç duymuştur. Bu dönemde denizlerde Osmanlı Devleti'nin karşısında, Venedik, Ceneviz, İspanya ve portekiz gibi güçlü devletler vardı. Bayezit döneminde, Karadeniz'deki önemli ticaret limanları olan Kili ve Akkerman alındı. Akdeniz'de ise Mora'daki İnebahtı, Modon, Koron ve Navarin fethedildi. Osmanlı donanması, Kanuni döneminde dünyanın en güçlü deniz gücü durumuna geldi. Zamanla Akdeniz, Ege ve Karadeniz bir Türk gölü haline geldi. Yüzlerce yıl, Kızıldeniz ve Basra Körfezi'nin kontrolünü sağladı. 15. yüzyılın sonlarına doğru Akdeniz'de Osmanlı Devleti ve İspanya gibi iki yeni güç vardı. Osmanlılar, Akdeniz'de İspanyollarla, Hint denizine ulaşarak İslam beldelerini ve Müslümanları tehdit eden Portekizlilerle mücadele etti. Osmanlılar, 1516 ve 1517 yılında Suriye ve Mısır limanlarını ele geçirerek, Doğu Akdeniz kıyılarını hakimiyet altına aldılar. Osmanlılar, kara ve denizlerdeki hâkimiyetlerini pekiştirmek için projeler geliştirmişlerdir. Don–Volga Kanalı Projesi Hazar Denizi'ne ulaşarak Ruslara karşı Türkistan hanlıklarına yardım etmek için Süveyş Kanalı Projesi Baharat Yolu'nun güvenliği ve canlandırılması için Marmara–Karadeniz Projesi Rodos'un Fethi 1522 Stratejik öenmi olan Rodos'un Sen-Jan şövalyelerinden alınmasıyla Suriye ve Mısır deniz yolunun güvenliği büyük ölçüde sağlandı. Cezayir'in Alınması 1533 Barbaros'un Kaptan-ı Derya olması ile savaşılmadan Osmanlı topraklarına katılmıştır. Preveze Deniz Zaferi 1538 Şarlken'in oluşturduğu Andrea Dorya komutasındaki haçlı donanması mağlup edilmiş, Akdeniz bir Türk gölü haline gelmiştir. Trablusgarb'ın Fethi 1551 Şarlken'in kontrolündeki Sen Jan Şovalyeler'inden Turgut Reis tarafından alınmıştır. Cerbe Deniz Savaşı 1559 Turgut Reis'in Andrea Dorya ile yaptığı büyük bir deniz savaşıdır. Böylece İspanyollar'ın elindeki Cerbe adası alınmıştır. Malta Kuşatması 1565 Akdeniz'de korsanlık yapan Sen-Jan Şövalyeleri'nin elindeki ada kuşatılmışsa da Turgut Reis'in şehit düşmesi üzerine kuşatma kaldırılmıştır. Sakız Adası'nın Fethi 1568 Cenevizlilerden Kaptan-ı Derya Piyale Paşa tarafından alınmıştır. Not Ege'deki Türk hâkimiyeti pekişmiştir. Akdeniz'de Kanuni döneminde tam bir üstünlük sağlanamadı. Ancak, Kanuni'den sonra Kıbrıs'ın fethiyle Doğu Akdeniz'de tam bir üstünlük sağlandı. Kıbrıs'ın Fethi 1571 Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, Kıbrıs'ın fethine, Avrupa devletlerini aleyhimize birleştirebileceği düşüncesiyle karşı idi. Sokullu'nun karşı çıkmasına rağmen II. Selim, Kıbrıs'ın fethine karar verdi. Vezir Lala Mustafa Paşa serdarlığa, Piyale Paşa donanma komutanlığına getirildi. 1570'te başlayan savaşlar sonucu Kıbrıs, 1571'de fethedildi. Kıbrıs'ın Fethi'nin Nedenleri Akdeniz ticaretinin güvenliğini sağlama düşüncesi Kıbrıs'ın jeopolitik yönden çok önemli bir konumda bulunması ve zengin bir ada olması Kıbrıs'ta üslenen şövalyelerin, korsanların Osmanlı ticaret gemilerine saldırması Venediklilerin Kıbrıs için ödedikleri vergiyi kesmeleri Kıbrıs'ın Osmanlı egemenliğindeki Anadolu, Mısır ve Suriye sahillerine yakın olması Kıbrıs'ın Fethi'nin Sonuçları Doğu Akdeniz tamamen Osmanlı egemenliği altına girdi. Mısır yolunun güvenliği sağlandı. Akdeniz'deki Osmanlı egemenliği pekiştirildi. Venedikliler Doğu Akdeniz'den çıkarıldı. İnebahtı deniz savaşına sebep oldu. İnebahtı Savaşı 1571 Sebep Kıbrıs'ın fethi, Avrupa devletlerini yeniden harekete geçirdi. Papa'nın kışkırtması ile İspanya, Malta, Venedik ve diğer Italyan devletleri birleşerek bir Haçlı donanması oluşturdular. İki donanma İnebahtı Körfezinde karşılaştı. Don Juan komutasındaki Haçlı donanması, İnebahtı'da Osmanlı donanmasını bozguna uğratarak gemilerini yaktı 1571. Yenilginin Sebebi Bu yenilgide, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa'nın denizcilerle değil, kara askerleriyle savaşa katılarak taktik hatası yapması önemli rol oynadı. Kaptan-ı Derya Müezzinzade Ali Paşa'nın denizcilik tecrübesinin olmaması ve Osmanlı donanmasının savaşa hazır olmaması Osmanlıların savaşı kaybetmelerine neden oldu 1571. Şiddetli çarpışmalardan sonra Kaptan-ı Derya Ali Paşa ve beraberindekiler şehit düştü. Osmanlı donanması beklemediği bir darbe aldı ve çok sayıda gemisi batırıldı. Sonuçları Savaşın sonunda Cezayir Beylerbeyi Uluç Ali Paşa, gemilerini kurtararak Istanbul'a getirdi. Bu başarısından dolayı Uluç Ali Paşa, Kılıç unvanı ile kaptanıderyalığa getirildi. İnebahtı Deniz Savaşı'nda kaybedilen donanmanın yerine, kısa zamanda daha güçlü bir donanma hazırlandı. Donanmaya yapılan bu büyük harcama, Osmanlı ekonomini oldukça zora soktu. Tunus'un Fethi 1574 Tunus, Kanuni zamanında Barbaros Hayrettin Paşa tarafından alınmış, ancak bir süre sonra İspanyolların eline geçmişti. Bulunduğu coğrafi konumuyla stratejik yönden büyük öneme sahipti. II. Selim döneminde Tunus'un fethine karar verildi. Sinan Pasa ve Kaptanı derya Kılıç Ali Paşa komutasındaki kuvvetler 1574'te Tunus'u fethetti. Tunus, bir beylerbeylik durumuna getirildi. Fas Sultanlığı'nın Osmanlı Himayesine Girmesi 1576 Osmanlı Devleti ile Fas Sultanlığı arasında ilk ilişkiler Kanuni döneminde başladı. Taraflar arasındaki ilişkiler Osmanlı Devleti'nin Cezayir'deki gücü ile orantılı olarak gelişme gösterdi. XVI. yüzyılın ikinci yarısında Fas'taki iç mücadelelere karışan Osmanlı Devleti, Abdülmelik'e yardım ederek Fas Sultanı olmasını sağladı. 1576 Sebepleri Fas'ın Akdeniz'in Atlas Okyanusu'na çıkış kapısı olan Cebelitarık Boğazı'nı kontrol etmesi. Fas Sultanlığı'nın, Cezayir'in güvenliği yönünden büyük öneminin bulunması Kuzey Afrika kıyalarının fethi tamamlandığı sırada Fas Sultanlığı'nda taht kavgası başlamıştı. Bir kısım Faslılar Portekiz kralından; bazıları da Osmanlı Devleti'nden yardım istediler. Sokullu, Cezayir Beylerbeyi Ramazan Paşayı, Fas Sultanlığına yardıma gönderdi. Ramazan Paşa, Fas'a giderek orayı egemenliği altına almak isteyen Portekiz kralını Vadi-üs Sebil Savaşı'nda yendi 1578. Önemi ve Sonuçları Bu zaferle Fas, Osmanlı himayesine alınmış oldu. Bu savaşın sonunda Portekiz Krallığı, İspanya tarafından ele geçirildi. Bu savaştan sonra Portekizliler Hint Deniz Yolu üzerindeki etkinliklerini İngiltere ve Hollanda'ya kaptırdılar. Mısır'dan Fas'a kadar bütün Kuzey Afrika, Osmanlıların yönetimi ve denetimi altına girdi. Kuzey Afrika'da fetihler tamamlandı. Kanuni Dönemindeki Hint Deniz Seferleri Kanuni döneminde Osmanlı donanmasının diğer bir mücadele alanı da Hint Okyanusu olmuştur. Coğrafi keşiflerde öncü rol oynayan Portekiz, Afrikayı güneyden dolaşarak Hint Okyanusu'na ulaşmıştı. Hint Deniz Seferleri'nin Sebepleri Portekiz'in Baharat Yolu'nu denetim altına almak istemesi Hintli Müslümanlara yapılan baskı Portekiz'in basra Körfezi ve Kızıldeniz' yapılan giriş ve çıkışları engellemesi Gücerat sultanının yardım isteği Portekiz'in Kızıldeniz'de hacca giden Müslümanlara saldırması 4 sefer düzenlenmiştir. -1538 > Hadım Süleyman Paşa, -1551 > Piri Reis, -1552 > Murat Reis, -1553 > Seydi Ali Reis seferleri gerçekleştiren kaptanlardır. Bu seferlerde, istenilen başarıya ulaşılamamıştır. Hint Deniz Seferlerinin Başarısız Olmasının Sebepleri Hint deniz seferlerine gereken önemin verilmemesi Osmanlı gemilerinin okyanus sularına dayanıklı olmaması Portekiz donanmasının güçlü olması Hint denizi'nin Osmanlı gemicileri tarafından iyi tanınmaması Gücerat sultanlarının Osmanlı donanmasına yardım etmemesi Fransa İle İlişkiler, 1535 Kapitülasyon Antlaşması Kanuni, Şarlken'in Avrupa'da tek güç olmasını engellemek amacıyla bir taraftan Reform hareketlerini desteklerken diğer taraftan yaptığı seferlerle Fransa Kralı Fransuva'yı kurtarmış ve tahta Şarlken karşısında güçlü tutabilmek için ekonomik ayrıcalıklar verilmiştir. 1535 Kapitülasyon Antlaşması'na göre; Her iki ülke gemileri karşılıklı olarak ticaret yapmakla serbest olacaktı. Fransız tüccarlardan düşük gümrük vergisi alınacak. Osmanlı ülkesinde yaşayan Fransızlar'ın kendi aralarındaki davalara Fransız hakimler bakacaktı. Aynı haklardan Türk gemiciler de yaralanacaktı. Bu antlaşma iki hükümdar hayatta kaldığı sürece devam edecektir Osmanlı Devleti, kapitülasyonlarla, Akdeniz ticaretini canlandırmayı ve Avrupa'nın siyâsi birliğini bozmaya çalışmıştır. Osmanlı’da Hukuk, Bilim, Teknolojı Ve Sanat Alanındaki Gelışmeler HUKUK ALANINDA GELİŞMELER yüzyılda Osmanlı devlet yönetiminde bazı idari değişiklikler yapılsa da hâkimiyetin Allah tarafından Osmanoğulları’na verildiği inancı devam etmiştir. Murat’tan itibaren “ülke hanedanın ortak malıdır” anlayışının yerine, “ülke padişah ve oğullarınındır” anlayışı almıştır. Bu anlayış, taht mücadelelerine sebep olmuş ve bazı dönemlerde zayıflamaya yol açmıştır. Fatih, taht kavgalarını önlemek amacıyla bir kanunnâme hazırlatarak, padişaha kardeşlerini öldürtme yetkisi verdi. Merkeziyetçi yapıyı güçlendiren bu kanunnâme, veraset sisteminde yapılan ilk düzenlemedir. Osmanlı Devleti’nde uygulamada dikkate alınan iki hukuk sistemi vardır Şer’l hukuk, örfi hukuk. Padişahların ağzından yazılan örfi kanunlar, fermanlar aracılığıyla duyurulurdu. Şer’T kanunları çıkarmak ve yorumlamak, padişah adına şeyhülislâm ve kadıların bir görevi idi. Osmanlılarda ilk defa yazılı kanunları hazırlayan Fatih’tir. Fatih, kendinden önceki kanunları da Kanunnâme–i Ali Osman adıyla bir araya toplamıştır. Kanuni zamanında ise bir çok kanunnâme çıkarılmıştır. Bu kanunâmelerde; askeri düzenlemeler, reayanın hak ve görevleri, tımarların dağıtım esasları ve idari düzenlemeler yapılmıştır. Osmanlı Devleti’nde değişik milletler ve farklı dinler vardı. Gayrimüslimler, İslam hukukuna uymak zorunda değildi. Ama örfi hukuka uymak zorundaydılar. Kadı ve Görevleri Osmanlı Devletinde mahkemelerde hakimlik yapan görevliye kadı denirdi. İslam hukukunu uygularlar, kişiler arasındaki anlaşmazlıklar’ çözümlerler. Miras, ticaret ve nikâh işlemlerini karara bağlardı. Noterlik hizmeti yapardı. Vergilerin toplanması ve bunların hazineye aktarılmasını sağlardı. Görev bölgesinde denetim yapardı. Merkezden gönderilen emirler halka duyurur, halkın şikayetlerini de divana iletirdi. BİLİM VE TEKNOLOJI Yükselme döneminde başlayan siyasi ve sosyal gelişmeler, bilimsel yaşamda da etkili oldu. Bu dönemde, pozitif bilimleri padişahların da desteklemesiyle, İstanbul bir kültür merkezi haline geldi. Osmanlı, bilim insanlarım korumayı ve onlara karşı saygılı olmayı bir devlet politikası haline getirmiştir. Bilimsel çalışma yapanlar, destekleniş ve ödüllendirilmiştir. Medreselerin işleyişlerine müdahale edilmemiş, özgür bir çalışma ortamı sağlanmıştır. Fatih zamanında açılan, Sahn-ı Seman medreseleri İslami ve pozitif bilimlerin gelişmesinde etkili olmuştur. Ali Kuşçu, fatih döneminin önemli astronomi ve matemtik bilginidir. Osmanlı Devleti’nin ilk tıp medresesini, Yıldırım Bayezit, Bursa’da kurmuştur. Fatih zamanında tıp alanında önemli bilim insanları yetişti. Dönemin büyük tıp bilgini Sabuncuoğlu Şerafettin’dir. Eseri Cerrahiyefül Hâniye isimli eserinde ameliyat tekniklerini göstermiştir. Molla Lütfi, Sinan Paşa ve Müslihüddin bin Sinan Bayezit döneminin önemli bilginlerindendir. yüzyılın ünlü matematikçi ve coğrafyacı Matrakçı Nasuh, eserini Yavuz’a sunmuştur. Kanuni, Mimar Sinan’a Istanbul’da Süleymaniye Camii’ni ve medreselerini yaptırdı. Kanuni döneminde Piri Reis, Kitab-ı Bahriye adlı eserinde dünyanın yuvarlaklığını, pusulanın kullanımını, Amerika kıtasının varlığını anlatmıştır. 500 yıl önce çizdiği dünya haritası günümüz bilim insanlarım şaşırtmaktadır. Istanbul’da bir rasathane kuran Takiyüddin Mehmet, güneş ve ay tutulmalarına ilişkin gözlemler yapmıştır. Osmanlılarda ilk otomatik makineler üzerine ilk eseri Takiyüddin Mehmet yazmıştır. Takiyüddin’in astronomi gözlemleri çağdaş’ olan Avrupalı bilginlerden daha net ve dakiktir. ve 17. yüzyıllarda önemli tarihçiler olarak, Enveri, Amasyalı Şükrullah, Tursun Bey, Kemal Paşazade, Aşık Paşazade, Hoca Sadeddin, Neşri ve Mustafa Selaniki akla gelir. EDEBİYATDivan Edebiyatı İran ve Arap edebiyatlarından etkilenerek saray ve medrese çevrelerinde gelişen edebiyat türüdür. Belli kalıp ve kurallara göre yazılır. Şiirlerin toplandığı kitaba divan denir. 15 ve 16. yüzyılların en önemli divan şairleri; Nesimi, Ahmedi, Baki, Fuzuli ve Ruhi’dir. Halk Edebiyatı Sözlü masallar ve destanlarla başlamış, bunlara koşma, mani, türkü, ağıt vb. türler eklenince geniş bir edebiyat türü oluşmuştur. Dönemin en ünlü şairi Mahremi’dir. Tasavvuf Edebiyatı Dini içerikli bu tür nazım şekli açısından halk edebiyatına daha yakındır. Mevlevi ve Bektaş’ tarikat mensuplarındca geliştirilmiştir. Önemli temsilcileri, Hacı Bayram Veli, Kaygusuz Abdal, Akşemseddin, Eşrefoğlu Rumi, Kemal Ümmi, İbrahim Gülşeni ve Pir Sultan Abdardır. GÜZEL SANATLAR Minyatür Sanatı El yazması eserleri süslemek ve metnin anlaşılmasını sağlamak için, perspektif olmadan yapılan resimlere minyatür Osmanlılarda, minyatür yapımına tasvir veya nakış, yapana da nakkaş denilmiştir. Osmanlılar resim yerine daha soyut olan minyatürü tercih ettiler. II Bayezid, Yavuz ve Kanuni dönemlerinde minyatürcülük önem kazanmış, sarayda atölyeler açılmıştır. Fatih devrinde Sinan Bey ve Seyyid Lokman, 16. yüzyılda ise Nakkaş Osman, Matrakçı nasuh, Şair Mustafa Sai ve Nigari önemli minyatürcülerdendir. Hat Sanatı Güzel yazı yazma sanatına hat, bu sanatla uğraşanlara hattat Osmanlı Devleti’de hat sanatı çok gelişmiştir. Fatih döneminde Amasyalı Şeyh Hamdullah en ünlü hat ustasıdır. Süleymaniye Camii’nin kubbesinin etrafındaki yazıları yazan Ahmed Karahisari ise hat sanatında zirveye çıkmıştır. Tezhip El yazması kitapları süsleme sanatıdır. Bu sanatla uğraşanlara müzehhip yüzyılın en önemli müzehhibi Kara Mehmet’tir. Ciltçilik El yazması eserlerin dağılmaması için yapılan kitap kaplama sanatıdır. Ebru Kağıt süsleme sanatıdır. Su üzerine serpiştirilen boyalarla yapılır. Kakmacılık Ahşap, taş ve metal üzerinde belirli bir desen şekillendirilerek açılan oyuklara gümüş, sedef, altın gibi madenleri gömerek yapılan süsleme sanatıdır. Çinicilik Özel hazırlanan toprağın sırlanarak çeşitli nakışlarla süslenip pişirilmesiyle ortaya çıkan süsleme sanatıdır. Iznik, Kütahya, Diyarbakır, Bursa ve Istanbul’da çini atölyeleri açılmıştır. Bursa Yeşil Camii, Yeşil Türbe ve Topkapı Sarayı çini sanatının en güzel örneklerinin verildiği yerlerdir. MIMARI Osmanlı mimarisinde Klasik Dönem denen 15. ve 16. yüzyıllrda pek çok eser ortaya konmuştur. Topkapı Sarayı ve içinde yer alan Revan ve Bağdat köşkleri, Istanbul’daki Kürkçü Han, Sivas’ta bulunan Yeni Han en özgün eserler olarak dikkat çeker. Askeri mimarinin en güzel örnekleri, Yıldırım Bayezit’in yaptırdığı Andolu Hisarı, Fatih’in yaptırdığı Rumeli Hisarı ve Topkapı Sarayı surlarıdır. Osmanlı Devleti’nin klaisk dönemdeki en büyük mimarı Mimar Sinan’dır. Mimar Sinan yaşamı boyunca 81 cami, 51 mescit, 55 medrese, 26 dârülkurra, 17 imaret, 3 dârüşşifâ, 7 su kemeri, 8 köprü, 18 kervansaray, 6 mahzen, 33 saray, 35 hamam, 17 türbe yapmış büyük bir ustadır. Mimar Sinan çıraklık döneminde Şehzade Camii’ni, kalfalık döneminde Süleymaniye Camii’ni, ustalık döneminde Selimiye Camii’ni yaptı. OSMANLILARDA OYUN, EĞLENCE, ŞENLİK Osmanlı halkının dinlendiği, toplu olarak eğlendiği yerler mesire alanlarıdır. Ayrıca, hamamlar, kahvehaneler ve bozhaneler de eğlence yerleriydi. Kahvehanelerde müzik dinlenir, satranç oynanırdı. Büyük konaklarda sazlı sözlü eğlenceler düzenlenirdi. Padişah çocuklarının doğumları velâdetihümâyun, hanedan mensuplarının evlilikleri, padişahların tahta çıkış törenleri cülus, şehzadelerin ilk derse başlamaları bedi besmele, kazanılan askeri zaferler fetih şadumanlığı, ordunun sefere çıkması, esnaf bayramları ve şehzadelerin sünnet törenleri halkın eğlenmesi için birer fırsattı. Osmanlılarda spor daha çok savaşçı yetiştirmek için yapılırdı. Ok atmak, kılıç kullanmak, ata binmek, mızrak kullanmak askerlik gereği yapılan spor faaliyetleriydi. REFORM HAREKETLERİ REFORMUN NEDENLERI Reform yüzyılda, ilk olarak Almanya’da başlayıp, zamanla Fransa, İngiltere ve Kuzey Avrupa ülkelerine yayılan Katolik kilisesinde meydana gelen Hristiyanlık dinini yeniden yorumlama ve tanımlama hareketleridir. Reform’un Sebepleri Matbaa’nın kullanılmasıyla pek çok Incil basıldı. Kutsal kitapların tercümeleri yapıldı. Okuma bilenlerin sayısı arttı. İnsanlar daha özgür ve gerçekçi düşünmeye başladılar. Kilise ve papazlar eleştirilmeye başladı. Papa’nın aforoz dinden çıkarma ve endülüjans tanrı adına günahları affetme gibi yetkilerini kendi şahsi çıkarları ve kilise çıkarları için kullanması tepkilere yol açtı. Papalar aynı zamanda siyasi yetkilere de sahipti. Kralların papanın elinden tac giyip otoritesini onaylatması bunun en önemli göstergesiydi. Aynı dönemde Osmanlı Devleti sınırlarında yaşayan gayrimüslim halka geniş hak ve özgürlükler tanımıştı. Onların dini yaşamlarına ve eğitimlerine müdahale edilmemiş ve müdahale edilmesine de izin verilmemiştir. ihtiyaçları vakıflar yoluyla devlet tarafından karşılanmıştır. REFORMUN GELİŞİMİ Reform sadece dini alanda bir yenilik değildir. Rönesansla başlayan özgür düşüncenin doğal bir sonucudur. Reform hareketleri, Almanya’da Luther tarafından başlatıldı. Luther, 1517’de Wittenberg Kilisesinin kapısına 95 maddeden oluşan bildiri metnini astı. Luther, yayınladığı bildiri ile Tanrı ile kul arasına kimsenin giremeyeceğini, endülüjans satın alınarak kimsenin günahlarından kurtulamayacağını açıklayarak papaya karşı çıktı. Alman prensleri ve toprakları kilisenin elinde olan fakir Alman halkı Luther’i desteklediler. Papa Luther’i aforoz etti. Luther’in papanın aforoz kağıdını halkın önünde yakması üzerine, papalık Luther’in yakılarak öldürülmesine karar verdi. Bu karar üzerine Saksonya Dükü Luther’i korudu ve böyleve Luther, siyasi bir destek de bulmuş oldu. Bu durum Avrupa’da siyasi bölünmelere de yol açtı. Luther’in fikirlerini benimseyenlere papayı protesto ettiklerinden dolayı Protestan adı verildi. Luther’in İncil’i Almanca’ya çevirmesiyle Protestanlık Almanya’da hızla yayıldı. Papalık ve Katolik taraftarı olan Roma-Cermen imparatorluğu ile Alman prenslikleri arasında yaşanan çatışmalar, Ogsburg Antlaşması’yla sona erdi 1555 Reform hareketleri diğer Avrupa ülkelerinde de yaşandı. Bu hareketler neticesinde; Fransa’da – Kalvenizm, Nant Fermanı’yla tanındı. İngiltere’de – Anglikanizm, Kral VIII. Henri’nin desteğiyle yeni bir mezhep olarak kuruldu. Iskoçya’da – Presbiteryen mezhepleri kuruldu. Isveç, Norveç ve Danimarka’da Protestanlık’ı kabul ettiler. REFORMUN SONUÇLARI Avrupa’da mezhep birliği bozuldu. Yeni mezhepler ortaya çıktı. Papa ve din adamlarının saygınlığı azaldı. Papa krallar üzerindeki etkisini kaybetti. Katolilk kilisesinin otoritesi sarsıldı, kendi içinde düzenlemelere girişti. Protestan ülkelerde eğitim ve öğretim işleri kilisenin elinden alınarak laik bir öğretim sistemi kuruldu. Kültürel ve bilimsel alanda kilise baskısı kalmadığından serbet bir ortam oluştu. REFORMUN OSMANLI DEVLETİ’NE ETKİLERİ Reform hareketleri, Osmanlı’da Kanuni dönemine rastladı. Avrupa’daki Hristiyan birliğinin parçalanması, Osmanlı Devleti’nin işine geliyordu. Bu sebeple, Kanuni, Luther’in faaliyetlerini destekledi. Osmanlı Devleti, ülkesinde yaşayan Hristiyan azınlıklara geniş bir inanç özgürlüğü sağladığından dolayı Osmanlı Devletinde reform hareketleri etkili olmamıştır. Osman’ Devleti, Hristiyan din adamlarının halk üzerinde baskı kurmasına izin vermemiş, böylelikle bir ruhban sınıfı doğmamıştır. Avrupa’da kanlı mezhep savaşları yaşanırken, Osmanlı toplumu içindeki Hristiyanlar refah ve mutluluk içinde yaşamışlardır. Islahatları iktidara tek başına sahip olan IV. Murat, başta annesini olmak üzere saray kadınlarını yönetimden uzaklaştırdı. Yeniçerilar içindeki zorbaları ortadan kaldırdı. Yeniçerilein sayısında azaltma yoluna gitti. Maliyeyi düzeltti. Hak etmeyen didik sahiplerinin topraklarını geri aldı. Istanbul’da güvenliği sağladı. Halkı isyana çağıran mekânlar haline gelen kahvehanelere içki ve tütün yasağını getirdi. Istanbul’da geceleri sokağa çıkma yasağı uygulandı. Anadolu ve eyaletlerdeki isyanları bastırdı. Böylelikle devlet otoritesini güçlendirdi. Siyasi Olaylar Murat döneminde, Lehistan’ın vergilerini vermemesi, Venedik’in Dalmaçya kıyılarında isyan çıkarması üzerine Sefer hazırlıkları yapıldıysa da her iki tarafın barış talepleri üzerine savaş yapılmadan barış antlaşmaları imzalanmıştır. İran, Osmanlı-Avusturya savaşların’ ve iç isyanları fırsat bilerek sık sık Osmanlı topraklarına saldırıyordu. Bunun üzerine IV. Murat, İran üzerine iki sefer 1635-1638 düzenledi. Yapılan seferler sonucunda Revan ve Bağdat alındı. Murat, Bağdat Fatihi olarak anıldı. İran’ın isteği üzerine Kasrışirin Antlaşması imzalandı 1639. Buna göre; Bağdat, Osmanlı’ya, Revan ve Azerbaycan İran’a bırakıldı. Zağros dağları, iki ülke arasında sınır oldu. Kasrışirin Antlaşması, bugünkü Türkiye-İran sınırını belirlemiştir. Tımar Sisteminin Bozulması Tımar sisteminde ilk bozulmalar, 17. yüzyılda görülmeye başlandı. Tımarların hak edenlere değil, rüşvet karşılığı başkalarına verillmesi bozulmanın temel sebebidir. Merkezi otoritenin zayıflığı bu haksızılığın önüne geçemedi. Haksızlığa uğrayanlar isyanlar çıkardı ve Celâli ayakalnamalarına sebep oldu. Tımar sisteminin bozulmasıyla üretim azaldı. Üretimin azalması devletin vergi gelirlerini azalttı. Vergi gelirini artırmak isteyen devlet halka ağır vergiler getirdi. Bu durum karşısında köylü, toprağını terketmek zorunda kaldı. Ekonomik sıkıntılar yaşayan devlet, İşsizlik ve göç gibi yeni sosyal sorunlarla da karşı karşıya kaldı. Şehirlere göç eden köylüler, iş bulamayınca eşkiyalık faaliyetlerinde bulunarak, şehirlerde güvenlik problemlerini ortaya çıkardılar. Tımar sisteminde bozulmalar, askeri teşkilatta da bozulmalara neden oldu. Sistem sayesinde hazineden para çıkmadan hazır bir ordu kuruluyordu. Sipahi yetiştirilemeyince devlet, ücretli asker almak zorunda kaldı. Sekban denilen bu kişiler, savaş zamanı asker, barış zamanında işsizdi. işsiz kaldıklarında halktan harac alıyorlardı. Tımar sisteminin bozulmasıyla ülkede asayiş ve güven ortamı da yok oldu. İltizam ve Mukataa İltizam, Fatih Sultan Mehmet zamanında tımar dışında kalan bölgelerde vergi toplamak için geliştirilmiş bir düzendir. Bir bölgenin kanunla belirlenmiş vergisini toplayıp hazineye yatırma işidir. ihale ile belirlenen sistemde vergi kaynağı olan araziye mukataa, ihale sistemine iltizam, vergi toplama işini yapana da mültezim denirdi. Mültezimler, aldıkları bölgenin vergisi peşin öder, sonra da gidip o bölgedeki vergileri kendisi toplardı. Devlet böylece nakit sıkıntısını da gidermiş olurdu. AVRUPA’DA SİYASİ DURUM Rönesasn ve Reform hareketleriyle modernleşen Avrupalı devletler, 17. yüzyıldan itibaren merkezi otoritelerini artırarak daha güçlendiler. Coğrafi keşiflerle zenginleşen ve Aydınlanma Çağı ile ilerleyen Avrupalı devletler arasında din merkezli savaşlar yaşanmıştır. Otuz Yıl Savaşları 1618–1648 Otuz Yıl Savaşları, Katolik devletlerle, Protestan devletler arasında 30 yıl süren savaştır. Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu ile İspanya, Katolik olan Fransa, İsveç, Danimarka ve Hollanda’ya karşı mağlup oldular. Savaş sonunda Vestfalya Antlaşması imzalanarak Avrupa halkına mezhep seçme özgürlüğü verildi. Savaş sonrasında Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu dağıldı. İspanya güç kaybetti. Topraklarını genişleten Fransa güç kazandı. Kanzadığı zaferle gücü artıran Fransa kralı 14. Lui; “Devlet demek, ben demektir” diyerek mutlakiyet anlayışını katı bir şekilde uygulayacağını gösterdi. İngiltere, Otuz Yıl Savaşları’na katılmamıştı. Elizabeth, merkezi otoriteyi güçlendirmeye çalıştıysa da 1640’taki isyanlar sonrasında parlamenter sisteme geçiş yapmak zorunda kaldı. Meşrutiyet’e geçen İngiltere, cumhuriyet yönetiminin de ilk adımlarını attı. İspanya, yüzyılda sömürgelerinin büyük bir kısmını kaybetti. Hollanda ve İsviçre Otuz Yıl Savaşları sonrasında bağımsızlıklarını ilan ettiler. Avusturya, gücünü korumaya devam etti. Lehistan, taht kavgaları ve Rusya’nın genişlemesi nedeniyle gücünü koruyamadı. İsveç, Otuz Yıl Savaşları’nda galip tarafta idi ve gücünü artırdı. Rusya, Çar I. Petro ile beraber güçlü bir devlet olma yolunda ilerlemeye başladı. AVRUPA’DA BILIM VE TEKNİK ALANINDAKİ GELIŞMELER Avrupa’da Rönesasn ve Reform sonrası modern bir düşünce ortamı oluştu. Akıl ön plana çıktı. Modern bilimin temelleri atıldı. Teknik alanda önemli gelişmeler yaşandı. Halk ve yöneticiler, bilimsel gelişmeleri takip etmeye başladılar. Skolâstik düşüncenin yerini, özgür düşünce aldı. Bilimsel çalışmların daha rahat yapılabilmesi için akademiler açıldı. Bilime Yön Veren Avrupalı Bilim İnsanları Kopernik Polonyalı astronom ve matematikçi. Dünyanın güneş etrafındaki dönüşüyler ilgili çalışmalar yaptı. Galileo Modern fiziğin ve teleskopik astronominin kurucularındandır. Gezegenlerle ilgili çalışmalar yaptı. Bacon İngiliz filozof ve devlet adamıdır. Doğayı deney ve gözlemle kavramaya çalışmıştır. Kepler Alman gök bilimci, fizikçi ve matematikçidir. Pascal Fransız matematikçi, fizikçi ve düşünürdür. Hesap makinesi, üçgenler ve sıvıların kararsızlığını araştırdı. Newton İngiliz fizikçi, matematikçi ve astronomdur. Yerçekimi, diferansiyel, integral, renkler ve optik üzerinde araştırmalar yaptı. Yapılan bilimsel çalışmalardan ötürü bu dönem Avrupa’da Akıl Çağı olarak adlandırılmıştır. Bu çalışmalar, Avrupa’da sansayinin hızla gelişmesini sağladı. Gelişen sanayi, 18. yüzyılda Sanayi İnkılabı’na zemin hazırladı. Sanayisi gelişen Avrupalı devletler, dünya siyasetinde daha sözü geçen bir güç haline geldi. İYİ ÇALIŞMALAR. Ana Sayfa>Tarih 2>4. Ünite Beylikten Devlete Osmanlı Medeniyeti 4. Ünite Beylikten Devlete Osmanlı Medeniyeti Osmanlı’da Eyalet Sistemi ve Eyalet Çeşitleri 15 Haziran 2020 Osmanlı'da Eyalet Sistemi ve Eyalet Çeşitleri Eyalet & Beylerbeyliği Nedir? Osmanlı'da İlk Eyaletler; Rumeli ve Anadolu Salyanesiz Eyaletler Salyaneli Eyaletler İmtiyazlı Özel Yönetimli Eyaletler Özellikleri Devamını Oku Türk Veraset Sisteminde Değişiklik Yapan Padişahlar 10 Haziran 2020 Türk veraset sistemi belirsizdir. Osmanlı Devleti’ne kadar değişikliğe uğramamıştır. Peki Türk veraset sisteminde değişiklik yapan padişahlar hangileridir? Osmanlı Devleti döneminde veraset sisteminde ne gibi değişiklikler yapılmıştır? sorularına cevap arayacağız. Bu sorular TYT, AYT ve KPSS’de karşımıza çıkabilir. Çok uzatmayalım Hocam, bana cevap lazım diyorsan Osmanlı Veraset Sisteminde Değişiklik Yapan Padişahlar; 1. Murat, 2. Mehmet ve 1. Ahmet’tir. Ben senin yerine … Devamını Oku Osmanlı’da Vergi Vermeyen Eyaletler Hangileridir? 7 Haziran 2020 Osmanlı’da Vergi Vermeyen Eyaletler Osmanlı Devleti’nin eyalet sisteminde eyaletler Salyaneli, Salyanesiz, Özel Yönetimli imtiyazlı olmak üzere 3’e ayrılırdı. Osmanlı’da Vergi Vermeyen Eyaletler Hangileridir? diye sorduğumuzda özel yönetimli eyaletlerden 2 tanesi vergi vermiyordu. Bunlar; Hicaz ve Kırım eyaletleri idi. Peki Neden? DİKKAT Salyenesiz eyeletler yani yıllıksız Osmanlı merkez hazinesine vergi vermez lakin o eyaletlerde tımar sistemi çerçevesinde vergi toplanır. Bu vergi … Devamını Oku Salyaneli ve Salyanesiz Eyaletler Arasındaki Farklar 4 Haziran 2020 Salyaneli ve Salyanesiz Eyaletler Arasındaki Farklar Osmanlı taşra teşkilatının en büyük siyasi birimi beylerbeyliği / eyalet idi. Bu yazımızda Salyaneli ve Salyanesiz Eyaletler Arasında ki Farklar nelerdir? sorusunu cevaplayacağız. Osmanlı Eyalet Sistemi Osmanlı Devleti’nde ilk kurulan eyalet Rumeli Beylerbeyliği, ilk beylerbeyi de Lala Şahin Paşa idi. Zamanla Osmanlı’da eyalet sayısı 40’ı aştı. Osmanlı bu eyaletleri farklı guruplara ayırdı. Salyaneli, salyanesiz … Devamını Oku Seyfiye Sınıfı Nedir? Seyfiye Sınıfı Üyeleri ve Görevleri 3 Haziran 2020 Seyfiye Sınıfı Nedir? Seyfiye Sınıfı Üyeleri ve Görevleri nelerdir? sorularına cevap arayacağımız yazımıza hoşgeldiniz. Osmanlı Devlet idaresini oluşturan unsurlardan biri olan bu sınıf yönetim ve askerlik görevlerini yerine getirmekteydi. Seyfiye Sınıfı Nedir? Bilgi Kartı Seyfiye Sınıfı Nedir? Osmanlı Devleti’nde yönetim ve askerlik işlerinden sorumlu sınıfa Seyfiye denirdi. Seyfiye kelimesi kılıç sahibi anlamına gelmektedir. Diğer adı Ehl-i Örftür. Yönetim ve askeri … Devamını Oku Osmanlı’da İmtiyazlı Eyaletler Hangileridir? Özellikleri Nelerdir? 28 Mayıs 2020 Osmanlı Devleti’nde taşra da ki en büyük birim beylerbeyliği eyalet idi. Salyaneli, saliyanesiz ve imtiyazlı eyaletler özel yönetimli eyaletler Osmanlı’da eyalet çeşitleri idi. Osmanlı’da İmtiyazlı Eyaletler Hangileridir? Özellikleri Nelerdir? sorusu başta KPSS olmak üzere TYT ve AYT sınavlarında soru potansiyeli taşımaktadır. İmtiyazlı Eyalet Nedir? Osmanlı Devleti’nde ki eyalet çeşitlerinden biridir. Özel yönetimli eyalette denir. Bu tip eyaletler iç işlerinde serbest, … Devamını Oku İmaret Nedir? İmarethanelerin Özellikleri Amaçları Nelerdir? 19 Nisan 2020 Bu yazımızda Türk-İslam kültürünün en önemli hayır kurumlarından olan ki sosyal devlet ilkesinin gereğidir. Bu yazımızda İmaret Nedir? İmarethanelerin Özellikleri Amaçları Nelerdir? sorularının cevapları hakkında bilgi vermeye çalışacağız. Özellikle KPSS hazırlığı yapan arkadaşlarımıza faydalı olması dileğiyle. İmaret nedir? Amaçları ve Özellikleri İmaret Nedir? Türk-İslam devletlerinde özellikle Osmanlı Devleti’nde yoksullara, düşkünlere, yolculara ve öğrencilere yemek dağıtmak amacıyla kurulan hayır kurumlarına imaret, … Devamını Oku Külliye Nedir? Külliyenin Amacı ve Özellikleri Nelerdir? 19 Nisan 2020 Osmanlı Devleti ile birlikte en parlak dönemini yaşayan vakıf teşkilatının göz bebeği Külliye Nedir? Amacı ve Özellikleri Nelerdir? bu yazımızın konusu yazımızın içeriğine külliye ile ilgili soruları cevaplamaya çalıştık. Külliye Nedir? Türk-İslam devletlerinde cami merkezli medrese, imaret, darüşşifa, hamam, kütüphane, türbe, ve sebilin bir arada bulunduğu sosyal-dini komplekse verilen addır. OKUMA TAVSİYESİ İmaret Nedir? İmarethanelerin Özellikleri Amaçları Nelerdir? Külliye Kelimesinin … Devamını Oku 2. Murat Dönemindeki Kültürel Gelişmeler Maddeler Halinde 19 Nisan 2020 2. Murat Dönemindeki Kültürel Gelişmeler 10. sınıf tarih dersi 2. Murat Dönemindeki Kültürel Gelişmeler Maddeler Halinde özetlemeye çalıştık. OKUMA TAVSİYESİ 2. Murat Dönemindeki Siyasi Gelişmeler Kısaca 2. Murat Dönemindeki Kültürel Gelişmeler Osmanlı padişahları içerisinde asıl kültür hareketlerini başlatan, koruyup geliştiren II. Murad, bilinçli bir Türkçeciliğe sahip olup, Türkçenin yozlaşmasına karşı tedbirler Murat Dönemi’nde, âlim ve şairlerin çoğu, eserlerini Türkçe … Devamını Oku 10. Sınıf Tarih Osmanlı El Sanatları 18 Nisan 2020 Divriği Ulu Camii Osmanlı El Sanatları Osmanlı El Sanatları konusu10. sınıf tarih Osmanlı’da Zanaat, Sanat ve Kültür Faaliyetler başlığı dahilindedir. Sizler için maddeler halinde özetlemeye çalıştık. Osmanlı El Sanatları Özet Şehirler; mimarisiyle, zanaat, sanat ve kültür faaliyetleriyle birer yaşam merkezi hâline Bursa, Edirne ve İstanbul, Osmanlı sanat ve mimarisinin beşiği ahşap ve taş işlemeciliği, dokumacılık, çinicilik ve hat … Devamını Oku Sitemizi en iyi şekilde kullanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Sitemize giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılmaktasınız. TARİH 10 DERSİ KONULARI I. ÜNITE BEYLİKTEN DEVLETE 1300-1453 1. KONU OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞU 1300-1453 1. XIV. YÜZYIL BAŞLARINDA YAKIN DOĞU VE AVRUPA 2. KAYILARIN ANADOLU’YA GELİŞİ VE YERLEŞMESI a. Kayılar Anadolu’da b. Beylikten Devlete c. İlk Osmanlı Fetihleri 3. BALKANLARDAKI FETİHLER a. Çimpe Kalesi’nin Alınması 1353 b. Edirne’nin Fethi 1363 c. Sırp sındığı Savaşı 1364 d. Çirmen Savaşı 1371 e. I. Kosova Savaşı 1389 f . İstanbul’un Kuşatılması g. Niğbolu Savaşı 1396 4. ANADOLU’DA SİYASİ BİRLİĞİ SAĞLAMA FAALİYETLERİ 5. ANKARA SAVAŞI VE FETRET DEVRI 1402-1413 a. Ankara Savaşı 1402 b. Fetret Devri 1402-1413 6. ANADOLU’DA SİYASİ BİRLİĞİN YENİDEN SAĞLANMASI 7. BALKANLARDA OSMANLI HÂKIMİYETİNİN GÜÇLENMESİ a. Edirne – Segedin Antlaşması 1444 b. Varna Savaşı 1444 c. II. Kosova Savaşı 1448 2. KONU OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ 1300-1453 1. OSMANLI’DA DEVLET ANLAYIŞI 2. OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI 3. OSMANLI ORDUSU a. Kara Ordusu b. Deniz Kuvvetleri Donanma 4. OSMANLI EKONOMİSİ a. İnsan b. Toprak c. Üretim II. ÜNİTE DÜNYA GÜCÜ OSMANLI DEVLETİ 1453-1600 1. KONU İSTANBUL’UN FETHI 1. ISTANBUL’UN FETHİ Yapılan Hazırlıklar 2. İSTANBUL’UN FETİINİN SONUÇLARI 3. ASKERÎ VE SIYASI GELIŞMELER1454-1480 2. KONU OSMANLILARDA YÖNETIM, ASKERÎ TEŞKILAT VE EĞİTİM 1. OSMANLILARDA YÖNETIM Yönetim ve Eyalet Yönetimi 2. OSMANLILARDA ASKERÎ TEŞKILAT 3. OSMANLI’DA EĞİTİM a. Meslekî Eğitim b. Saray Eğitimi c. Askerî Eğitim d. Medrese Eğitimi 3. KONU AVRUPA’DAKI GELIŞMELER 1. COĞRAFI KEŞIFLER a. Coğrafi Keşiflerin Nedenleri b. Coğrafi Keşiflerin Sonuçları 2. RÖNESANS 4. KONU I. SELIM YAVUZ DÖNEMI 1512-1520 1. OSMANLI-SAFEVİ İLİŞKİLERİ 2. OSMANLI-MEMLUK İLİŞKİLERİ 5. KONU OSMANLI DEVLETİ’NDE EKONOMİK GELİŞMELER VE TOPLUM YAPISI 1. EKONOMIK GELİŞMELER 2. TOPLUM YAPISI a. Yönetenler Askerîler b. Yönetilenler Reaya 3. GÜNLÜK YAŞAM 4. VAKIF SİSTEMİ 6. KONU KANUNİ DÖNEMİNDEKİ SİYASİ OLAYLAR 1. XVI. YÜZYILDA AVRUPA 2. BATI’DAKI GELIŞMELER a. Osmanlı-Macar İlişkileri b. Osmanlı-Avusturya İlişkileri 3. DOĞU’DAKI GELIŞMELER 4. KANUNI DÖNEMINDE DENIZLERDEKI GELIŞMELER a. Osmanlı Deniz Gücü b. Rodos’un Fethi 1521 c. Cezayir’in Osmanlı Devleti’ne Katılması d. Preveze Deniz Savaşı 1538 e. Trablusgarp’ın Fethi 1551 f. Cerbe Deniz Savaşı 1560 g. Malta Kuşatması 1565 h. Sakız Adası’nın Fethi 1566 I. Kanuni Dönemindeki Hint Deniz Seferleri 5. FRANSA’YA VERILEN KAPITÜLASYONLAR 7. KONU OSMANLI’DA HUKUK, BİLİM, TEKNOLOJİ VE SANAT ALANINDAKİ GELİŞMELER 1. HUKUK ALANINDAKI GELİŞMELER 2. BİLİM VE TEKNOLOJI 3. EDEBİYAT 4. GÜZEL SANATLAR 5. MİMARİ 6. OSMANLILARDA OYUN, EĞLENCE VE ŞENLİK 8. KONU REFORM HAREKETLERI 1. REFORMUN NEDENLERİ 2. REFORMUN GELİŞİMİ 3. REFORMUN SONUÇLARI 4. REFORMUN OSMANLI DEVLETI’NE ETKİLERİ III. ÜNİTE ARAYIŞ YILLARI XVII. YÜZYIL 1. KONU XVII. YÜZYILDA ASYA VE AVRUPA 1. XVII. YÜZYILDA AVRUPA, ASYA VE OSMANLI DEVLETİ’NIN DURUMU a. Avrupa’nın Genel Durumu b. Asya’nın Genel Durumu c. Osmanlı Devleti’nin Genel Durumu 2. XVII. YÜZYILDA OSMANLI-AVUSTURYA VE OSMANLI-IRAN İLİŞKİLERİ a. Osmanlı-Avusturya İlişkileri b. 1555 Sonrası Osmanlı-Iran İlişkileri 3. İÇ İSYANLAR a. İstanbul Ayaklanmaları b. Celali Ayaklanmaları c. Eyalet Ayaklanmaları 4. AVRUPA’NIN GELİŞİMİNE SEYİRCİ KALAN OSMANLI a. Coğrafi Keşiflerin Osmanlı Devleti’ne Etkileri b. Avrupa’ya Tavizler Verilmesi c. Yeni Ekonomik Model Merkantilizm 2. KONU XVII. YÜZYIL ISLAHATLARI 1. II. OSMAN GENÇ OSMAN DÖNEMI VE ISLAHATLAR 2. IV. MURAT DÖNEMI SIYASI OLAYLAR – ISLAHATLAR 3. XVII. YÜZYILDA AVRUPA’DA SIYASI DURUM 4. XVII. YÜZYILDA AVRUPA’DA BILIM VE TEKNIK ALANDAKI GELIŞMELER 3. KONU IV. MEHMET DÖNEMI 1648–1688 1. IV. MEHMET DÖNEMİ ISLAHAT ÇALIŞMALARI 2. IV. MEHMET DÖNEMI SİYASİ OLAYLARI a. Osmanlı-Venedik İlişkileri b. Osmanlı-Avusturya İlişkileri c. Osmanlı-Lehistan İlişkileri d. Osmanlı-Rusya İlişkileri e. İkinci Viyana Kuşatması 1683 f . Kutsal İttifak g. Karlofça Antlaşması 1699 h. İstanbul Antlaşması 1700 3. XVII. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETI’NDE KÜLTÜR, BİLİM, SANAT VE MİMARİ IV. ÜNITE XVIII. YÜZYILDA DEĞİŞİM VE DİPLOMASİ 1. KONU XVIII. YÜZYILDA AVRUPA VE OSMANLI DEVLETİ’NIN GENEL DURUMU 1. AVRUPA DEVLETLERININ GENEL DURUMU 2. OSMANLI DEVLETI VE AVRUPA DEVLETLERININ DIŞ POLİTİKASI 2. KONU III. AHMET DÖNEMI 1. III. AHMET DÖNEMI a. Osmanlı-Rus İlişkileri 120 b. Osmanlı-Venedik İlişkileri c. Osmanlı-Avusturya İlişkileri d. Osmanlı-Iran İlişkileri e. III. Ahmet Dönemi Islahatları 3. KONU AVRUPA’DA DÜŞÜNCE VE EKONOMİ ALANINDAKI GELİŞMELER 1. AVRUPA’DA DÜŞÜNCE ALANINDAKI GELIŞMELER 2. AVRUPA’DA SANAYİ INKILABI 4. KONU RUSYA’NIN GENİŞLEME POLITIKASI VE OSMANLI-RUS İLİŞKİLERİ 1. RUSYA’NIN GENİŞLEME POLITIKASI VE OSMANLI-RUS İLİŞKİLERİ a. Rus-Avusturya İttifakı ile Osmanlı Devleti Arasındaki Savaşlar 1736–1739 b. Lehistan Sorunu ve Osmanlı-Rus Savaşı 1768–1774 5. KONU AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ 1. AMERIKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN KURULMASI 2. FRANSIZ İHTİLALİ 1789 a. Fransız İhtilali’ni Hazırlayan Nedenler b. İhtilalin Başlaması ve Genişlemesi c. Fransız İhtilali’nin Sonuçları d. Fransız İhtilali’nin Osmanlı Devleti’ne Etkileri e. Fransız İhtilali’nin Avrupa ve Dünya Ülkelerine Etkileri 6. KONU III. SELİM DÖNEMİ 1. III. SELİM DÖNEMI 1789-1807 a. Osmanlı-Rus ve Osmanlı-Avusturya Savaşları 1787-1792 b. III. Selim Dönemi Islahatları c. Osmanlı – Fransız Savaşı 1798-1801 7. KONU XVIII. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETI’NDEKI DEĞİŞİM VE ISLAHATLAR 1. OSMANLI DEVLETI’NDE DEĞİŞİM VE ISLAHATLAR a. Osmanlı Devleti’nde Yönetim b. Taşra Teşkilatı 2. XVIII. YÜZYIL ISLAHATLARININ AMACI VE ÖZELLİKLERİ a. XVIII. Yüzyıl Islahatların Osmanlı Toplumu ve Kültürüne Etkileri b. Islahatlar ve Osmanlı Eğitim Sistemi c. XVIII. Yüzyılda Islahatlar ve Osmanlı Sanatı V. ÜNITE EN UZUN YÜZYIL 1800-1922 1. KONU XIX. YÜZYIL BAŞLARINDA ASYA VE AVRUPA 1. ASYA VE AVRUPA’DAKI DEVLETLERIN GENEL DURUMU 2. II. MAHMUT DÖNEMI ISLAHATLARI a. Senedi ittifak 1808 b. Yönetim Alanında Yapılan Islahatlar c. Askerî Alanda Yapılan Islahatlar d. Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan Islahatlar e. Ekonomi Alanında Yapılan Islahatlar 154 2. KONU II. MAHMUT DÖNEMI SIYASI OLAYLARI 1. MİLLİYETÇİLİK HAREKETLERİ VE İSYANLAR a. Sırp İsyanı b. Yunan İsyanı Megalo Idea 2. DEĞIŞEN ŞARTLARA GÖRE AVRUPA DEVLETLERİNİN OSMANLI POLİTİKALARI a. Viyana Kongresi b. Şark Meselesi Doğu Sorunu 3. MISIR SORUNU VE MEHMET ALI PAŞA ISYANI 4. BOĞAZLAR SORUNU 5. SANAYI INKILABI’NIN OSMANLI DEVLETI’NE ETKISI 3. KONU TANZIMATTAN MEŞRUTIYETE 1. TANZIMAT FERMANI 3 Kasım 1839 2. KIRIM SAVAŞI 1853-1856 3. ISLAHAT FERMANI 1856 4. KONU OSMANLI DEVLETI’NDE ANAYASAL DÜZENE GEÇIŞ VE SIYASI GELIŞMELER 1. I. MEŞRUTIYETIN ILANI 2. 1877-1878 OSMANLI-RUS SAVAŞI 93 HARBI a. Berlin Kongresi ve Sonrası b. Ermeni Meselesinin Ortaya Çıkışı c. Kıbrıs’ın İngiltere Yönetimine Bırakılması d. Tunus’un Fransızlar Tarafından İşgali e. Mısır’ın İngilizler Tarafından İşgali 3. II. MEŞRUTİYET VE SİYASİ GELİŞMELER a. II. Meşrutiyetin İlanı. b. 31 Mart Olayı 4. DAĞILMAYI ÖNLEME ÇABALARI 5. KONU XIX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ KÜLTÜREL GELİŞMELER 1. XIX. YÜZYILDA OSMANLI’NIN TOPLUM YAPISINDA MEYDANA GELEN DEĞİŞMELER 2. OSMANLI DEVLETİ’NDE BASIN -YAYIN HAYATINDAKİ GELİŞMELER 3. OSMANLI DEVLETİ’NDE EĞİTİM ALANINDA MEYDANA GELEN DEĞİŞMELER 4. AZINLIKLAR VE YABANCI OKULLAR 5. XIX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDE KÜLTÜR-SANAT VE MİMARİ ALANINDAKİ GELİŞMELER 6. MÜZİK, EĞLENCE VE SPOR 6. KONU XX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ VE SAVAŞLAR 1. TRABLUSGARP SAVAŞI 2. BALKAN SAVAŞLARI a. Dömeke Meydan Savaşı b. I. Balkan Savaşı c. II. Balkan Savaşı 3. I. DÜNYA SAVAŞI VE OSMANLI DEVLETİ’NİN SONU a. Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na Girmesi b. Osmanlı Devleti’nin Savaştığı Cepheler c. Savaşın Sona Ermesi ve Yapılan Antlaşmalar d. Savaş Sonrası 1918 – 1922 Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi Ders Kitabı Cevapları 1. Ünite başlıklı bu yazımızda ders kitabı içindeki soruların cevaplarını hazırladık. Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi Ders Kitabı Cevapları 1. Ünite başlıklı bu yazımızda Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi ders kitabındaki tüm ünitelerin içindeki soruların cevaplarını hazırladık. Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi Ders Kitabı Cevapları 1. Ünite yazımızda aşağıdaki bölümlerde yer alan soruların cevaplarını hazırladık; 1. ÜNİTE BAŞINDA “Kavramlar” bölümündeki kavramları açıkladık. Ayrıca “Hazırlık Çalışmaları” bölümünde yer alan soruları yanıtladık 1. ÜNİTE İÇİNDE “Sıra Sizde” ve “Soru” bölümlerindeki soruları yanıtladık. 1. ÜNİTE SONUNDA “Ölçme ve Değerlendirme Soruları” bölümündeki tüm soruları yanıtladık. Ders Tarih Ekibi tarafından hazırlanan Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi Ders Kitabı Cevapları 1. Ünite hakkında eklemek istediklerinizi yorum bölümünü kullanarak bize iletebilirsiz. Bu Yazının İçindeki Başlıklar Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi Ders Kitabı 1. Ünite CevaplarıKavramlar Bölümü SorularıBağımsızlık Nedir?Kut Nedir?Toy Nedir?Töre Nedir?Ülke Nedir?Divan Nedir?Saray Nedir?Reâya Nedir?İstimalet Nedir?Ulus Devlet Nedir?Hazırlık Çalışmaları Bölümü SorularıGeçmişteki Bilgilerinizden Yararlanarak Devletin Tanımını Yapınız?Devlet İle Millet Arasında Nasıl Bir İlişki Olmalı? Düşüncelerinizi Görselleri İnceledikten Sonra Geçmişten Günümüze Devlet Yönetiminde Etkili Olan Meclisler Hakkındaki Düşüncelerinizi Arkadaşlarınızla Yönetiminde İstişarenin Fikir Alışverişi Önemi Nedir?“Hükümdarın Adaletle Hükmetmesi” Sözünden Ne Anlıyorsunuz?Türkler İslamiyet’e Geçince Türklerin Yönetim Anlayışlarında Neler Değişmiş Olabilir?Farklı Milletlerden Oluşan Bir Devletin Yüzlerce Yıl Ayakta Kalabilmesinin Sebepleri Nelerdir? Bu Konudaki Düşüncelerinizi Söyleyiniz.“İşi Ehline Vermek.” Deyiminden Ne Anlıyorsunuz?Hukuk Kurallarının Toplum Düzeni Açısından Önemi Hakkındaki Düşüncelerinizi Söyleyiniz.“Egemenlik, Kayıtsız Şartsız Milletindir!” Sözünden Ne Anladığınızı Büyük Millet Meclisi Hakkında Neler Biliyorsunuz?Cumhuriyet Rejimi Hakkındaki Bilgilerinizi Arkadaşlarınızla İçindeki SorularHun Türk Devleti’nin Kurultayında Devlet Meclisinde Geçen Bu Konuşma, Türklerin Bağımsızlığa Verdiği Önemi İfade Etmektedir. Bu Metindeki Bağımsızlığın Korunmasıyla İlgili Düşünceleri, İstiklâl Marşı’nda Geçen Bağımsızlıkla İlgili Mısralarla Karşılaştırarak Benzer İki Yönü Aşağıya Kağan’ın Söylediklerinden Yola Çıkarak Türk Hükümdarlarının Başlıca Görevlerinin Neler Olduğunu Hareketle Türklerdeki Yönetim Anlayışı Hakkında Neler Söylenebilir?İlk Türk Devletlerinin Teşkilat Yapısını Göz Önünde Bulundurarak Noktalı Yerleri Türk Devletlerinde Orun ve Ülüş Uygulamalarının Devlet Yönetiminin İşleyişi Bakımından Yeri ve Önemi Hakkında Neler Söyleyebilirsiniz?“Sü Uyur, Düşman Uyumaz.” Atasözünden Ne Anlıyorsunuz?Ordu-Millet Anlayışı Hakkındaki Düşüncelerinizi Türk Devletlerinde Yönleri Bildirmek Amacıyla Kullanılan Renkler, Günümüzde De Yön Bildirmek Amacıyla Kullanılıyor Mu? Yapı Anlayışı İle Selçuklulardaki “Ülke Toprakları Hanedan Ailesinin Ortak Malıdır.” Anlayışı Arasında Nasıl Bir İlişki Vardır?Yanda Yer Alan Görsellerde İlk Türk İslam Devletlerinde Yeni Hükümdarlık Sembollerinden Bazıları Verilmiştir. Bu Sembolleri Tablodan Bularak Görsellerin Altına Metinlerden Hareketle Bir Yöneticide Bulunması Gereken Özellikleri Aşağıdaki Noktalı Yerlere Yer Alan Görsellerde İlk Türk İslam Devletlerindeki Saray Görevlilerinden Bazıları Verilmiştir. Bu Kişilerin Görevlerini Tablodan Bularak Görsellerin Altına Türk Devletlerindeki Kurultay İle İlk Türk İslam Devletlerindeki Divan Teşkilatını Karşılaştırarak İlk Türk İslam Devletlerinde Divan Sayısının Neden Artmış Olabileceğini Türk İslam Devletleri Arasında Yer Alan Karahanlılar, Gazneliler ve Büyük Selçukların Taşra Teşkilat Yapısını Kurulduğu Coğrafyalar, Onların Yönetim Anlayışlarını Nasıl Etkilemiştir?Osmanlı Devleti İle İlk Türk İslam Devletlerini Analiz Ederek Bu Devletlerin Yönetim Anlayışlarını Benzerlik ve Farklılıklar Açısından Devleti’nde Belli Dönemlerde Yönetim Anlayışında Meydana Gelen Önemli Değişiklikleri Noktalı Yerlere Devleti’nin Son Dönemlerinde Ortaya Çıkan Fikir Akımlarında Farklı Düşünceler Savunulmuş Olmasına Rağmen, Hepsinin Birleştiği Ortak Amaç Nedir?Günümüzde Bazı Devlet Memurlarının Üstlendiği Görevler Yukarıda Verilmiştir. Bu Görevlilerin Üstlendikleri İşleri, Osmanlı Devlet Teşkilatındaki Görevlilerin Yaptıkları İşlerle Benzerlik Yönünden Görselde Bulunan Topkapı Sarayı’nın Bölümlerini İnceleyerek Boş Bırakılan Yerlere Yazılmayan Bölümleri Göre Osmanlı Devleti’nin Savaş Organizasyonunda Başarılı Olmasını Sağlayan Önemli Uygulamaları Nelerdir?Yukarıda Osmanlı Askerî Teşkilatındaki Değişimleri İfade Eden Ordu İsimleri Verilmiştir. Bu Ordu İsimlerini İlgili Açıklamanın Altındaki Noktalı Yerlere Yüzyılda Osmanlı Devleti’nde Yeni Kurumların Oluşmasına Neden Hız Verilmiş Olabilir? Verilen ve XIX. Yüzyılda Merkez Teşkilatı İçinde Yer Alan Görevlilerin, Osmanlı Devleti’nin Geçmiş Dönemindeki Karşılıklarını II. Abdülhamit’in Kanun-i Esasi’yi Kabul Etmesinin Nedenleri Nelerdir?Osmanlı Devleti İle Roma Germen İmparatorluğu’nu Merkeziyetçi Bir Yapı Oluşturması Bakımından Metinde, Busbecq’in Türk Ordusu ve Kendi Orduları Hakkındaki Düşünceleri Verilmiştir. Busbecq’in Bu Sözlerinden Hareketle, Kanuni ve Şarlken Dönemi Ordu Teşkilatlarını Ana Hatlarıyla Türk İslam Devletleri İle Osmanlı Devlet’inin Teşkilat Yapısını Karşılaştırarak Benzer ve Farklı Yönlerini Noktalı Yerlere Metni De Dikkate Alarak Osmanlı Devleti ve Yeni Türk Devleti’nin Yönetim Anlayışlarını Günümüze Demokratikleşme Aşamalarını Aşağıdaki Boşluklara Metne Göre, I. Meclis’in Yapısını Değerlendirerek Milletvekillerinin Hangi Amaç Etrafında Toplandıklarını ve II. Meclis İle Günümüzdeki Meclis’i ve Değerlendirme Bölümü Sorularıİlk Türk Devletlerindeki Kut Anlayışını Devletlerinin Kuruluşunda Boyların Etkisini Türk Devletleri İle Türk İslam Devletlerini Teşkilat Yapısı Açısından Türk İslam Devletleri İle İslam Öncesi Türk Devletlerinin Yönetim Anlayışlarını Devleti’nin Uyguladığı İstimalet Politikasını Devleti Yönetim Anlayışı İle Selçuklulardaki Yönetim Anlayışını Dönemi Yönetim Anlayışında Meydana Gelen Değişiklikleri Dönemindeki Demokratikleşme Hareketleri Hakkında Bilgi Türk Devleti’nde I. Meclis’in Özelliklerini Hükûmeti Sistemi Hakkında Bilgi Veriniz. Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi Ders Kitabı 1. Ünite Cevapları Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi ders kitabının birinci ünitesi olan Türklerde Devlet Teşkilatı, on bir kazanımdan oluşmaktadır. Aşağıda bu on bir kazanıma yönelik soruların cevapları bulunmaktadır. Kavramlar Bölümü Soruları Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi ders kitabının birinci ünitesi olan Türklerde Devlet Teşkilatı ünitesinin Kavramlar bölümünde yer alan 10 kavramı yanıtladık. Bağımsızlık Nedir? Kut Nedir? Toy Nedir? Töre Nedir? Ülke Nedir? Divan Nedir? Saray Nedir? Reâya Nedir? İstimalet Nedir? Ulus Devlet Nedir? Hazırlık Çalışmaları Bölümü Soruları Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi ders kitabının birinci ünitesi olan Türklerde Devlet Teşkilatı ünitesinin Hazırlık Çalışmaları bölümünde yer alan 12 soruyu yanıtladık. Geçmişteki Bilgilerinizden Yararlanarak Devletin Tanımını Yapınız? Devlet toprak bütünlüğü, sağlamış birbirlerine siyasi olarak bağlanmış ve bu doğrultuda örgütlenmiş milletler ve millet topluluğunun oluşturduğu bir varlıktır. Devlet her şeyden önce bir siyasi birliktir. Bunun sağlanması için de öncellikle devleti kuran bireyler arasında kesinlikle kültürel bir birikim ve bu birikim arasında bir birlik lazımdır. Ancak sadece kültürel bir birlik olmak veya olan milletlerin devlet olarak yaşaması için yeterli değildir. Tarihte bir çok iç savaş ve diğer olaylar sadece kültürel bir birliğin devlet oluşturmak için yeterli olmadığını ortaya koymuştur. Devlet İle Millet Arasında Nasıl Bir İlişki Olmalı? Düşüncelerinizi Söyleyiniz. Devlet olmadan bir millet olmaz bir milleti olmayan devlete de devlet denilemez. Devlet milleti meşru kıldığı bir merkezi yapıdır. Bu yapı milletin bir çok yönde etkiler, askeri, sosyal, siyasi, kültürel dini vb. gibi şeylerde etkileri vardır. Devletin belirlediği politika milleti etkiler. Örneğin sosyal bir devlet daha çok halk hizmetlerin önem verir. Devlet millet tarafından oluşturulan bir yapıdır ve bu nedenle devletin sağlıklı olması için milletin de sağlıklı olması gerekmektedir. Bu nedenle devlet sorumluluk alması gerekmektedir ve buna göre de millet hareket etmelidir. Aşağıdaki Görselleri İnceledikten Sonra Geçmişten Günümüze Devlet Yönetiminde Etkili Olan Meclisler Hakkındaki Düşüncelerinizi Arkadaşlarınızla Paylaşınız. Her iki görselde de açıkça görülen bir meclis var. Bu meclisler herhangi bir olay için toplanmıştır. Her iki mecliste de iki karşı cins de gözükmektedir. Hakan, Hatun üstünlüğü belirgin olarak gözükmektedir resimde. Eski meclislerde sınırlı sayıda ve az kişi temsil etmektedir. Herhangi bir seçim ile değil babadan oğula geçen yada dini olarak kendini kutsal bulan kişiler mecliste bulunmaktadır. Meclisteki kişiler herhangi bir şeyi temsil etmiyordu direkt işleri yürüten kişilerdir. Yeni meclislerde fazlasıyla insan görülmektedir ve bu kişiler halkı temsil etmektedir. Devlet Yönetiminde İstişarenin Fikir Alışverişi Önemi Nedir? Devlet yönetiminde istişare çok önemlidir. Çünkü her insanın farklı bir bilgisi vardır. Her bireyin kendine özgür düşüncesi vardır. Özellikle devlette çıkan bazı sorunlar tek başına düşünülüp çözülemeyecek sorunlar olmaktadır. Bu sorunları çözmek için diğer insanlar ile münazara yapmak belki de bu sorunun kalkması için akıllara gelmeyen bir fikrin ortaya çıkması sağlanabilir. Bu nedenle devlet içinde oluşan meclis devletin yararınadır. İstişare ve fikir alış verişi sayesinde devletin hayatta kalma süresi artabilir. Daha gelişmiş bir devlet yapısı oluşur. “Hükümdarın Adaletle Hükmetmesi” Sözünden Ne Anlıyorsunuz? Hükümdar her ne kadar bireysel kararlar alsa da aldığı kararların doğru olduğuna inanmaktadır. Bu nedenle hükümdar her ne kadar kendi karar alsa da herkese eşit davranmak zorundandır. İnsanlar arasında herhangi bir ayrım gözetmemesi gereklidir. Halkının can mal hak ve güvenliğine sahip çıkmalıdır. Ülkeyi örf adet törelere uygun yönetmelidir. Her zaman yukarıdan birinin onun izlediğini ve ona göre hareket etmesi gerektiği bilincinde olmalıdır. Bu nedenle devletine ve milleti hakkında alabileceği kararlar için en iyisini almalıdır. Türkler İslamiyet’e Geçince Türklerin Yönetim Anlayışlarında Neler Değişmiş Olabilir? Eski Türk geleneklerini İslami ilke ve kurallarla birleştirerek yeni bir ülke tipi yarattı. Kut kavramı, İslami öğretileri edinmiş ve Allah’ın iradesi veya Allah’ın payı anlayışı haline gelmiştir. Hükümdarın tanrılar tarafından seçildiği inancı, Tanrı tarafından seçilmiş hale gelmiştir. Orijinal Türk ülkesinde, Türkiye’nin dünyaya hakim olması fikri, İslam’daki cihat anlayışıyla birleştirildi, “İslam’ın dünyaya barış, huzur ve adalet getireceği” fikri bir inanç haline geldi. Devlet idaresinin örf ve adetlerinin yanı sıra İslami emir ve yasaklarda da etkilidir. İslam’a inanan Türk hükümdarı; Kağan yerine padişah gibi, Yabgu yerine Melik gibi unvanları kullanmaya başlamıştır. Farklı Milletlerden Oluşan Bir Devletin Yüzlerce Yıl Ayakta Kalabilmesinin Sebepleri Nelerdir? Bu Konudaki Düşüncelerinizi Söyleyiniz. Farklı milletlerden çok sayıda insanın barış ve huzur içinde yaşayabilmesinin nedeni devletin uyguladığı hoşgörü politikasıdır. Bu politikanın sayesinde azınlıkta olan etnik ırklar şiddete uğramamış ve mutluluk içinde yaşayabilmişlerdir. Bunun yanı sıra farklı kültürlerin bir arada olması sağlıklı bir şekilde gerçekleşen kültür entegrasyonunu sağlamıştır. Aynı zamanda farklı milletlerin gerektiğinde birlik şeklinde hareket etmesini de önemli bir faktör olarak konumlandırabiliriz. Ayrıca devletin farklı ırklara ve etnik kökenden gelen insanlara imtiyaz sunmaması ve adaletli bir şekilde herkesi değerlendirmesi de kritik bir noktadır. “İşi Ehline Vermek.” Deyiminden Ne Anlıyorsunuz? İşin ehline vermek deyimi uzun süredir Anadolu topraklarında kullanılan bir deyimdir. Zamanında çırak ve ustalar arasında kullanıldığı bilinmektedir. Bu deyimin anlamı bir işte ustalaşmış ve uzun süredir o işle uğraşan bir insanın o alanla ilgili işi alması gerektiği anlamına gelmektedir. Örneğin bir insan bir işte yeterince ilerlememişse ve birden fazla insanın bulunduğu bir mekanda o işin ustası olan bir kişi varsa insanlar yeterince işinde ilerlememiş kişiye işi ehline bırak’ şeklinde yorum yapabilirler. Hukuk Kurallarının Toplum Düzeni Açısından Önemi Hakkındaki Düşüncelerinizi Söyleyiniz. Bir devletin hukuk sisteminin bir çark gibi işlemesi o ülkenin bir bütün olarak sağlanmasında etkin rol oynamaktadır. Çünkü adaletin bir ülkede hâkim olması o ülkenin halkının hem çevreye hem de devlete güvenini ve ülkedeki refah seviyesini arttırır. Aynı zamanda kendini koruyamayabilecek ve azınlıkta olan topluluklar için çok önemli bir değerdir. Bunun yanı sıra bir devletteki adalet sisteminin iyi işliyor olması suçları azalttığından dolayı toplumdaki kargaşa seviyesini azaltır. Toplumdaki huzur seviyesinin artmasını sağlar. Ayrıca bir toplumdaki insanların adaletli bir ortamda olması güvenli bir ortam yarattığından bireylerin her anlamda kendini daha kolay geliştirmesini sağlar. “Egemenlik, Kayıtsız Şartsız Milletindir!” Sözünden Ne Anladığınızı Söyleyiniz. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir lafı Atatürk tarafından söylenmiştir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözünde ise anlatılmak istenen anlam üstü kapalı bir şekilde halka sunulmuştur. Atatürk’ün bu sözle halka vermek istediği mesaj çok nettir. Bu mesaj demokrasinin işlemesi gerektiğinden bahseder. Aynı zamanda TBMM’nin en önemli ilkesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hakkında Neler Biliyorsunuz? TBMM’nin kuruluşu 23 Nisan 1920’ye dayanmaktadır. TBMM’nin kuruluş sürecinde de halkın her kesiminden insan mebus olarak rol oynamıştır. Bunun yanı sıra en önemli ilkesi egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olmasıdır. Bu da yine halktan insanlar olan mebus yani milletvekillerinin aynı şekilde halkı temsil ederek egemenliği sağlamalarına işaret etmektedir. TBMM’de halktan insanlar seçilerek yine anayasal düzenlemeler halk için yapılmaktadır. Cumhuriyet Rejimi Hakkındaki Bilgilerinizi Arkadaşlarınızla Paylaşınız. Cumhuriyet rejimi şu anda dünyada pek çok ülke tarafından uygulanmaktadır. Cumhuriyetin ana amaçlarından biri milletin kendi kendini yönetebilmesidir. Cumhuriyetin tam karşıtı olarak bir zümrenin veya sadece küçük bir tabakanın bütün halkı yönetmesidir olarak açıklanabilir. Bunun yanında cumhuriyetin olmazsa olmazı meclistir. Bu durumu Türkiye için değerlendirirsek en önemli faktör TBMM’dir. Konu İçindeki Sorular Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi ders kitabının birinci ünitesi olan Türklerde Devlet Teşkilatı ünitesinin konu başlıkları altında yer alan tüm soruları yanıtladık. Hun Türk Devleti’nin Kurultayında Devlet Meclisinde Geçen Bu Konuşma, Türklerin Bağımsızlığa Verdiği Önemi İfade Etmektedir. Bu Metindeki Bağımsızlığın Korunmasıyla İlgili Düşünceleri, İstiklâl Marşı’nda Geçen Bağımsızlıkla İlgili Mısralarla Karşılaştırarak Benzer İki Yönü Aşağıya Yazınız. Bu soru 14. sayfadaki metne göre yanıtlanmıştır. “Cesarete karşı hayranlık duymayı ve birilerine bağımlı olarak yaşamayı yüz kızartıcı bir durum olarak görmek bizim geleneğimizdir.” Bu cümle cesareti ve bağımsızlığı vurgulamaktadır ve İstiklal Marşında geçen bu mısra ile aynı duygulara sahiplerdir Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Atalarımızdan toprakla birlikte devraldığımız bağımsızlığımızı feda edemeyiz. Burada toprakların her ne olursa olsun atları için savunulması gerektiği vurgulanmıştır. Aynı ifade İstiklal Marşı’nda da vardır Düşün altında binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı. Bilge Kağan’ın Söylediklerinden Yola Çıkarak Türk Hükümdarlarının Başlıca Görevlerinin Neler Olduğunu Yazınız. Bu soru 15. sayfadaki metne göre yanıtlanmıştır. Bilge Kağan öncellikle Tanrı tarafından kutsanmış ve görevlendirilmiştir. Bilge kağanın Türk milletinin adı sanı yok olmasın dediği cümleye bakarak Türk milletini her daim koruması gerektiğini anlıyoruz. Eğer koruyamazsa Türk milletinin adı sanı yok olacağını anlayabiliriz. Ayrıca korurken milletini her zaman eksiklerini tamamlamış ve onların huzur içerisinde tutma görevi olduğunu anlayabiliriz. Dört tarafa ordu sevk ettim. Bu cümlede de görevi yeni bölgeleri ele geçirmek ve devletini daha zengin yapmak olduğunu anlıyoruz. Ordu ile devletin sınırlarını korumak da görevidir. Metinlerden Hareketle Türklerdeki Yönetim Anlayışı Hakkında Neler Söylenebilir? Bu soru 16. sayfadaki metinlere göre yanıtlanmıştır. Türk yönetim anlayışı tanrının isteklerini yerine getirmek olarak görebiliriz. Çünkü Tanrı buyurmuş gökyüzünü al diye. Bu cümlede tanrının isteği vardır. Bu isteği yerine getirmesi zorunluluktur. Ayrıca kız, en son görüşmede kağana; “Doğudan batıya kadar bütün dünya senin bayrağın altına girecek. İşlerini sıkı tut ve iyi çalış. Ayrıca dostlarının değerini bil.” demiştir. Bu cümlede de bir dünya hakimiyeti isteği vardır. Türk yönetim anlayışı da bir nevi aslında tüm dünyayı fethetmek ve ele geçirmektir. İlk Türk Devletlerinin Teşkilat Yapısını Göz Önünde Bulundurarak Noktalı Yerleri Tamamlayınız. Bu soru 18. sayfadaki tabloya göre yanıtlanmıştır. Hükümdar Alp, Kahraman, Erdemli, Adaletli İkili Teşkilat Doğu, Batı Devleti Oluşturan Unsurlar Oksızlık, Yaka, Kün, Teşkilat Hükümetin Başında Kağan vardır. Ülkenin batı kısmını yabgu yönetir. Kurultay Devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı yer. İlk Türk Devletlerinde Orun ve Ülüş Uygulamalarının Devlet Yönetiminin İşleyişi Bakımından Yeri ve Önemi Hakkında Neler Söyleyebilirsiniz? Bu soru 19. sayfadaki metne göre yanıtlanmıştır. Bu sistem sayesinde Türk devletleri yıkılsalar bile yeniden kurulmaları çok zor olmamıştır. Çünkü boylar özelliklerini ve kültürlerini kaybetmedikleri için yeniden kurulmak için alt yapı sağlamıştır. Orun devlet içindeki karışıklıkları engellemiş ve hiyerarşik düzeni sağlamıştır. Yönetimde bağlılık ve saygı artmış ve bunu somut hale dökmüştür. Ayrıca orunda yükselmek demek gelir payında yükselmek anlamına gelmektedir. Bu nedenle boylar devlet adına daha sıkı çalışmışlardır. Tüm bu sistem sayesinde devlet hem uzun süre boyunca ayakta kalabilmiş hem düzen sağlanmış hem de kültürlerini ve özelliklerini kaybetmemişlerdir. “Sü Uyur, Düşman Uyumaz.” Atasözünden Ne Anlıyorsunuz? Sü uyur düşman uyumaz atasözü düşmanın tehlikesini vurgulamaktadır. Özellikle eski çağlarda bir devlet her zaman diğer devletler ile çatışma içindeydi. Bunlar düşmanlıklar doğurdu. Eğer herhangi bir düşman edinirseniz bu düşman her zaman sizi devirmek için ya da size karşı kötü bir şey yapmak için fırsat kollayacaktır. O nedenle her zaman önleminizi almanız gerekmektedir. Bu atasözü devletler arasında da geçerlidir. Herhangi bir düşmana açık verirseniz düşman o devleti işgal etmek için ya da yok etmek için planlar yapmaya başlar. Ordu-Millet Anlayışı Hakkındaki Düşüncelerinizi Belirtiniz. Ordu millet anlayışı herhangi bir cinsiyet mezhep ırk dil gözetilmeksizin her bireyin asker sayılmasıdır. Ordu millet anlayışı sadece Türk devletleri tarafından benimsenmeyip bir çok diğer Devletler tarafından da benimsenmiştir. Bunun sonucunda bu devletler savaşlarda daha başarılı olmuşlardır çünkü her birey herhangi bir savaş olduğu zaman elinden ne geliyorsa yapıyordur çünkü o da bir nevi ordunun içindedir. Mesela bir kadın savaşamayacak olsa bile askerler için gereken mühimmatı sağlaması da savaşmak sayılmaktadır. Ordu millet anlayışı bu nedenle çok başarılı bir anlayıştır. İlk Türk Devletlerinde Yönleri Bildirmek Amacıyla Kullanılan Renkler, Günümüzde De Yön Bildirmek Amacıyla Kullanılıyor Mu? Karşılaştırınız. Bu soru 21. sayfadaki görsele göre yanıtlanmıştır. Türkler uzun zamandır beş ana renk olduğuna inanmış ve buna göre yön bildirmişlerdir. Merkez altın sarısı, doğu; yeşil veya gökyüzü, batı; beyaz, güney; kırmızı, kuzey; siyahla ifade edilir. Bu renkler aynı zamanda soğuğu ve sıcağı da simgeler. Kara, kuzey yönü anlamına geldiğinden, aynı zamanda “guz” güneş, gölge olmayan yer ve soğuk anlamına da gelir. Kırmızı ateşin rengidir ve sıcaklığı belirler. Ne yazık ki şu anda hiçbir kurum veya ülke bu renkleri kullanmamaktadır. Kuzeyde sadece pusulanın kırmızısı gösterilir. Maalesef şu an bu renkleri kullanan herhangi bir kurum veya devlet yoktur. Sadece pusulanın kızıllığı kuzey yönünde göstermektedir. Merkeziyetçi Yapı Anlayışı İle Selçuklulardaki “Ülke Toprakları Hanedan Ailesinin Ortak Malıdır.” Anlayışı Arasında Nasıl Bir İlişki Vardır? Selçuklular, İslamiyet’i kabul ettikten sonra, başlangıçta Türk ülkesinde var olan “kut”u bazı yönlerden anlamaya devam ettiler. “Ülkenin toprağı hanedan ailesinin ortak malıdır” anlayışı Orta Asya’dan gelmektedir. Ülkenin hanedan erkekleri, ülkenin ortak malı olarak kabul edilir. Çünkü Tanrı’nın verdiği iktidar “kut” hanedanın kanında dolaşmaktadır. Göktürk ülkesi, çeşitlendirilmiş doğası gereği dış tehditlere karşı koyamamaktadır. Bu durum, ilk Türk devletinde olduğu gibi, merkeziyetçi bir yapı açısından Selçuklular için sorunlar yaratmıştır. Birden fazla mirasçı veya hak sahibi olduğunda, merkezi gücün bir kişinin elinde toplanması zorlaşır. Taht mücadelesi, tek bir otoritenin tek bir kişinin elinde olduğunun anlaşılmasını zorlaştırır. Yanda Yer Alan Görsellerde İlk Türk İslam Devletlerinde Yeni Hükümdarlık Sembollerinden Bazıları Verilmiştir. Bu Sembolleri Tablodan Bularak Görsellerin Altına Yazınız. Bu soru 23. sayfadaki görsellere ve metne göre yanıtlanmıştır. Görsel için doğru cevap menşurdur. Çünkü menşur iktidarın onaylandığına dair belge sadece görsel bulunmaktadır. Görsel için doğru cevap tırazdır. Çünkü bu elbise hükümdarın elbisesi olmakla beraber hükümdarın hakimiyet sembolü olmuştur. Son görseldeki şemsiye ise çetrdir. Çünkü saltanat şemsiyesine dair tek görsel onu işaret etmektedir. Yukarıdaki Metinlerden Hareketle Bir Yöneticide Bulunması Gereken Özellikleri Aşağıdaki Noktalı Yerlere Yazınız. Bu soru 24. sayfadaki metinlere göre yanıtlanmıştır. Pasajdan hareketle bir yöneticide bulunması gereken özellikler şunlardır İktidarı Allah’ın lütfu olarak gören, refah düzeyini yükseltebilen, bilge, akıllı, adaletle hükmedebilen, halka karşı şefkatli, halka karşı merhametli, birilerine danışabilen, halkın şikayetlerini dinleyen, asil, eli bol olması, düşmana boyun eğdirmesi, halka elini vefayla uzatabilen, sabırlı olabilen ve kendini tutabilen bir yönetici. Aşağıda Yer Alan Görsellerde İlk Türk İslam Devletlerindeki Saray Görevlilerinden Bazıları Verilmiştir. Bu Kişilerin Görevlerini Tablodan Bularak Görsellerin Altına Yazınız. Bu soru 26. sayfadaki görsellere ve tabloya göre yanıtlanmıştır. Resimlerde verilen saray görevlilerinden ilki yani görsel verilen kişi abdardır. Abdarın görevi padişah veya devleti yöneten kişinin elini yıkarken su dökmektir. Görsel bulunan kişinin adı ise hansalardır. Hansalar ise sarayda aşçıbaşı olmakla görevlidirler. Son görselde yanı numaralı görseldeki saray görevlisiyse şarabdardır. Şarabdarlar Osmanlı Devleti’nde adı üzerinde şarab veya meşrubat hazırlayan ve padişaha yani hükümdara sunan kişidir. İlk Türk Devletlerindeki Kurultay İle İlk Türk İslam Devletlerindeki Divan Teşkilatını Karşılaştırarak İlk Türk İslam Devletlerinde Divan Sayısının Neden Artmış Olabileceğini Açıklayınız. Kurultay teşkilatı sayısı divane teşkilatı sayısına göre çok daha azdır. Birinci nedeni divane teşkilatı sayısının azlığı olarak sayabiliriz. İkinci nedeni sınırların büyütülmek istenmesi olarak düşünebiliriz. Bir diğer divan sayısındaki artışın nedeni ise nüfusun artması ve devletteki divan ihtiyacı artışıdır. Bunun yanı sıra da devletin sınırlarının ilerlemesi ve genişlemesi olarak bir diğer nedeni olarak görebiliriz. Yani devletin genişlemesi ve daha büyük alanlarda hüküm sürmesi sonucunda pek çok alanda artan ihtiyaçlar gibi divan artışı da devletin önemli ihtiyaçlarından biri haline gelmiştir. İlk Türk İslam Devletleri Arasında Yer Alan Karahanlılar, Gazneliler ve Büyük Selçukların Taşra Teşkilat Yapısını Karşılaştırınız. Gazneliler, Büyük Selçuklar ve Karahanlıların taşra teşkilat yapısı birbirinden hayli farklıdır. Örneğin mülki idareler bakımından Büyük Selçuklularda melik vali konumunda bulunurdu. Gaznelilerde ise durum farklıydı. Sahib-i Divan mülki idareden sorumluydu. Karahanlılarda ise de mülki idare sorumlusu hanedan üyelerinden biri olurdu. Diğer bir yandan ise adli idarede de bu üç devlet arasında farklılıklar bulunmaktaydı. Örneğin Karahanlılarda kadı adli görevde bulunmakta iken Gaznelilerde adli idare görevinde Kadi’l Kudat ve Büyük Selçuklularda ise Karahanlılarda olduğu gibi adlı işlere kadı bakmaktaydı. Devletlerin Kurulduğu Coğrafyalar, Onların Yönetim Anlayışlarını Nasıl Etkilemiştir? Bir devletin kurulduğu coğrafya kesinlikle o ülkedeki birçok faaliyeti büyük oranda etkiler. Çünkü bulundukları coğrafya üretim faaliyetlerini etkiler. Bu nedenle de üretim faaliyetlerinin etkilenmesi sonucu üretim politikaları ve ticari politikalar değişir. Örneğin Türkiye gibi bir ülkenin tarım politikasıyla Brezilya’nın tarım politikası arasında önemli ölçüde fark vardır. Aynı zamanda coğrafi konumun etkilediği sınır komşuları, rakım, toprağın şekli ve içindeki mineraller, o coğrafi konumun etkilediği iklim özellikleri bir devletin yönetim şeklini büyük oranda etkiler. Örneğin o devletin ne şekilde neye yatırımlar yapacağı, nasıl kalkınacağı da büyük oranda o yönetim şekliyle doğru orantılı şekilde değişir. Osmanlı Devleti İle İlk Türk İslam Devletlerini Analiz Ederek Bu Devletlerin Yönetim Anlayışlarını Benzerlik ve Farklılıklar Açısından Değerlendiriniz. Öncelikle hem Osmanlı Devleti hem de ilk İslam Devletleri o devleti yöneten padişah veya hükümdara fazlasıyla yetki vererek neredeyse tek adam elinde bütün yönetimin toplanması geleneğini sürdürmüştür. Aynı zamanda hem Osmanlı Devleti hem de ilk İslam devletlerinde hukuk sistemi benzerdi ve örfi hukuk adındaki hukuk sistemi kullanılmaktaydı. Bunun yanı sıra hem coğrafi hem de hukuki olarak ikiye ayrılmıştı. Bu iki ayrı bölge farklı şekilde değerlendiriliyordu ve bu bölgelere taşra ve merkez deniyordu. Ayrıca hem Osmanlı Devleti hem de ilk İslam devletlerinde savunma ve saldırı işlevi gören ordularda Tımar Sistemi uygulanmaktaydı. Yanı sıra taşra teşkilatı da eyalet sistemiyle yönetilmekteydi. Kendi içinde küçük eyaletlere bölünmüş durumdaydı. Buna karşın Osmanlı Devleti ve ilk İslam devletlerinin farkları da yok değildi. Mesela ilk İslam devletlerinde din ve devlet işleri birbirinden tamamen ayrılarak yürütülmesine rağmen Osmanlı Devleti’nde hukuki açıdan din ve devlet işleri tamamen ayrı değildi. Bazı birleştiği noktalar görülmekteydi. Osmanlı Devleti’nde Belli Dönemlerde Yönetim Anlayışında Meydana Gelen Önemli Değişiklikleri Noktalı Yerlere Yazınız. Bu soru 34. sayfadaki tabloya göre yanıtlanmıştır. 1300-1600 Klasik Dönem Klasik Dönem boyunca yönetim anlayışı bakımından Osmanlıda hüküm süren padişah tek elden bütün kararları verirdi ve reddedilemez üstünlüğü vardı. 1808 Sened-i İttifak Klasik Dönem boyunca süren padişahın tek bir şekilde yönetimi sonrasında Sened-i İttifak büyük değişiklikler yaratmıştır. Bunun nedeni ise padişahın sahip olduğu tek başına kontrol etme yetkisinin başkaları tarafından da paylaşılmasıdır. 1839 Tanzimat Fermanı Sened-i İttifak döneminden sonra padişahın yetkilerinde biraz daha sınırlamaya gidilmiş ve anayasal olarak padişah harici kişilerin de söz sahibi olma yetkisi gelerek hakları artmıştır. 1876 I. Meşrutiyet Tanzimat Fermanının imzalanmasından sonraki en büyük gelişmelerden biri de 1. Meşrutiyet olmuştur. Bunun nedeni ise ilk defa padişah harici olan millet meclisinin kurulup onlara söz sahibi verilmesi olmuştur. Osmanlı Devleti’nin Son Dönemlerinde Ortaya Çıkan Fikir Akımlarında Farklı Düşünceler Savunulmuş Olmasına Rağmen, Hepsinin Birleştiği Ortak Amaç Nedir? Osmanlı Devleti son dönemlerinde ortaya Batıcılık, Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük gibi düşünce akımları ortaya çıkmıştır. Fakat çokça ortaya çıkan akımların toplam hepsinin bir ortak noktası vardır. O da Osmanlı Devleti’nin bulunduğu düşkün durumdan Osmanlı Devleti’ni yükseltmektir. Ancak bu farklı şekillerde hareket eden düşünce akımlarının sonucunda millet farklı parçalara ayrılmış ve beraberliğini sürdüremez hale gelmiştir. Ancak milletin birleşmesi ve bu düşünce akımlarının ulaşmak istediği hedef olan Osmanlı Devleti’nin eski gücüne dönme ve bağımsız olması fikrine ulaşılabilmesi için fikir akımlarının birliği gerekmiştir. Günümüzde Bazı Devlet Memurlarının Üstlendiği Görevler Yukarıda Verilmiştir. Bu Görevlilerin Üstlendikleri İşleri, Osmanlı Devlet Teşkilatındaki Görevlilerin Yaptıkları İşlerle Benzerlik Yönünden Eşleştiriniz. Bu soru 39. sayfadaki tabloya göre yanıtlanmıştır. Vezir-i Azam Sadrazam Başbakan Kazasker Kadıasker Adalet Bakanı Nişancı–Tuğracı Tapu Kadastro Genel Müdürü Vezirler Başbakan Yardımcısı Defterdar Maliye Bakanı Kaptan-ı Derya Kaptan Paşa Deniz Kuvvetleri Komutanı Yeniçeri Ağası İstanbul Emniyet Müdürü Aşağıdaki Görselde Bulunan Topkapı Sarayı’nın Bölümlerini İnceleyerek Boş Bırakılan Yerlere Yazılmayan Bölümleri Yazınız. Bu soru 40. sayfadaki görsele göre yanıtlanmıştır. Birun Enderun Metne Göre Osmanlı Devleti’nin Savaş Organizasyonunda Başarılı Olmasını Sağlayan Önemli Uygulamaları Nelerdir? Bu soru 44. sayfadaki metne göre yanıtlanmıştır. Savaşlarda Osmanlı Devleti’nin başarılı olmasındaki en önemli faktörlerden biri Osmanlı Devleti’nin uyguladığı gaza anlayışıdır. Gaza anlayışı demek Osmanlı Devleti’nin uyguladığı kendi dinlerini başka dinden insanlara yayma çabası ve isteği demektir. Ve bu sayede de en kötü ihtimaller değerlendirilerek mevsim koşulları, erzak yeterliliği gibi önemli konular da değerlendirilmeye alınırdı. Yanı sıra savaş sırasında gerekecek araç gereçler ve silahlar için halktan bir miktar vergi alınarak sağlanmaktaydı. Yukarıda Osmanlı Askerî Teşkilatındaki Değişimleri İfade Eden Ordu İsimleri Verilmiştir. Bu Ordu İsimlerini İlgili Açıklamanın Altındaki Noktalı Yerlere Yazınız. Bu soru 46. sayfadaki tabloya göre yanıtlanmıştır. Örneğin redif denilen ordular taşra bölgelerde bölgenin güvenliğini sağlamakla mükelleftirler. Bunun yanında Nizam-ı Cedid adında bir ordu vardı. Bu ordu Avrupa tarzında oluşturulmuştu. Yanı sıra da Doğu Anadolu bölgesinde Asâkir-i Mansure-yi Muhammediye adında bir ordu daha bulunmaktaydı. Aynı zamanda daha öncesinde de kurulmuş olan Yeniçeri Ocağı’nın bir farklı versiyonu şeklinde düşünülmüş ve baştan sona değiştirilmiştir. Bu ordunun adına da Sekban-ı Cedit denmiştir. XIX. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nde Yeni Kurumların Oluşmasına Neden Hız Verilmiş Olabilir? Açıklayınız. Öncelikle Osmanlı Devleti’nde yeni kurulacak olan kurumların artışı fazlasıyla istenmekteydi. Bunun ana nedenlerinden biriyse merkezdeki yönetimi yani ana birimlerin güçlendirilmek istenmesiydi. Bunun yanı sıra Osmanlı Devleti’nde yeni kurulacak olan kurumların artış fazlalığının istenmesinin bir diğer nedeni ise devletin daha fazla toprak kaybı yaşamasını önlemekti. Aynı zamanda Osmanlı Devleti’nde yeni kurumların kurulmasının hızlandırılmasının başka bir nedeni ise teşkilatlardaki kötü durumları engellemek istemektir. Tabloda Verilen ve XIX. Yüzyılda Merkez Teşkilatı İçinde Yer Alan Görevlilerin, Osmanlı Devleti’nin Geçmiş Dönemindeki Karşılıklarını Yazınız. Bu soru 47. sayfadaki tabloya göre yanıtlanmıştır. Başvekil Başbakan Sadrazam Nazırlar Bakanlar Vezirler Maliye Nazırı Defterdar Hariciye Nazırı Reisül Küttap Dâhiliye Nazırı Sadaret Kethüdası Sultan II. Abdülhamit’in Kanun-i Esasi’yi Kabul Etmesinin Nedenleri Nelerdir? İkinci Abdulhamit’in kendi çıkarttığı kanun olan Kanun-i Esasi’yi kabul etmesinin birden fazla nedeni vardır. Bu nedenlerden biri batılı devletlerin Osmanlı Devleti’nin iç işlerine burnunu sokmasını ve karar mekanizmasında etkili olmak istemesini engellemek istemesidir. Bunun yanı sıra İkinci Abdülhamit’in Kanuni Esasi’yi kabul etmesinin bir diğer nedeni ise Osmanlı Devleti’nin ekonomik olarak çöküşte ve çok zor durumda olmasıdır. Aynı zamanda İkinci Abdülhamit’in Kanuni Esasi’yi onaylamasının başka bir sebebi ise etnik olarak azınlıkta olan millet ve grupların birleşerek Osmanlı Devleti’ne karşı olan hareketleri İkinci Abdülhamit’in engellemek istiyor olmasıdır. Osmanlı Devleti İle Roma Germen İmparatorluğu’nu Merkeziyetçi Bir Yapı Oluşturması Bakımından Değerlendiriniz. Osmanlı İmparatorluğu’nun ve Roma Germen İmparatorluğunun yapısal anlamda pek çok farklılıkları bulunmaktaydı. Örnek vermek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun başındaki komutada olan insan padişahtı fakat Roma Germen İmparatorluğu’nun başındaki insan imparatordu. Bunun yanında da iki devlet arasında farklılıklar bulunmaktaydı. Örneğin Osmanlı Devleti’nin yapısı merkezciydi ve devlet merkezden yönetilmekteydi. Buna karşın Roma Germen İmparatorluğu’nun yönetilmesi kademe kademe ilerliyordu ve derebeylikler devlete hakimdi. Aşağıdaki Metinde, Busbecq’in Türk Ordusu ve Kendi Orduları Hakkındaki Düşünceleri Verilmiştir. Busbecq’in Bu Sözlerinden Hareketle, Kanuni ve Şarlken Dönemi Ordu Teşkilatlarını Ana Hatlarıyla Karşılaştırınız. Bu soru 51. sayfadaki metne göre yanıtlanmıştır. Karşılaştırmak gerekirse Osmanlı Devleti’ndeki Türk askerlerinin çok fedakar olduğu aşikardır. Bunun yanı sıra Osmanlı Devleti’ndeki Türk askerleri zor zamanlarda zor koşullara ve zor savaş şartlarına göğüs gererek ne kadar sabırlı olduklarını kanıtlamışlardır. Aynı zamanda Türk askerleri her zaman savaşmaya, intikam almaya, yeni yerler keşfetmeye, yeni zaferler alarak kazanmaya meyilli olmuşlardır. Buna karşın Şarlken ordusunun Türk ordusunun özelliklerinin tam tersi olduğunu yani sabırsız, fedakarlık yapmaya kalkışmayan, yeni zaferler kazanmaya isteksiz ve inatçı olmayan özellikleri olduğunu söyleyebiliriz. İlk Türk İslam Devletleri İle Osmanlı Devlet’inin Teşkilat Yapısını Karşılaştırarak Benzer ve Farklı Yönlerini Noktalı Yerlere Yazınız. Bu soru 52. sayfadaki tabloya göre yanıtlanmıştır. İlk Türk İslam Devletleriyle Osmanlı Devleti’nin teşkilat bakımından bazı benzerlikleri ve bazı farklılıkları bulunmaktaydı. Örneğin Türk İslam Devletleri’nde ilahi yani dini olan şey hakimiyetin kaynağıdır. Yani en önemli egemenlik sahibi olan güç dinidir. Bunun yanında ise Osmanlı Devleti’nde de en önemli ve tek gerçek kaynak diniydi. Diğer bir değinilmesi gereken konu ise hükümdarlıktır. İlk Türk İslam Devletleri’nde en baştaki insan sultandı ve bütün devletten sultan sorumluydu. Buna karşın olarak Osmanlı Devleti’nin başında padişah vardı ve bütün işlere padişah bakmaktaydı. Ancak padişahın yetkileri de sınırlıydı ve meclisle beraber yürütmek zorundaydı. Bir diğer değinilen konu ise taşra teşkilatındaki benzerlikler ve farklardır. Örneğin İlk Türk İslam Devletleri’nde eyaletler vardı. Yukarıdaki Metni De Dikkate Alarak Osmanlı Devleti ve Yeni Türk Devleti’nin Yönetim Anlayışlarını Karşılaştırınız. Bu soru 54. sayfadaki metne göre yanıtlanmıştır. Osmanlı Devleti’nin ve yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetimsel olarak çok önemli ve tek bir büyük farkı vardır. Osmanlı Devleti’nde halkın söz sahibi yoktu ve sadece bütün ülkeyi padişah yönetmekteydi. Bunun tam tersine Türkiye Cumhuriyeti’nde egemenlik ve kendi kendini yönetme yetkisi halka aittir. Osmanlı’dan Günümüze Demokratikleşme Aşamalarını Aşağıdaki Boşluklara Yazınız. Bu soru 55. sayfadaki tabloya göre yanıtlanmıştır. Sened-i İttifak, Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı, Birinci Meşrutiyet, İkinci Meşrutiyet, TBMM’nin açılması, Saltanatın Kaldırılması, Cumhuriyet’in İlanı Yukarıdaki Metne Göre, I. Meclis’in Yapısını Değerlendirerek Milletvekillerinin Hangi Amaç Etrafında Toplandıklarını Yazınız. Bu soru 56. sayfadaki metne göre yanıtlanmıştır. Birinci meclisin üyeleri toplumun her kesiminden gelmekteydi. Ancak hepsinin ortak tek bir amacı vardı. O da Türk milletini ve Anadolu topraklarını işgalden kurtarmaktı. I. ve II. Meclis İle Günümüzdeki Meclis’i Karşılaştırınız. Birinci ve ikinci meclis ile şimdiki meclis arasında hem bazı farklı olan hem de bazı aynı olan noktalar bulunmaktadır. Farklı olan noktalardan biri şu anki mecliste kadınlara yer veriliyor olmasıdır. Fakat geçmişte yani birinci ve ikinci meclis dönemlerinde meclislerde kadınlara yer verilmemekteydi. Bu farklılığın yanı sıra diğer bir ayrım noktası ise günümüzde devletin her kesiminden vatandaşın mebusluk yani milletvekillik hakkı bulunmaktayken birinci ve ikinci meclis dönemlerinde ülkenin her kesiminden birey katılamamaktaydı. Bunun yanı sıra bir diğer farklılık ise şimdiki mecliste oturumların yapılması sonucunda kararlar kapalı veya açık şekilde yapılmakta ancak geçmişte ise halk bütün alınan kararlar hakkında bilgilendirilirdi. Ölçme ve Değerlendirme Bölümü Soruları Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi ders kitabının birinci ünitesi olan Türklerde Devlet Teşkilatı ünitesinin Ölçme ve Değerlendirme bölümünde yer alan tüm soruları yanıtladık. A Aşağıda boş bırakılan yerlere uygun olan sözcükleri yazınız. 1. İl 2. Kurultay veya Toy 3. Muhtesip 4. Divan-ı Arz 5. Devlet-i Ebet Müddet 6. Nahiye 7. Ayan Meclisi 8. Levent 9. Teşkilat-ı Esasiye 10. TBMM’ye B Aşağıdaki soruların cevaplarını ilgili alana yazınız. 11. Yargan 12. Yusuf Has Hacip 13. Kadı 14. Şûra-yı Devlet 15. TBMM’ye C Aşağıdaki soruları cevaplandırınız. İlk Türk Devletlerindeki Kut Anlayışını Açıklayınız. Kut anlayışı Anadolu topraklarında eskilerde süren bir yönetim anlayışıydı. Bu yönetim anlayışı İslam öncesinde dahil bulunmaktaydı. Hatta yıllar geçmesine ve Türklerin başka dinlere inanmaya başlamasına rağmen kut anlayışları değişmemiştir. Kut anlayışı temelde devletin egemenliğiyle ilgilidir. İnsanların inandığı yaratıcı veya tanrının bir insana veya aileye verdiği güç yani yönetim izni olarak tanımlanmıştır. Kut anlayışı nedeniyle devleti yöneten kesim eleştirilememiş ve ne karar verildiyse uygulanmasına laf söylenememiştir. Aynı zamanda kut anlayışı sadece bir aileye verilmişti bu nedenle tek elden yönetilmekteydi. Türk Devletlerinin Kuruluşunda Boyların Etkisini Açıklayınız. Türkler uzun dönemlerden beridir gezici ve farklı yerlerde yaşayan yani göçebe topluluklardan oluşmaktaydı. Bir bölgede işleri bitip avlandıklarında başka bir bölgeye göç edip orada tekrar hayatlarını sürdürmeye devam ederlerdi. Hatta bu nedenle bütün taşıdıkları eşyalar göç edilebilme kapasitelerine göre düzenlenmişti. O dönemde Türkler bir topluluğa ihtiyaç duymuyordu. Çünkü herkes kendi topluluğunun bilincindeydi. Fakat yine de en büyük topluluk yine Türklerden oluşan Türk boylarıydı. Başta çok da önemi olmayan bu boylar zaman geçtikçe anlam kazanmaya başladı. Türklerin yavaş yavaş Anadolu’da yerleşik sistem ve hayata geçmesiyle beraber boy sayısında artış yaşandı. Bu nedenle Türkler yerleşik hayata geçtiklerinde boylar Anadolu topraklarında bir Türk devleti kurulmasında birleşerek büyük rol oynamıştır. İlk Türk Devletleri İle Türk İslam Devletlerini Teşkilat Yapısı Açısından Karşılaştırınız. İlk Türk Devletleri ve ilk İslam Devletleri arasında pek çok konuda farklılıklar vardır. Özellikle hem yönetimsel hem de yapısal olarak. Örneğin farklılıklardan biri ilk Türk Devletlerinde devlet şehirler olarak adlandırılırdı. Fakat buna karşın ilk İslam Devletleri’nde saray, hükümet ve padişah veya hükümdardan meydana gelen toplam merkezi yönetime denk gelmekteydi. Bunun yanında ilk Türk Devletleri’ndeki inanış biraz farklıydı. İlk Türk Devletleri’nde kut inancı hakimdi. Yani yönetme gücünün ilahi bir yaratan olan tanrı tarafından bir aileye verildiğine inanılmaktaydı. Ancak bu inanca rağmen biraz daha demokratik bir ortam bulunmaktaydı. Bunun nedeni ise ilk Türk Devletleri’nde bulunan kurultay adını verdikleri meclisti. Bunun yanı sıra ilk İslam Devletleri’nde yönetenler yani padişah veya hükümdarlar hem kanunları koyarlar hem yasaları uygulayanları denetler hem de yasalara uymayan insanları cezalandırma göreviyle mükelleftiler. İlk Türk İslam Devletleri İle İslam Öncesi Türk Devletlerinin Yönetim Anlayışlarını Karşılaştırınız. İslam öncesi Türk Devletleri ile ilk Türk İslam Devletleri’nin yapı itibariyle bazı benzerlikleri ve farkları bulunmaktadır. Örneğin İlk Türk İslam Devletleri’nde yönetici seçilirken en önemli ve dikkat edilen kurallardan biri devleti yönetecek kişinin Türk olma gerekliliğiydi. Fakat İslam öncesi Türk Devletleri’nde mesela Gazneliler yöneticinin Türk olma gerekliliği gibi bir şart yoktu. Bunun yanı sıra ilk Türk İslam Devletleri’nde devletin en başında sultan yer almaktaydı. Yönetimdeki çoğu karar sultanın kararlarına bakmaktaydı. Sultan devletin iktidarını elinde tutmak için halkın refahını ve güvenini elinde bulundurmalıydı. İlk Türk İslam Devletleri’ndeki sultana karşın İslam öncesi Türk Devletleri’nde sultan yerinde hakan, han, kağan adı verilen yönetimden sorumlu insanlar konumlanmaktaydı. Bu adlar verilen başkanların yanında da kurultayın önemli kararlar alınırken söz sahibi olması gerekliydi. Örneğin savaş veya saldırı durumlarında, belirli anlaşmalar imzalanacaksa meclisin kararlarda etkin bir rol alması gerekmekteydi. Osmanlı Devleti’nin Uyguladığı İstimalet Politikasını Açıklayınız. Osmanlı Dönemi’nde pek çok millet uzun yıllarca hep beraber aynı toprakların sınırları içerisinde yaşamıştır. Anadolu’ya ilk yerleşmeler yapıldığından ve boylar yavaş yavaş kurulmaya başlandığından beri etnik olarak farklı gruptan insanlar Anadolu’da yerlerini almaya başlamıştır. Ve o dönemden bugünün Anadolusuna kadar farklı kökenden insanlar barış içinde Anadolu topraklarında beraberce yaşamayı sürdürmüştür. Bunun ana nedenlerinden biri devletin uyguladığı hoşgörü temelli politikalardır. Çünkü ayırıcı politikalar izlenmesi halinde toplumun iç barışı sağlanamaz ve halkın birliği olamaz. Bu nedenle Osmanlı Devleti gibi çoğu Türk Devleti istimalet yani ılımlı ve adaletli yönetim fikrini ortaya koyarak uygulamışlardır. Bu sayede halk istediği dine inanabilmiş, düşüncelerini özgürce dile getirebilmiştir. Bunun sonucu olarak da Osmanlı Devleti yıllar boyunca egemenliğini sürdürebilmiştir. Osmanlı Devleti Yönetim Anlayışı İle Selçuklulardaki Yönetim Anlayışını Karşılaştırınız. Osmanlı Devleti’nin yönetim anlayışı ve Selçuklu Devleti’nin yönetim anlayışı arasında belli farklar bulunmaktadır. Örneğin Osmanlı Devleti daha katı bir hiyerarşiye sahipti çünkü devlet yönetenler ve yönetilenler olarak neredeyse ikiye ayrılmış durumdaydı. Bunun yanı sıra Osmanlı Devleti’nde devşirme sistemi uygulanmaktaydı. Bu da Hristiyan ailelerin çocuklarını ailelerinden koparıp eğitim vererek devletin belli kademelerinde kendilerine yer edinmiştirler. Örneğin Sokullu Mehmet Paşa da devşirme sistemiyle gelen paşalardan biriydi. Tanzimat Dönemi Yönetim Anlayışında Meydana Gelen Değişiklikleri Açıklayınız. Tanzimat Fermanı 3 Kasım 1839 yılında Gülhane Parkı’nda yayınlanmıştır. Hukuki olarak Gayrimüslimler ile Müslümanlar eşit sayılmaya başlanmıştır. Askerlik vatan görevi haline dönüştürülmüştür. Bunların yanı sıra padişah ilk defa kanun gücünün üstünlüğünü kabul etmiş ve kendi haklarını kısıtlamıştır. Osmanlı Devleti, eyalet, sancak, kaza, köy ve nahiyeler olmak üzere çeşitli yönetim birimlerine ayrılmıştır. Eğitim konusunda gelişmeler yapılmış olup okullar ilk, orta, lise ve yüksekokul diye ayrılmıştır. Yönetim anlayışı Tanzimat Dönemi’nde merkezi yönetim anlayışı çatısı altında güçlenmeye başlamıştır. Meşrutiyet Dönemindeki Demokratikleşme Hareketleri Hakkında Bilgi Veriniz. Kanun-i Esasi’nin kabul edilmesi, padişahın yanında bir meclisin bulunması, Meclis-i Mebusan’ın kurulması, İkinci Meşrutiyet Dönemi’nde siyasi partilerin kurulması başlıca Meşrutiyet döneminde yapılan demokratikleşme hareketleridir. Kanun-i Esasi’nin kabul edilmesi padişahın bir anayasayı kabul etmesi anlamına gelmektedir. Aynı zamanda son kararın padişahta olmasına rağmen halk tarafından seçilen kişilerin padişahın yanında Meclis-i Mebusan adıyla bulunması da demokratikleşme adında önemli bir adımdır. Siyasi partilerin kurulması da demokratik bir toplum yapısına gidilmesini sağlamıştır. Çünkü halk yavaş yavaş söz söyleme hakkına sahip olmaya başlamıştır. Yeni Türk Devleti’nde I. Meclis’in Özelliklerini Açıklayınız. I. Meclis her kesimden insanın temsil edildiği bir meclis olmasının yanı sıra çeşitli görevlerde bulunan üyelerden oluşmaktadır. Aynı zamanda bu dönemde mecliste kuvvetler birliği yani yasama, yürütme ve yargının tek elde toplandığı sistem uygulanmaktadır. Halkın refahı, mutluluğu ve menfaatini göz önünde bulunduran halkçı bir kurumdur. Olağan dışı durumlarda bile kendi varlığını sürdürebilmesinden dolayı olağanüstü meclis olarak geçmektedir. Demokratik bir kurumdur. Saltanatı kaldırdığı için inkılapçıdır. Anayasa hazırlaması ve yeni bir devleti kurmasından dolayı kurucu bir meclistir. Meclis Hükûmeti Sistemi Hakkında Bilgi Veriniz. Meclisin üstünlüğü ilkesine dayanan bir sistemdir. Meclisin kurulduğu günden itibaren Cumhuriyet’in ilan edilmesine kadar uygulanan sistemdir. Kuvvetler birliğinin hâkim olduğu bir sistemdir. Yani yasama, yürütme ve yargı meclisin elinde toplanmıştır. Meclis Hükümeti Sistemine göre meclis başkanı aynı zamanda hükümetin de başkanıdır. Meclisin üzerinde başka güç yoktur. Bakanlar meclis tarafından tek tek seçilir. Çift dereceli seçim sistemi uygulanır. Bu doğrultuda, halk delege seçer ve bu delegeler de vekilleri seçer. Çift dereceli seçim sistemi demokrasi kavramını tam anlamıyla karşılamaz. Ç 26 ve 27. soruları aşağıdaki metne göre cevaplayınız. 26. B 27. E D Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplandırınız. 28. A 29. D 30. D 31. B 32. E 33. D 34. A 35. C 36. C Not Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi ders kitabı cevaplarının tamamı için Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi Ders Kitabı Cevapları – Tüm Üniteler başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz. Soru Sor Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi Ders Kitabı içinde yer alan diğer soruları bilgi e-posta adresini kullanarak bize iletebilirsiniz. Sorularınızı bize gönderin Ders Tarih Ekibi sizin için yanıtlasın! 1. ÜNİTE YERLEŞME VE DEVLETLEŞME SÜRECİNDE SELÇUKLU TÜRKİYESİKONU 1 TÜRKLERDEN ÖNCE ANADOLU'NUN DURUMU VE İLK TÜRK AKINLARITÜRKLERDEN ÖNCE ANADOLU’NUN DURUMUAnadolu, Türkler tarafından fethinden önce Bizans-Sasani savaşların nedeniyle harap bir haldedir. Can ve mal güvenliği nedeniyle halk şehirlere göç etmiştir. Doğu Anadolu'da nüfus büyük ölçüde azalmıştır. Bu dönemde Anadolu'da, büyük çoğunluğu Rumlar olmak üzere Ermeniler ve Süryanileryaşamaktadır. Bizans'ın otoritesini büyük ölçüde kaybetmesinden yararlanan Ermeniler ve Gürcüler, Bizans'abağlı olarak doğu'da kendi prensliklerini kurmuşlardır. Anadolu'nun bu durumu yurt arayışı içinde olan Oğuz Türkleri için oldukça elverişli bir İLK TÜRK AKINLARI Anadolu'ya ilk Türk akınlarını MS 4. Hunlar başlatmışlardır. Hunların bir kolu Balkanlaradoğru ilerlerken bir kolu Kayseri üzerinden Suriye'ye inmiş, daha sonra Kafkaslar üzerindenülkelerine geri dönmüşlerdir. 6. Sabirler Sabarlar, Ankara, Konya ve Kayseri yakınlarına kadar girmişlerdir. Anadolu'ya ilk Müslüman-Türk akınları ise Abbasiler tarafından Avasım illerine yerleştirilenTürk komutanlar tarafından İlk Türk akınları, Anadolu'ya yerleşmek amacı taşımayıp daha çok keşif hareketleri niteliğitaşımaktadır. Yurt edinme amaçlı akınlar Oğuz Türkleri ile AKINLARIAnadolu'nun fethi için yapılan Selçuklu akınları; Çağrı Bey'le başlamış, Keşif seferi Tuğrul Bey döneminde kardeşi İbrahim Yınal ve Selçuklu prenslerinden Kutalmış isimlikomutanlar aracılığı ile sistemli bir şekilde sürdürülmüş,Pasinler 1071 Malazgirt Zaferi ile Zaferi ile Anadolu'nun kapıları Türklere açılmıştır. Türkler "yurt edinmek amacı" ile kitleler halinde Anadolu'ya gelmeye başlamışlardır. Bu zafer Türkiye Tarihinin başlangıcı kabul Bazı batılı tarihçiler, Anadolu'ya "Güneşin battığı yer" bazıları ise "Turkia" veya "Küçük Asya", İslam yazarları ise "Memalik-i Rum" veya "İklim-i Rum" Roma Ülkesi anlamında isimlerini 2 ANADOLU'DA KURULAN İLK TÜRK BEYLİKLERİTÜRKİYE TARİHİTürkiye Tarihi, Oğuz Türklerinin 1071 Malazgirt Savaşı'ndan sonra yurt edinmek amacı ile Anadolu'ya gelişlerinden günümüze kadar süren Türklerin tarihidir. Türkiye Tarihi bir bütün olmakla beraber 5 dönemde incelenmiştir. BEYLİKLER DÖNEMİ TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİ DÖNEMİ II. BEYLİKLER DÖNEMİ OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİİLK TÜRK BEYLİKLERİ DÖNEMİ Büyük Selçuklu Sultanları Alparslan ve Melikşah Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu'nun fethi ile doğrudan uğraşmamışlar, Anadolu'nun fethi görevini Selçuklu prenslerine ve komutanlarına bırakmışlardır. Fethettikleri toprakları fethedenlerin yönetimine vermeleri sonucu Anadolu'da BüyükSelçuklu Sultanlığı'na bağlı "İlk Büyük Türk Beylikleri'nin" kurulmasına yol 1080-1178 Danişmentoğlu Ahmet Gazi tarafından merkezi Sivas olmak üzere Orta Anadolu'dakurulmuştur. Bizanslılarla, Haçlılarla ve Ermenilerle savaşmışlar, sınırlarını Fırat'tan Sakarya'ya kadargenişletmişlerdir. Taht sorunları yüzünden Sivas, Malatya ve Kayseri kollarına ayrılmışlardır. Türkiye Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan üç kolu da ele geçirerek Danişmentlilere son Danişmentliler, Türkiye Selçuklu Devleti'ne katılan ilk Türk Danişmentname Destanı Battal Gazi'nin torunlarından Danişmentli Ahmet Gazi ile beylerinin Bizans'a karşı kahramanlıklarını anlatan Tokat'ın Niksar ilçesinde Yağıbasan Medresesi, Kayseri Ulu Cami, Melikgazi Türbesi ünlü eserleri YAĞIBASAN MEDRESESİ, Türkiye'de inşa edilen ilk 1072-1202 Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu'da kurulan ilk Türk Beyliğidir. Alparslan'ın komutanlarından Emir Kasım Saltık tarafından kurulmuştur. Merkezleri Erzurum'dur. Haçlılara karşı savaştıkları gibi Gürcülerle de savaşmışlardır. Türkiye Selçuklu Sultanı Rükneddin Süleyman Şah Gürcistan seferi dönüşünde Erzurum ve yörelerini ele geçirerek beyliğe son vermiştir. Kale Cami, Tepsi Minare, Üç Kümbetler, Mama Hatun Türbesi Saltuklulardan günümüze kalan önemli 1072-1228 Alparslan'ın komutanlarından Mengücek Gazi tarafından Erzincan, Kemah ve Divriği yörelerinde kurulmuştur. Anadolu'nun Türkleşmesine, Türk-İslam kültür ve sanatının gelişmesine önemli katkı sağlamışlardır. Gürcülere ve Rumlara karşı başarılı savaşlar yapmışlardır. Mengücekler Beyliği kuruluşundan kısa bir süre sonra Erzincan ve Divriği olmak üzere 2 kola ayrılmışlardır. Türkiye Selçuklu Sultanı I. Aleaddin Keykubat 1228'de Beyliğe son Mengücekler, Türkiye Selçuklularına bağlanan son Türk Beyliğidir. Beyliğin alınması ileTürkiye Selçukluları döneminde Anadolu Türk birliği ilk kez tam olarak sağlanmıştır. Moğol istilası ve depremler yüzünden eserlerinin birçoğu zamanımıza kadar kalan Divriği'de ki Darüşşifa ile birlikte Külliye olarak yaptırılan Ulu Cami oldukça "ŞİFAKAPISI" günümüzde hastaneKÜLLİYE Bir cami çevresinde birden çok hayır kurumunun yer aldığı hayır kurumlarıdır. Aynı avlu çevresinde medrese, imarethane, darüşşifa hizmetler 1072-1202 Anadolu'nun fethi ile görevlendirilen Artuk Beyin oğulları Sökmen ve İl Gazi tarafından Güneydoğu Anadolu'da kurulmuştur. Sökmen tarafından Diyarbakır yörelerinde Hasan Keyf Hısn-ı Keyfa,İlgazi tarafından Mardin'de kurulan Mardin ve Mardin Artukluları tarafından kurulan Harput Artukluları olmak üzere 3 kol halinde yaşamışlardır. Başta Malabadi Köprüsü olmak üzere Mardin Hatuniye Medresesi, Mardin Ulu Cami, Diyarbakır Artuklu Sarayı, Semanin, Şehidiye Medreseleri oldukça BEYLİĞİ 1081-1093 Bizanslıların esaretinden kurtularak İzmir'e gelen ilk Türk denizcisi Çaka Bey tarafından kurulmuştur. İstanbul'da iken öğrendiği denizcilik sayesinde güçlü bir donanma kuran Çaka Bey Midilli, Sakız, Sisam ve Rodos adalarını almış Bizans ve Haçlılara karşı başarılı deniz savaşları yapmıştır. İstanbul'u almak amacı ile damadı Türkiye Selçuklu Sultan'ı I. Kılıçaslan ve Peçenekler ile güç birliği yapmışsa da bunu öğrenen Bizanslıların entrikaları sonucu I. Kılıçaslan tarafından öldürülmüştür. Çaka Bey'in ölümü üzerine İzmir ve yöresini ele geçiren Bizanslılar bu beyliğe son TÜRK BEYLİKLERİİLK TÜRK BEYLİKLERİNİN TÜRK TARİHİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ Anadolu'nun fethini gerçekleştirdiler. Gerek fetihlerle, gerekse yaptıkları imar faaliyetleri ile Anadolu'nun Türkleşmesini sağladılar. Türk-İslam dünyasını Bizans, Ermeni, Gürcü ve Haçlılara karşı korudular. Anadolu'daki yerlere Türkçe adlar verdiler. Anadolu'ya cami, kervansaray, han, hamam, külliye pek çok yapı armağan ettiler. İmar faaliyetinde bulundular. Böylece Anadolu'yu mamur hale 3 TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİTÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİ TARİHİNİ ÜÇ BÖLÜME AYIRARAK İNCELEYEBİLİRİZ. KURULUŞ DÖNEMİ- HAÇLI SEFERLERİ YÜKSELME DÖNEMİ- KÖSEDAĞ SAVAŞI VE MOĞOLLAR DAĞILMA VE YIKILIŞ DEVRİKURULUŞ DÖNEMİ Anadolu Fatihi olarak tarihe geçen Kutalmış oğlu Süleyman Şah tarafından başkent İznik olmak üzere kurulmuştur. Büyük Selçuklu hükümdarı Melikşah 1077 de Süleyman Şah'a hükümdarlık unvanı veren bir de ferman göndermiştir. Ayrıca Abbasi halifesi de gönderdiği "menşur" ile Süleyman Şah'ın hükümdarlığını onaylamıştır. Süleyman Şah’ın güney Anadolu’da yaptığı fetihler Suriye Selçuklu Sultanı Tutuş ile aralarının açılmasına ve savaşmalarına neden olmuştur. Süleyman Şah bu savaşta yenilmiş ve ölmüştür. Mezarı Suriye'de ki "Caber Kalesi'nde Türk Mezarı" olarak Suriye sınırları içindeki Caber Kalesi Lozan antlaşmasında Türk toprağı sayılmış, Türk askeri tarafından korunmuştur. Ancak son dönemdeki gelişmeler nedeniyle Türk askerinin güvenliği gerekçesiyle Türbe Türkiye sınırları içerisine taşınmış ve kale boşaltılmıştır. Süleyman Şahın ölümünün ardından Selçuklu tahtına I. Kılıçaslan geçmiştir. Onun döneminde Haçlı Seferleri başlamıştır. Kılıçaslan 1. Seferin ilk dalgasına karşı bir savaş yapmış galip gelse de ağır kayıplar vermiştir. Bundan sonra taktik değiştirerek Haçlı ordularının karşısına doğrudan çıkmamış, pusu ve yıpratma saldırı ile zarar vermeye çalışmıştır. Örneğin ilk sefere katılan haçlı ordusu 600 bin iken Kudüs’e ulaşabilenlerin sayısı 50 bin olmuştur.NOT Bu süreçte Başkent İznik’ten Konya’ya HAÇLI SEFERLERİ 5. KONUDA AYRINTILARI İLE DÖNEMİ II. Kılıçaslan dönemi Miryakefalon Savaşı 1176 Haçlı Seferleri'nin Türkler üzerindeki etkisinden yararlanmak amacı ile Türkleri, Anadolu'dan tamamen atmak isteyen Bizanslıları Miryakefalon Sandıklı - Çivril yöresinde Savaşı'nda ağır bir yenilgiye zafer; Bizanslıların, Türkleri Anadolu'dan atma umutları son bulmuş, Türkler kesin olarak Anadolu'ya yerleşmişlerdir, Bizanslılar, bundan sonra ellerindeki toprakları koruyabilmek için tamamen savunmaya geçmişlerdir, Bu savaş Türk dünyası için YURT TUTAN savaştır. III. Haçlı Seferi'nin yapılma nedenlerinden biri olmuşturNOT Bu zaferden sonra Avrupalılar, Anadolu'ya "TÜRKİYE / Türk Yurdu" Gıyaseddin keyhüsrev dönemi Trabzon İmparatorluğu'ndan Samsun yörelerini alarak Karadeniz ticaretini güvence altına almıştır, İznik Rum İmparatorluğu'ndan Antalya'yı almış ve denizciliğe yönelmiş, Venediklilerle ilk uluslar arası ticaret antlaşmasını Alaeddin Keykubat dönemi; Anadolu Selçukluları'nın her bakımdan en parlak dönemi olmuştur. Bugünkü Alanya'yı Kalonoros - Alaiye fethetmiş, tersane yaptırarak denizciliğe önem vermiştir. Kırım'daki "Suğdak"ı ele geçirerek İpek Yolu'nun Karadeniz'e açılan önemli kapısına sahip olmuş, Kıpçak Beylerini ve Rus Knezlerini egemenliği altına Çemen Savaşı 1230 Moğolların İlhanlıların önünden çekilerek Doğu Anadolu'ya gelen Harzemşahların Selçuklularla anlaşma yerine "Ahlat"ı almak istemeleri, I. Alaeddin Eyyubilerle anlaşarak Harzemşahları Yassı Çemen Savaşı'nda ağır bir yenilgiye savaşın sonucunda Harzemşahlar tarih sahnesinden tamamen silindi. Moğollar ile Türkiye Selçuklu Devleti komşu oldu. Moğol tehdidi öncesi Selçuklu devleti kan kaybetti. Yassı Çemen Savaşı'ndan kısa bir süre sonra Celalettin Harzemşah'ın ölümü 1231 üzerineHarzemşahlar Devleti'nin Alaeddin Keykubat Siyasi dehası ile kendi döneminde Moğolların Anadolu'ya ve YIKILIŞ DEVRİ6. KONU, MOĞOLLAR ANADOLU'DA KONUSU İÇERİSİNDE 4 ANADOLU'DA DEVLETLEŞME SÜRECİA BOY BİRLİĞİNDEN DEVLETLEŞMEYE Türk toplumunun temelinde OGUŞ Aile adı verilen çekirdek aile vardır. Oguşların birleşmesi ile URUG Sülale , Urugların birleşmesi ile BOY Soy , Boyların birleşmesi ile BODUN Millet , Bodunların birleşmesi ile İL Devlet ortaya yapıda en önemli birim Boydur. Çünkü Türkler boylar halinde yaşarlar. Boylar halinde yaşantı Konar-göçer hayatın mecburi bir sonucudur. Boy yaşantısı Türklere hem kolay yer değiştirme imkânı sunmuştur, hem de güvenliksağlamıştır. Boylar; Beyi, Toyu, Alp teşkilatı sayesinde son derece organize bir yapıya yaşantının Türkler hem olumlu, hem de olumsuz etkileri SONUÇ Devlet yıkılsa bile boy teşkilatı varlığını korur. Böylece yeni bir devlet kurmak nispeten daha sayede Yıkılan bir Türk devletinin hemen arkasından yenisi kurulabilmiştir Böylece Türkler tarih sahnesinden hiç silinmemiştir. Türkler bu özelliği sayesinde teşkilatçı bir millet olarak kabul SONUÇ Boyların yarı bağımsız bir karakteri vardır. Bu yapı bazen devleti sıkıntıya sokabilir. Devletin zayıflamasına ya da yıkılmasına neden 1 Boylar halinde yaşantı Türk Devletlerinin federatif özellik göstermesinin bir TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİ KÜLTÜR VE UYGARLIĞIDEVLET YÖNETİMİ VE ORDU1. HÜKÜMDAR Eski Türk Devletlerinin devlet ve egemenlik anlayışının İslamiyet’i kabul ettikten sonra kurdukları Türk – İslam devletlerde de aynen devam Hükümdarların, Tanrısal haklara sahip olduğu anlayışı Kut anlayışı İslamiyet’in kabulünden sonra kurulan devletlerde de devam eder. Devlet, "hükümdar ailesinin ortak malıdır." anlayışı devam etmiştir. Hükümdar ailesinin Hanedan erkek üyelerinin her birinin tahta geçme hakkına durum; Bir yandan güçlü kişilerin tahta çıkmasını sağlar. Diğer yandan da taht sorunları yüzünden devletin parçalanmasına veya yıkılmasına ortam 1 Türklerdeki bu veraset Kalıtım anlayışı Türk devletlerinin en zayıf 2 Türklerdeki veraset anlayışı 3 Ayrıca Türk devletlerinin federatif olma sebeplerinden unvanları Hükümdarlar Orta Asya’dan getirdikleri Han, Hakan, Kağan gibi unvanların yanında İran-İslam geleneğinde kullanılan başta Sultan olmak üzere Padişah,Şah gibi unvanlarda kullanmaya başlamışlardır. Ayrıca Türkiye Selçuklu Devleti'nde İran kültürünün etkisi ile Keykubat, Keykavus, Keyhüsrev gibi Farsça unvanların kullanımının arttığını yetiştirilmesi Hanedana mensup olup eyaletlere yönetici olarak atanan şehzadelere melik denilmiştir. Melikler, Atabey denilen devletin güvendiği deneyimli kişiler gözetiminde deneyim kazanmaları için Büyük Sultana bağlı olarak ülke yönetiminde yer alırlardı. Meliklerin kendi adlarına para bastırmaları, yabancı devletlerle antlaşma yapmaları Ancak melikler iç işlerinde serbest hareket ederler. Dolayısıyla bu durumda federatif yönetimin bir başka alametleri Tıpkı unvanlarda olduğu gibi Orta Asya’dan gelenlerin yanına bu dönemde Hutbe okutmak, Para bastırmak, Tuğra MERKEZ TEŞKİLATI HÜKÜMET Türklerde Orta Asya’dan getirdikleri bir toplantı geleneği Kurultay olmakla birlikte devlet teşkilatı konusunda İRAN-İSLAM geleneğinin etkisi olmuş, Türklerin hayatına Başta DİVAN teşkilatı olmak üzere pek çok yapı Örgütü Türk – İslam Devletleri’nde devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı organa Divan denirdi. Günümüzdeki Bakanlar Kurulu hükümet'nun görevlerini Divan kararlarında son söz hükümdara aitti. Bu nedenle divan hükümdarların “Danışma Meclisi” olarak SELÇUKLU DEVLETİNDEKİ DİVANLARDİVAN-I SALTANAT Büyük Selçuklular da, Vezir-i Azam’ın başkanlığında toplanan divana “Divan-ı Saltanat Büyük Divan” denirdi. Divan-ı Saltanat’a bağlı olarak görev yapan divanlar da İSTİFA Maliye işlerine bakardı. Başkanına müstevfi TUĞRA DİVAN-I İNŞA Devletin iç ve dış yazışmalarını yürüten divandır. Ferman ve beratlara hükümdarın tuğrasını çekerdi. Başkanına Tuğrai ARZ Askerlik işlerine bakan İŞRAF Mali ve İdari işleri teftiş eden divandır. Başkanına müşrif MEZALİM Hükümdarın başkanlık ettiği yüksek örfi mahkemedir. Daha ayrıntılı biligiyi hukuk sisteminden bahsederken SALTANAT Hükümdar yokken onun yerine vekâlet eden Divandır. Başkanına Naip SARAY TEŞKİLATI Türk-İslam Kültüründeki en temel değişikliklerden birisi de Türklerin yerleşik yaşama geçmesidir. Bu pek çok konuda değişikliğe neden olmuştur. Bunlardan birisi de daha önceki Türk devletlerinde olmayan İran-İslam geleneği ile Türklerin hayatına giren SARAY olgusudur. Saray, sultan ve ailesi ile birlikte bazı görevlilerin yaşadığı yerdir. Aynı zamanda devlet yönetim Saray hizmetleri önceleri Oğuz geleneğine göre yapılırken daha sonra İslami bir nitelik kazanmıştır. Ayrıca Bu dönüşüm pek çok konuda kendisini TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİNİN ORDU TEŞKİLATIHASSA ASKERLERİ Doğrudan sultana bağlı özel birliklerdir. Her an savaşa hazır, iyi eğitilmiş askerlerden oluşan bu birlikler hizmetleri karşılığında devlet hazinesinden maaş Büyük Selçuklu Devleti'nde bu askerler İkta geliri ile ASKERLERİ Devlet adamları ve askerlerin kendilerine ikta olarak verilen topraklardan elde ettikleri gelirle besledikleri Başlangıçta Selçuklu ordusunun asıl unsurları iken daha sonra sınırlara yerleştirilen, UÇ BEYLİĞİ savaş zamanlarında orduya katılan boy askerleri ALPLEREYALET ASKERLERİ Melik ve eyalet valilerinin kontrolündeki KUVVETLER Selçuklulara bağlı devlet ve beyliklerin savaş zamanında gönderdiği İkta askerleri ve sistemi de Osmanlı Devleti’nde Tımar sistemi olarak karşımıza HAYAT Türkler, Anadolu'yu fethettikten, özellikle haçlı seferlerinin etkisinden kurtulduktan sonra Anadolu'nun dört bir köşesinde İmar faaliyetleri başladı. Türkiye Selçuklu Devleti egemen olduğu topraklarda Han, hamam, kervansaray, medrese,darüşşifa, Külliye, Kümbet, İmarethane gibi pek çok eserle donattılar. Türkiye Selçuklularında Sosyal tabakalaşma yoktu. Devletin resmi tasnifine göre halk üç gruba ayrılırdıa. şehirliler şehirlerde yaşayıp, ticaret ve zanaatla uğraşanlarb. Köyüler köylerde yaşayan ve temel geçim kaynağı tarım Konar-göçerler Henüz yerleşik yaşama geçmeyen, temel geçim kaynağı hayvancılık HAYAT Türkiye Selçuklu Devletinde artık başlıca geçim kaynağı tarımdır. Türkiye Selçuklu Devletinde torağın artık çok daha faklı bir anlamı vardır. Geldikleri bu coğrafyada yerleşik yaşama geçen Türklerin başlıca geçim kaynakları da tarım ülke toprakları dört bölümeayrılırdı1. Has arazi Bu topraklar ve bunlardan elde edilen vergiler sultana, ailesine ve yakınlarına İkta arazi Meliklere, emirlere, komutanlara hizmetleri karşılığı verilen arazilerdir. Ikta sahiplerinemaaş verilmezdi. Ikta arazileri işleyen köylülerde topladıkları vergilerden bir bölümünü geçimleri içinayırırlar, geri kalanı ile asker beslerlerdi. Bu topraklar devlete ait olduğundan Ikta sahipleri butoprakları satamaz, devredemez veya miras olarak Ikta Sistemi Uygulanması ile;a Yağmacılık veya çapulculuk yapan göçebe Oğuzları yerleşik yaşama geçirerek huzur ve Hazineden para çıkarılmadan Ikta ordusu adıyla büyük bir ordu elde Toprağını 3 yıl boş bırakanların toprakları alınır bir başkasına verilirdi. Böylece toprağın sürekli veverimli işlenmesi Ikta bölgelerinde güvenlik, taşra bölgelerinde ise otorite Ikta sahibi bölgelerinde oturmak zorunda olduğundan ülke asayişi de ıkta sistemi Osmanlı Devleti’nde Tımar sistemi olarak daha sistematik hale en temel fark ise Ikta uygulamasında topraklar tımardaki gibi küçük bölümlereayrılmamış, üst düzey komutanlara büyük topraklar ıkta olarak verilmiştir. Bu uygulama baştahanedan üyeleri olmak üzere üst düzey komutanların elinde önemli miktarda kuvvet bulunmasınaneden olur ki bu da merkezi otoriteye zarar verebilecek bir durumdur. federatif yapıyı artırıcı biryönü var. 3. Mülk arazi Kişilere ait topraklardır. Bu topraklar sahibi tarafından satılabilir, çocuklarına mirasolarak Vakıf arazi Bu arazilerin gelirleri dinî ve sosyal kurumların yapılması, masraflarının karşılanmasıiçin Tarım başlasa da Türk toplumunda sınıflaşma ve kölecilik sebebi ise Ülke hanedanın yani toprak devletin malıdır. Ayrıca ıkta sisteminde köylüye ekebileceği büyüklükte toprak verilir. Yani tarımda bir işgücüihtiyacı Selçuklu esnafı kendi aralarında “Fütüvvet” denilen dini iktisadi bir teşkilat kurmuşlardır. Herzanaat kolu ise bir “Lonca”ya sayesinde; Üretici ve tüketici korunmuş, Üretimin kalitesi kontrol altında tutulmuş, Usta-çırak ilişkisi içinde mesleğe yeni eleman Anadolu, başta İpek yolu olmak üzere uluslararası ticaretin geçiş yolları üzerindedir. TürkiyeSelçuklu sultanları bu yolları tekrar canlandırabilmek için; Alanya, Antalya, Kırım'ınSuğdak limanlarını fethettiler. Bu yollar üzerine Kervansaraylarinşa ettiler. Bu Kervansaraylarda üç günekadar konaklamayı ücretsiz yaptılar. Dünyada ilk kez Tüccarlarınmallarına Devlet SİGORTASI Selçuklu Devletinin başlıca gelir kalemleri;1. Müslümanlardan alınan öşür ürün ayrıca hayvan Müslüman olmayanlardan alınan Haraç denilen ürün Müslüman olmayan askerliğe el verişli erkeklerden alınan Cizye Gümrük vergileri5. Ticaretten elde edilen Savaşlardan elde edilen ganimetlerin 1/ Maden, orman ve tuzla Bağlı beylik ve devletlerden alınan bu vergiler memur maaşları ve bayındırlık işlerine VE KÜLTÜR HAYATI Konya'da Mevlana Celaleddin-i Rumi yaşamış ve ünlü Mesnevisini kalemealmıştır. Yine aynı dönemde Yunus Emre Türkçetasavvufi şiirler yazmıştır. Türkiye Selçuklu Devleti özellikle OrtaAnadolu'da pek çok eser bıraktılar. Konya,Kayseri, Aksaray, Niğde'de ki eserlerintamamına yakını Selçuklulardan kalmıştır. Türkiye Selçuklu Devleti egemen olduğutopraklarda Han, hamam, kervansaray,medrese, darüşşifa, Külliye, Kümbet, İmarethane gibi pek çok eserle Şehirlerde alt katı perakende satış yapılan dükkânlardan, üst katı konaklamak için kullanılanodalardan oluşan ticaret yolları üzerinde, ticaret kervanlarının, yolcuların konakladıkları ders verilen yer. Türk-İslam ülkelerinde okul anlamına Günümüzde hastaneNOT Selçuklular döneminde yapılan en önemli darüşşifa "gevher nesibe darüşşifası" dır. 1205 yılındayapılan bu darüşşifa Türkiye Selçuklularının ilk Tıp okuludur. ve Erciyes Üniversitesinin Bir cami çevresinde birden çok işleve sahip yapılardır. örneğin aynı avlu içerisinde Cami,medrese, Darüşşifa, İmarethane yer alır. Bu tür çok işlevli yapılara külliye Çatısı külah biçimli, anıt mezarlardır. Çatısı kubbe biçiminde olduğunda Türbe denilir.İmarethane yoksullara yiyecek verilen yer. Aşevi. Selçuklularda resim ve heykelsanatı dince yasak olduğu için fazlacagelişmemiş bunların yerine; Minyatür, Hattatlık, Çinicilik, Oymacılık gibi süsleme 5 HAÇLI SEFERLERİ VE SONUÇLARI Orta Çağ'da Hıristiyandünyasının birleşerek, görünüşte Kudüs veçevresini Müslümanların elinden almak için,gerçekte ise pek çok ekonomik ve siyasisebeple İslam dünyasının üzerinedüzenledikleri seferlerdir. Seferlere katılan askerler giderkenkıyafetlerinin önünde, dönerkenarkasında haç işareti taşımışlardır. Buyüzden seferler "haçlı seferleri" adınıalmıştır. Seferler 11. yüzyıl sonlarından 13. yüzyıl sonlarına kadar sürmüştür. Seferlere karşı en çok Türkiye Selçuklu Devleti ve Eyyubi Devleti mücadele etmiştir. Bunlarınyanında Anadolu beylikleri de mücadeleye SEFERLERİNİN SEBEPLERİ1. EKONOMİK SEBEPLER Fakir durumdaki Avrupa'nın Doğu'nun zenginliklerine ulaşmak istemesi Önemli ticaret yollarının kontrolünün Özellikle Baharat Yolu" Türklerin elinde olması Bazı Derebeylerin daha fazla toprak ve zenginlik kazanarak güçlenmek istemesi2. DİNİ SEBEPLER Müslümanların elindeki kutsal toprakları Kudüs ve çevresi almak istemeleri Papa ve kilisenin seferlere katılanlar için zafer ve cennet vaat etmesi Katolik Papa'nın Ortodoks kilisesini kontrolü altına almak istemesi Kulini tarikatının çalışmaları3. SİYASİ SEBEPLER Türkler karşısında zor durumda kalan Bizans'ın Avrupa'dan yardım istemesi Türklerin Anadolu, Suriye, Filistin ve Mısır'ı alarak Avrupa'yı tehdit eder duruma gelmesiSEFERLER 8 büyük sefer gerçekleşmiştir. Bunlardan ilk dördü Anadolu’dan geçmiş, diğerleri doğrudandenizden kutsal topraklara Haçlı Seferi Bu sefere Krallar katılmamış, Papa II. Urban, Keşiş Piyer Lermit, Şövalye Gotiye gibi dinadamları ve soylular öncülük etmişlerdir. Haçlılar, Kudüs'te Latin Krallığı 1099 kurdukları gibi Antakya, Urfa, Trablusşam ve Yafa'da daküçük Latin Krallıkları Kontluklar Başarılı olan tek seferdir. Ancak yola çıkanların sayısı iken Kudüs'e ulaşmayıbaşaranların sayısı Haçlı Seferi Selçuklunun Musul Atabeyi İmadeddin Mahmut Zengi'nin Urfa Kontluğu'na sonvermesi, Kudüs Krallığı'nın Türklerin baskısı altına girmesi üzerine Haçlılar, Avrupa'dan yardımistemişler. Başarısızlıkla Haçlı Seferi Selahaddin Eyyübi'nin Kudüs Kralını Hıttın Savaşı'ndayenerek Kudüs'ü Haçlılardan geri alması üzerine III. HaçlıSeferi yapılmıştır. Bu sefere Avrupa'nın en büyük Kralları, Almanİmparatoru Frederik Barbaros kara, Fransa Kralı FilipOgüst ve İngiliz Kralı Arslan Yürekli Rişar ise deniz yolu ilekatılmışlardır. Başarısızlıkla Haçlı Seferi Sefere katılanlar deniz yolu ile İstanbul'a gelmişler ve Bizans taht kavgalarına karışmışlar,şehri yağmalayarak İstanbul'da "Latin Krallığı" kurmuşlardır 1204. Bunun üzerine Bizans İmparatorluğu parçalanmış, Bizans hanedanı soylularından bir kolİznik'e giderek "İznik Rum İmparatorluğu'nu" 1204 - 1261, diğer bir kol ise Trabzon'agiderek "Trabzon Rum İmparatorluğu'nu" 1204 - 1461 Bu sefer amacından sapmış, Katolik – Ortodoks çatışmasına dönmüş bir seferdir. Bu Çatışma Katolik-Ortodoks düşmanlığının temel sebebi SEFERLERİNİN TÜRK-İSLAM DÜNYASI AÇISINDAN SONUÇLARI1 Türklerin batıya ilerleyişi bir süre durmuştur, Batı Anadolu geçici bir süre Türkler, Anadolu Selçukluları, Danişment ve Artuk Beylikleri, Musul Atabeyliği, Eyyübiler veMemlükler Müslümanlığı haçlılara karşı başarı ile savunmuşlar, Müslümanlığın Arap Yarımadası'naçekilişini önlemişlerdir. Bu da Türklerin, İslam dünyasındaki saygınlıklarını Anadolu, Suriye ve Filistin harap hale gelmiş, birçok insan SEFERLERİNİN AVRUPA VE DÜNYA TARİHİ AÇISINDAN SONUÇLARI1. DİNİ SONUÇLARI Kilise ve din adamlarına duyulan güven azaldı. Skolâstik düşünce zayıfladı. Bu ileride Rönesans ve Reform'a zemin hazırladı. Katolik-Ortodoks çatışması iyice SİYASİ VE SOSYAL SONUÇLARI Bizans bir süre için de olsa nefes aldı. Batı Anadolu'daki topraklarını geri aldı. İznik ve Trabzon Rum İmparatorlukları ortaya çıktı. Seferlere katılan derebeyleri ya hayatlarını, ya da servetlerini kaybetti. Böylece Feodalitezayıflamaya EKONOMİK SONUÇLARI Akdeniz ticareti canlandı. Bu ticareti üstlenen İtalyan şehir devletleri Venedik, Ceneviz, Floransa zenginleşti TEKNİK SONUÇLARI Avrupalılar Müslümanlardan KÂĞIT VE MATBAAYI öğrendi. Bu ileride Rönesans veReform'a zemin hazırladı. Avrupalılar Müslümanlardan BARUTU öğrendiler. Bu ileride top teknolojisi ilebirleşerek Feodalite'nin çözülüşüne zemin hazırladı. Avrupalılar Müslümanlardan PUSULAYI öğrendiler. Bu ileride Coğrafi Keşiflere zemin 6 ANADOLU'DA MOĞOL TEHLİKESİDİKKAT Alaeddin Keykubat siyasi dehası ile kendi döneminde Moğolların Anadolu'ya girişleriniönlemiştir. Ancak onun Moğollara karşı ittifak kurmaya çalışırken verdiği bir yemekte zehirlenereköldürülmesi sonun başlangıcı olmuştur. Ardından başlayan entrikalar, başta vezir SaadettinKöpek olmak üzere bazı devlet adamlarının Türkmenlere kötü davranması devletle aralarını açmışve Baba İshak isyanına neden Ishak Babailer İsyanı 1240 Moğol İlhanlı baskısı üzerine Anadolu'ya gelen Türkmenler ekonomik sıkıntıya durumdan yararlanan Türkmen Şeyhlerinden Baba Ishak Güneydoğu Anadolu'da isyan çıkarmış,isyan güçlükle Bu olay Selçuklu ordusunun yıpranmasına yol açmış, devletin güçsüzlüğü ortaya çıkmış,Anadolu kapılarına dayanan Moğolların Anadolu'ya girişlerini SAVAŞI 1243 Moğolların İlhanlıların komutanı Baycu Noyan, Baba Ishak Ayaklanması'nın Selçuklularüzerindeki olumsuz etkisini fırsat bilerek harekete geçmiş, Erzurum'u alarak Sivas yakınlarına kadargelmiştir. Kösedağ Sivas'ın doğusunda Zara - Suşehri arası denilen yerde Selçuklu ordusu Selçukluları için bir dönüm noktası olarak nitelendirilenBu savaş sonunda;a Türkiye Selçukluları, vergi vermeyi kabul ederek Moğolların İlhanlıların egemenliği altınagirmiş, Moğollar, Selçukluların taht sorunlarından yararlanarak istedikleri kişileri Sultan yapmışlardır,b Anadolu'da güvenlik ve huzur bozulmuş, ticari canlılık azalmıştır,c Moğol baskısı halkın batıya göçüne yol açmış, uçlarda Türk nüfusu Moğolların çekilmesi üzerine Anadolu Türk Beyleri'nin bağımsız hareketleri nedeniyle "AnadoluTürk Birliği" İkinci beylikler dönemi başlamıştır. Gıyaseddin'in ölümünden sonra başlayan taht kavgalarından yararlanan Moğollar, Anadoluüzerindeki baskılarını daha da arttırmışlardır. Selçuklu Vezirlerinden Muiniddin Pervane Moğollara karşı Memlüklerden yardım istemekzorunda kalmıştır. Memlük Sultanı Baybars, Anadolu'ya gelerek Elbistan yörelerinde Moğolları yenmiş Kayseri'yegirmiş, ancak Anadolu'dan yardım alamadığı için Mısır'a geri dönmek zorunda kalmıştır. Bu olayMoğolların Anadolu üzerindeki baskılarını daha da artırmıştır. Mesut'un 1308 de ölümünden sonra tahta "Selçuklu soyundan" hiç kimse Anadolu'yu merkezden gönderdikleri valiler Timurtaş Paşa ile yönetmeye başlamalarıile Türkiye Anadolu Selçuklu Devleti 1308 de BEYLİKLER DÖNEMİDİKKAT Bu beyliklerden en güçlü olanı, Osmanlılara karşı en çok mücadele edeni Devletinin başkenti çevresinde kurulmuş, kendini onun mirasçısı Bu beyliklerden Karesioğulları Balıkesir,Çanakkale, Candaroğulları Kastamonu, Sinop,Saruhanoğulları Manisa, Aydınoğulları Aydın, İzmir, Menteşeoğulları Menteşe yöresi,Pervaneoğulları Sinop denizcilikle de I. Beylikler ile bu dönem arasındaki temel fark bu dönemin Anadolu Türklüğü için huzurun ve refahın bozulduğu, her açıdan sıkıntılı bir dönemdir. Türkler Doğuda Moğol, Batıda Bizans baskısına maruz ÜNİTE BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİOsmanlı tarihi, daha kolay öğrenebilmek ve öğretebilmek için tarihçiler tarafından beş bölüme ayrılmıştır. Kuruluş dönemi Beylikten devlete 14. Yy / 15. yy'ın ilk yarısı Yükselme dönemi Dünya gücü Osmanlı15. yy.'ın ikinci yarısı / 16. yy Duraklama dönemi 17. Yy Arayış yılları Gerileme dönemi 18. Yy Değişim ve diplomasi Dağılma dönemi 19. Yy. En uzun yüzyılKURULUŞ DÖNEMİ HÜKÜMDARLARI OSMAN GAZİ ORHAN GAZİ I. MURAT I. BAYEZİT YILDIRIM I. MEHMET ÇELEBİ II. MURAT II. MEHMET FATİHKONU 1 KAYILAR ANADOLU'DA / YENİ BİR DEVLET DOĞUYORKAYILAR ANADOLU'DA Osmanlı Devleti, Oğuzların Bozok kolunun, Günhan soyunun, KAYI BOYU tarafından kurulmuştur. Kayılar, Orta Asya’daki Moğol basıksından dolayı Türkiye Selçuklu hükümdarı I. Alâeddin Keykubat zamanında Anadolu’ya gelerek Ankara'nın batısındaki KARACADAĞ bölgesine yerleştirildi. Daha sonra bir UÇ BÖLGESİ olan SÖĞÜT-DOMANİÇ yöresine yerleştiler. Bu sırada Kayı boyunun başında ERTUĞRUL GAZİ geldiğinde Anadolu’da güçlü siyasi yapılar yoktur. ANADOLUDABizans Eski gücünün çok uzağındadır. Anadolu'daki topraklarının büyük kısmını kaybetmiştir. Trakya'daki topraklara sahiptir. İstanbul'da sürekli taht kavgaları ve entrikalar yaşanmaktadır. İmparator kendi TEKFURLARINA Bizans valisi/ bir çeşit derebeyi bile söz geçirecek durumdadeğildir. Halk, yönetimden baskı görmekte, Pontus Rum İmparatorluğu Doğu Karadeniz bölgesinde hüküm süren bu devlet 4. haçlı seferi sırasında İlhanlı Devleti Merkezi İran olan bu devlet, Kösedağ savaşından itibaren Anadolu'nun özellikle Doğu ve Ortakesimlerini kontrol etmektedir. Bu bölgede yaşayan Türklere yoğun bir baskı Beylikleri Türkiye Selçuklu Devleti dağılma sürecine girince Boy yapısını koruyan Türkler kendi beyleriönderliğinde bağımsız beylikler kurmuştur. Osmanoğulları da bunlardan Devleti’nin Kuruluş Döneminde Balkanlar’da da güçlü siyasi yapılar yoktur. Bu bölgede güçlü bir merkezi devlet yoktu. Balkanlar, derebeyi denilen yerel siyasi güçler arasında tam bir siyasi bölünmüşlük Bizans Bulgar Krallığı Sırp Krallığı Macar Krallığı Mora Despotluğu Arnavutluk Prensliği BİR DEVLET DOĞUYORHalil İNALCIK’a göre Osmanlı Devleti'nin kuruluş tarihi 1302 yani KOYUNHİSAR BAFEON SAVAŞI' Küçük bir aşiret beyinin İmparatorluk ordusuna karşı kazandığı bu başarı onu karizmatik bir lider olarak ortaya çıkarmış, Anadolu Türkleri tarafından tanınmasını sağlamış, Böylece bir hanedan kurucusu konumuna getirmiştir. Ayrıca Bu savaştan sonra Osman Bey, kendi adına para bastırmış ve hutbe Para bastırmak ve hutbe okutmak Türk-İslam dünyasında bağımsızlık ve hâkimiyet yandan,Son hükümdarının 1299’da İlhanlılar tarafından İran’a götürülmesi üzerine doğan iktidar boşluğundan yararlanan Anadolu Beylikleri bağımsızlıklarını ilan etmiştir. Bunlardan biri de Osmanlı olarak,OSMANLI DEVLETİ, OSMAN BEY TARAFINDAN, 1299 YA DA 1302 YILINDA, SÖĞÜT VE DOMANİÇ YÖRESİNDE beyliği Anadolu Türk beylikleri içinde en küçüklerden biridir. Buna rağmen çok ve sağlam bir şekilde SEBEPLERİ İSE Bizans sınırında kurulmuş olması yani bir uç beyliği olması ve önünde başka bir beyliğin kurulmasına izin vermemesi İlk etapta Anadolu Türk beylikleri ile mücadeleye girmemesi Zamanında RUMELİ’YE geçmeyi başarabilmesi Bizans ile yaptığı başarılı mücadele sayesinde hem Orta Asya’dan gelen Türk göçünü, hem de diğer beyliklerin askeri gücünü kendine çekebilmesi Başarı ile uygulanan GAZA ve CİHAT anlayışı Merkezi otoritenin bölünmesine hiçbir zaman izin verilmemesi Fethettiği topraklarda yaşayan halka karşı uyguladığı HOŞGÖRÜ İSTİMALET POLİTİKASI Bizans’ın ömrünü tamamlamış, kendi TEKFURLARINA dahi söz geçiremeyen bir devlet haline gelmesi Avrupa’da Osmanlı Devleti’nin ilerleyişini durdurabilecek güçte devletlerin olmayışı FEODALİTE Avrupa’da devam eden yüzyıl savaşları Başarılı bir İSKÂN YERLEŞTİRME politikası uygulanması Tımar Sisteminin uygulanması İlk dönem hükümdar ve devlet adamlarının yetenekli, çalışkan olmalarıDİKKAT 1 Gaza; din uğruna yapılan savaştır. Gaza Politikası gereği kuruluş döneminin ilk yıllarında fetih hareketleri savaş alanlarının batıda olması nedeniyle batı yönünde 2 Osmanlı Devleti’nin kuruluş aşamasında Balkanlarda, Ortodoks ve Katolikler 3 Osmanlılar, Balkanların fethinden sonra bu bölgedeki geniş topraklara sahip senyörlerin arazilerine el koyarak serf konumundaki Balkan köylülerine Tımar Sistemi ile toprağı kullanma hakkını verdiler. Bu gelişme, Osmanlı yönetiminin Balkanlara yerleşmesinde önemli bir etken 2 OSMAN BEY DÖNEMİ Osman Bey'in ilk yaptığı fetihlerin amacı, Bursa ve İznik’in fethini için; Karacahisar, Yarhisar, Yundhisar ve Bilecik kalelerini Bilecik’in fethinden sonra beyliğin merkezini Bilecik’e BAFEON SAVAŞI 1302SEBEP Osman Bey’in ard arda kazandığı başarılar üzerine Bizans harekete geçmiş,SAVAŞ Yapılan Koyunhisar Savaşını Osmanlılar İznik yolu Türklere açılmış, Bursa Kuzeyi hariç üç taraftan Koyunhisar savaşı Bizans ile Osmanlı Devleti arasındaki ilk savaş ve kazanılan ilk zaferdir. Son yapılan araştırmalar ilk Osmanlı parasının Osman Bey döneminde basıldığını Para basmak Türklerde Hükümdarlık alametlerindendir. Osman Bey’in bastığı para Bağımsız bir devlet kurulduğunu Osman Bey, Ahi lideri ŞEYH EDEBALİ’nin kızı BALA hatunla evlenerek devletin kuruluşunda ve örgütlenmesinde AHİLERİN Ahiyan-ı Rumdesteğini aldı. Bu bağlamda Osmanlı Devleti,Dervişlerin, Alperenlerin, Gaziyan-ı rum, Abdalların Abdalan-ı Rum, hatta gazi kadınların Bacıyan-ı Rum desteğini 3 ORHAN BEY DÖNEMİ AŞİRETTEN BEYLİĞEA. BURSA’NIN FETHİ 1326 Osman Bey’in hayali Bursa’yı almaktı. Onun zamanında başlayan kuşatma Orhan Bey’in Mudanya ve Orhaneli’nin alması ile tamamlandı. Bizans ile bağlantısı kalmayan Bursa tekfuru şehri teslim etti. Bursa Bizans’ın Anadolu’daki en büyük şehriydi. Bursa fethedildikten sonra başkent yapıldı. Böylece Osmanlı Devleti’nin ilk Başkenti MALTEPE PALEKANON SAVAŞI 1329 Bursa’nın fethi, Kocaeli yarımadasındaki fetihler ve İznik’in kuşatılması üzerine Bizans harekete geçmiştir. Savaş, Osmanlı Devleti’nin zaferiyle sonuçlanmıştır. Böylece Bizans’ın artık koruyamadığı İznik ve İzmit Bizans ile Osmanlı arasındaki ikinci savaş ve ikinci zaferC. İZNİK’İN 1331 VE İZMİT’İN 1337 FETHİ Maltepe savaşından sonra önce İznik sonra İzmit fethedilerek Bizans’a karşı yapılacak seferlerdeüs olarak KARESİOĞULLARININ OSMANLI’YA KATILMASI Bugünkü Çanakkale – Balıkesir dolaylarında kurulan bu beylik denizcilikle uğraşmaktaydı. Orhan Bey, Karesioğullarındaki taht kavgalarından yararlanarak bu beyliği Osmanlı Bu beyliğin deniz gücü Osmanlı Devleti’nin RUMELİ’YE geçişini Karesioğullarının deniz gücü Osmanlı Devleti’nin ilk donanmasını Bu beylikteki Hacı İl Bey, Evrenos bey gibi değerli komutanlar Osmanlı hizmetine Anadolu Türk birliğini sağlama yolunda ilk adım OSMANLI DEVLETİ’NE KATILAN İLK TÜRK BEYLİĞİ BU OLAY GAZA YA DA CİHAT POLİTİKASI İLE İLİŞKİLENDİREMEYECEĞİMİZ İLK FETİHTİR.. ÇİMPE KALESİNİN ALINMASI 1353OSMANLI DEVLETİ’NİN RUMELİ’NE GEÇİŞİ Bizans’taki taht kavgaları sırasında Kantakuzen’i destekleyerek Bizans İmparatoru olmasını sağlayanOrhan Bey bu yardım karşılığında RUMELİ’NDEKİ küçük bir kale olan ÇİMPE KALESİNİ almıştır. ÇİMPE KALESİ; Rumeli’ye yabancı olan Osmanlıların burada tutunabilmesini sağladı. Çimpe kalesinin alınması ile Osmanlı Devleti RUMELİ’NE ayak basmış DEVLET ÖRGÜTLENMESİNİN GERÇEKLEŞTİRİLMESİ İlk DİVAN teşkilatı kuruldu. YAYA VE MÜSELLEMLER adıyla ilk düzenli ordu kuruldu. Fethedilen yerlere KADI ve SUBAŞI’lar atandı. İznik’te ilk Osmanlı MERDESESİ kuruldu. Karamürsel’de ilk Osmanlı TERSANESİ BU GELİŞMELERDEN DOLAYI ORHAN BEY DÖNEMİ, OSMANLI DEVLET TEŞKİLATLANMASININ OLUŞTURULMAYA BAŞLANDIĞI Bu gelişmelerden dolayı denilebilir ki Osmanlıları Aşiret düzeninden Beylik düzenine geçiren kişi Orhan Bey' 4 I. MURAT DÖNEMİA RUMELİ’DEKİ GELİŞMELER1. Rumeli’nde Keşan, Malkara, Dedeağaç, İpsala gibi topraklar SAZLIDERE SAVAŞI 1363 Osmanlıların Rumeli’nde yaptıkları fetihler üzerine harekete geçen Bizans-Bulgar İttifakı ileyapıldı. Savaş Osmanlı’nın zaferi ile ÖNEM Bu savaş sonrasında EDİRNE fethedildi. Edirne’nin fethiyle Bizans’ın Sırp ve Bulgarlarla kara bağlantısı kesildi. Ayrıca Balkanların kapısı açılmış Bu arada alınan bazı yerlerin kaybedilmesi Fethedilen yerlerin sadece askeri tedbirlerle elde tutulamayacağını gösterdi. Bunun üzerine İSKÂN İSTİMALET politikası uygulanmaya SIRPSINDIĞI SAVAŞI 1364 Türklerin Rumeli’deki başarıları Papa’nın teşvikiyle bir haçlı ordusu toplanmasını sağladı. Haçlı ordusu Edirne yakınlarındaki Sırpsındığı denilen yerde Hacı İl Bey komutasındaki öncü birlikler tarafından bozguna SIRPSINDIĞI SAVAŞI OSMANLI DEVLETİ İLE HAÇLILAR ARASINDA YAPILAN İLK SAVAŞ VE KAZANILAN İLK ÖNEM Edirne emniyete alındı. Ve başkent yapıldı. Balkanlarda daha kolay ilerleme imkânı oluştu ve fetihler hızlandı. Macarların Balkanlardaki etkisi Edirne böylece Osmanlı Devleti’nin ikinci başkenti olmuştur. Edirne Bursa’dan daha küçük olmasına rağmen başkent olarak seçilmiştir. Çünkü Osmanlı Gelişmesinin devam etmesi için Rumeli’deki fetihlerin öneminin farkındadır. Bu yüzden fetihleri daha yakından kontrol etmek ÇİRMEN SAVAŞI 1371 Sırpsındığı yenilgisini telafi etmek isteyen Sırplarla yapıldı. Savaş Osmanlı’nın galibiyeti ile Makedonya’nın fethi kolaylaştı. Bulgarlar, Bizans ve Sırp prensleri Osmanlı hâkimiyetini kabul PLOŞNİK BOZGUNU 1387 Osmanlı akıncıları Sırp ve Bosna Krallarının askerlerine Osmanlı kuvvetlerinin aldığı bu yenilgi balkanlardaki tüm prenslikleri cesaretlendirmiştir. Osmanlıları balkanlardan atmak için tekrar saldırmalarına ve savaşına neden Ploşnik bozgunu Balkanlarda alınan ilk I. KOSOVA SAVAŞI 1389 Ploşnik bozgunu ile cesaretlenen Balkan Prenslikleri Türkleri Balkanlardan atmak için çokbüyük bir ordu topladılar. Bu ordu ile Osmanlı ordusu Kosova’da karşılaştı. Savaş Osmanlı’nın kesin galibiyeti ile Sırplar yeniden Osmanlı üstünlüğünü kabul etti. Kuzey Sırbistan yolu Osmanlı’ya açıldı. Tuna nehrinin güneyin Osmanlı’ya karşı koyabilecek bir güç kalmadı. I. Murat savaş sonunda Savaş alanını incelerken yaralı bir Sırp tarafından ŞEHİT edildi. BöyleceI. Murat dönemi sona erdi ve oğlu I. Bayezid Osmanlı tahtına YERLEŞTİRME / ŞENLENDİRME POLİTİKASI Osmanlı Devleti Rumeli’de fethettiği toprakları elinde tutabilmek için köklü tedbirler almıştır. Bunlardan en önemlisi İSKÂN politikasıdır. Osmanlı Devleti yeni fethettiği topraklara Anadolu’dan getirdiği Türk aileleri yerleştirmiş, buna karşılık burada bulunan bazı Hıristiyan aileleri de Anadolu’ya göndermiştir. Yerleştirme işi kendiliğinden gidenler ve sürgün yoluyla gönderilenler olmak üzere iki şekilde YAPILIRKEN DİKKAT EDİLEN KONULAR ŞUNLARDIR Anadolu’dan getirilen Türkler öncelikle önemli yollar, geçitler ve şehirlere yerleştirilerek buraların güvenliği sağlanırdı. İskân yapılırken bölge nüfusunun Türk ya da Hıristiyanlar lehine bozulmamasına dikkat edilirdi. Göçmenler iskân bölgelerine yakın yerlerden seçilir, geldikleri yerdeki iklim şartlarına benzer yerlere yerleştirilirlerdi. Bir yerden göçmen alınırken o yörenin üretim ve düzeninin bozulmamasına dikkat edilirdi. Göçmen aileler seçilirken özellikle anlaşmazlık içinde olan ailelerden biri alınırdı ki Kan davası olmasın ya da sona ersin. Göç eden ailelere toprak verilir, bir süre vergi alınmazdı. Göç ettirilenler yerleştirildikleri bölgeyi terk edemezdi. Fethedilen yerdeki halktan ayaklanma çıkarma ihtimali olanlarİSKÂN SİYESETİNİN AMACI Fethedilen yerleri Türkleştirmek, yani VATAN haline getirmek Fethedilen yerlerin savunulmasını kolaylaştırmak ve fetihleri kalıcı hale getirmek Fetihlere devam edilirken geride düşman bırakmamak Türkmenleri yerleşik hayata geçirerek askere alma, vergi toplama işlerini kolaylaştırmakNOT İskân siyaseti, Tımar sistemi ile birlikte uygulanmıştır. Birbirlerini ANADOLU’DAKİ GELİŞMELER I. MURAT DÖNEMİ ANKARA isyan eden Ahilerin elinden geri alındı. GERMİYANOĞULLARINDAN çeyiz yoluyla KÜTAHYA, EMET, SİMAV, TAVŞANLI alındı. HAMİTOĞLULLARINDAN para ile AKŞEHİR, BEYŞEHİR, SEYDİŞEHİR, ISPARTA, YALVAÇ I. Murat Anadolu Türk birliğini kurmak için yukarıdaki çalışmaları yapmıştır. Ancak bunu yaparken Türk dünyasında hâkimiyet iddia etmemiş, Anadolu Türk Beylikleri ile mücadeleye DEVLET TEŞKİLATLANMASI İÇİN YAPILANLAR KAPIKULU ORDUSU Yeniçeri Ocağı, Acemi Oğlanlar Ocağı, Topçu Ocağı kuruldu. Bu ocaklara kaynak bulmak için PENÇİK sistemi uygulanmaya başlandı. Vezirlerin sayısı artırıldı. Buna bağlı olarak SADRAZAMLIK makamı kuruldu. Çandarlı Halil Paşa ilk Sadrazam oldu. Rumeli Eyaleti ve Rumeli BEYLERBEYLİĞİ kuruldu. Merkezi Manastır İlk Mali Teşkilat ve DEFTERDARLIK makamı kuruldu. KAZASKERLİK makamı TÜM BU YAPILANLARDAN DOLAYI RAHATLIKLA DİYEBİLİRİZ Kİ OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞ DÖNEMİNDE DEVLET ÖRGÜTLENMESİ İÇİN EN ÖNEMLİ ADIMLARIN ATILDIĞI DÖNEM I. MURAT Devlet örgütlenmesi için atılan bu adamlardan dolayı, Osmanlı Devletini Beylik düzeninden çıkarıp, Devlet düzenini kuran padişah I. Murat' 5 I. BAYEZİD YILDIRIM DÖNEMİA BİZANS VE BALKANLAR’DAKİ GELİŞMELER1. İSTANBUL KUŞATMALARI Bizans’ın sürekli Avrupa devletlerini kışkırtması ve Karamanoğulları ile ittifak yapması üzerineOsmanlı topraklarının ortasındaki Bizans’ı yok etmek isteyen Yıldırım Bayezit İstanbul’ukuşattı. Ancak Haçlıların Niğbolu Kalesine saldırması üzerine kuşatmayı kaldırmak zorundakaldı. Niğbolu Savaşından sonra ikinci kez İstanbul’u kuşattı. Ancak bu seferde Timur’un Anadolu’yagirmesi ve topların yetersiz kalması nedeniyle kuşatma tekrar İstanbul’u kuşatan ilk Osm. Padişahı Y. Bayezit’ Bu kuşatma sırasında Bizans’a Karadenizden gelecek yardımları önlemekiçin ANADOLUHİSARI Güzelcehisar NİĞBOLU SAVAŞI 1396 Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda ilerlemesi ve İstanbul’u kuşatması üzerine Papa’nın girişimleriyle büyük bir HAÇLI ordusu toplandı. Bu ordu Niğbolu kalesine saldırdı. Haberi alan Yıldırım Bayezit İstanbul kuşatmasını kaldırarak Niğbolu’na ulaştı. Niğbolu kalesi önlerinde yapılan savaşı Osmanlı Devleti Halife Yıldırım Bayezit’e “ SULTAN-I İKLİM-İ RUM” unvanını verdi. Bu zafer Osmanlı Devleti’nin ve Yıldırım Bayezit’in Türk-İslam dünyasındaki itibarını artırdı. Böylece hem Yıldırım Bayezit Anadolu Türk birliğini daha kolay sağladı, hem de TİMUR, Yıldırım Bayezit’i kendisine rakip olarak görmeye başladı. Osmanlı Devleti’nin Avrupa üzerindeki baskısı arttı. Eflak ve Boğdan Osmanlı üstünlüğünü tanıdı. Bulgar Krallığına tamamen son verildi Balkanlarda güvenli sağlayan Bayezit, Türk birliğini sağlamak için Anadolu’ya ANADOLU’DAKİ GELİŞMELER Yıldırım Bayezit döneminde Anadolu Türk Birliğini sağlamak için önemli çalışmalar Niğbolu savaşı ile Avrupa’yı etkisiz hale getiren ve Türk-İslam dünyasındakisaygınlıktan yararlanan Yıldırım Bayezit Anadolu’ya yöneldi. SARUHANOĞLULLARI, MENTEŞEOĞULLARI, AYDINOĞULLARI, GERMİYANOĞULLARI, KARAMANOĞULLARI, HAMİTOĞULLARI, ERATNA BEYLİĞİ VE CANDAROĞULLARININKastamonu kolu Osmanlı topraklarınakatıldı. BÖYLECE YILDIRIM BAYEZİT DEVRİNDE ANADOLU TÜRK BİRLİĞİ İLK KEZ BÜYÜK ÖLÇÜDE SAĞLANMIŞ Anadolu'daki bu fetihlerden sonra Anadolu eyaleti ve Anadolu Beylerbeyliği kuruldu. MerkeziKütahya Yıldırım Bayezit Anadolu Türk beylikleri üzerinde hâkimiyet iddia eden ve bu amaçlamücadeleye girişen ilk Osmanlı padişahıdır. Anadolu Türk birliğini büyük ölçüde sağlamış olsa da buTimur belasının başına gelmesine de sebep SAVAŞI 1402SAVAŞIN SEBEPLERİ Her iki hükümdarında Türk-İslam dünyasının lideri olmak istemesi ve bu konuda birbirlerinirakip görmeleri Yıldırım Bayezit’in, Niğbolu zaferi ile Türk-İslam dünyasında büyük üne kavuşması Yıldırım Bayezit’in son verdiği beyliklerin beylerinin Timur’a sığınarak onu yıldırım Bayezit’ekarşı kışkırtmaları Timur’un son verdiği devletlerin hükümdarlarının Bağdat hükümdarı Ahmet Celayir veKarakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf Yıldırım Bayezit’e sığınarak onu Timur’a karşıkışkırtmaları Timur’un Çin’e yapacağı sefer öncesi arkasında düşman bırakmak istememesiSAVAŞ Timur’un Anadolu’ya girerek Sivas’ı alması ve ardından Ankara’ya yönelmesi üzerine Yıldırım Bayezid ordusuyla Ankara’ya geldi. İki ordu Ankara ÇUBUK Ovasında karşılaştı Savaş Osmanlı ordusundaki Beylik askerlerinin taraf değiştirmesi SAVAŞININ SONUÇLARI Yıldırım Bayezit savaşta esir düştü ve bu esaret sırasında öldü. Timur ülkeyi Yıldırım Bayezit’in çocukları arasında paylaştırdı. Ve Yıldırım Bayezit’in çocuklarından Mustafa Çelebi’yi yanına alarak Anadolu’dan çekildi. Böylece Osmanlı Devleti 11 yıl sürecek FETRET DEVRİ’NE girdi. Timur, Anadolu Türk Beyliklerini yeniden kurdu. Böylece Anadolu Türk Birliği bir kez dahabozuldu. İstanbul’un fethi ve Bizans’ın yıkılması gecikti. Balkanlardaki fetihler Osmanlı devleti içeride taht kavgaları ile uğraşmasına, yıkılmanın eşiğinden dönmesinerağmen Balkanlarda fazla bir toprak kaybı nedeni Balkanlarda uygulanan Hoşgörü İstimalet politikası Balkanlarda uygulanan Yerleştirme İskân politikası Akıncı komutanların görevlerini yapmasıKONU 6 FETRET DEVRİ VE I. MEHMET ÇELEBİ DÖNEMİFETRET DEVRİ 1402-1413 1402 Ankara Savaşında Yıldırım Bayezit’in Timur’a yenilmesi ile başlayıp 1413’te I. MehmetÇELEBİ’in Osmanlı tahtına tek başına hâkim olması ile sonuçlanan 11 YILLIK KARDEŞLERARASI TAHT KAVGALARI DÖNEMİDİR. Fetret Devrinde Osmanlı Devleti özellikle Anadolu Siyasi, sosyal ve ekonomik açıdan büyük birkarışıklığın içine düşmüştür. Fetret devrinde Yıldırım Bayezit’in çocukları Süleyman Çelebi, İsa Çelebi, Musa Çelebi veMehmet Çelebi birbirleriyle taht mücadelesi yapmış, kardeşlerini yok eden Mehmet ÇelebiOsmanlı tahtını ele Osmanlı Devleti Fetret devrinde yıkılmanın eşiğinden döndüğü için ve bu döneme I. Mehmetson verdiği için Osmanlı Devleti’nin İKİNCİ KURUCUSU olarak kabul MEHMET ÇELEBİ MEHMET DÖNEMİA. ANADOLU TÜRK BİRLİĞİNİ YENİDEN SAĞLAMAK İÇİN YAPILAN ÇALIŞMALAR Ankara savaşından sonra bozulan Anadolu Türk birliğini yeniden kurmak isteyen ÇelebiMehmetBu amaçla Aydınoğullarından - İzmir’i aldı. Karamanoğullarından - Beyşehir, Akşehir, Seydişehir’i aldı. Saruhanoğullarına son verdi. Candaroğullarından - Samsun’u ŞEYH BEDRETTİN İSYANI Fetret Devrinin siyasi, sosyal ve ekonomik çalkantılarından yararlanan Şeyh Bedrettin Mülkiyette ortaklık, her konuda eşitlik, Bey kısmının fakir halktan hiçbir üstünlüğünün olmaması gibi Osmanlı Devlet anlayışına ve Sünni İslam geleneğine uymayan fikirler savunmuştur. Böylesi karışık bir dönemde pek çok taraftarda toplamıştır. Fetret devri bittikten sonra önce müritleri Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal’i yok edenÇelebi Mehmet en sonundan Şeyh Bedrettin’i de yakalamış ve isyanı ŞEYH BEDRETTİN İSYANININ EN ÖNEMLİ YÖNÜ; OSMANLI TARİHİNDE ÇIKAN İLK DİNİ VESOSYAL NİTELİKLİ İSYAN MUSTAFA ÇELEBİ İSYANI Ankara Savaşından sonra Timur’un yanında götürdüğü Mustafa Çelebi onun ölümüyleAnadolu’ya dönmüş ve taht mücadelesine girişmiştir. Ancak bu mücadeleyi kaybederek Bizans’a MUSTAFA ÇELEBİ İSYANI SİYASİ NİTELİK BATI’DAKİ GELİŞMELER Eflak ve Boğdan’da yeniden Osmanlı egemenliği kurulmuş, Venediklilerle yapılan deniz savaşı BU SAVAŞ, OSMANLI TARİHİNDEKİ İLK DENİZ 7 II. MURAT DÖNEMİA İÇ İSYANLAR1. MUSTAFA ÇELEBİ İSYANI DÜZMECE MUSTAFA İSYANI Amcası Çelebi Mehmet’e yenilerek Bizans’a sığınan Mustafa Çelebi, onun ölümünü fırsat bilenBizans’ın serbest bırakması sonucu bu kez II. Murat’a karşı isyan etmiştir. Ancak yine başarısız olmuştur. Bu kez II. MURAT BU İSYANDAKİ ROLÜNDEN DOLAYI BİZANS’A GÖZDAĞI VERMEK AMACIYLAİSTANBUL’U YILDIRIM BAYEZİT’TEN SONRA İSTANBUL’U KUŞATAN İKİNCİ OSMANLI ŞEHZADE MUSTAFA İSYANI II. Murat’ın kardeşi İstanbul kuşatması sırasında Bizans kışkırtması ile II. Murat’ın kardeşi şehzade Mustafa isyanetmiştir. Ve kısa sürede II. MURAT, ŞEHZADE MUSTAFA İSYAN ETTİĞİ İÇİN İSTANBUL KUŞATMASI KALDIRMAK ZORUNDA ANADOLU’DAKİ GELİŞMELER II. Murat’ta Anadolu Türk birliğini yeniden sağlama yolunda çalışmalar için Menteşeoğulları son verildi. Aydınoğullarına son verildi. Germiyanoğulları VASİYET yoluyla Osmanlılara Vasiyet yoluyla Osmanlılara katılan tek Türk beyliği BATI’DAKİ GELİŞMELER II. Murat Venedik’e karşı başarılar kazanmış, Sırpları ve Macarları yenmiştir. Ancak bu sırada Balkanlarda Osmanlı Devleti’ne karşı oldukça güçlü bir ittifak kurulmuştur. Başını Erdel Beyi Hünyadi Yanoş ve Macar Kralı Ladislas’ın çektiği bu ittifak 1440-1444 yılları arasında birkaç kez Osmanlı kuvvetlerini mağlup Bu dönem kuruluşundan beri Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda yaşadığı en sıkıntılı Aynı zamanda Karamanoğullarının isyan etmesi üzerine II. Murat Haçlılarla Edirne-Segedin Antlaşmasını imzalamıştır. Antlaşmadan sonra tahtı 12 yaşındaki oğlu Mehmet’e ANTLAŞMASI 1444 Sırp Krallığı yeniden kurulacak ve Osmanlı Devleti’ne vergi verecek Eflak Osmanlı Devleti’ne vergi vermek şartıyla Macaristan himayesine bırakılacakNOT Bu iki madde Osmanlı Devleti'nin taviz verdiği anlamına gelir. Tuna Nehri sınır olacak Antlaşma 10 yıl geçerli olacak Her iki taraf antlaşmaya uyacaklarına dair kutsal kitapları üzerine yemin edecekÖNEMİ Osmanlı Devleti ile Haçlılar Macarlar arasında yapılan ilk Antlaşmanın 10 yıl süreceğine güvenen II. Murat tahtı kendi isteği ile oğlu Mehmet’ebırakmıştır. Ancak Osmanlı tahtına 12 yaşında bir çocuğun geçmesini fırsat bilen haçlılar antlaşmayıbozarak saldırıya geçmişlerdir. Bunun üzerine II. Murat tekrar tahta II. Murat’ın tahta tekrar çıkması konusunda iki tür yaklaşım birisi; Babasının veziri olan Çandarlı Halil Paşanın etkisiyle Osmanlı Tarihinin ilk Yeniçeriisyanı olan “BUÇUK TEPE” isyanı çıkar ve zor durumda kalan II. Mehmet tahtı babasına ise; Haçlıların saldırıya geçtiğini haber alan II. Mehmet’in babasını o ünlü mektubuyla davet etmesidir. Mektupta “eğer siz padişahsanız geliniz ve ordunuzun başına geçiniz; eğer ben padişahsam emrediyorum geliniz ve ordumuzun başına geçiniz” diyerek babasını davet SAVAŞI 1444 Osmanlı tahtına 12 yaşındaki bir çocuğun geçmesini fırsat bilen haçlılar antlaşmayı bozarak saldırıya geçtiler. Tahta yeniden çıkan II. Murat haçlıları Varna’da Böylece daha önce alınan yenilgilerin etkisi KOSOVA SAVAŞI 1448 Varna yenilgisinin intikamını almak isteyen haçlılar bir kez daha saldırmış ve Çok büyük bir yenilgi Böylece haçlıların Türkleri balkanlardan atma ümidi kalmamıştır. Balkanların Türk yurdu olduğu kesinleşmiştir. Balkanlardaki Osmanlı ilerleyişini durdurabilecek güçleri kalmamıştır. Haçlılar saldırıdan savunmaya II. Kosova savaşı, bu yönüyle Miryakefalon ve Sakarya savaşlarına benzetilir. 3. VE 4. ÜNİTE OSMANLI KÜLTÜR VE UYGARLIĞIKURULUŞ DÖNEMİKONU 1 OSMANLI DEVLET'İNDE HÜKÜMDAROSMANLI DEVLET ANLAYIŞIOsmanlı Devleti bir Türk-İslam devletidir ve kendisinden önceki pek çok yüzden Osmanlı Devlet anlayışının; Orta Asya Türk Devletleri İslamiyet öncesi Türk devlet geleneği Türk-İslam Devletleri En çok Büyük Selçuklu devleti ve Anadolu Selçuklu Devleti Anadolu’daki ve Balkanlardaki devlet gelenekleri Başta BizansEtkilenerek ve bunların bir karşımı olarak ortaya çıktığını DEVLETİNDE HÜKÜMDAR Osmanlı Devleti Mutlak Monarşi ile yönetilen bir devlettir. Osmanlılarda hükümdar ülkenin mutlak hâkimidir. Her konuda son sözü söyleme hakkına sahiptir. Sözü Ferman kanun hükmündedir. Ancak bu her istediğini yapabileceği anlamına gelmez. Devleti yönetirken Önce Şer’i hukuka İslamhukuku sonra da Örfi hukuka Töre uymak GÖREVLERİ Osmanlı hükümdarları Saltanatı lüks içinde rahat bir yaşam sürebilecekleri bir hak olarak değil; altından kalkılması zor bir görev olarak görmüşlerdir. Çünkü Eski Türk Devletlerinden beri hükmetme hakkının Tanrı tarafından halka refah vehuzur getirmek, ihtiyaçlarını karşılamak vazifesiyle verildiğine KULLANDIKLARI UNVANLAR Osmanlı hükümdarları kuruluştan I. Murat devrine kadar GAZİ ve BEY unvanlarını kullanırken, I. Murat devrinden itibaren SULTAN, PADİŞAH, HAN gibi unvanlar kullanmaya Kuruluş dönemi hükümdarları Bey, Gazi gibi daha sade unvanlar kullanırken, devletinbüyümesine bağlı olarak hükümdarların unvanlarının da daha gösterişli hale geldiğini I. Murat "sultan" unvanını kullanan ilk Osmanlı padişahıdır. Aynı dönem, Beylik kimliğinden,Devlet kimliğine geçilen DEVLET’İNDE VERASET SİSTEMİ VERASET SİSTEMİ, TAHTA GEÇİŞ USULÜ DEMEKTİR. Osmanlı Devleti’nde tıpkı daha önceki Türk devletlerinde olduğu gibi hükümdarlığınkaynağı İLAHİ idi. Tanrı yeryüzünde kendisini temsil edip, insanları adaletle yönetmesi için bir temsilci seçmişti. Tanrı tarafından verildiğine inanılan bu yetkiye KUT adı verilirdi. Osmanlı Devletindeki Veraset sistemi I. Ahmet dönemine kadar Devleti;1. Kuruluşundan I. Murat devrine kadar beylik özelliğini devam ettirmiş ve eski Türk Veraset anlayışısürmüştür. Buna göre "Ülke HANEDAN üyelerinin ortak malı kabul edilir" ve hanedandan olanherkesin tahta çıkmaya hakkı Bu Durum Veraset sisteminin düzensiz olması anlamına gelir. Bu uygulama taht kavgalarına sebep Bu uygulama pek çok Türk devletinin yıkılma sebebidir. Osmanlı Padişahları buna izinvermemek için erken dönemlerden itibaren tedbirler almıştır. Osmanlı Devleti katı Merkeziyetçi birdevlettir. daha doğrusu giderek daha merkeziyetçi bir kimliğe bürünmüştür. Merkezi otoriteye zararverecek her şeyi devlet için tehlikeli görmüş ve bunlara karşı tedbirler I. Murat, Veraset sisteminde ilk düzenlemeyi yapmıştır. Yapılan düzenleme ile "Ülke hanedanüyelerini değil, padişahın ve çocuklarının malıdır." anlayışı gelmiştir. Tahta çıkma hakkıyalnızca padişahın çocuklarına Bu değişiklikle taht kavgaları bitmez ama azalır. Bu değişiklik ile Veraset sistemi düzenli hale gelmez. Düzenli olabilmesi için Hükümdardansonra yerine kimin geçeceği belli YÜKSELME DÖNEMİ Fatih Sultan Mehmet, I. Murat’ın yaptığı düzenlemeyi biraz dahanetleştirmiştir. Hazırladığı “Kanunname-i Ali Osman” da, padişah olan kardeşin diğer kardeşleriniöldürebileceğini kanunlaştırdı. “ Devletin Bekası ve Nizam-ı Âlem için kardeş katli vaciptir.” Böylece"Ülke sadece Padişahın malıdır." anlayışı Bu değişiklikle taht kavgaları bitmez ama azalır. Bu değişiklik ile Veraset sistemi düzenli hale gelmez. Hükümdarın otoritesi dolayısıyla merkezi otorite DURAKLAMA DÖNEMİ Osmanlı Veraset sistemindeki son değişiklik I. Ahmet dönemindeyapılmıştır. Eski uygulamanın yerine “EKBER VE ERŞAT” usulü getirilmiştir. Buna göre OsmanlıHanedan’ının en büyük ve aklı başında üyesi padişah Bu değişiklik ile taht kavgaları sona erer. Veraset sistemi düzenli hale gelir. Kardeş katli sona erer. Ancak bu değişiklik ile uygulanmaya başlayan "Kafes Usulü" çok daha büyük sorunlar Ekber ve Erşat usulü ile birlikte Şehzadelerin "Sancağa çıkma" usulü kaldırılmış, yerine "Kafes Usulü" uygulanmaya başlamıştır."ŞEHZADELERİN YETİŞTİRİLMESİŞEHZADE Padişahın çocuğu ya da ileride tahta çıkmaya hakkı olan hanedan üyesi çocuklarSANCAĞA ÇIKMA Şehzadeler belirli bir yaşa geldiklerinde devlet yönetiminde tecrübe kazanmaları içinSancaklara yönetici olarak gönderilirler. Bu olaya sancağa çıkma adı verilir. Sancağa çıkan şehzadenin yanına ona devlet yönetimini ve askerliği öğretecek LALA denilentecrübeli devlet adamları Şehzadeler sancağa gönderilse bile Osmanlı Devleti şehzadelerin bu toprakları kendi malları olarak görmelerine, dolayısıyla federatif bir yönetim oluşmasına hiçbir zaman izin vermez. DİĞER TÜRK DEVLETLERİNDEN FARKIKAFES USULÜ Ahmet döneminde getirilen Ekber ve Erşat usulünün mecburu bir sonucu olarak sancağa çıkma terk edildi ve kafes usulüne geçildi. Kafes usulüne göre şehzadeler Sarayda bir çeşit kafes hayatı yaşayarak tahta çıkacakları günü bekleyeceklerdir. Bu sırada eğitimlerini alarak tahta hazırlanacaklar tabi sıra gelirse Böylece Kardeş katli sona kafes usulünün pek çok olumsuz etkisi oldu Şehzadelerin devlet yönetimi için yeterince tecrübe kazanamamaları Şehzadeler devlet yönetmeyi öğrenemedikleri gibi, ülkesinin insanını, dostunu, düşmanını kısacası dünyayı tanıyamamışlardır. Yukarıdakilerden dolayı padişah olduklarında devlet yönetimine ilgisiz kalmışlardır. Daha çok devlet adamlarına bırakmışlardır. Böylece yönetimde çıkar grupları etkili olmaya başlamıştır. Padişahlar çoğunlukla yanlış yönlendirilmişlerdir. Saray kadınlarının Harem devlet işlerine etkisinin artması Bazı şehzadelerin akıl ve ruh sağlığının 2 Kapıkulları Pençik ve Devşirme SistemiKAPIKULU Bu kavram Osmanlı Devletinde Pençik veya Devşirme sistemi ile seçilen, yetiştirilen asker ve yöneticileri karşılayan en kapsamlı kavramdır. Sadece sarayın kapısını koruyanlar için kullanılmaz. Kapı kelimesinden kast edilen Devlet kapısı, Padişahın kapısıdır. İşte bu insanlar bu kapının kuludur. Kapıkulu Türk değildir. Ama Müslüman olmuştur. " Kul kökenli devlet adamı" ya da "kul kökenli Asker" örneğin Yeniçeri bunlardan SİSTEMİ Osmanlı Devleti’nin Rumeli’ye geçmesinden sonra fetihlerin artması ile birlikte askere olan ihtiyaç ta arttı. Bunun için I. Murat devrinde PENÇİK KANUNU çıkarılarak YENİÇERİ OCAĞI kuruldu. Pençik kanununa göre savaşta askerin elde ettiği Ganimetin 1/5’i devletin hakkı idi. Ve bu hak savaş esirleri içinde geçerliydi. Devlet böylece savaş esirlerinden yararlanma yoluna gitti. Pençik ilk uygulanmaya başladığında esir gençler kısa bir eğitimin ardından Yeniçeri Ocağına alındı. Ancak bunun sakıncaları görülünce esir gençlerin önce Müslüman-Türk bir ailenin yanına verilerek Müslümanlaştırılması, Türk adet ve geleneklerinin öğretilmesi yoluna Bu uygulama Türk-İslam Devletlerinde Büyük Selçuklu Devleti, Gazneliler, Eyyubiler, Memlükler GULAM SİSTEMİ adıyla SİSTEMİ Özellikle Fetret devrinde fetihlerin durması nedeniyle esir alınamaması ve artan asker ihtiyacı Pençik sistemi yerine daha kapsamlı bir sistem olan DEVŞİRME SİSTEMİNE geçilmesine sebep kanununa göre Devlet ihtiyaç olduğunda topraklarında yaşayan Hıristiyan ailelerin 40 haneden 1 çocuk olmak üzere sağlıklı erkek çocuklarından birini alır. Devşirme her zaman ve ülkedeki tüm Hıristiyan ailelerden yapılmaz. İhtiyaç durumunda 3-5 yılda bir ve seçilen belirli bir yöreden yapılır. 8-18 yaş arası sağlıklı erkek çocuklar devşirilir. Devşirme yapılırken öncelik gönüllü olanlara verilmiştir. Eğer ailenin tek erkek çocuğu varsa ona dokunulmamıştır. Devşirilen çocuk önce Müslüman-Türk bir ailenin yanına verilerek Müslüman olması, Türk geleneklerini öğrenmesi sağlanır. Ardından ACEMİ OĞLANLAR OCAĞINA alınarak eğitilir. Eğitimin sonunda çocuğun ilgi ve kabiliyetine göre Yeniçeri ocağı, topçu ocağı vb. askeri ocaklara ya da Saray okullarına 3 TIMAR SİSTEMİTımar sistemi Osmanlı Devlet yönetiminin en önemli ayaklarından birisidir. Rahatlıkla diyebiliriz ki Osmanlı Devleti’ni çağdaşı devletlere göre ileriye götüren temel etkenlerden sistemi iyi anlayan birisi Osmanlı Askeri yapısı Osmanlı Ekonomik yapısı Osmanlı Toprak yapısının da büyük kısmını anlamış SİSTEMİ Osmanlı Devlet’inde savaşta yararlılık göstermiş askerlere ve bir kısım memurlara devletinkasasından doğrudan maaş vermek yerine geliri daha önceden belirlenmiş bir toprakparçasının DİRLİK vergi toplama hakkının Görev karşılığı vergi toplama hakkı verilen toprağa DİRLİK adı sahibi topladığı verginin bir kısmını kendi maaşı KILIÇ HAKKI olarak alırken geri kalan kısmıyladevletin önceden belirlediği sayıda atlı asker CEBELÜ "Cebe" zırh demektir. "Cebelü" ise zırhlı asker anlamına gelir. Tımar sisteminde yetiştirilen tamdonanımlı, savaşa hazır, atlı asker SİSTEMİ TOPRAĞIN İYİ DEĞERLENDİRİLMESİ ESASIÜZERİNE KURULMUŞ BİR SİSTEMDE TOPRAĞIN; MÜLKİYETİ, DEVLETE KULLANIM HAKKI KÖYLÜYE VERGİSİNİ TOPLAMA HAKKI, TIMARLI SİPAHİYE sisteminde toprak devletin malıdır. Dolayısıyla ne toprağı kullanan köylü, ne de vergisini toplayan Tımarlı sipahi toprağı satamaz ya da miras bırakamaz. Ancak; kanunlarla belirlenmiş görevlerini yaparlarsa, aynı şartlarla çocukları da bu haklardan SİPAHİNİN KÖYLÜYE KARŞI GÖREVLERİ Tımarlı Sipahi, köylünün güvenliğini sağlamak zorundadır. Köylünün ihtiyacı olan tarım aleti, tohum vb. konularda köylüye yardımcı olmak zorundadır. Köylüden vergiyi toplarken ona kolaylık TIMARLI SİPAHİYE KARŞI GÖREVLERİ Köylü vermesi gereken vergiyi vermezse Toprağı üç yıl üst üste ekmezse toprak elinden Toprağı iki yıl üst üste ekmezse ÇİFTBOZAN akçesi ile cezalandırılır. Üç yıl üst üste ekmezse toprak elinden Tımar sisteminde köylüye ekip biçmesi için verilen toprağa ÇİFT adı verilmiştir. Bir çiftçi ailesinin geçimini sağlayabilecek büyüklükte toprak demektir. bu büyüklüğü de bir çift öküzle ekilip dikilebilecek büyüklükte toprak olarak hesaplanmıştır. Köylüye Çift, yarım çift büyüklükte toprak verilmiştir. Bu yüzden sisteminin adını ÇİFT-HANE SİSTEMİ olarak da kabul SİSTEMİNDE DİRLİKLER GELİRLERİNE GÖRE 3’E Yıllık geliri 3000 akçe ile 20000 akçe arası olan dirlikleridir. Savaşta yararlılık gösteren askerlere verilir. Tımarlı sipahi topladığı vergilerin ilk 3000 akçesini “KILIÇ HAKKI” olarak alır. Geri kalan her 3000 akçe için bir CEBELÜ Yıllık geliri 20000 akçe ile 100000 akçe arası olan dirliklerdir. Savaşta yararlılık gösteren Tımarlı Sipahilere ve Orta dereceli devlet memurlarına verilir. Zeamet sahibi topladığı verginin ilk 20000 akçesini kendi maaşı olarak alır. Geri kalan her 5000 akçe için bir CEBELÜ Yıllık geliri 100000 akçeden fazla olan dirliklerdir. Padişaha, hanedan üyelerine ve Beylerbeyi, Vezir, Sadrazam gibi yüksek dereceli devlet memurlarına verilir. Has sahibi her 5000 akçe için bir CEBELÜ SİSTEMİNİN YARARLARI Devletin kasasından hiç para çıkmadan tam donanımlı, tamamı atlı, savaşa hazır bir ordu kurulur. Devletin kasasından para çıkmadan bazı memurların maaşı ödenmiş TIMAR SİSTEMİNİN MASRAFLARI AZALTTIĞI İÇİN EKONOMİYE FAYDASI VARDIR. ANCAK KESİNLİKLE BU SİSTEMDE DEVLET HAZİNESİNE PARA GİRMEZ. Tımarlı Sipahi aynı zamanda JANDARMA görevi üstlendiği için devletin merkezi otoritesi ülkenin pek çok yerine ulaşmıştır. Devlet vergi toplama külfetinden kurtulur. Ülke topraklarının en iyi şekilde değerlendirilmesi sağlanır. Toprak, boş bırakan köylünün elinden alınıp başkasına verildiği için üretimde devamlılık sağlanır. Topraklardan maksimum verim elde edilir. Toprağın mülkiyeti devlete ait olduğu için devlet otoritesine zarar verecek büyük toprak sahiplerinin ortaya çıkması önlenmiştir. Göçebe oğuzların yerleşik yaşama geçmesini 4 KURULUŞ DEVRİ OSMANLI ORDUSU OSMANLI KARA ORDUSUNU OLUŞTURAN İKİ ANA UNSUR OLAN KAPIKULLARI EN KALABALIK OLANI YENİÇERİLER İLE EYALET ASKERLERİ EN KALABALIK OLANI TIMARLI SİPAHİLER ARASINDAKİ FARKLARI ÖĞRENMEK PEK ÇOK SORUDA İŞİMİZE YENİÇERİLER Tamamı devşirmedir. Devlet hazinesinden doğrudan maaş alırlar. üç aydan üç aya alınan bu maaşa ULUFE denilir Büyük çoğunluğu yayadır. Yeniçerilerin tamamı yayadır. Barış zamanında Başkentte toplu halde yaşarlar. Başkenti ve Sarayı korurlar. Bu sayede devlet yönetimine sürekli etki etmişlerdir. Savaş zamanında, Osmanlı ordusunun merkez kuvvetlerini oluştururlar. Yükselme döneminden itibaren Fatih Sultan Mehmet dönemi, Tımarlı Sipahilere göre sayıları ve savaştaki önemleri ASKERLERİ TIMARLI SİPAHİLER Tamamı Türk'tür. Maaşlarını kendilerine Dirlik olarak verilen topraklardan topladıkları vergilerle alırlar. Büyük çoğunluğu atlıdır. Tımarlı Sipahilerin tamamı atlıdır. Barış zamanında kendi dirliklerinde, dağınık halde yaşarlar. Kendi dirliklerini korurlar. Bu yüzden devlet yönetiminde herhangi bir etkileri olmamıştır. Savaş zamanında, Osmanlı ordusunun sağ ve sol kanatlarını oluştururlar. Yükselme döneminden itibaren Fatih Sultan Mehmet dönemi, sayıları ve savaşlardaki önemi KARA ORDUSUA. KAPIKULU PİYADELERİ1. ACEMİ OĞLANLAR OCAĞI Devşirme sistemi ile devşirilen çocuklar bir süre Türk ailelerin yanında kaldıktan sonra bu ocağa alınır. Burada askerlik mesleği öğretilir. Buradaki eğitimden sonra KAPIYA ÇIKMA diğer ocaklara ya da saray okullarına YENİÇERİLER Kapıkullarının en temel ve kalabalık grubudur. Profesyonel askerdirler. Askerlik dışında bir iş yapmaları veya evlenmeleri yasaktır. Özellikle yükselme döneminden itibaren sayıları ve önemleri giderek artmış, padişahın otoritesini ve devletin merkezi gücünü dayandırdığı grup CEBECİLER “CEBE” zırh, silah anlamına gelir. Bu sınıf diğer askerlerin ihtiyaç duyduğu silah, zırh vb. bakım ve onarımını TOPÇULAR Top dökmek, Top mermisi yapmak ve Bu topları savaşta kullanmak bu sınıfın KAPIKULU SÜVARİLERİ Kapıkullarının atlı olan kısmıdır. Yeniçerilere göre daha üst rütbeli ve daha yüksek maaşlıdırlar. Örneğin bunlar Yeniçeriler gibi Kışlalarda kalmazlar. I. Murat zamanında İki grup olarak kurulmuşlardır. Yükselme döneminde bu sayı altıya kadar SİLAHTAR Doğrudan Padişaha bağlı bu askerler onun Tuğ ve silahlarını taşır, savaşta padişahın yanında durup onu EYALET ASKERLERİ1. TIMARLI SİPAHİLER Tımar sistemi içinde yetişen, tamamı atlı ve Türk olan askerlerdir. Tımarlı Sipahilerin yetiştirdiği askerlere CEBELÜ YAYALAR VE MÜSELLEMLER İlk düzenli Osmanlı ordusudur. Yayalar-piyade, müsellem-atlı demektir. Bunlara savaş zamanı günlük 2 akçe verilir. Diğer zamanlarda kendi topraklarında AZAPLAR Azap bekâr anlamına gelir. Anadolu’dan toplanan, dinç ve bekâr Türk gençleridir. Ordunun hafif yaya askerleridir. Savaşta en önde olan gruplardan AKINCILAR Sınır boylarının güvenliğini sağlamak. Ayrıca düşman ülkelerine akınlar düzenleyerek keşif, yıpratma seferleri 5 OSMANLI EKONOMİK SİSTEMİOSMANLI EKONOMİSİNİN KAYNAKLARI1. OSMANLI EKONOMİSİNİN İNSAN KAYNAĞI Osmanlı Devleti’nde vergiye tabi nüfusa REAYA yönetilenler denir. Tüm ekonomilerde olduğu gibi Osmanlı ekonomisinin temeli de İnsandır. Osmanlı Devleti Diğer Türk devletleri ile kıyaslandığında oldukça katı merkeziyetçi bir yapıyasahiptir. Buna rağmen II. Mahmut devrine kadar bir nüfus sayımı yapılmamıştır. Osmanlı Devleti’nin nüfus yapısı hakkındaki oldukça ayrıntılı bilgileri TAPU-TAHRİR kayıtlarında DEFTERLERİ ele geçirilen bir yerin vergiye tabi nüfus, tarla, bağ, bahçe, otlak alanı, hayvan sayısı, han, hamam gibi tabiri caizse iğneden ipliğe her şeyin kaydının tutulduğu Tapu-Tahrir defterleri Osmanlı Tarihçiliği için çok önemli Osmanlı Devleti bir yeri kılıçla ele geçirdiğinde fethedilmiş saymaz. ne zaman o yerin Tapu- Tahrir kayıtları çıkarılır. O zaman fethedilmiş Tapu-Tahrir kayıtları Osmanlı Devlet idaresi açısından da son derece önemlidir. Tımar dağıtımı başta olmak üzere devlet toprak yönetimini bu kayıtlar sayesinde bu kayıtlar devletin MERKEZİYETÇİ yapısının temel dayanaklarından birisi OSMANLI EKONOMİSİNİN TOPRAK KAYNAĞI Osmanlı toplumu hiç tartışmasız bir TARIM toplumudur. Osmanlı Devleti'nin başarısının sırrı ise Orta Çağ boyunca toprağı elinde tutup iyi değerlendirmeyi MİRİ ARAZİ Mülkiyeti devlete ait olan arazilerdir. Bu topraklar alınıp-satılamaz, Miras bırakılamaz. Devredilemez. Bu toprağı ekip biçen çiftçi karşılığında vergisini topraklar pek çok kısma Tımar sistemindeki topraklardır. Dirlikler gelirlerine göre 3’e ayrılır. - TIMAR- ZEAMET- HASPAŞMAKLIK Geliri Saray kadınlara ayrılan topraklardır. Padişah annesi, kardeşi, kızı, karısı Geliri Kale muhafızlarına ve Tersane giderlerine ayrılan Geliri sınır boylarındaki askerlere verilen Devlete karşı yaptıkları önemli bir hizmet karşılığı devlet adamlarına mülk olarakverilen İLTİZAM sisteminde geliri kişilere açık artırma ile ihale edilen topraklardır. Bu toprakların kazancı doğrudan devlet hazinesine gelirleri hayır kurumlarının masrafları için şahıslar tarafından vakfedilmiş MÜLK ARAZİ Mülkiyeti şahıslara ait olan arazidir. Kişi kendi malı olan bu toprak üzerinde her türlü tasarruf hakkına sahiptir. İstediği gibi alıp-satabilir. Miras bırakabilir. topraklar iki kısma ARAZİ Mülkiyeti Müslüman çiftçiye ait olan mülk topraklardır. Kişi devlet sınırları içinde bumülke sahip olabildiği için ÖŞÜR vergisi öder. Toprak ismini bu vergiden ARAZİ Mülkiyeti Gayrimüslim çiftçiye ait olan mülk topraklardır. Kişi devlet sınırları içinde bu mülke sahip olabildiği için HARAÇ vergisi öder. Toprak ismini bu vergiden Osmanlı Devletinde toprakların büyük çoğunluğu miri arazidir. Bu sayede; Avrupa’dakifeodalite benzeri büyük toprak sahipleri, Köle işçi sınıfı ortaya OSMANLI EKONOMİSİNİN KAYNAKLARI ÜRETİMA. TARIM Osmanlı Devleti’nin en büyük gelir kaynağı TARIMDIR. Devlet tarımın düzenli olarak yapılabilmesini sağlamak için TIMAR sistemini HAYVANCILIK Osmanlı Devleti’nin tarımdan sonraki en önemli gelir kaynağı hayvancılıktır. Hayvancılık genelde KONAR-GÖÇER halk tarafından yapılmıştır. Hayvan üreticileri sahip oldukları hayvanların karşılığı olarak devlete ADET-İ AĞNAM ağnamvergisi TİCARET Osmanlı Devleti’nin kurulduğu topraklar önemli ticaret yollarının geçiş güzergâhındadır. Ancak bu yollardaki tam kontrolü kuruluş dönemi boyunca sağlayamamıştır. Kuruluş döneminde İpek Yolu'nun Anadolu'dan geçen kolları üzerinde hâkimiyet kurulmuştur. Bu yollardan İpek yolu üzerinde tam hâkimiyet Fatih Sultan Mehmet döneminde İstanbul'unfethi ile sağlanmıştır. Baharat yolu üzerinde tam hâkimiyet ise Yavuz Sultan Selim döneminde Mısır'ın fethi Osmanlı Devleti İpek ve Baharat yollarından gerektiği kadar faydalanamamıştır. Çünkü Buyolları ele geçirdiği dönem, Avrupalıların Coğrafi Keşifler sayesinde bu yollara alternatif olan HintDeniz yolunu keşfettikleri döneme denk hem dış, hem de iç ticareti artıracak önlemler almıştır. Ticaret teşvik edilmiş, ticaret mallarından düşük vergi alınmıştır. Bu amaçla devlet tarafından çeşitli teşkilatlar kurulmuş ya da teşvik TEŞKİLATI Ticaret yolları üzerinde kurulan bu teşkilat yolcuların ve habercilerin konaklama, yemek gibiihtiyaçlarını karşılamıştır. Menziller bir atın hiç durmadan gidebileceği mesafeye göre Ana yolların ve geçitlerin güvenliğinden sorumlu görevlilerKAPAN HANI Şehirlere gelen mallardan sadece tek bir cinsin toptan satış yeridir. Bir malın fiyatında oluşabilecek dengesizliği önlemek için, Karaborsacılığa izin vermemek için şehre gelen mallar kapan hanlarında toplanmış ve herkese eşit fiyattan dağıtılmıştır. NARH Unkapanı, Yağkapanı Yukarıda saydığımız sebeplerden dolayı devletin, bir malın satış fiyatını belirlemesine NARH uygulaması TEŞKİLATI Osmanlı şehirlerinde esnaf ve zanaatkârların bir malı hem üretip hem satanlar bir araya gelerek oluşturdukları meslek örgütüdür. Şehirlerde her meslek grubu HİRFET kendi loncasına sahiptir. Lonca, devlet nezdinde yasallığı olan, devletin şehirlerdeki üretim, fiyat, kalite vb. kontrol etmesini sağlayan GÖREVLERİ Esnaflar arasında yardımlaşma ve dayanışmayı sağlamak İhtiyacı olan esnafa kredi vermek Üretimin şartlarını ve kalitesini belirlemek Malların satış fiyatını belirlemek bunu yaparken hem üreticinin hem de tüketicinin hakları gözetilir. Usta-çırak ilişkisi içinde mesleğe yeni eleman yetiştirmek Yetişen yeni elemanlara şehrin ihtiyacına göre dükkân açma hakkı vermek GEDİKLONCA'NIN YAPISI Lonca’da 6 kişiden oluşan ustalar kurulu vardır. Bunlardan ŞEYH aralarından en yaşlısı ve loncanın başıdır. KETHÜDA loncayı dışarıda temsil eder, devletle olan ilişkileri düzenler. EHL-İ HİBRE mesleğin bilirkişileriDİKKAT Lonca teşkilatı hiç bir esnafın iflas etmesine, geçinemeyecek duruma düşmesine izin vermez. Ancak hiç bir esnafın da diğerlerinin zararına çok zenginleşerek devlet otoritesine rakip güçler haline gelmesine de izin Bu yüzden 18. yüzyılda Avrupa Sanayi inkılâbını gerçekleştirirken Osmanlı ülkesinde bunun için gereken SERMAYE BİRİKİMİ Osmanlı'da genel olarak Tüccarlığı Gayrimüslim Tebaa, Esnaflığı Müslüman tebaa HAZİNESİNİN BAŞLICA GELİR KAYNAKLARI Şer’i ve Örfi vergiler Gümrük gelirleri Ganimet İslam hukukuna göre ganimetin 1/5’i devletin hakkıdır. Maden, Orman ve Tuzla gelirleri Bağlı devletlerden alınan vergiler İltizam sistemi Bu sistem devletin artan nakit para ihtiyacına bağlı olarak giderek yaygınlaşır.OSMANLI DEVLETİ’NDE UYGULANAN BAŞLICA VERGİLEROsmanlı Devleti’nde uygulanan vergiler Şer’i ve Örfi olmak üzere iki bölüme ŞER’İ VERGİLER Kaynağı İslam dini olan ÖŞÜR Müslüman çiftçiden alınan toprak ve ürün vergisidir. Çiftçinin ürettiği ürün üzerinden ayni mal cinsinden alınır. Kelime anlamı 10 da 1 HARAÇ Gayrimüslim çiftçiden alınan toprak ve ürün vergisidir. Çiftçinin ürettiği ürün üzerinden ayni mal cinsinden alınır. Oranı öşürden biraz daha fazladır. 7'de 1 gibi3. CİZYE Baş vergisi Gayrimüslim erkeklerden askerlik çağı boyunca askeri gitmemelerinin karşılığı olarak alınan vergidir. Gayrimüslim kadın, çocuk ve yaşlıdan ÖRFİ VERGİLER Kaynağı, Eski Türk töresi, Hükümdar iradesi ve Fethedilen bölgelerdeki eski ÇİFT RESMİ Devlete ait toprağı ekip biçen köylüden alınan vergilerin genel Resm-i Bennak Devlete ait toprağı ekip biçen Müslüman ve evli köylüden alınan çift Resm-i Mücerret Devlete ait toprağı ekip biçen Müslüman ve bekar köylüden alınan çift Resm-i İspenç Devlete ait toprağı ekip biçen gayrimüslim köylüden alınan çift Çiftbozan akçesi Toprağı 2 yıl üst üste ekmeyerek çiftini bozan köylüden alınan ADET-İ AĞNAM Hayvan üreticilerinden sahip oldukları hayvan sayısına göre alınan BAC-I PAZAR Pazarlarda malını satan kişilerden alınan NİYABET RÜSÜMU Yöneticilerin yaptıkları resmi iş karşılığı aldıkları BAD-I HAVA CERİME Suçlulardan alınan AVARIZ AKÇESİ Olağanüstü hal vergisidir. Acil durumlarda devletin nakit ihtiyacını karşılamak için alınabilenbir Avarız akçesinin diğer vergilerden en önemli farklı sürekli bir vergi Osmanlı’da BAC, RESM, RÜSUM hatta yerine göre ADET kelimeleri vergi anlamına gelebilir. 5. ÜNİTE DÜNYA GÜCÜ OSMANLI DEVLETİDÜNYA GÜCÜ OSMANLI DEVLETİ 1453- 1600 YÜKSELME DÖNEMİYükselme döneminin 1453 İSTANBUL'UN FETHİ ile başlayıp 1579 SOKULLU MEHMET PAŞA'NIN ÖLÜMÜYLE sona erdiği kabul DÖNEMİ PADİŞAHLARI FATİH SULTAN MEHMET II. MEHMET II. BAYEZİD YAVUZ SULTAN SELİM I. SELİM KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN II. SELİM SARI SELİM SOKULLU MEHMET PAŞA III. MURAT SOKULLU MEHMET PAŞAKONU 1 FATİH SULTAN MEHMET DÖNEMİFATİH SULTAN MEHMET II. MEHMET Fatih ikinci kez tahta çıktığında yapmayı planladığı her şeyin ön şartı olarak İstanbul’un fethinigörmüş, bu yüzden hemen fethin hazırlıklarına FETHİ’NİN NEDENLERİSİYASİ SEBEPLER Bizans’ın Osmanlı topraklarının ortasında yer alması ve Osmanlı topraklarını ikiye bölüyor olması. Bizans’ın sürekli Osmanlı şehzadelerini ve Anadolu Türk beyliklerini Osmanlı Devleti’nekarşı kışkırtması Bizans’ın Avrupa’dan yardım istemesi sonucu sürekli Haçlı seferlerine neden SEBEPLER Peygamberimizin İstanbul’un fethi ile ilgili hadisi “ İstanbul elbet bir gün alınacaktır. Onufethedecek komutan ne güzel komutandır, onu fethedecek asker ne güzel askerdir.”EKONOMİK NEDENLER İstanbul’un İpek yolunun geçiş güzergâhında olması ve doğu-Batı ticaretini kontrol etmesiİSTANBUL’UN FETHİ İÇİN YAPILAN HAZIRLIKLAR Anadolu Hisarının tam karşısına RUMELİHİSARI BOĞAZKESEN yaptırıldı. Böylece İstanbul’un Karadeniz bağlantısı kesildi ve buradan gelecek yardımlar engellendi. Avrupa’dan yardım gelmemesi için Macaristan, Sırbistan, Eflak ve Venedik ile antlaşmalar yapıldı. Karamanoğullarının üzerine gidildi. Karamanoğullarının barış istemesi üzerine affedilerek antlaşma yapıldı. İstanbul’a denizden yardım gelmesini önlemek, İstanbul’u denizden de kuşatmak için 400 parçalık bir donanma yapıldı. Bu donanma Marmara denizindeki adaların fethi ile görevlendirildi. “ŞAHİ” adı verilen büyük kuşatma topları döküldü. Bizans imparatorunun akrabası olan Mora despotlarından yardım almaması için akıncı beyleri Mora’nın fethine gönderildi. Bizans’ın İstanbul çevresindeki VİZE ve SİLİVRİ kaleleri fethedildi. Tekerlekli kuşatma kuleleri yapıldı. Kuşatma sırasında aşırtma gülleler atabilen HUMBARA bizzat Fatih Sultan Mehmet tarafından icat Humbara bugünkü HAVAN TOPU olarak hala kullanılan önemli bir KUŞATMAYA KARŞI YAPTIĞI HAZIRLIKLAR Papa’dan ve Avrupa’dan yardım istediler. Gelecek bu yardım karşılığında Ortodoks kilisesinin Katolik kilisesine bağlanması dahi kabul edildi. Osmanlı gemilerinin Haliç’e girmesini engellemek için Haliç’in ağzı büyük zincirlerle kapatıldı. Surlar onarıldı ve kuvvetlendirildi. Şehre 1 yıl yetecek yiyecek ve Su stoklandı. Bizans kuşatmada en çok Rum Ateşi denilen GREJUVA’YA VE FETİH Tüm bu hazırlıkların ardından Osmanlı ordusu 6 Nisan 1453'te İstanbul'u kuşattı. 18 Nisana kadar toplarla surlar yıkılmaya çalışıldı. Ancak Savunmacılar kuvvetlerinin büyük kısmını kara surlarına yığdığı için istenilen sonuç elde edilemedi. Fatih, kuşatmanın başarılı olabilmesi için denizden de saldırmak gerektiğini, bunun içinde Haliç'e girilmesi gerektiğini biliyordu. Bir kaç kez Osmanlı donanması Haliç'in önündeki zinciri kesmeyi denediyse de başarılı olamadı. Bu sırada İstanbul'un yardımına gelen Dört Ceneviz gemisinin Osmanlı donanmasını aşarak Haliç'e girmeyi başarması genç Padişahı çok kızdırmış, askerlerin moralini bozmuştur. Rivayete göre öfkeden deliye dönen padişah atını denize sürerek "Bre nasıl yenilirsiniz" diye haykırmıştır. Fatih tüm ümitlerin söndüğü bir anda dünya tarihine geçecek bir karar verir. Kasımpaşa sırtlarından açılacak bir yolla gemiler karadan Haliç'e indirilir. 23 Nisan sabahı Haliç'te Osmanlı gemilerini gören Bizans savunması büyük bir çöküntü yaşar. Nihayetinde 54 gün süren kuşatma büyük fedakârlıklarla 29 Mayıs 1453'te başarıyla sonuçlanır. İstanbul FETHİNİN TÜRKTARİHİ AÇISINDAN SONUÇLARI Osmanlı Devleti’nde Kuruluş devri bitti, YÜKSELME dönemi başladı. Osmanlı Devleti’nin Anadolu ve Rumeli’deki toprakları birleşti. Yani toprak bütünlüğü sağlandı. İpek yolu ve Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan ticaret yolunun kontrolü Osmanlı Devleti’ne geçti. İstanbul, Osmanlı Devleti’nin 3. ve son başkenti oldu. Osmanlı Devleti ve Fatih Sultan Mehmet Türk-İslam dünyasında büyük bir saygınlığa kavuştu. II. Mehmet, FATİH unvanını Fatih Sultan Mehmet İstanbul'un fethi ile elde ettiği sınırsız otorite sayesinde Osmanlı Devletini bir CİHAN Devleti Cihanşümül haline getirecek pek çok önemli adım FETHİNİN DÜNYA TARİHİ AÇISINDAN SONUÇLARI Ateşli silahların surlar üzerindeki etkisi anlaşıldı ve ne kadar sağlam olursa olsun her surun yıkılabileceği ispatlandı. BU FEODALİTENİN GİDEREK ZAYIFLAMASINA ve Merkezi Krallıkların giderek güçlenmesine sebep oldu. Ticaret yollarının Türklerin eline geçmesi Baharat yolu da Memlüklerin elinde Avrupalıları yeni yollar aramaya itti. Bu arayış COĞRAFİ KEŞİFLERİ ortaya çıkardı. İstanbul’dan kaçan Bizanslı bilim adamları İtalya’ya giderek burada RÖNESANS’IN doğmasına ortam hazırladılar. 1000 yıllık ömrüyle tarihin en uzun süren devletlerinden biri olan Bizans Doğu Roma devleti yıkıldı. Orta Çağ bitti, YENİÇAĞ KİLİSESİNİN DURUMU İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi Hıristiyanlığın iki mezhebinden birisinin merkeziydi. Fatih, İstanbul’un fethinden sonra Patrikhanenin İstanbul da kalmasına izin Osmanlı Devleti Ortodoks Mezhebinin koruyucusu haline geldi. Osmanlı Devleti bu sayede topraklarında yaşayan Hıristiyanları kontrol altında tutabilecekti. Hıristiyanların birliği, dolayısıyla Haçlı zihniyetini parçalamak II. MEHMET DÖNEMİ DİĞER FETİHLERDİKKAT Fatih İstanbul'un fethi ile elde ettiği sınırsız otorite sayesinde; Daha önce oluşan olumsuz düşünceleri İlk taht tecrübesi silmiş, Çandarlı Halil Paşa başta olmak üzere iktidarını gölgeleyen kişileri yok etmiş, Başta Yeniçeriler olmak üzere tüm orduyu disiplin altına almış, Osmanlı devlet yönetiminde yaptığı bir dizi değişiklik ile iktidarını güçlendirmiş ve Devleti çok daha merkeziyetçi bir kimliğe Kurmayı düşündüğü CİHAN DEVLETİ "CİHANŞÜMÜL DEVLET" için fetihlere BALKAN FETİHLERİ Belgrat hariç tüm Sırbistan fethedildi. Eflak fethedildi. Bosna ve Hersek fethedildi. Boğdan fethedildi. Arnavutluk fethedildiNOT Balkan yerine batıdaki fetihler denilse idi Mora ve İtalya’nın Otranto fetihleri de bubaşlığa BİZANS’I DİRİLTME UMUTLARININ YOK EDİLMESİ Mora Fethedildi. Trabzon Rum İmparatorluğu yıkıldı. Ve Trabzon Bizans İmparatoru ile akraba olan Trabzon Rum İmparatorluğu ve Mora despotları yok edilerek ileride hiç kimsenin Bizans’ı tekrar kurmaması AKDENİZ HAKİMİYETİNİN SAĞLANMASI İÇİN YAPILAN FETİHLER Mora fethedildi. Zenta, Kefalonya, Ayamavra gibi yunan adaları alındı. İtalya Seferi ile OTRANTO kalesi Fatih Otranto’yu fethederek İtalya’ya ayak basmıştır. ROMA KAYZERİ OLMA AMACINDADIR. Ancak ondan sonra gelenler bu kalenin önemini anlayamamış ve kale tekrar KARADENİZ HÂKİMİYETİNİN SAĞLANMASI İÇİN YAPILAN FETİHLER Cenevizlilerden, AMASRA alındı. İsfendiyaroğullarından, SİNOP alındı. Trabzon Rum İmparatorluğu yıkıldı ve Trabzon Bu üç fetihle Karadeniz’in Anadolu sahilleri egemenlik altına alındı. İstanbul’un fethini bunaekleyebiliriz Cenevizlilerden, KIRIM Böylece Karadeniz bir Türk gölü haline ANADOLU TÜRK SİYASİ BİRLİĞİNİN SAĞLANMASI İÇİN YAPILAN FETİHLER Sinop alındı. Karamanoğullarından Niğde, Konya, Karaman alındı. AKKOYUNLULAR ile OTLUKBELİ savaşı ANADOLU SİYASİ BİRLİĞİNİ SAĞLAMAK İÇİN YAPILAN FETİHLER Amasra Fethedildi. Trabzon fethedildi Sinop alındı. Karamanoğullarından Niğde, Konya, Karaman alındı. AKKOYUNLULAR ile OTLUKBELİ savaşı SAVAŞI 1473 FATİH / UZUN HASANOTLUKBELİ SAVAŞININ NEDENLERİ Her iki hükümdarın da Türk-İslam dünyasının lideri olmak istemesi. Uzun Hasan’ın Anadolu Türk Birliğini tehdit etmesi. Uzun Hasan’ın Osmanlı Devleti’nin düşmanı olan Venedik, Trabzon Rum İmparatorluğu, Karamanoğulları ile ittifak SAVAŞININ SONUÇLARI Savaş Osmanlı Devleti’nin kesin galibiyeti ile sonuçlandı. Akkoyunlu devleti yıkılma sürecine girdi. Bu Devletin yerine İran’da daha tehlikeli bir devlet olan Şİİ SAFEVİ DEVLETİ kuruldu. Anadolu Türk Birliğinin kurulması için önemli bir adım OSMANLI-MEMLÜK İLİŞKİLERİ Memlük devleti halifeyi koruması altında bulundurduğu için İslam dünyasının lideri durumundaydı Ancak İstanbul’un fethiyle Peygamber müjdesine ulaşan Fatih ve Osmanlı Devleti bu konuda Memlüklere rakip olmaya başladı. Bu dönemde yaşanan HİCAZ SU YOLLARI MESELESİ ilişkilerin daha da bozulmasına neden oldu. Buna karşılık fatih döneminde Memlüklerle herhangi bir savaş VENEDİKLİLER İLE SAVAŞ VE İLK İMTİYAZLAR Venedikliler ile 16 yıl süren savaşlarda Osmanlı Devleti Karada, Venedik ise Denizlerde üstünlük sağlamıştır. Sonuçta Venedikliler ile 1473 İSTANBUL ANT. göre Venedik’te Osmanlı Devleti de savaşta aldıkları yerleri geri verecek Venedik Osmanlı Devleti’ne savaş tazminatı ve vergi verecek Osmanlı Devleti Venedik’e bazı ticari ayrıcalıklar İMTİYAZLAR Venedikli tüccarlar Osmanlı topraklarında serbestçe ticaret yapabilecek. Venedik İstanbul’da sürekli elçi bulundurabilecek. BALYOS Osmanlı ülkesinde Venedikli tüccarlar ile Osmanlı tüccarı arasındaki davalara Osmanlı makamları bakacak; Ancak Osmanlı ülkesine iki Venedikli tüccar arasındaki davalara Venedikliler İMTİYAZ KAPİTÜLASYON VERİLME NEDENLERİ Avrupa Hıristiyan birliğini parçalamak Akdeniz ticaretini canlandırmak. Doğudan gelen malları Venedikliler aracılığıyla Batı’ya 2 II. BAYEZİD DÖNEMİ II. BAYEZİD DEVRİ YÜKSELME DÖNEMİ İÇİNDEKİ DURAKLAMA DÖNEMİ OLARAK KABUL EDİLİR. BU DÖNEMDE FETİHLER DURMA NOKTASINA NEDENLERİ Cem Sultan İsyanı Şahkulu ve Nur Halife İsyanları II. Bayezid’in kişiliğiCEM SULTAN İSYANI Fatih döneminde sonu gelmez seferlerden, savaşlardan yorulan yeniçeriler, daha çok Fatih’e benzeyen Cem Sultan’ı değil de daha sakin karakterli olan Bayezit’i desteklediler. Ancak Cem Sultan bunu kabul etmedi ve ağabeyine karşı taht mücadelesine girdi. Bu mücadeleyi kaybedince Memlüklere sığındı. Tekrar Rumeli’ye geçip savaşmayı planlarken ST. JEAN ŞOVALYELERİ tarafından önce Fransa’ya sonra Papa’ya götürüldü. Cem Sultan’ı Osmanlı’ya karşı kullanmaya çalıştılar. Bunu başaramayınca da 1 Cem Sultan İsyanı Osmanlı Devletinin bir iç sorunu iken DIŞ SORUN haline 2 Cem Sultan'ın Avrupalıların elinde olması II. Bayezid'in Avrupa'ya yönelik herhangi bir fetih hareketinde bulunmasına engel VE NUR HALİFE İSYANLARI Akkoyunlu Devleti’nin yıkılması ile İran’da ŞAH İSMAİL tarafından Şİİ SAFEVİ DEVLETİ kuruldu. Safevi Devleti II. Bayezit’in izlediği pasif politikadan yararlanarak Anadolu’da yoğun şekilde Şii propagandası yapmaya başladı. Bu Şii faaliyetleri sonunda ŞAHKULU ve NUR HALİFE isyanları çıkmış, özellikle Şahkulu isyanı güçlükle Anadolu'da tüm bunlar yaşanırken, Şii faaliyetleri ve isyanlar artarken Yavuz Sultan Selim Trabzon Sancakbeyidir. Babasının pasif politikasını eleştirerek ona karşı harekete geçer. Ayrıca tahta çıktığında önce doğu meseleleri ile ilgilenmesi de bu YARDIM İspanya’da Hıristiyanlar birleşerek yüzyıllardır burada yaşayan Müslüman ve Yahudileri ENDÜLÜS EMEVİLERİ katletmeye başlamıştır. Bunun üzerine yardıma giden Osmanlı denizcileri Müslümanları Afrika’ya, Yahudileri Anadolu’ya Osmanlı devleti burada yaşananlara engel olamadığı gibi yeterince yardım da edememiştir. Bunun sebebi II. Bayezid'in izlediği pasif politika ve Cem Sultan'ın Avrupalıların elinde SAVAŞLARI Fatih döneminde bozulan ilişkiler Özellikle Cem Sultan’a yardım ettikleri için savaşa dönüşmüş, 16 yıl süren savaşlarda iki tarafta bir sonuç Cem Sultan Olayı Osmanlı’nın bir iç sorunu iken bir DIŞ SORUN haline 3 YAVUZ SULTAN SELİM DÖNEMİ Babasına karşı isyan ederek tahta çıkan ilk Osmanlı şehzadesidir. Babasına karşı iki kez savaşmış, her ikisinde de yenilmesine rağmen yeniçerilerin desteğini alarak tahta Fatih devrinde sonu gelmez seferlerden yorulan yeniçeriler bu yüzden Cem Sultan'ı desteklememişlerdi. II. Bayezid devrindeki pasif politikadan rahatsız olmuşlar, onları yeni fetihlere taşıyacağına inandıkları Şehzade Selim'i Sultan Selim 8 Yıllık hükümdarlığı boyunca sadece doğu ile uğraşan tek Osmanlı padişahıdır. Ayrıca tahtta kaldığı süre ile kıyaslanınca en çok toprak kazanan, Osmanlı Hazinesini en çok dolduran Osmanlı Yavuz Sultan Selim Osmanlı Hazinesini ağzına kadar doldurmuştur. Neslinden gelenlere "Bundan böyle hazine benim mührüm ile açılıp, kapansın. Ta ki bir başkası hazineyi benden daha fazla doldurana kadar" diye vasiyet etmiştir. Osmanlı Devleti yıkılına kadar Hazine hep Yavuz'un mührü ile açılıp SEFERİ ÇALDIRAN VE TURNADAĞ SAVAŞLARIİRAN SEFERİNİN SEBEPLERİ Yavuz Trabzon’da Sancak beyi iken Anadolu’daki Şii tehlikesinin ve Safevi Devleti’nin Osmanlı Devleti için ne kadar tehlikeli olduğunu görmüştür. Yavuz Osmanlı Devletini yıkabilecek bir tehlikenin TİMUR BELASINDA olduğu gibi ancak doğu'dan geleceğini düşünmüştür. Önce Doğu'da güvenliği sağlayıp sonra Batı'ya yönelmeyi düşünmüştür. Bu yüzden tahta çıkar çıkmaz İRAN SEFERİNE SEFERİ ÇALDIRAN SAVAŞI / TURNADAĞ SAVAŞI1. ÇALDIRAN SAVAŞI 1514NEDENLERİ İki hükümdarın Yavuz Sultan Selim- Şah İsmail Türk-İslam dünyasının lideri olmak istemesi. Şah İsmail’in, Anadolu’da Şii propagandası yapması. Safevilerin Orta Asya’dan gelen Türklerin Anadolu’ya girmesini engellemesi. Bu yüzden İskân siyasetini olumsuz etkilemesi. Yavuz’un İpek Yolu’nun Van-Tebriz hattını ele geçirmek istemesiSONUÇLARI Savaş Osmanlı Devleti’nin galibiyeti ile sonuçlandı. Anadolu’daki Şii tehlikesi ortadan kalktı. Tebriz, Musul, Kerkük Osmanlı topraklarına TURNADAĞ SAVAŞI 1515 İran seferi dönüşünde DULKADİROĞULLARI Beyliği ile Turnadağ Savaşı yapıldı. Maraş, Elbistan dolayları alınarak bu beyliğe son ANADOLU TÜRK BİRLİĞİ KESİN OLARAK SAĞLANDI. Dulkadiroğullarının alınması ile Osmanlı Devleti Memlük Devleti ile komşu olmuş ve Osmanlı-Memlük ilişkileri SEFERİ MERCİDABIK VE RİDANİYE SAVAŞLARIMISIR SEFERİ’NİN SEBEPLERİ Abbasi halifesi Memlük himayesi altında olduğu için Memlük Devleti’nin İslam dünyasının lideri durumunda olması. Özellikle İstanbul’un fethinden itibaren iki devletin İslam liderliği konusunda rekabete girmesi. BAHARAT Yolu’nun Mısır’dan geçmesi ve Memlüklerin kontrolünde olması. Memlüklerin Osmanlı Devleti’nin düşmanları ile işbirliği yapması. Yavuz S. Selim’in Dulkadiroğulları beyliğine son SULTAN SELİM; 1515 MERCİDABIK 1516 RİDANİYESAVAŞLARINDA MEMLÜKLERDEVLETİNİ YIKMIŞ VE MISIR’ SEFERİNİN SONUÇLARI Memlük Devleti yıkıldı. Memlük Devleti’ne ait olan MISIR, SURİYE, FİLİSTİN, HİCAZ KUTSAL TOPRAKLAR Osmanlı topraklarına katıldı. HALİFELİK Osmanlı Devleti’ne 1 Osmanlı Devleti böylece TEOKRATİK devlet özelliği 2 Osmanlı Padişahları uzun süre 1774 Küçük Kaynarca Ant. Kadar Halifeliğin siyasi gücünden yararlanma ihtiyacı 3 Yavuz, Memlükler gibi Abbasi soyunu koruyarak Halifeliği devam ettirmemiştir. Bu unvanı kendisi kullanmıştır. Yani Halife unvanını kullanan ilk Osmanlı Padişahıdır. Kutsal Emanetler İstanbul’a getirilmiştir. İslam dünyasının lideri Osmanlı Devleti oldu. Baharat yolu Osmanlı kontrolüne Osmanlı Devleti Baharat Yolundan yeterince faydalanamamıştır. Çünkü Avrupalılar Hint Deniz Yolu'nu keşfetmiş ve Akdeniz ticaretinin önemi azalmıştır. Osmanlı Devleti Büyük bir zenginlik elde etti. Kuzey Afrika’daki ilk toprak Mısır fethedildi. Böylece ileride Kuzey Afrika’nın fethi için önemli bir üs elde edildi. Venedik Kıbrıs için Memlüklere ödediği vergiyi Osmanlı Devleti’ne ödemeye 4 KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN DÖNEMİMUHTEŞEM SÜLEYMAN / İÇ İSYANLAR Sultan Süleyman, Batılıların verdiği isimle MUHTEŞEM SÜLEYMAN, doğu dünyasında ise KANUN YAPAN SÜLEYMAN. Onun 46 yıllık saltanatı Osmanlı Devleti'nin en parlak Sultan Süleyman Yavuz Sultan Selim’in tek oğludur. Yani taht mücadelesi yapmak zorunda kalmamıştır. Babasından her alanda zirvede bir devlet devralmıştır. Tecrübeli devlet adamları, Düzenli ve çağın en modern silahlarını kullanan bir ordu, Ağzına kadar dolu bir hazine, Doğu’da rakibi olmayan, Türk-İslam dünyasının lideri durumunda olan bir Sultan Süleyman Tahta ilk çıktığında İÇ İSYANLAR ile İSYANLAR1. CANBERDİ GAZALİ İSYANI Memluk komutanlarından olup, Yavuz’un Memluk seferinde Osmanlılara karşı savaşmışMemlükler yıkılınca Yavuz’un gözüne girmeyi başarmış ve Şam valiliğine tayin ölümüyle, Memluk Devleti’ni yeniden kurmak için isyan etti. İsyan bastırıldı. 1521NOT Bağımsız bir devlet kurmayı amaçladığı için siyasi nitelikli bir AHMET PAŞA İSYANI Mısır’a vali olan Ahmet Paşa buradaki Memlük kalıntılarının da kışkırtması ile bağımsız olmak içinisyan etti. Uzun uğraşlar sonunda isyan bastırıldı. 1524NOT Bağımsız bir devlet kurmayı amaçladığı için siyasi nitelikli bir KALENDEROĞLU İSYANIDevletin göçebe yaşam süren Şii Türkmenleri denetlemek istemesi veBazı Sipahilerin Tımarlarının ellerinden alınması isyanın çıkış CELALİ AYAKLANMASI özelliği gösterir. 1527’de Sosyo-ekonomik nitelikli bir BABA ZÜNUN İSYANIYozgat’ta ki Bozok Türkmenleri kendilerine belirlenen vergiyi ağır bularak isyan Şii desteği de vardır. İsyan 1527’de Sosyo-ekonomik, hatta dini nitelikli bir DÖNEMİ BATIDA GELİŞMELERDİKKAT Kanuni Sultan Süleyman Dönemi, Osmanlı Devleti'nin gücünün zirvesine ulaştığı birdönemdir. Ancak bu dönemde doğu'da Osmanlı İmparatorluğu yükselirken, Batı'da yani Avrupa'dabaşka bir güç yükselmektedir. Kutsal Roma Germen İmaratorluğu ve bu devletin kurucusudurumundaki HABSBURG HANEDANI, Kanuni'nin en büyük rakibi Kutsal Roma Germenİmparatoru Şarlken'dir. Avusturya Kralı Ferninand Şarlken'in kardeşidir. Bu aile Macaristan tahtındada hak iddia OSMANLI-MACARİSTAN İLİŞKİLERİA. BELGRAT’IN FETHİ Macar Kralı Layoş, Kutsal Roma-Germen İmparatoru Şarlken’e güvenerek Osmanlı Devleti’nedüşmanca davranmış, elçisinin öldürmüştür. Bunun üzerine sefere çıkan kanuni BELGRAT’I fethetti. 1521Böylece Orta Avrupa’nın kapıları Türklere açıldı. Sırbistan’ın fethi MOHAÇ MEYDAN SAVAŞI 1526 Macaristan’ın Belgrat’ı geri almak içinsaldırması ve Şarlken’in eline esir düşen Fransa Kralınınyardım istemesi üzerine Macaristan üzerinesefere çıkan Kanuni sadece 2 saat sürenMohaç meydan savaşı Macarları Budin Macar Başkenti fethedildi. VeMacaristan Osmanlı egemenliğine girdi. Osmanlı Devleti’nin Orta Avrupa egemenliği güçlendi. Osmanlı Devleti Avusturya ile komşu oldu ve çok uzun sürecek Osmanlı-Avusturya Savaşın sadece 2 saat sürmesi Osmanlı Devleti'nin askeri açıdan Avrupa'dan ne kadar üstünolduğunu OSMANLI-AVUSTURYA İLİŞKİLERİA. I. VİYANA KUŞATMASI 1529 Avusturya Kralı Ferdinand Macaristan Kralı ile akrabalığı HABSBURG HANEDANI dolayısıylaMacaristan üzerine hak iddia ediyordu. Ferdinand’ın, Budin’i alması üzerine sefere çıkan Kanuni Budin’i geri aldığı gibi, Ferdinand’ı savaşazorlamak için Viyana’yı kuşattı. Ancak kuşatmaya hazırlıklı gelinmemesi ve kışın yaklaşması üzerine kuşatmayı kaldırarak ALMANYA SEFERİ 1532 VE İSTANBUL ANTLAŞMASI 1533 Ferdinand’ın Budin’i kuşatması üzerinetekrar sefere çıkan Kanuni hem Ferdinand’ıhem de ağabeyi Şarlken’i Kutsal RomaGermen İmparatoru / HABSBURGHANEDANI savaşa zorlamak için Almanyaiçlerine kadar ilerledi. Ancak her ikisi de karşısına çıkmayıncageri döndü. Bu seferin dönüşünde Avusturyaile İSTANBUL ANTLAŞMASI 1533 göre Avusturya Macaristan işlerine karışmayacak Avusturya Arşidük’ü Kralı protokol bakımından Osmanlı Sadrazamına denk sayılacakDİKKAT Bu madde, Avusturya'nın Osmanlı üstünlüğünü kabul etmesi anlamına ZİGETVAR SEFERİ 1566 İstanbul antlaşması da sorunu çözmemiş ve mücadele devam etmiştir. Avusturya’nın Erdel’e saldırması üzerine sefere çıkan kanuni Zigetvar kalesini kuşattı. Kuşatma sırasında vefat Osmanlı Devleti ile Avusturya arasındaki mücadele 18. yüzyılın sonlarına kadar devam OSMANLI- FRANSIZ İLİŞKİLERİ VE KAPİTÜLASYONLARKanuni Sultan Süleyman; Fransa’yı yanına çekerek Avrupa haçlı birliğinin oluşmasını engellemek, Akdeniz ticaretini canlandırmak, Doğu’dan gelen malları Fransızlar aracılığıyla Batı’ya satmakGibi amaçlarla Fransa’ya bazı Kapitülasyonlar Ayrıcalık Fransız tüccarlar Osmanlı topraklarında serbestçe ticaret yapabilecek ve başka ülke tüccarına göredaha az vergi ödeyecek. Türk tüccarlarda Fransa’da aynı haklardan yararlanacak. Bir Fransız tüccar ile bir Türk tüccar arasındaki anlaşmazlığa Türk makamları bakacak Osmanlı ülkesinde iki Fransız tüccar arasındaki anlaşmazlıklara Fransız hakim bakabilecekYORUM Bir devletin, başka bir devletin topraklarında mahkeme kurabilmesi egemenlik haklarındanbir taviz olarak sayılabilir. Bu antlaşma iki ülke hükümdarı hayatta kaldığı sürece geçerli Antlaşma bu haliyle devleti değil, yalnızca imzalayan kişileri bağlar durumdadır. YaniKapitülasyonlar henüz sürekli DÖNEMİ DOĞUDA GELİŞMELER Yavuz Sultan Selim döneminde İran’daki Şii Safevi Devleti’ne büyük bir darbe vurulmuştu. Şah İsmail’in ölümünden sonra yerine oğlu Şah Tahmasb geçti ve düşmanca siyaseti sürdürdü. Kanuni döneminde Osmanlı Devleti Batı’da Avusturya ile mücadele ederken; Doğu’da sürekliSafeviler ile mücadele etmiştir. Kanuni, İran üzerine 4 büyük sefer düzenlemiştir. Bu seferlerden en ünlüsü I. İran seferi olan IRAKEYN İki Irak seferlerin sonunda; Bağdat, Karabağ, Revan, Nahçıvanele geçirilmiş Safevilerin isteği üzerine AMASYAAntlaşması 1555 göre Karabağ, Nahçıvan, Revan, BağdatOsmanlı Devleti’nde kalacak Antlaşma 25 yıl geçerli olacakANLAŞMANIN ÖNEMİ Amasyaanlaşması Osmanlı Devleti ile İranarasında yapılan ilk DÖNEMİ DENİZLERDE GELİŞMELERDİKKAT Kanuni Sultan Süleyman devri Osmanlı denizciliğinin zirvesidir. Bunda Akdeniz’de korsanlıkyapan Hızır reisin Osmanlı hizmetine girmesinin etkisi büyüktür. Kanuni’nin daveti ile İstanbul’agelen Hızır Reis, BARBAROS HAYREDDİN PAŞA adıyla Osmanlı donanmasının KAPTAN-I DERYA’ RODOS’UN FETHİ 1521 Rodos Akdeniz’dekorsanlık yapan SaintJean şövalyelerinin elinde idi. Rodos’un Fethi ile Suriye-Mısır deniz yolunun CEZAYİR’İN OSMANLI DEVLETİ’NE KATILMASI 1534 Akdeniz’de Hıristiyanlara karşı mücadele eden Hızır reis ve kardeşleri İlyas ve Oruç reisler Cezayir’iele geçirmişlerdi. Kanuni’nin daveti ile Hızır Reis Osmanlı hizmetine girdi. Böylece Cezayir de Osmanlı toprağı haline PREVEZE DENİZ ZAFERİ 1538 Hızır Reis BARBOROS HAYREDDİNPAŞA Osmanlı hizmetine girerek Kaptan-ıDerya olduktan sonra Akdeniz hâkimiyetinisağlamak için seferler yapmaya ait pek çok kaleyi fethetti. Bu faaliyetlerden rahatsız olan AvrupalıDevletler Roma-Germen İmp. Şarlkenöncülüğünde birleşerek büyük bir haçlıdonanması oluşturdular. Bu ittifaka; Roma-Germen, Papa,İspanya, Portekiz, Venedik katıldı. Donanmanın başına ünlü Cenevizli ANDREA DORİA getirildi. Haçlı donanmasının büyük sayı üstünlüğüne rağmen Kurt kapanı taktiğini kullanan BARBAROSHAYREDDİN PAŞA büyük ustalıkla savaşı Preveze Deniz Zaferi denizlerde kazandığımız en büyük başarıdır. Bu zaferden sonra Venedik, Mora ve Dalmaçya kıyılarını Osmanlı Devletine bırakmıştır. Böylece Akdeniz'de üstünlük Osmanlı Devleti'ne TRABLUSGARP’IN FETHİ 1551 Rodos’un fethinden sonra Trablusgarp’a yerleşen Saint Jean şövalyelerinin elinden Trablusgarp CERBE DENİZ ZAFERİ 1560 Preveze yenilgisinin intikamını almak isteyen Haçlılar yeni bir donanma meydana getirdi. Osmanlı Donanması CERBE ADASINI kuşattığı sırada saldırdı. Buna rağmen savaş Osmanlı Devleti’nin galibiyeti ile Bu zafer Preveze’den sonra kazandığımız en büyük ikinci zaferdir. Bu zaferle Kuzey Afrika kıyılarındaki Osmanlı üstünlüğü MALTA KUŞATMASI 1565 Malta’ya yerleşen Saint Jean şövalyelerinin Akdeniz’de Müslüman gemilerine saldırması üzerineMalta kuşatılmıştır. Kuşatma sırasında TURGUT REİS şehit düşmüştür. Bunun üzerine kuşatma SAKIZ ADASI’NIN FETHİ 1566 Anadolu’ya çok yakın olan bu ada Cenevizlilerin elinde idi ve bu ada için vergi veriyorlardı. Bu vergiyi kesince ada Böylece Batı Anadolu kıyılarının ve Boğazların güvenliği HİNT DENİZ SEFERLERİ Coğrafi keşiflerin en önemlilerinden biri Hint Deniz yolunun keşfidir. Bu yolu keşfeden Portekizliler Hindistan’daki Müslümanlara zarar verince GÜCERAT hükümdarıOsmanlı Devletinden yardım 4 sefer yapılmıştır. MISIR VALİSİ SÜLEYMAN PAŞA, PİRİ REİS, MURAT REİS, SEYDİ ALİ REİS genel olarak BAŞARISIZolmuştur. Yani Hint OkyanusundakiPortekiz egemenliği BAŞARISIZLIĞIN NEDENLERİ Osmanlı Devleti’nin Hint Deniz Yolunun önemini kavrayamaması Seferlerin siyasi amaçlardan çok yardım amacıyla yapılması Osmanlı donanmasının okyanus koşullarına dayanıklı olmaması Hint Denizinin Osmanlı gemicileri tarafından tanınmaması Yardım isteyen Hint Müslümanlarının gereken desteği vermemesiHİNT DENİZ SEFERLERİNİN SONUÇLARI Seferlerden istenilen sonuç alınamadı, Portekizliler Hint Okyanusu’ndan çıkarılamadı. Yemen, Aden ve bazı kaleler ile Habeşistan’ın bir kısmı Osmanlı topraklarına katıldı. Arap Yarımadası tamamen Osmanlı Devleti’nin egemenliğine girdi. Kızıldeniz ve Basra Körfezi, Osmanlı denetimine 5 SOKULLU MEHMET PAŞA DÖNEMİII. SELİM VE III. MURAT DÖNEMLERİSokullu Mehmet Paşa; Kanuni’nin son döneminde Sadrazam olmuş, Tüm II. Selim dönemi boyunca ve III. Murat döneminin ilk yıllarında bu görevi sürdürmüştür. Özellikle II. Selim’in devlet işleri ile ilgilenmemesi Sokullu Mehmet Paşa daha etkili bir halegetirmiş ve sayesinde devletin yükselişi devam Mehmet Paşa’nın, 1579 tarihinde ölümüyle Osmanlı Devleti’nde Yükselmedöneminin bittiği, Duraklama döneminin başladığı kabul SADRAZAMLIĞI DÖNEMİNE DENK GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER1. KIBRIS’IN FETHİ 1571 Venediklilerin elinde bulunan Kıbrıs Osmanlı Devleti’nin Doğu Akdeniz egemenliğine gölgedüşürüyordu. Ayrıca 3 taraftan Osmanlı topraklarının tehdit eder durumdaydı. Venedik’in Kıbrıs için ödediği vergiyi vermemesi üzerine Kıbrıs’ın fethine karar FETHİ İLE Doğu Akdeniz’deki Osmanlı egemenliği kesinleşti. Baharat yolu güvenlik altına alındı. Anadolu’nun savunması için bir iç güvenlik hattı oluşturuldu. İNEBAHTI deniz bozgununa neden İNEBAHTI DENİZ BOZGUNU Osmanlı Devleti’nin Kıbrıs’ı fethi Avrupa’da büyük tepkiye neden oldu ve bir Haçlı donanmasıkuruldu. Osmanlı donanması İnebahtı denilen yerde büyük bir bozguna İnebahtı denizlerde uğradığımız dört büyük felakettenilkidir. Ayrıca Osmanlı, Avrupa ilişkileri açısından bir dönümnoktasıdır. Avrupalıların gözündeki yenilmez Türk imajının yıkıldığıandır. Avrupalılar Türklerin de yenilebileceğini görmüştür. Bu yüzden İnebahtı Bozgunu Avrupalılaraçısından son derece Bu iki gelişme tarihe Sokullu Mehmet paşa'nın Venedik elçisine yatığı benzetme ile Mehmet Paşa, Venedik elçisine hitaben "Siz bizim sakalımızı kestiniz. İNEBAHTI, Biz isesizin kolunuzu kestik KIBRIS. Kesilen sakal daha gür bir şekilde tekrar çıkar. Ama kesilen kol tekrargeri gelmez." TUNUS’UN FETHİ 1574 İnebahtı’nda yakılan Osmanlı donanmasının yerine kısa sürede yenisi yapıldı. İnebahtı yenilgisini telafi etmek için Tunus İspanyollardan LEHİSTAN’IN OSMANLI HİMAYESİNE ALINMASI 1575 Lehistan kralının ölmesi üzerine Fransa, Almanya ve Rusya nüfuz mücadelesine girdiler. Osmanlı devleti Fransa'nın desteğini alarak Erdel prensi Baturi'yi Lehistan kralı seçtirdi. Böylece Lehistan Osmanlı himayesine Lehistan'ın Osmanlı himayesine girmesiyle Osmanlı Devleti'nin egemenlik sahası BALTIKDENİZİ'NE kadar FAS’IN HİMAYE ALTINA ALINMASI 1578 Fas’ı ele geçirmek isteyen Portekizliler baştaolmak üzere Haçlılarla yapılan Vadi-üs-seyl VadiüsSebil savaşında Portekizliler Fas’tan atılmış veFas himaye altına Osmanlı egemenliği ATLAS OKYANUSUNAkadar ulaşmıştır. KUZEY AFRİKA’NIN fethi SOKULLU MEHMET PAŞA’NIN KANAL PROJELERİSÜVEYŞ KANALI PROJESİ Sokullu Mehmet Paşa Akdeniz ileKızıldeniz’i birbirine bağlayacak bir kanalaçmayı Baharat yolu ve Akdeniz ticareti tekrarcanlanacak, Hint deniz yolu için Portekizlilerle yapılanmücadelede Akdeniz’deki Proje tasarı aşamasında kalmış, Aynı kanal 1869’da Fransızlar tarafından İTİL-TEN PROJESİ Sokullu Mehmet paşa Don ve Volganehirlerinin birbirine en çok yaklaştığı noktada birkanal açarak Karadeniz ve Hazar Denizini birbirinebağlamayı İpek yolu ticareti yeniden canlanacak, İran’la yapılan savaşlarda donanmadanyararlanılabilecek, Orta Asya Türkleri ile irtibat sağlanabilecek, Rusların güneye inmelerine engel Belirlenen kanal mesafesinin üçte biri kazılmasına rağmen, mevsimin kışa yaklaşması, askerarasında erzak sıkıntısı ve Kırım Hanının isteksiz davranması nedeniyle Don – Volga projesi yarıdakaldı. Don – Volga kanalı 1952 yılında Ruslar tarafından KANAL PROJESİ Sokullu Mehmet Paşa İzmit körfezi, Sapancagölü, Sakarya nehri arasına bir kanalaçarak Karadeniz’i Marmaradenizine bağlayacak ikinci bir boğaz İstanbul boğazının yükü hafifleyecek,Doğu Karadeniz’den gelecek kereste bu Bu proje hiçbir zaman hayata 6 15. VE 16. YÜZYILLARDA AVRUPA İstanbul’un fethi ile Yeni Çağ’ın başladığı kabul edilir. Bu çağın başlangıcına denk gelen günümüz Avrupa’sının temellerinin atıldığı çok önemli gelişmeler meydana Teknolojik gelişmeler Feodalite’nin çözülüşü Coğrafi keşifler Rönesans ReformTEKNOLOJİK GELİŞMELERBARUT Avrupalılar, Haçlı seferleri sırasında barut’u Müslümanlardan öğrendiler. Barutun ateşli silahlarda kullanılmaya başlaması ve İstanbul’un fethi sırasında top teknolojisindemeydana gelen gelişme güçlü ve sağlam surların bile toplarla yıkılabileceğinin anlaşılmasıFeodalite’nin yıkılış sebeplerinden birisi Avrupalılar, Haçlı seferleri sırasındaPusulayı usturlap Müslümanlardan öğrendiler. Ayrıca pusuladaki sapma açısını hesapladılar. Pusula sayesinde açık denizlere güvenle Coğrafi keşiflerin sebeplerinden birisi VE MATBAA Avrupalılar Endülüs Müslümanlarından kağıt yapımını,Haçlı seferleri sırasında matbaayı öğrendiler. Böylece çok sayıda kitap basılabildi. Bilgi herkesin kolayca ulaşabileceği bir hale geldi. Bu Rönesans ve Reform’un sebeplerinin en önemlisi ÇÖZÜLÜŞÜ Feodalite Derebeylik, Kavimler Göçü’nden itibaren Avrupa’da ortaya çıkan ve nerdeyse bin yıldevam eden siyasi rejimin ve sosyal tabakalaşmanın adıdır. Feodalite toprak egemenliğine dayalı federal bir yönetim sistemidir. Bu sistem 15. Yüzyıldan itibaren birçok sebepten ötürü zayıflamaya SEBEPLER Haçlı seferlerine katılan derebeyleri yahayatlarını ya da servetlerini azaldıkça merkezi krallıklargüçlenmiştir. İstanbul’un fethi sırasında top teknolojisindemeydana gelen gelişme güçlü ve sağlamsurların bile toplarla yıkılabileceği anlaşıldı. Coğrafi keşifler iki açıdan feodalite zarar vermiştir1. Keşifleri finanse eden Krallar bulunan yerlerden çok büyük zenginlik elde ederek Keşiflerle birlikte toprak yerini para ve ticarete bıraktı. Böylece derebeyleri güç kaybederkenburjuvalar onların yerini almaya başladı. Çifte Gül Savaşları İngiltere Kralı ile İngiliz derebeyleri arasında yapılan bu iç savaşı Kral kazandıve güç kazandı. Yüzyıl Savaşları İngiltere ve Fransa arasında yapılan bu savaşta Fransa yenildi. Fransa’dakiderebeylerinin güçten düşmesine, Kralın güçlenmesine neden ZAYIFLAMASININ SONUÇLARI Bu siyasi değişim süreci Katolik Kilisesi’nin çıkarlarına uymuyordu. Çünkü feodal sisteminbölünmüşlüğünden en iyi yararlanan kurum kiliseydi. Kralların güçlenmesi, feodal yapıyı siyasi güçolarak kullanan kilisenin de siyasi otoritesini kaybetmesi anlamına geliyordu. Orta ÇağAvrupa’sında papalık, dinin merkezi olmasının dışında siyasi güce de sahipti. Krallar papanınelinden taç giyerdi. Böylece otoriteleri papa tarafından verilmiş olurdu. Fakat XV. yüzyılda feodalsistemin zayıflaması, kralların papalara karşı üstünlük sağlanması Avrupa’nın siyasi ve sosyalyaşamında büyük değişikliklere yol açtı. Avrupa'da yeni değerler önem kazandı. Krallar güçlerini artırmak için keşifleri ve bilimselfaaliyetleri desteklediler. Bu da Coğrafi Keşiflere, Rönesans ve Reforma neden KEŞİFLERNEDENLERİ Önemli ticaret yolları İpek-Baharat Türklerin eline geçmişti. Avrupalı tüccarlar Doğu’nunAsya’nın zenginliklerine ilk elden ulaşmak istiyordu. Teknolojik gelişmelerle pusula pratik hâle getirilip kullanılmaya başlandı. Coğrafya bilgisi gelişti. Avrupalılar açık denizlere dayanıklı, yelkenli ve hızlı gemiler yaptılar. Ayrıca Avrupalıların dünyayı öğrenmek ve Hıristiyanlığı yaymak istemeleriBAŞICA KEŞİFLERAmerika kıtasının keşfi Cristof Colomb Amerika kıtasına ilkulaşan Avrupalı denizcidir. Ancak gittiği yerin yeni bir kıta olduğunufark edemedi. Bunu ilk fark eden kişi AmericoVespuçi deniz yolunun keşfi Portekizli denizci Bartelmi Diaz AfrikaKıtasının batı sahillerini dolaşarak en güneyucuna ulaştı. Ümit burnu / Fırtınalar burnu. Bir başka Portekizli denizci Vasco dö Gama aynı yoldan ilerleyerek Hindistan'ın Kalikütlimanına ulaştı. Böylece Hint deniz yolu yuvarlak olduğunun ispatı Macellan, Dünyanın yuvarlak olduğunu ispatlamak için yola çıktı. Ancak Yolculuk sırasında öldü. Onun başlattığı seyahati filosunun ikinci kaptanı Del Kano Yeni ülkeler, medeniyetler, bitki ve hayvan çeşitlerinin varlığı öğrenildi. Avrupa ülkeleri yeni pazarlar buldu. Sömürge imparatorlukları ortaya çıktı. Ticaret yollarının güzergâhı değişti. Akdeniz limanları önem kaybederken Atlas Okyanusukıyısındaki limanlar önem kazanmaya başladı. Keşfedilen yerlere Avrupa’dangöçler oldu. Böylece Hıristiyanlıkyayılma alanı buldu. Coğrafi keşifler, Avrupa’nınekonomik yapısında büyükdeğişikliklere neden oldu. Değerlimadenlerin yeni kıtalardanAvrupa’ya gelişiyle bu zamanakadar zenginlik ölçüsü olan toprak,yerini altın ve gümüşe bıraktı. Soylular eski imtiyazlarınıkaybettiler. Ticaretle uğraşanburjuva sınıfı zenginleşti. Keşifleri destekleyen krallargüçlendi ve kilisenin etkisi azaldı. Avrupa’nın zenginleşmesi ilesanata ve bilime değer verenMesen sınıfı oluştu. Rönesans’a neden oldu. Kiliseye duyulan güven azaldı. Reform’a neden oldu. Keşifler insanlar üzerinde merak, araştırma ve yeni şeyler keşfetme arzusu uyandırdı. Bu durumAvrupa’nın bilim, düşünce ve dinî hayatında önemli değişikliklere yol açtı. Keşiflerden sonra, baştaİtalya olmak üzere Avrupa’da düşünce ve kültür hareketleri başladı. Rönesans-ReformCOĞRAFİ KEŞİFLERİN OSMANLI DEVLETİ’NE ETKİSİ Önemli ticaret yollarının güzergâhı değişti. Böylece Osmanlı Devleti büyük miktarda gümrükgelirini kaybetti Keşfedilen yerlerden Avrupa’ya büyük miktarda değerli maden geldi. Bu madenin Osmanlıülkesine girmesi Enflasyonun ortaya çıkmasına neden oldu. Dünya'daki ekonomik sistem değişti. Orta Çağ'da güç ve zenginlik kaynağı toprak idi. Şimdi onunyerini para aldı. Yani artık insanlar ve devletler daha fazla para kazanmak adına üretim ve ticaretyamaya başladılar. Merkantilizm Osmanlı Devleti buna adapte olmakta YENİDEN DOĞUŞ Kelime anlamı yeniden doğuş olan, XV ve XVI. yüzyıllarda Avrupa ülkelerinde görülen bilim, güzelsanatlar ve edebiyat alanındaki gelişmelerin tümünü ifade eder. Esasen Avrupalıların Orta Çağ boyunca unuttukları Antik Yunan ve Roma uygarlıklarınınfelsefesine geri dönüşünü ifade Orta Çağ Avrupa’sının baskıcı Skolâstik düşüncesine karşı çıkarak, insan ve doğa sevgisini temelalan düşünce sistemidir. Hümanizm İtalya’da, edebiyatta ortaya çıkmıştır. Hümanizm edebiyatla sınırlı kalmamış mimari vegüzel sanatları da İTALYA DA BAŞLAMASININ NEDENLERİ İtalya’nın İslam uygarlıklarıyla yakın ilişki içinde olması, İstanbul’un fethinden sonra İtalya ya giden bilginlerin Latince eserleri çevirmeleri, Zengin şehir devletlerine sahip olan İtalya’da bilimsel ve kültürel çalışmalarındesteklenmesi, Mesen sınıfı İtalya’nın ticaret merkezi olması, değişik medeniyetlerle sürekli bir etkileşim içinde NEDENLERİ Haçlı Seferleri ile Müslüman dünyasından öğrendikleri matbaayı geliştirmeleri, Coğrafi keşiflerle zenginleşen Avrupa’da sanatı ve sanatçıyı koruyan Mesen sınıfının oluşması, Kiliseye duyulan güvenin azalması ve Skolâstik düşüncenin önemini kaybetmesi, Yetenekli sanatçı ve bilim insanlarının yetişmesi, Eski Yunan, Roma antikite ve İslam medeniyetine ait eserlerin incelenmesiyle akılcı düşünceninortaya SONUÇLARI Avrupa’da resim, heykel, edebiyat ve mimari en üst düzeyde gelişme gösterdi. Eski eserler ve daha önce papaların çevirisine izin vermedikleri İncil, Latinceden Avrupa dillerineçevrilerek okunduğu için kiliseyeve din adamlarına duyulan güvensarsıldı. Böylece Reformhareketlerine zemin hazırlandı. Skolâstik düşünce yıkılarak yerinideney ve gözleme dayalı pozitifdüşünceye bıraktı. Pozitif ve özgür düşünce, bilimalanında yeni buluşların ortayaçıkmasına yol Rönesans Avrupa dışında OSMANLI DEVLETİ’NE ETKİSİ Osmanlı Devleti, XV ve XVI. yüzyıllarda bilim, teknik ve mimaride Avrupa’dan çok ileri sebeple Osmanlı Devleti Avrupa’da yaşanan bu gelişmelerden yararlanma ihtiyacı duymadı. Ancak Avrupa devletleri, Rönesans’ın etkisiyle oldukça hızlı bir gelişme süreci yakalamış anlamı olarak reform, esasa bağlı kalınarak yeniden düzenleme ve geliştirme olarak ise XVI. yüzyılda Almanya’dan başlayarak öncelikle Hıristiyan Katolik dünyasını etkisialtına alan, Hıristiyanlık inancını yeniden yorumlama ve tanımlama NEDENLERİ Papalar, inananlar üzerinde aşırı birdenetim mekanizması oluşturarak bir dinadamından çok bir imparator gibi hareketediyorlardı. Avrupa topraklarının büyük bölümünekilise aracılığıyla sahip olan papalarzenginlik ve lüks içinde yaşıyorlardı. Genişhalk kitleleri ise kilisenin ekonomikuygulamaları altında fakirliğe mahkûmedilmişti. Papalar ve din adamları Endülüjans adı verilen belge karşılığı Tanrı adına insanları bağışlayabiliyor,Kişileri Aforoz ederek dinden çıkartıyorlardı. Papalar aynı zamanda siyasi güce de sahiptiler. Kralların papanın elinden taç giyip otoritesinionaylatması bunun en önemli GELİŞİMİ XVI. yüzyılın başlarında büyük hümanist bilgin Erasmus da ahlaki yozlaşmaya ve boş inançlarakarşı Katolik Kilisesi’nde liberal bir reformun gerekliliğini savunmuştu. Martin Luther, 1517’de Wittenberg Kilisesi’nin kapısına doksan beş maddeden oluşan bildirimetnini astı. Metin protesto ediyorum diye başlıyordu. Papalık ve Katolikliği savunan Roma – Cermen İmparatorluğu’yla Luther’i savunan Almanprenslikleri arasında yaşanan çatışmalar sonunda Katolikler, Augsburg Ogsburg Antlaşması’yla1555 Protestan mezhebinin varlığını resmen kabul ettiler. Luther’in fikirleri bütün Avrupa’da yayılmaya başladı. Fransa’da Reform hareketleri kanlıçatışmalara neden oldu Kalven’in başlattığı Kalvenizm, Nant Fermanı ile resmen tanındı. Reformu İngiltere de Kral VIII. Henry başlattı. Anglikan Kilisesi’ni kurarak Katolik Roma Kilisesi’ylebağlarını kopardı. Ayrıca İskoçya’da Presbiteryenlik, İsveç, Norveç, Danimarka’da Protestanlık mezhebi kabul SONUÇLARI Avrupa’da mezhep birliği parçalandı. Katolikliğin yanında Protestanlık, Kalvenizm, Anglikanizm,gibi yeni mezhepler ortaya çıktı. Papaların ve din adamlarının saygınlığı azaldı. Katolik kilisesinin otoritesi sarsıldı. Bozulan imajınıdüzeltmek için kendi içinde düzenlemeler yaptı. Papa krallar üzerindeki etkisini kaybetti. Kilise, topraklarını büyük ölçüde kaybetti. Eğitim ve öğretim kilisenin elinden alınarak laik eğitim sistemi kuruldu. Kültürel bilimsel gelişmelerde kilise etkisinin azalmasıyla daha serbest bir ortam OSMANLI DEVLETİ’NE ETKİLERİ Kanuni dönemine rastlayan Reform hareketleri Osmanlı Devleti tarafından yakından takipedildi. Avrupa’da Hıristiyan birliğinin parçalanması Osmanlı Devleti’nin önem verdiği bir nedenle Luther’in faaliyetleri Kanuni tarafından desteklendi. Reform Osmanlı Devleti’nde bulunan gayrimüslimler arasında yaşanmadı. Bunun en önemlinedeni ise Osmanlı Devleti’nin Hıristiyan halka geniş haklar vermesidir. Osmanlı Devleti Ortodoksdin adamlarının halk üzerinde baskı oluşturmasına izin vermemiş, böylece ruhban sınıfının siyasigüç elde etmesi engellenmiştir. Onları din ve eğitim işlerinde serbest bırakmıştır. Ayrıca Avrupa’da kanlı mezhep savaşları yaşanırken Osmanlı toplumu içindeki Hıristiyanlar refahve mutluluk içinde Bu gelişmeler genelde Neden-Sonuç ilişkisi açısından soru olarak karşımıza çıkar. Bu konudadikkat etmemiz gereken husus şudur Merkezi krallıkların güçlenmesi, Coğrafi Keşifler ve Rönesansaşağı yukarı aynı dönemlerde yaşanan gelişmelerdir ve birbirlerine etki ederler. ReformHariç Reform ise bunlardan daha sonradır ve ortaya çıkmasında diğer gelişmeler etkilidir. 6. VE 7. ÜNİTELER KLASİK DÖNEM OSMANLI KÜLTÜR VEMEDENİYETİKONU 1 MERKEZ TEŞKİLATIA. HÜKÜMDAR Merkeziyetçi bir yapıya sahip olan OsmanlıDevleti’nin yönetiminin merkezindePADİŞAH vardır. Padişahlar Fatih, döneminden itibaren CÜLUSTÖRENİ ile tahta çıkarak kılıç kuşanmışlardır. Tahta çıkan Padişah mutlak yönetme gücünesahiptir. Son söz hakkı kendisinde olmaklaberaber yönetimle ilgili bazı yetkilerini devletadamları eliyle kullanır. Padişahlar Şer’i kanunlara aykırı olmamak şartıyla Kanun koyma gücünü Kanunname, ferman,berat çıkararak kullanmışlardır. Bu uygulama Osmanlı hukukunun ÖRFİ kısmını Padişahların kanun koyma gücüne sahip olmaları eski Türk devlet geleneğinden kaynağınıalır. Türklerde hükümdarlığın en büyük alametlerinden birisi KUT taşımak, diğeri ise TÖRE yapabilmegücüne sahip Osmanlı Devletinde hükümdar, veraset sistemi ve şehzadelerin yetiştirilmesi konularını ayrıntılıbir şekilde Kuruluş dönemi Osmanlı Kültür ve Medeniyeti 3. Ve 4. Üniteler ders notunda SARAY Merkeziyetçi bir yapıya sahipolan Osmanlı Devleti için Saray, Devlet yönetiminin merkezi, Aynı zamanda Padişahınkişisel yaşantısının geçtiği yerdir. Saray kısmındaanlatacaklarımız TOPKAPISARAYI’ SARAYI Fatih Sultan Mehmet’in yaptırdığı Topkapı sarayı, yaklaşık 400 sene boyunca devletin idaremerkezi ve Osmanlı padişahlarının evi olmuştur. Zamanla ortaya çıkan ihtiyaca göre çeşitli eklemeler yapılarak bugünkü halini almıştır. İçinde yakın insan bölüme BİRUN DIŞ SARAY Sarayın dış bölümüdür. Birun ahalisi Yeniçeri Ağası, Altı Bölükhalkı, Cebeciler, Topçular, Çaşnigirler, Seyisler,Müteferrikalardır. Birun ahalisi gündüz buraya gelir, akşamevlerine döner. Birun BABUSSADE kapısı ile Enderun’ ENDERUN İÇ SARAY Sarayın iç bölümüdür. Harem burada olduğu için padişahın özel yaşantısının geçtiği bölümdür. Aynı zamanda Osmanlı Devleti’ne yüksek dereceli devlet adamı yetiştiren bir çeşit Mektebi 2. Murad zamanında kurulan Enderun Mektebi gerçek şahsiyetine Fatih SultanMehmed zamanında kavuşmuştur. Devşirme sistemi ile Hıristiyan ailelerden toplanan çocuklar Türk ailelerin yanında Müslümanolup, Türk kültürünü öğrendikten sonra bir seçime tabi tutulurlar. Seçimde başarılı olanlar ENDERUN'A alınırlar. Burada hem eğitim ve öğretimlerini görürler; hem de Sarayın çeşitli hizmetlerini giren çocuklar sırasıyla;1. BÜYÜK ODA Enderun’un hazırlık sınıfı durumunda olan bu odalarda2. KÜÇÜK ODA Türkçe, Arapça, Farsça, Cirit, Koşu, vs. dersleri SEFERLİ ODASI Bu odanın öğrencileri eğitim ve öğretimin yanında pratik yaparlar, padişahın gittiğiyerlere giderler, Enderun halkının çamaşırlarının yıkanması ve tertibiyle DOĞANCILAR ODASI Hünkârın av doğanlarının bakımı ve yetiştirilmesi, saray kuşlarının bakım veüretimi, av ve avcılık hizmetlerini yerine KİLER ODASI Enderun ve saray halkının her türlü yiyecek ve içecek ihtiyaçlarını HAZİNE ODASI Buradaki öğrenciler hazinenin açılıp kapanması ve korunmasını sağlarlar, hazineyeparanın giriş ve çıkışını deftere HAS ODA Enderun’un en yüksek, en son ve en seçkin kademesidir. Defalarca testlerden geçerler,bundan sonra da bizzat padişaha takdim edilirlerdi. Amirlerine “hasodabaşı” denirdi. Has odadakalanlar Hırka-i Saadet odasını temizlemek, mukaddes emanetleri muhafaza etmek, kandilgecelerinde öd ağacı yakmak ve gül suyu dökmek gibi sorumlulukları da vardı. Hünkâr müezzini, sırkâtibi, sarıkçıbaşı, başçavuş gibi padişahın hususi hizmetinde bulunanlar da genellikle bu odadanseçilirdi. Bu odaların her birinde yaklaşık 2 yıl hem eğitim hem de hizmet görerek 15 yıllık bir eğitimin ardından En son Has odada hizmetini tamamlayanKAPIKULU, ÇIKMA usulü ile Taşrada ya da Birun’da Bunların en küçük rütbelisi Sancakbeyi’dir. Yani Enderun eğitiminin sonunda yüksek derecelidevlet memuru olarak mezun olurlar. Bugünkü Vali'ye karşılık gelir.NOT Taşraya görevlendirilen Kapıkulları Haremden evlendirilirler. Çünkü bunların gittikleri yerlerdeyerel bağlantılar kurması istenmemiştir. Bu bir yönden iyi olurken diğer yandan Kapıkullarının halktankopuk bir hayat sürmelerine neden HAREM Osmanlı’da harem, herkesin giremediği bir ortamdı. Sözcük olarak harem "dokunulmaz, kutsal"anlamına gelir. Harem’in sorumlusu HAREM AĞASI’dır. Ayrıca Padişahın Annesi VALİDE SULTAN ve Padişaha çocuk doğurmuş olan eşi HASEKİSULTAN Haremin etkili İki temel fonksiyonu Padişahın özel yaşamını sürdüğü ve eş bulduğu yerdir. Fatih'le birlikte şehzadeler yabancı hanedanlarla evlenmeyi bıraktıklarından bu çok önemli vehanedanın devamı için vazgeçilmez bir Bir okuldur. Yani Enderun'un kadınlar için karşılığıdır. Enderun da yetiştirilen gençlerle sarayda eğitim almış cariyelerin evlendirilmesiyle sadecedevlete bağlı yönetici bir zümre DİVAN-I HÜMAYUNDİVAN-I HÜMAYUN'UN İŞLEVİ Bugünkü anlamda BAKANLAR KURULUNA benzer. Divan-ı Hümayun idari, askeri, ekonomik, toplumsal her türlü meselenin görüşülüp kararverildiği bir çeşit meclistir. Burada padişaha ait olan yasama, yürütme veyargı güçlerini temsil eden en üst görevliler yeralır. Ve bu güçler Padişah adına kullanılır. Ayrıca Divan-ı Hümayun halkın her türlüşikâyetlerini iletebildiği, Kadı kararlarına itirazedebildiği en yüksek karar organıdır. Divan-ıHümayun bu yönüyle bugünkü YARGITAY’ HÜMAYUN'UN KURULUŞU Divan-ı Hümayun Orhan Bey tarafından kurulmuştur. I. Murat zamanında bazı düzenlemeler yapılmıştır. Vezirlerin sayısı artmış, Sadrazamlık,Kazaskerlik, Defterdarlık makamları oluşturulmuştur. Klasik dönemde Divan-ı Hümayun’un işleyişini ve görevlerini belirleyen Fatih SultanMehmet olmuştur. Kanunname-i Ali OsmanDİKKAT Fatih’in yaptığı değişikliklerden biri Divan toplantılarına Padişahın katılmayarak Sadrazamınbaşkanlık etmesidir. Padişah toplantıya katılmamış ancak ilgisiz de kalmamıştır. Bir perdeninarkasından Divan toplantılarını HÜMAYUN ÜYELERİSADRAZAM VEZİR-İ AZAM Osmanlı Devleti’nde Padişahtan sonraen yetkili kişidir. Bugünkü BAŞBAKAN’A benzetilebilir. Padişaha ait olan yürütme gücününbaşında olan kişidir. Padişahın VEKİL-İ MUTLAK’IDIR. SEYFİYE sıfatla; Ülkeyi yönetmek Her türlü devlet memurunun atanması veya görevden alınması, Divan-ı Hümayun toplantılarına başkanlık etmek, Padişah olmadığında SERDAR-I EKREM sıfatıyla ordunun başında sefere çıkmak KUBBEALTI VEZİRLERİ Divan toplantılarına katılıp görüş bildirirler. Ayrıca ihtiyaç halinde Vezir-i Azam’ın görevlendirdiği konularla ilgilenirler. Bugünkü DEVLET BAKANLARINA benzetilebilirler. Divan toplantıları Kubbealtı denilen yerden yapıldığı için Kubbealtı vezirleri denilir. I. Murat döneminde sayıları 2 iken sonraki dönemlerde 7’ye kadar çıkmıştır. Vezirlik en yüksek Taşra görevi olan Rumeli Beylerbeyliğinden sonra gelen son derece yüksekbir makamdır. SEYFİYE Kadı ve müderrislerin atanması, Divan’a gelen davalara bakmak başlıca görevleridir. Yaptığı görevlere bakınca bugünkü ADALET VE MİLLİ EĞİTİM BAKANLARINA benzetilebilir. Anadolu ve Rumeli Kazaskeri olmak üzere iki tanedirler. Üst rütbeli olanı Rumeli Kazaskeridir. İLMİYE Osmanlı ekonomisinin işleyişinden sorumludurlar. Hem iç Padişahın özel hazinesi hem de dış Devlet hazinesi hazineden sorumludurlar. Bu günkü MALİYE BAKANINA benzetebiliriz. Anadolu ve Rumeli Defterdarı olmak üzere iki kişidirler. Yüksek rütbeli olan RumeliDefterdarı’dır. KALEMİYE Padişahın nişanı olan TUĞRA’YI her türlü belgeyeçekmek başlıca görevidir. İsmini buradan almıştır. Nişancı Osmanlı Devlet sisteminin işleyişi içinde çokönemli bir yere sahiptir. Kalemiye sınıfının en yüksek dereceli memurudur. Emrindeki kalemler aracılığıyla pek çok göreviyerine getirir. KALEMİYE başlıca görevleri1. Ferman, Berat gibi Padişah emri olan belgeleri hazırlayarak bunlara Padişahın Devletin her türlü iç ve dış yazışmasını Tapu-Tahrir kayıtlarını Divan-ı Hümayun’da yapılan görüşmelerin kayıtlarını tutmak MÜHİMME DEFTERLERİ5. Tımar kayıtlarını Memurların özlük işleri ile Nişancı tüm bu görevleri başkanlığını REİSÜLKÜTTAP’IN yaptığı Kalemler vasıtasıyla yapar. Bukalemler Beylikçi kalemi, Ruus kalemi, Amedi kalemi, Tahvil kalemiYENİÇERİ AĞASI Divan’ın tabi üyesi değildir. Yeniçeriler ile ilgili konular görüşülürken ya da İstanbul’un güvenliği ile ilgili bir konu olursatoplantılara katılır. Ayrıca Divan toplantılarına katılabilmesi için VEZİR rütbesinde olması gerekir. SEYFİYE Yeniçeri Ağası, yeniçerilerin yanında İstanbul'un güvenliği ve asayişinden de DERYA Osmanlı donanmasının komutanıdır. Bugün ki Deniz Kuvvetleri Komutanı Her zaman olmasa da donanma İstanbul’da iken Divan toplantılarına katılır. SEYFİYE İSLAM Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulmuş bir makamdır. Ulema sınıfının en yüksek görevlisidir. En büyük FETVA makamıdır. Divan-ı Hümayun’da oy hakkı yoktur. Ancak alınacak kararlarda fetvası alınır. Bugünkü DİYANET İŞLERİ BAŞKANINA benzetebiliriz. İLMİYE KÜTTAP Reis-ül küttap Klasik dönemde Nişancının emrindeki kâtiplerin başıdır. YANİ DİVAN ÜYESİDEĞİLDİR. itibaren diplomasinin önemi artınca Reis-ül küttap, DIŞ İŞLERİ BAKANI halinegelerek önem kazanmış ve bu dönemden itibaren Divan üyesi haline gelmiştir. KALEMİYE İSTANBUL'UN YÖNETİMİ PAYİTAHT, DERSAADET, ASİTANE gibiisimlerle anılan ve devletin merkezi olanİstanbul’un yönetimi diğer illerden farklı idi. Şehirlerin incisi olan bu şehir hem nüfusu,hem de Osmanlı devleti için anlamı açısındanson derece önemli idi. Özellikle Fatih Sultan Mehmet OsmanlıDevletini "CİHANŞUMÜL" bir imparatorlukhaline getirirken İstanbul'u da bu devletin ve dünyanın merkezi haline getirmeye çalışmıştı. İstanbul, Klasik dönemde tartışmasız dünyanın en büyük şehriydi. Paris, Londra vs. şehirleronunla kıyaslandığında kasaba gibi kalıyordu. Böylesine bir şehri idare etmek için Osmanlı devleti özel önlemler almıştı. İstanbul’da görev almak bir ayrıcalıktı ve her görevlinin en yüksek rütbelisi İstanbul’ YÖNETİMİNDENSORUMLU GÖREVLİLER İstanbul’un disiplin vegüvenliği VEZİR-İ AZAM’ınsorumluluğundaydı. Sefereçıktığında yerine vekil olarakSADARET KAYMAKAMIbırakırdı. İstanbul’un en yüksekmülki amiri İstanbulkadısıdır. TAHT KADISI Şehrin güvenlik veasayişinden YENİÇERİ AĞASIsorumludur. Belediye işlerini İSTANBUL ŞEHREMİNİ BELEDİYE BAŞKANI yapar. İmar işlerini MİMARBAŞI yürütür. Çarşı, Pazar, ticaret işlerinden MUHTESİP ZABITA 2 OSMANLI TAŞRA TEŞKİLATIDİKKAT Osmanlı Devleti’nde başkentin dışında kalan her yer taşradır. Osmanlı idari yapılanması ile ilgili bilmemiz gereken en önemli husus, Osmanlıdevletinin MERKEZİYETÇİ bir yönetim anlayışına sahip Devletinde; Ülke, EYALETlere, Eyaletler sancaklara, Sancaklar kazalara, Kazalar ise DEVLETİNDE TEMELİDARİ BİRİM uygulanan vergi düzeni esas alınarak 3 gruba SALYANELİ YILLIKLI EYALETLER Tımar sisteminin uygulanmayıpvergilerini yıllık olarak toplanır. Bu eyaletlerde toplanan vergilerdoğrudan merkeze gönderilir. Genelde merkezden uzak veTürklerin yaşamadığı bölgeler olduğuiçin Tımar sistemi Mısır, Habeş, Yemen, Tunus,Cezayir, Trablusgarp2. SALYANESİZ YILLIKSIZ EYALETLER Tımar sisteminin uygulandığıeyaletlerdir. Genelde merkeze daha yakın ve Türk nüfusunun bulunduğu bölgeler olduğu için Tımarsistemi uygulanabilen Rumeli, Budin, Bosna, Anadolu, Karaman, Sivas, Musul, Bağdat, Erzurum3. ÖZEL YÖNETİMİ OLAN EYALETLER İç işlerinde serbest, dış işlerinde merkeze bağlı, Yöneticileri Padişah tarafından belirlenen, Yerel yönetim şekillerinin ve vergi düzeninin devam ettirildiği Hicaz, Kırım, Erdel, Eflak, BoğdanBEYLERBEYİ Paşa Sancağı adı verilen vilayetmerkezinde otururdu. Anadolu Beylerbeyliği’ninmerkezi KÜTAHYA, Rumeli Beylerbeyliği’ninmerkezi ise MANASTIR şehri idi. Beylerbeylerinden RumeliBeylerbeyi terfi ederse Divanıhümayun’da sonuncu vezir olurdu. Anadolu Beylerbeyi terfi ettiği takdirde Rumeli Beylerbeyliği’ne getirilirdi. Daha sonra eyaletlerin sayısı arttıkça beylerbeyi sayısı da XVI. yüzyıl boyunca Beylerbeyi taşra kuvvetlerinin kumandanı ve çeşitli sancaklara dağılmışbeylerin komutanıydı. Beylerbeyi; kendi oluşturduğu divanda askerî meseleleri görüşür, bölgesinde güvenliğisağlardı. Tımarların düzenli işlemesi için gerekli tedbirleri alırdı. Kendi bölgelerindeki sancak beyleriyle tımarlı sipahileri alarak emredilen yerde orduyakatılmak bağlı kalabalık bir memur topluluğu vardı Adli ve hukuki işler vilayet merkezinde kadılar tarafından görülürdü. Vilayetle ilgili işler kendi başkanlığında toplanan divanda görüşülürdü. Hazineye ait işler, mal defterdarı; Zeamet işleri, tımar kethüdası; Tımar işleri, tımar defterdarınca BEYİ Sancağındaki tımarlı sipahilerin ve zeamet sahiplerinin komutanıdır. Asili görevi, Kendine bağlı askerler, sancak sınırları içinde bulunan diğer tımarlı sipahilerlebirlikte emredilen seferlere katılmak zorundadır. İdari görevi ise halkın rahat ve huzur içinde yaşaması için sancağın düzenini, emniyetinisağlamak ve bununla ilgili gerekli tedbirleri almaktır. Ayrıca sancak merkezi olan şehrin asayişini temin etmek ve adaletin uygulanmasını gözetmekzorundadır. Sancak beyi düzenin teminatı olan şer’i ve örfi hukuka aykırı durumları önlemek hususundakadı ile birlikte hareket Kazalarda bugünkü İLÇE kadı, hem hukuk görevlisi, yani bir çeşit hâkim Hem de en yüksek mülki amirdir. KAYAMAKAM KADI konusunu OSMANLI HUKUK SİSTEMİ’nde daha ayrıntılı olarak 3 OSMANLI TOPLUM YAPISIDİKKAT 1 Yönetenler ile yönetilenler arasındaki en büyük fark; Yönetenler vergi 2 Osmanlı Devlet'inde yönetici olabilmenin tek bir şartı vardır Müslüman olmakA. OSMANLI DEVLETİNDE YÖNETİCİ SINIFLAR ASKERİ1. SEYFİYE EHL-İ KILIÇ, EHL-İ ÖRF, ÜMERA Osmanlı Devleti’nin Askeri bürokrat sınıfıdır. Bu sınıf Osmanlı Devleti’nde YÖNETİM veASKERLİK işlerini yapar. Osmanlı Devleti’ndeki Askerlerin hepsi veDevşirme sistemi ile yetiştirilen tüm KAPIKULLARIbu sınıftandır. Tımarlı Sipahiler, onların yetiştirdiğiCebelü, Donanmada ki askerler yani Leventler Bu sınıfın Divandaki temsilcileri Sadrazam,Vezirler, Kaptan-ı Derya ve ilgili konulardaYeniçeri Ağası’ Enderun Mektebinde eğitim gören vemezun olanlar da bu İLMİYE EHL-İ İLİM, EHL-İ ŞER, ULEMABu sınıf şu görevleri yerine getirir ADALET KAZA Kadı ve Kazaskerler vasıtasıyla EĞİTİM TEDRİS Müderris ve Muallimler vasıtasıyla FETVA İFTA Müftü ve Şeyhülislam vasıtasıyla DİN İŞLERİ İmam, Müezzin, Şeyh, Seyyid Devlet tarafından yapılacak bir uygulamanın dinen uygun olup olmadığı konusunda görüşbildirmektir. Şer'i hukuka göreve yönetilen bir devlet için uygulamalarının dine uygun olması birzorunluluktur. Divandaki üyeleri Kazasker ve Şeyhülislam' Medrese eğitimi alanlar ve buradan mezun olanlar KALEMİYE EHL-İ KALEM Osmanlı Devleti’nde SİVİL BÜROKRAT sınıfıdır. MALİ ve İDARİ işlerin yürütülmesinden sorumludurlar. Divan üyesi Kalemiye sınıfı üyeleri Nişancı, Defterdar, 18. itibaren ReisülküttapDİKKAT Osmanlı Devleti’nde kalemler’ ismiyle bilinen kurumlar, aynı zamanda ihtiyacı olanmemurları yetiştirmekteydi. Dairelere daha çok memur çocukları 10-12 yaşlarındayken devam etmeye başlar, çocuklarburada her türlü okuyup yazmayı, usul ve adabı öğrenirlerdi. Sonuç olarak bu sınıf diğerlerindeki gibi sistemli bir eğitim kurumundan çıkmıyor. USTAÇIRAKilişkisi ile OSMANLI DEVLET'İNDE YÖNETİLENLER REAYAA. İDARİ AÇIDAN OSMANLI TOPLUMU1. ASKERİ YÖNETENLER Seyfiye, İlmiye ve Kalemiye sınıflarının bulunduğu bu zümre yöneticiler sınıfıdır. Bu sınıf vergi vermez. Osmanlı Devletinde yönetici olabilmek için Müslüman olmak REAYA YÖNETİLENLER VERGİYE TABİ HALK DEMEKTİR. Osmanlı Devleti’nde askerî sınıfın dışında kalan herkes Osmanlı toplumunda Avrupa'daki Feodalite benzeri SOY’a dayalı bir sınıflaşma yapılan iş ve liyakat esasına dayalıdır. Rahatlıkla Reayadan birisi yönetici sınıfa YERLEŞİM DURUMUNA MESLEKLERE GÖRE OSMANLI TOPLUMU1. KÖYLÜLER geçimini tarımdan sağlayanlar,2. KONAR-GÖÇERLER geçimini hayvancılıktan sağlayanlar,3. ŞEHİRLİLER geçimini ticaret ve sanayiden ikiye Zanaatkârlar kendi ürettiğini satanlar Genellikle Müslümanlardan oluşur.Tüccarlar sadece ticaret işi ile uğraşanlar. alıp satanlar Genellikle Gayrimüslimlerden oluşur.C. REAYANIN DİNE GÖRE OSMANLI TOPLUMU MİLLET SİSTEMİ Osmanlı Devletinin toplumsal, idari, hukuki, siyasi yapısı IRK esasına göre değil, MİLLETSİSTEMİ adı verilen DİN esasına göre şekillenmiştir. Millet sistemine göre REAYA ikiye MÜSLÜMANLAR 2. GAYRİMÜSLİMLERTürkler RumlarAraplar Eflak-BoğdanlılarAcemler KaradağlılarBoşnaklar SırplarArnavutlar BulgarlarErmenilerMusevilerSüryanilerNasturidiler / KeldanilerOSMANLI TOPLUMUNDA HAREKETLİLİK Toplumlarda iki tür hareketlilik vardır. Yatay ve dikey1. YATAY HAREKETLİLİK GÖÇ demektir. Her toplumda olduğu gibi Osmanlı Toplumunda da göç Osmanlı tarihi boyunca görülmüş en kapsamlı yatay hareketlilik örnekleri Kuruluş ve Yükselme dönemleri boyunca Anadolu’dan fethedilen bölgelere doğru gerçekleşengöçler İskân Siyaseti Duraklama döneminde bozulan sosyal ve ekonomik denge nedeniyle taşrada yaşanan asayişproblemleri, isyanlar CELALİ İSYANLARI sonucu köylerden kentlere yapılan göçler Dağılma döneminde kaybedilen topraklarda yaşayan Türklerin Anadolu’ya doğru DİKEY HAREKETLİLİK Toplumsal tabakalar arasındaki geçiştir. Osmanlı toplumunda sınıflaşma sadece yapılan işe bağlıdır. Feodalite gibi kan bağı Bu sebeple sınıflar arası geçiş mümkündür. Sonuç olarak Osmanlı toplumu dikey hareketliliğe son derece 4 KLASİK DÖNEM OSMANLI ORDUSU Kuruluş döneminde ortaya çıkanOsmanlı ordusunun ana iskeletine budönemde bazı eklemeler yapılmış veordu teşkilatı son şeklini almıştır. Bu bölümde orduya yükselmedöneminde eklenenbölümleri açıklayacağız. Yeni eklenenler tabloda mavi ilegösterilen kısımdır. Pembe ile gösterilen kısımlarKuruluş devrinde ortaya ASKERLERİHUMBARACILAR Bizzat Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbulkuşatması sırasında icat edilmiş bir silahtır. Bugünkü Havan topunun atasıdır. Humbaracılar bu silahı ve el bombalarını yapıp,kullanan Kuşatılan kalelerin surlarının altına LAĞIM denilentüneller kazarak, bu tünellerin içine yerleştirdikleribarutla kale surlarını yıkmaya çalışan askeri Başta Topkapı Sarayı olmak üzere saray ve köşklerin korunmasından sorumlu Kuruluş döneminde iki gruptan oluşan Kapıkulu Süvarilerine eklenmiş bir askeri sınıftır. Sağ ve Sol ulufeciler olarak iki bölükten oluşurlar. Saltanat sancaklarını korumakla Kuruluş döneminde iki gruptan oluşan Kapıkulu Süvarilerine eklenmiş bir askeri sınıftır. Sağ ve Sol garipler olarak iki bölükten oluşurlar. Ordunun ağırlıklarını ve hazineyi korumakla Böylece Kapıkulu süvarileri ALTI BÖLÜK oldu. Ve BİRUN'DA "ALTI BÖLÜK HALKI" olarak ASKERLERİYÖRÜKLER Konar-göçer Türklerin bir kısmı hala yerleşik yaşama geçmemiştir. Savaş zamanlarında gönüllü olarak orduya katılırlarDELİLER Sınır boylarında görev yaparlar. Akıncılara benzer görevler yaparlar. Savaş zamanında ordunun en ön saflarındadüşman içlerine girerek saldırırlar. Görünüşleri, Kıyafetleri, Savaş yöntemleri vekorkusuzca ölüme atılmaları sayesinde düşmanaskerlerinin maneviyatını Sınırlarda yaşayan her beş haneden bir kişi alınarak oluşturulan birliklerdir. Bulundukları bölgenin korunması ile Ordunun su ihtiyacını karşılamakla görevli 5 OSMANLI EĞİTİM SİSTEMİ1. ÖRGÜN EĞİTİM KURMULARI Bir kurum çatısı altında yürütülen planlı eğitim Devletindeki başlıca örgün eğitim kurumları Sübyan Mektepleri, Medreseler, Askeri eğitim yapılan Ocaklar, Enderun2. YAYGIN EĞİTİM Sosyal hayatın içinde kendiliğinden gerçekleşen, herhangi bir plana sahip olmayan Devletindeki başlıca yaygın eğitim kurumları Cami, Tekke, Zaviye, Lonca YY’A KADAR OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ EĞİTİM KURUMLARIA. MESLEKİ EĞİTİM Osmanlı Devleti’nde mesleki eğitim LONCA teşkilatı bünyesinde verilir. Lonca konusunu Kuruluş dönemi Osmanlı kültür ve medeniyeti konusunda işlemiştik. Lonca Teşkilatı için bakınız OSMANLI EKONOMİSİNİN KAYNAKLARI ÜRETİMB. SARAY EĞİTİMİ1. ENDERUN İÇİN BAKINIZ OSMANLI MERKEZ TEŞKİLATI / SARAY2. HAREM Haremde Padişahın eşleri, çocukları, Annesi ve diğer cariyeler yaşardı. Harem aynı zamanda bir okul niteliğindeydi. Harem’deki cariyeler kalfa kadınların sıkı disiplini altında eğitim görürlerdi. Özel yeteneklerine göre müzik, edebiyat, nakış vs. eğitimi alırlardı. HAREM İÇİN AYRICA BAKINIZ OSMANLI MERKEZ TEŞKİLATI / SARAY3. ŞEHZADEGAN MEKTEBİ Sarayın içindeki bu mektepte Şehzadeler ilköğrenim düzeyindeki eğitimlerini alırlardı. Bu eğitimin ardından Sancaklara yönetici olarak gönderilirler, burada uygulamalı ASKERİ EĞİTİM Osmanlı Devletinin merkez ordusu olan Kapıkulları OCAK denilen askeri bölümlerdeeğitimlerini alırdı. Her Ocak savaşta uzmanı olduğu askerlik görevini yerine getirirdi. Aynı zamanda uzmanı olduğu alanla ilgili eğitim de Ocağın içinde verilirdi. Örneğin Yeniçeri ocağında hem yeniçeri yetiştirilir. Hem de bu yeniçeriler savaşta Ocağı Devşirilen çocuğun Türk ailenin yanında yeteri kadar vakit geçirdikten sonra geldiği ilkaskeri ocaktır. Acemi Birliğine benzetebiliriz Burada temel askeri eğitimini alan Kapıkulu ilgi veyeteneğine göre diğer ocaklara gönderilirdi. Buna "Kapıya Çıkma" ya da " Çıkma" adı Kılıç gibi kesici silahların yapımı ile ilgilenen askeri sanat Top döküm ve kullanımı ile ilgilenen askeri sanat Humbara denilen Havan topunu yapmak ve kullanmak ile ilgilenen askeri Tüfek yapımı, onarımı, kullanımı ile ilgilenen askeri sanat Askeri mızıka okulunun MEDRESE EĞİTİMİ Ders okunan, ders verilen yer anlamına gelen medreseler, Osmanlı Devleti’nde eğitimöğretim sisteminin temel kurumuydu. Medreselerde Ortaokul, Lise ve Üniversite düzeylerinde eğitim MAHALLE MEKTEBİORTAOKUL MEDRESE HARİÇ MEDERESLERLİSE MEDRESE DÂHİL MEDRESELERÜNİVERSİTE MEDRESE SAHN-I SEMAN /SÜLEYMANİYE Özellikle Fatih Sultan Mehmet ve KanuniSultan Süleyman zamanında medrese eğitimi veöğretimi zirve dönemini yaşadı. Medreselerde müftü, kadı, müderris, hekim, astronomlar ve matematikçiler kendi aralarında öğretim verdikleri alanlara göre uzmanlaşmıştır. Darüttıp Medreselerinde tıp eğitimi verilir ve devletin hekim ihtiyacı buralardan karşılanırdı. Darülhadis Medreselerinde hadis alanında ileri düzeyde eğitim verilirdi. Darülkurra Medreselerinde ise Kur’an-ı Kerim’i ezberleyen, usule göre okuyan hafızlaryetiştirirdi. Darülhendese medreselerinde ise matematik ve astronomi alanlarında eğitim 6 OSMANLI HUKUK SİSTEMİ Osmanlı Devleti’nin temel aldığı iki hukuk sistemi vardı. Bunlar şer’i hukuk ve örfi HUKUK, İslam inancına göre düzenlenmiş kurallardı. Kaynağı Kur'an-ı Kerim, Hadis, İcma gibi İslam ilke ve kurallardır. Gerek ceza gerekse vergi konuları devletin sınırları içerisinde yaşayan tüm Müslüman halkaayrım gözetmeksizin uygulanırdı. Şer’i hukuk genel olarak kişisel ve toplumsal hayatı düzenler. evlenme, boşanma, miras, vakıfişleri, basit suçlar HUKUK, Şer’i hukuk kuralarına uymak kaydıyla Eski Türk geleneklerinden gelen ve Fethedilen yerlerdeki devam eden kurallardan oluşurdu. Bu kurallar Padişahın iradesi ile ferman, Berat, Kanunname gibi şekillerde ortaya çıkar. Örfi hukuk devlet yaşantısı düzenler. Devlet yönetimi, Askerlik, ekonomi Örfi hukuk Şer'i hukuka aykırı olamaz. Bunu da Şer'i hukukun alanına girmeyerek iki hukuk sistemi birleşerek tek bir hukuku sistemi haline gelmiştir. Bu birleşmeyi en güzelgösteren nokta "KADI" nın üstlendiği görevlerdir. Osmanlı Devletinden önceki Türk-İslamdevletlerinde Kadı sadece Şer'i davalara bakan hukuk görevlisi iken, Osmanlı Devletinde hem şer'ihem de örfi davalara bakmıştır. Osmanlı Devleti’nde kanunların ilk defa yazılı hâle gelmesi Fatih döneminde önceki kanunları da Kanunname-i Ali Osman adı ile bir araya toplamıştır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde ise birçok kanunname çıkarılmıştır. Kanuni’ninkanunnamelerinin içeriği çok geniştir. Sosyal düzenlemeler, askerî düzenlemeler, reaya hak vegörevleri tımarların dağıtım esasları, idari düzenlemelere kadar birçok konu hakkında Osmanlı Devleti’nde hukuk görevlisidir. Ayrıca Taşra teşkilatında yeri doldurulamaz pek çok önemli görev GÖREVLERİ Şer’i ve Örfi davalara bakar Hâkim Kazalarda en yüksek yöneticidir. Kaymakam Her türlü iş-işlem onun huzurunda yapılarakresmiyet kazanır Noter Sancak ve Eyaletlerde yöneticileridenetler Mülkiye Müfettiş Devlet ile halk arasında köprüdür. Avarız akçesini toplatıp merkeze tecrübe ve yetenekleri doğrultusunda bir sıra ile Kadısı Medrese eğitimini tamamlayan Ulema'nın ilk görev yeri kaza' Kaza'dan küçük idari birimlerde Kadı Kadısı Kazalardan sonra bugünkü vilayete denk gelen sancaklara Kadısı Beylerbeyliğinin merkezine "Paşa Sancağı" denilir. Sancakta görev süresini tamamlayanKadı Eyalet Kadısı olarak Paşa sancağında görev Kadısı Bir sonraki rütbe en büyük Kadılık makamı olan İstanbul Kazaskeri Divan üyesi ve Adalet bakanı Kazaskeri En yüksek hukuk görevlisi olmuştur. Divan üyesi ve Adalet FERMANINA KADAR OSMANLI DEVLETİ’NDE MAHKEMELERİ Her Türlü Şer’i ve Örfi davalar bu mahkemelerde MAHKEMELERİ Osmanlı Devleti’nin Gayrimüslim vatandaşları Şer’i hukuka göreyargılanamaz. Bu hukukun kapsamına giren kısımlarda kendi dinlerinin kuralları geçerlidir. Ve kendimahkemeleri Örfi kanunların kapsamına giren konularda gayrimüslimlerde kadı KONSOLOSLUK MAHKEMELERİ Kapitülasyonlarla yabancı devletlere kendi tüccarları içinmahkeme hakkı DİVAN-I HÜMAYUN Kadı kararlarına tek itiraz merciidir. Yargıtay gibiKONU 7 OSMANLIDA VAKIF SİSTEMİVAKIF; Kişilerin kendilerine ait menkul, gayrimenkul mallarını veya paralarını toplum yararınaoluşturulacak eğitim, din, sağlık, bayındırlık gibi sosyal ve kültürel alanlarda daimî kamu hizmetiverecek kuruluşlara bağışlaması veya oluşturmasıdır. Hizmet verilen alanların önemi nedeniyle padişahlar, hanedan üyeleri, üst düzey yöneticilerive varlıklı kişiler vakıflar 1 Vakıf kurma geleneği Türk-İslam dünyasında oldukça yaygın bir uygulamadır. Vakıflarsayesinde günümüzde modern devletlerin en çok kaynak ayırdığı pek hizmet kolayca yerinegetirilebilmiştir. Başta eğitim ve sağlık hizmetleri olmak üzere devlet bütçesinden hiç harcamayapmadan pek çok hizmet yerine 2 tüm bunların yanında özellikle 17. yüzyıldan itibaren MÜSADERE uygulamasınınyaygınlaşmasına bağlı olarak vakıfların sayısında da artış olmuştur. Yüksek gelir sahibi devlet erkanıvakıflar kurarak mallarını ve zenginliğini çocuklara aktarmaya Yolsuzluk yapan devlet memurunun mallarına devletin el koymasıdır. 17. yüzyıldanitibaren son derece yaygın bir hal DEVLETİNDE BELLİ BAŞLI VAKIFLARMEDRESE Halka eğitim verilen Şifa kapısı, bir çeşit Aşevi, yoksullara yiyecek dağıtılan yerKÜLLİYE Birden çok hayır kurumunu içindebarındıran kompleks yapı. Bunların yanında Cami, Kervansaray, Kütüphane,Çeşme, Han, Hamam pek çok vakıf ta DEVLETİ’NDE VAKIFLARDAN ŞU ÖNEMLİ ALANLARDA YARARLANILMIŞTIR1. Osmanlı Devleti sınırları içinde uygulanan iskân faaliyetlerinde,2. Yerleşim yerlerinin sosyo - kültürel ihtiyaçlarının karşılanmasında,3. Yolların, han, kervansaray gibi binaların yapım ve işletiminde,4. Halkın sağlık, eğitim ve öğretim alanlarındaki ihtiyaçlarının karşılanmasında,5. İhtiyacı olan tüccarlara vakıflarda biriken paradan kredi kullandırılarak ticaretindesteklenmesinde etkili olmuşlardı.

10 sınıf tarih taşra ve eyalet yönetimi