🦫 Kısa Süreli Ilişki Ne Demek

Ağrılıcinsel ilişki Ağrılı cinsel ilişki, cinsel ilişki sırasında yineleyici bir biçimde ya da sürekli olarak eşlik eden genital ağrının olmasıdır. Tıp literatüründe “Disparoni” olarak adlandırılır. Tekrarlayıcı olması önemlidir. Kısa süreli ve geçici olan ağrılar disparoni olarak kabul edilmezler. Vajinismus ile birlikte seyredebildikleri gibi Uzun süreli mi, kısa süreli ilişki mi istiyor? Giydiği tişört ele veriyor. Kıyafet seçimlerimiz, kişiliğimiz hakkında ipuçları verir. Buna aşk hayatımız da dahil! Yapılan bir araştırma, erkeklerin giydiği kıyafetlerdeki logonun büyüklüğünün, ilişkiye olan bakış açılarına dair bilgiler verdiğini öne sürüyor. Yüz kol ve bacaklar veya vücudun bir tarafında uyuşma, kuvvet kaybı. Görme bozukluğu veya görmede kayıp ya da çift görme. Ani gelişen bilinç bulanıklığı, bilinç kaybı, konuşma bozukluğu veya konuşulanları anlamada bozukluk. Dengesizlik, baş dönmesi, sersemlik, baş ağrısı ortaya çıkabilir. Yukarıdaki Anasayfa/ Soru / Genel Konular / Hayat kadınıyla kısa süreli korunmasız cinsel ilişki sonrası profilaksi kullanımı hakkında. trkcekarakter 1 yıl önce Genel Konular 237 okuma Şikayet Et Dışarıda çalışan hayat kadınıyla başta prezervatifli, sonrasında prezervatifsiz 15 saniye kadar vajinal yolla aktif ilişkim oldu. 15 sn Kısasüreli bellek kavramı, zaman içinde hızla bozulan çok kısa bir süre (saniye) için yaklaşık dört öğeyi işleme ve saklama yeteneğini ifade eder. Bu hızlı unutma oranına rağmen, bilgi prova yoluyla bellekte daha uzun süre tutulabilir. İşleyen belleğin en etkili modellerinden biri, Baddeley ve Hitch’in 1974’te Tanım- Uzun Kısa Süreli Bellek (LSTM) ne anlama geliyor? Uzun kısa süreli bellek (LSTM) birimleri veya blokları tekrarlayan sinir ağı yapısının bir parçasıdır. Tekrarlayan sinir ağları, bu yapay zeka programlarının insan düşüncesini daha etkili bir şekilde taklit etmesine yardımcı olabilecek bazı yapay bellek işlemlerini kullanmak Bu ilişkiler kısa süreli ve isteğe bağlı (fakültatif) ya da ömür boyu ve zorunlu olabilir. Bu ilişkilere genel olarak simbiyoz (sembiyoz) adı verilir. Bu ilişkiler ortak yaşama sahip canlıların (sembiotlar, simbiyontlar ya da simbiyotlar) fayda durumları ve yaşam ortamlarının durumuna göre sınıflandırılır. Kısa süreli elektrik aboneliği nedir? Yayınlanma: 14:07 - 18 Nisan 2015. Elektrik dağıtım şirketleri tarafından kullanıcılarla yapılan sözleşmeler arasında kısa süreli abonelik sözleşmesi de yer alıyor. Peki, kısa süreli elektrik aboneliği nedir? Uzun Süreli İlişkinin Sırrı. Kendin gibi ol.. şaka şaka.. Bilinmesi gereken ilk kavram; kadınlar kısa süreli ilişki düşündüklerinde genetik mirasa (alfa erkek), uzun süreli ilişki düşündüğünde kaynak yatırımına (beta erkek) bakarlar. ayrıca bkz: briffault kanunu. Kadının hipergamisi ilişki boyunca tatmin olmalı ve UzunSüreli Bellek. Uzun Süreli Bellek, bir bilgiyi en az birkaç gün ya da yıllarca muhafaza etme becerisidir. Görünüşte öğeleri yaklaşık 20-30 saniye depolayan işler bellekten veya kısa süreli bellekten yapısal ve işlevsel olarak ayrılır. Ancak uzun süreli bellek, kısa süreli bellekle yakından ilgilidir çünkü, kısa Kısasüreli bellek. Kısa süreli bellek (veya " birincil " veya " aktif bellek "), kısa bir süre için aktif, hazır bir durumda az miktarda bilgiyi işlemeden akılda tutma yetisidir. Örneğin, kısa süreli bellek, kısa bir süre önce söylenen bir telefon numarasını hatırlamak için kullanılabilir. Kısa süreli hafızanın KısaSüreli dinamik psikoterapilerin diğer özellikleri; zaman konulması, terapötik anlaşma, hemen müdahale, planlanmış bitiş zamanı, iyimserlik ve sözleşmedir. Kısa Süreli Dinamik Psikoterapi’de maksimum seans sayısı 20-24’tür. Kısa Süreli Dinamik Psikoterapi süreye duyarlı, etkin zamanlı, uygun maliyetli yönleriyle O76t67v. Kendin gibi ol.. şaka şaka.. Bilinmesi gereken ilk kavram; kadınlar kısa süreli ilişki düşündüklerinde genetik mirasaalfa erkek, uzun süreli ilişki düşündüğünde kaynak yatırımınabeta erkek bakarlar. ayrıca bkz briffault kanunu Kadının hipergamisi ilişki boyunca tatmin olmalı ve her durumda cpdden ondan daha yüksek olmalı. Örneğin daha fazla maaş almalısın, daha iyi görünmelisin vs.. Erkeğin yaptığı en büyük hata evlendikten sonra köprüyü geçtiğini düşünüp savaşmayı bırakması. Kadınlar için evlilik çok büyük bir kumar çünkü kaybedecekleri, erkeğin kaybedeceklerinden kat kat fazla. O yüzden kadın almış olduğu bu evlilik kararırın doğru erkekle olmasını çok önemser. Kadın, erkeğin doğru erkek olup olmadığını sık sık test eder. Evlendikten sonra salan erkek bu testlerin ömür boyu devam edeceğini aklından çıkarmasın. Testleri geçemediği taktirde şiddetinin artacağını ve alternatifi çıkar çıkmaz ilişkinin biteceğini de unutmasın. Çünkü kadının bilinçaltında olan soru “bu erkek halen değerli mi?” bu sorunun cevabını başka kızlarla flört ederek sevdiceğinize verebilirsiniz. Ve evet, uzun ilişkinin sırrı başka kızlarla flört etmek ve bunu kız arkadaşınıza göstermek… Bir diğer önemli unsur kadınlarda kaybetme anksiyetesini canlı tutmak. Bir kadın senden ayrılmaktan korkmuyorsa siz zaten birlikte değilsiniz demektir. Seni kaybetmekten korkmalı, sana karşı davranışları yumurta kabuğunun üzerinde yürüyor gibi olmalı. Sizi kırmaktan korkmalı. Bir kadını asla ve asla kıskanmayın. Kıskanıyorsanız da belli etmeyin. Kadın geçmişinde ne kadar az ilişki yaşamışsa sizin ilişkinizin uzun olma ihtimali o kadar yüksek olur. Sonuçta; İyi Fransız şampanyasını hiç tatmadıysanız, köpüklü Kaliforniya şarabının tadı gayet hoş gelir. Burada kadının hayatında tatmış olduğu en iyi erkek olmanız gerekli. Sizi geçmiş ilişkileriyle kıyasladığı zaman hepsinin önünde olmanız lazım. Cinsel hayatınız çokomelli. Kadında ilişki sırasında oksitosin salgılanır. Kadın aynı adamla tekrar tekrar birlikte olup oksitosin salgılandıktan sonra, şartlanmış bir ilişkilendirme oluşur. Çok geçmeden kadın sizi her gördüğünde beyin otomatik olarak oksitosin salgılayabilir. Bu durum, kadının sizle birlikte olmasa bile sizi görünce mutlu olmasına sebep olabilir. Belli bir kişiye uzun süre bağlı kalmak, oksitosin ve onun yakın hormonel akrabası vazopressin düzeylerini kronik olarak yüksek tutabilir. Bu da ilişkinin uzun sürmesine yardımcı olur. Kişi ilişkinin zarardan çok yarar sağladığını düşünüyorsa bağlılık artar. Bu ilişkiye çok fazla zaman, para, kaynak ve çaba yatırımı yaptıysa, bunların hepsini bir kenara atıp ilişkiyi sona erdirmesi zorlaşır. O sebeple; ilişkiye yatırımı daha çok karşı tarafa yaptırmak lazım. 3 seni seviyorum’a 2 seni seviyorum, 3 hediyeye 2 hediye, 3 aramaya 2 arama.. “İlişkinin kaybedeni; araya soğukluk girdiği zaman ilk yazan taraftır.” Bir ilişkide kaybetmek istemiyorsan; aldığından çok vermeyeceksin. Bir erkek ilişkide erkek ne kadar az zaman, efor, para harcarsa alacağı şey o kadar artar. Bütün bunların ardından ise sadakat, ortak yaşanmışlıklar, dürüstlük vs. gelir. Eğer ortak değerlere sahipseniz ve yukarıda yazılanları uygularsanız ilişkiniz uzun uzun devam eder. ortada aldatma şiddetli geçimsizlik gibi geçerli bir sebep olmadığı sürece hangi tarafın bitirdiğinin önemi olmadan insanı yıkan kavramı kişiden kişiye değişir evet. bir insan için 1 hafta uzundur, başka biri için 10 yıl. ancak nasıl uzunluk kavramı göreceli ise karşısındaki insana verdiği değer sınırları aynı şekilde uzar yada kısalır insanın. yani 1 haftayı uzun gören birisi eğer bir insanla 1 hafta geçirebiliyorsa o insana gerçekten değer verdiği içindir. onun için önemli olduğundandır. işte insan değer verir önem verir sonsuza kadar gideceğini umar ama biryerde bakmıştır ki o ilişki bitmelidir. ne onunla oluyordur ne de onsuz. onsuz alacağını düşündüğün her nefes sana ölüm gibi gelirken onunla aldığın her nefes ise işkenceden farksız bir hale dönüşmüştür. ölürsem de bir kere ölürüm dediğin eşiktir uzun süreli ilişkinin bittiği ise en iyi terapi kendi kendinize uygulayacağınız terapidir. asla yalnız kalmamaya çalışmalısınız. arkadaşlarınız ile dışarılarda gezmeli eve sadece yatmaya girmelisiniz. kendinize yeni uğraşlar bulmalı, şiir kitaplarınızı arkadaşlarınıza ödünç vermeli slow müziklerden ise ölesiye kaçmalısınız. sürekli onunla beraber gittiğiniz mekanların önünden dahi geçmemelisiniz. telefonunuzdan mesajlarını fotoğraflarını kesinlikle o kadar akıl verdin uyguladın mı derseniz. cıkk. olmadı denedim ama uygulayamadım. evet şiir kitaplarından, mekanlardan, şarkılardan kaçtım belki ama kendi zihnimden kaçamadım. 3 yıllık her anımızın birlikte olduğu bir ilişkiden çıktım bir hafta önce. bir haftadır gözlerimin dolmadığı bir gün dahi olmadı. başımı her yastığa koyduğumda onu düşünmeden gözlerimi yumduğum bir gecem, gözümü her açtığımda aklıma onun gelmediği bir sabahım bakalım şimdi tanımlar tamam. tavsiyeler tamam. başımdan geçenler kısmı da tamam. şimdi siktir olup yatağıma yatabilirim. sizde öyle yapın. gözlerinizi yumun ve gözkapaklarınızın arkasında beliren anılarınız ile güzel vakit geçirin. çünkü elinizde kalan tek şey o artık. tüm etkileri 5-6 ay gibi geçiyor. o süreçte ne kadar sıkıntılar çekilse de, geçeceğini bilerek zamanı harcamak, yapılması gereken en önemli şey. böyle olunca, zorluklarla daha kolay baş edebiliyorsunuz. daha sonra o sıkıntılı günleri hatırlayıp "ulan ne salakmışım, boş yere üzmüşüm o kadar kendimi." demek ziyadesiyle mümkün. hatta sürece destek olması mahiyetinde yapılabilecek ek eylemler de var tabii. mümkün olduğunca yalnız kalmamak bunlardan ilki. arkadaşları toplayacaksın başına, takılacaksınız öyle. ben buna ek olarak online olan bir oyuna başlıyorum genelde. ne dert kalıyor ne tasa. bir süre sonra, mesaj atsa bile açıp okumayacak hale geliyorsunuz. zaman mükemmel bir şey. dediğim gibi, ilk 6 ay geçtikten sonra çok büyük bir rahatlama geliyor. o zaman artık duruma iyi yönlerinden bakmaya başlıyorsunuz. "sevgilimden ayrıldım ühü ühü ühü", bitiyor ve yerine "özgürüm lan" geliyor. bu his, yeni ayrılığın getirdiği gaz gibi algılanabilir. bir süre sonra etkisinin azaldığı doğru lakin hep süre sonra vücut zaten savunma mekanizmasını devreye sokuyor. "ulan iyi ki ayrıldım hea, şimdi devam etseydik yine aynı gürültü patırtı olacaktı zaten." demeye başlıyorsunuz. bu çok yerinde bir söylem aslında. ayrılmak, çoğu zaman için son çaredir. oraya gelene kadar yolunda olmayan bir takım durumlar peydah olmuştur. ve inanın, iş oraya kadar geldiyse geri dönüşü olmuyor. o yüzden bir kere yaşanıyorsa ayrılık, yeterli. çünkü o kadar fazla yerden kırılmış oluyorsunuz ki, tekrar bir araya gelseniz bile bir istikrar sağlayamıyorsunuz. patafix ile duvara yapıştırılan ağır bir posteri düşünün. yere düşüyor, siz tekrar asıyorsunuz. duruyor da. ama bir süre sonra tekrar düşüyor. demem o ki, eğer bu süreçten zihinsel olarak en az zarar alarak çıkmak istiyorsanız, ayrıldığınız kişiyle tekrar bir araya uzattım. velhasıl kelam, eğer ayrılık yaşanıyorsa bırakın yaşansın. çünkü o sorunlarla ilerlemek çok daha zor olacak. dünyaya bir kere geliyorsunuz ve bu dünyada bir tek "o" yok. rahat bir de bu şarkıyı dinlemeyin yaşayan bilir sadece dersin bazen ama acı kelimesi hiç sorar kendine şimdi ben ne yapacam diye bu alışkanlıktır ama bazıları da derki ne ara böyle olduk bu da sevgidir diye alışkanlık vardır ama sırf alışkanlıklara üzülmez özler gülüşünü özler bazen sadece öyle yani sadece var olmasını özler. tabi bazı durumlarda neden bittiği de ben inanıyorum ki gerçekten güçlü bir sevginin karşısında ayrılığın hiç bir şansı ki hatalar yapılır illa ki ikili ilişkilerde sıkıntı da yaşanır ama iki tarafta bu durumun farkındaysa ve hala düzeltmek istiyorsa asla düzelmeme ihtimali süreli ilişki de insanlar eğer gerçekten güzel zamanlar geçirmişse en yakın dostu arkadaşi kaybetmenin de üzüntüsünü yaşar bazen öyle olur ki düzelsin istersin herşey o an gidersin birde bakarsın ki gittiğin kapılar sana çoktan kapanmış işte ilişki ancak o zaman biter ama umut biter mi bilmiyorum. bence ne olursa olsun hele ki uzun süreli ilişkin varsa bitmesi gerekiyorsa bile son bir kez daha canla başla çabala ve herşey biterse bigün yani iki tarafta artık sevgisini ikinci plana atarsa o gün bitir ama sevgi on plandaysa asla ama asla bu yolu seçmeyin derim. iki taraftan birisi için uzun , uykusuz , yorucu geceler başlamış taraf yeni sevgilisi ile takılmaya başlamış yada flört aşamasına bu vaktinde diğer taraf mışıl mışıl uyuyordur , henüz uyumadılar ise çatır çatır seçin. ilişkiler çoğu zaman bitmek için başlar zaten. hatta bana göre ilişkilerin hepsi biter, sadece bazılarında ayrılık ilişkileri eleştirip sık ilişki yaşayan biri olarak ben de fazlasıyla eleştiriliyorum haliyle ama ben ilişkilere inanmadığımı ilişkinin içerisinde de sık tekrar eden biriyim. neyse konuya dönersek;ilk başlarda biten ilişkinin ardından giden için üzülürsünüz. ancak tecrübe kazandıkça her biten ilişkinin ardından yalnızca kendiniz için üzülmeye başlarsınız. çünkü birinin gidişine ya da birini geride bırakmaya alışmışsınızdır artık. ama yine de biten ilişki üzer. elbette alışkanlıklar, anılar vardır hatta salinger' ın çavdar tarlasında çocuklar kitabının son cümlesidir; ''kimseye bir şey anlatmayın, hepsini özlemeye başlıyorsunuz sonra'' ama -en azından kendi adıma- beni üzen şey bunların hiçbiri olmuyor. ben çok hayalperest yaşayan biriyim. yolda yürürken çok kısa bir sürede bir hayale dalar yanından geçtiğim evleri, insanları, sokakları fark edemem. bu zamana kadar araba çarpmaması gerçekten mucize çünkü -vallahi şaka değil- önümdeki telefon kulübesini görmeyip çarptığım vakidir. bu kadar hayalperest biri olunca biriyle birlikte hayal alemine dalmak daha kolay oluyor. hayatı onunla planlıyor, hayallere onu da dahil ediyorsun. ve ayrılığın ardından asıl üzen, yıpratan şey içindeki soyut boşluğu doldurmaya çalıştığın hayallerin de insanla birlikte gitmesi oluyor. çünkü her ilişkide tüm geçmiş tecrübene rağmen bu kez farklı olacak sanrısına kapılıp açıyorsun içini, içimi açmayacaksam ilişkiyi yaşamaya ne gerek var diyerek. o boşluğu fütursuzca gösteriyorsun karşındakine ve hayallerle dolduruyorsun o boşluğu ve bu sayede her ilişkide daha da büyütüyorsun aslında. her ayrılığın ardından da daha büyük bir boşlukla başbaşa kalıyorsun. ilk zamanlarda somut bir kayba üzülüyorsun. tutamadığın bir ele, göremeyeceğin bir gülüşe, okşayamayacağın bir tene... ama ilişkiler yaşayıp tecrübe kazanınca ayrılıklar artık sadece soyut kayıplar bırakıyor geride. içinde kocaman bir boşluk, neyle dolduracağını bilemediğin ve dahası kimsenin de çözemediği... herkes çözüm olarak kendini kandır diyor. işe odaklan, hobile bul... vs. vs. düşünme diyor yani. şimdi birlikte düşünmeyi sevdiğim insan da düşünme diyor mesela, sanki kendisi düşünmemeyi başarabiliyormuş gibi... bence düşünmek de bir tür lanet. bir arkadaşım ''bu kadar farkındalıkla yaşamak çok zor, buna devam edemezsin'' demişti. şimdi o da yok tabii hayatımda ki zaten böyle cümleler hep flörtlerden çıkar. oysaki kendimi özel falan görmüyorum. herkes benzer dertlerden muzdarip ve herkes hayatında, gerçek benliğini, o kadar mutlu olmadığını, memnuniyetsizliklerini apaçık gösterebileceği birilerini arıyor, istiyor yaşamı boyunca. acı olan şu ki sizben de tabii içinizdeki o boşluğu sevecek birini arıyorsunuz ama aradığınız kişinin güzel/zeki/yakışıklı/kültürlü/zengin/popüler... belki sadece biri belki hepsi olmasını istiyorsunuz. siz, sırf siz onu seviyorsunuz diye birinin de sizi sevmesini istiyorsunuz. oysaki siz de onu bazen fark etmeseniz de belli nedenler yüzünden ilişkiyi yürütmek için, biri tarafından sevilmek için ortaya sadece sevginizi koymak asla yeterli olmaz. sevilmek istiyorsanız sevgidensadakat, ilgi vs. de sevgiye dahildir daha fazlasını verebilmelisiniz. birinin, içinizdeki o büyük boşluğa katlanabilmesi, orayı doldurmayı kabul etmesi için ona iyi bir teklif sunabilmelisiniz. işte bu gerçek böylesine ortadayken bir insanın gidişine pek üzülemiyorsunuz haliyle. illa ki fiziksel olarak ayrı yaşamayı çoktan bitirmiş, birbirlerinden kopmuş, birbirlerine karşı hiçbir şey hissetmeyen sayısız evli çift ve tutkunun bittiği yerde seks biter önce, ya da bir göreve dönüşür. önce, haftada bire; sonra da ayda bire iner. üç-dört ayda bir kısa ve kaba şekilde sevişen çiftler var. sevişme dediğim, acele bir şekilde yapılan penetrasyon olayı. kadın tatmin olmuyor. adam da el arabası ile boşalıyor. zevki paylaşmak falan da yok. seksin bittiği yerde de ilişki bitmiştir zaten."çocuklarım için katlanıyorum bu evliliğe" en büyük yalandır. o çocukları da kendi mutsuzlukları ile üzerler. yazık değil mi? baba kızgın. anne mutsuz ve her zaman yorgun. sorunlar bitmiyor. aynı evde yaşayan iki yabancı. anne, erken yatar. baba ise salonda tek başına ya tv seyreder, ya oyun oynar, ya da 31 ağzından baba ile ilgili güzel bir şey çıkmaz. en ufak şeyler kavgaya dönüşür. eşler birbirlerini kırarlar. evde ergen varsa, iyice hırçınlaşır. o da evde bulamadığı huzur, güven ve sevgiyi başka yerlerde ve insanlarda bitmesi, eğer taraflar birbirlerine karşı dürüstse ve menedeni bir şekilde ayrılabiliyorlarsa, zor ama iyidir. bir arada yaşayıp birbirine ve varsa çocuklara işkence etmekten daha iyidir en azından. çok darbe vurucu bir olay. benim başıma gelmedi. kuzenim ve çok yakın bir aile dostumun başına geldi. empati kurmak bile istemiyorum, insanı keriz yerine mi koymak dersin, hayallerin üzerine bir bardak su içmek mi dersin, onu kaybettiğine mi yanarsın. cidden felakat bir durum... sözlükte de vardır mutlaka bu şekilde erkek ve kız 20 yaşlarında flört ilişkiye başlıyorlar, 7 sene flörtlük dönemleri oluyor, artık aile ile tanışmacalara gidip geliniyor. evlilik hayalleri kuruluyor ve aniden kız tarafı lap diye çocukla ilişkisini bitiriyor ve 2 ay sonra bir başkasıyla evleniyor. kuzen pert. yıllardır kendini bir aile dostum.. bunlar 25 yaşlarında ilişkiye başlıyor ve 9 sene flört dönemleri oluyor. yine kız tarafı hönk diye çocuğu ortada bırakıyor. bir süre sonra bir başkasıyla evleniyor ve bir sene içinde o çocuktan bebeği tavsiyem evlilik yolu üzerinde bir ilişkiniz varsa bu süreci yıllarca uzatmamak en iyisi... eğer çiftlerden biri 2-3 yıl flörtten sonra bile istemiyorsa zaten içinden de istemiyordur, uzamadan bitirmek en iyisi... bir insanla 7 yıl 9 yıl flört ne demek yahu. hadi flört ettin ama evlilik hayalleriniz varsa ve söz konusu durumda kişiyi yarı yolda bırakmak çok çok dramatik bir son. en başta şaşırıyorsunuz tabii. sonra bi afallıyorsunuz, ulan nolacak şimdi tarzında. sonra üzülme kısmı başlıyor. burası çok önemli;çünkü kim iyi gün dostu, kim kötü gün dostu algılıyorsunuz ve bol bol etrafınızdakilerin başını ağrıtıyorsunuz, en azından ben öyle yaptım. neyse efenime söyleyim, bir daha nasıl birine güvenirim, nerede hata yaptım, noldu da bu hale geldik gibi sorular haliyle kafanızın içinde kol geziyor. buradaki durum kendinizi ne kadar tanıdığınıza bağlı. bana iyi gelecek şeyin eskişehir'e gitmek olduğunu bildiğim için cebime para girer girmez biletimi alıp çekip gitmiştim. eskişehir'in benim için en önemli yanı; kendimi iyi hissettirmesi, çok önem verdiğim bir abimin orada olması ve sokaklarını tam olarak bilmemem. tabi çekip gitmekten kastım 5-6 günlük minimal bir tatil. geriye dönünce yaptığım en büyük hata ise aynı masada oturup iletişim kurmaya çalışmaktı. bu satırları okuyan sevgili dostum; başlığı göz önüne aldığımda durumu algılamaya çalıştığını hissediyorum. meraklanma; çok daha güzel seveceksin, çok daha güzel aşık olacaksın, acının tadını çıkar ve lütfen geriye dönmeye çalışma. farkındayım, ne desem fayda etmez içinde hala bir sevgi ya da merhamet var. ancak geriye dönmek yerine yasını çok daha saygılı şekilde tutabilirsin. örneğin en sevdiği şarkıları dinlersin, en sevdiği alkolü içersin, onu düşünüp ağlarsın,vs. ilk başlarda uzun süre çok mutsuz olacağımı düşünmüştüm açık konuşayım. 2 yıl gibi bir süre sürmüştü başımdan geçen ilişki. lakin insan zaman geçtikçe fark ediyor ki; anlamadan geçiyor. en azından benim üzüntüm tak diye kesildi. ilişki sırasındaki halim ile şu anki halimi karşılaştırınca ise kesinlikle şu an daha iyi durumda olduğumu söyleyebilirim. hatta objektif bir yorum yapmam gerekirse alışkanlıktan başka bir şey olmadığını söyleyebilirim. komiktir; sesini dahi hatırlayamıyorum oysaki ilişki boyunca her gün yan yanaydık. birlikte gittiğimiz yerlere herhangi bir şey hissetmeden gidiyorum. en güzeli ise geçtiğimiz günlerde yolun karşısından geçmiş ancak kendisini fark etmemişim. şairin dediği gibi; eski sevgiliden ziyade hiçbir şey formuna dönüştü. ama kendisinden önce sevgili dahi olmadığım ve güzel duygular barındırdığım b ile gittiğim otogara hala gidemiyorum. b ile 5-6 ay kadar süren bir konuşmam olmasına karşın onun hayatıma çok daha fazla şey kattığını görüyorum, o sırada 17 yaşında olduğunun bilincinde olarak. son sözlerimi söylemem gerekirse kendinize biraz zaman tanıyın, kendinize soru sormaktan çekinmeyin, dostlarınıza hak ettiği değeri gösterin. 2 yıl süren ilişkiye dair bu sözleri söyleyebilmem yalnızca 2 ayımı aldı. son durum gördüğünüz gibi peki hayatında nasıl değişimler oldu derseniz şöyle özetleyeyim; bir kere çok daha fazla kitap okumaya başladım. harika müzikler öneren bir arkadaşla tanıştım. akademik olarak ilk makalemi yazdım. yeni insanlarla tanıştım ancak bunu bilinçli ve kademeli olarak gerçekleştirdim. yani her önüme gelenle veya her dostumun arkadaşıyla tanışmaktan ziyade gözlemleme yoluyla insanlarla tanıştım, kimisi arkadaşım oldu. en önemlisi ise arkadaşlarıma ara ara "ayrıldıktan sonra beni nasıl görüyorsunuz" sorusunu sormam oldu ve aldığım cevap "kesinlikle daha iyi" oldu. kısacası yaşadığım değişimden çevremdeki insanlar memnun keza ben de öyle. kendine dikkat et dostum ve üzülmekten kaçınma. buraya yaz, bana yaz, arkadaşlarına anlat, kendine anlat ve kabullenerek aş. sonrasında göreceksin ki her şey güzel olmuş. hep mutlu olmanız dileğiyle. ilişki diye bir şey var bir de uzun sürüyor. ne hayatlar var gerçekten imrenmemek içten değil. bazısı sigara gibidir, zarar verdiğini bilirsin ama bırakamazsın. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın. Haberler > Yolun Sonunda Evlilik Var İlişkide Erkeğin Niyetinin Ciddi Olduğunu Gösteren 15 İşaret - 1330 Erkek arkadaşınıza sürekli 'Bu ilişki nereye gidiyor?' diye sormak yerine, hareketlerini inceleyin. Eğer bu erkek arkadaşınız bu hareketleri sergiliyorsa, yolun sonunda evlilik var demektir!Bir erkeğin sizi gerçekten önemsediğini ve niyetinin ciddi olduğunu gösteren 15 işareti sıraladık. 👇 1. Size karşı dürüsttür. Eğer bir erkek size karşı dürüstse, sizi sevdiğini hem sözleri hem de hareketleriyle belli ediyorsa ve her zaman size vakit ayırmanın bir yolunu buluyorsa, bu sizinle uzun ömürlü bir ilişki istediğine işaret eder! 2. İletişimi güçlüdür. Sizinle saatlerce sıkılmadan konuşur, sorular sorar ve sizi dinler. Sizin hakkınızdaki her şeyi bilmek ister. Erkekler, yalnızca gerçekten ilgi duydukları kadınları cidden tanımak isterler. 3. Şüpheye yer bırakmaz. Sizi gerçekten seven ve önemseyen bir erkeğin hayatında başka birine yer yoktur. Size olan sadakatini bozacak bir şey yapmaz ve sevgisinden şüphe etmeniz için bir sebep olmaz. 4. Düzenli bir hayatı vardır. Düzenli bir işi olması, ayaklarının yere basması, geleceğe dair planlarının olması ciddi ve uzun soluklu bir ilişki için hazır olduğunu gösterir. 5. Sözünü tutar. Herkes söz veriyor, ancak maalesef herkes verdiği sözleri tutmuyor. Sizinle gerçek bir ilişki kurmak isteyen erkek sözünün arkasında durarak niyetinin ciddiyetini belli eder. Lafları sadece sözde kalmaz. 6. Onun için her şeyden önce gelirsiniz. Onun için öncelikli olmanız, tüm vaktini size vereceği anlamına gelmez; insanlık hali, her zaman bir işi verdiği kararlarda size danışması, planlarında hep sizi ilk olarak düşünmesi onun için öncelikli olduğunuzu gösterir. 7. Gelecek planlarında siz de yer alırsınız. Size planlarını anlatırken, tek kişi değildir; sizinle hayatını nasıl geçirmek istediğinden bahseder. Geleceği için attığı her adımı, sizi de düşünerek atar. Eğer bir erkek kısa süreli bir ilişki arıyorsa, hiç bu konulara değinmeyecektir bile... 8. Zor zamanınızda yanınızda olur. Her ilişkinin inişleri ve çıkışları vardır. Eğer en küçük tartışmada veya hayatınızın yolunda gitmeyen bir döneminde ortadan kayboluyorsa, sadece iyi zamanlarını geçirecek bir insan arıyor demektir. 9. Hisleri konusunda açıktır. Erkekler toplum baskısı sebebiyle hislerini paylaşmaya çekinebiliyor. Ancak sizinle hislerini açıkça paylaşması hem size güvendiğini hem de birbirinize olan yakınlığınızı kanıtlar. 10. Hayatınızın bir parçası olmak ister. Hayatınızda hayalet misali bir girip çıkmak yerine, özel anlarınızda da olmak üzere yanınızda olmak ister. Ailenizle, arkadaşlarınız ile tanışmayı ister. 11. Önemli konuları tartışmaktan kaçınmaz. Konuşmanız gereken konuların üstünü örtüp, halının altına süpürmek yerine sizinle konuşarak çözüme kavuşturmaya hazırdır. İlişkinizin sağlığı için her problemi çözmeye isteklidir. 12. Hem sevgiliniz hem de en yakın arkadaşınızdır! Aşkın en güzel formlarından biri budur Çünkü ömür boyu birbirinizden sıkılmayarak eğlenebilirsiniz. Birbirinizi hem çok seviyorsunuz, hem de ortak eğlence anlayışına sahipsiniz. Daha ne olsun! 13. Sizin için fedakarlık yapmaktan çekinmez. Tıpkı sizin onun için kendinizden ödün vermeniz gibi, o da yeri geldiğinde kendi istek ve zevklerinden ödün verir. Çünkü ilişkide tek kişi değilsiniz İki kişinin ortak emeği, sabrı ve sevgisi gereklidir. 14. Sizi sadece lafta özlemez. Her zaman buluşmaları ayarlayan ve görüşmek için elinden geleni yapan tek taraf siz değilsinizdir. Sizi özleyen birisi de sizinle görüşebilmek için elinden geleni yaparak planlar kurar. Bu, sizi gerçekten özlediğini ve çaba sarf ettiğini gösterir. 15. Daha önce evlilik konusunu açıkça konuştunuz. Bu en bariz ve en önemli işaret. Daha önce evlilik konusunu konuştuğunuzda bahaneler uydurup konuyu değiştirmediyse ve konuyu detaylıca konuşup, hayallerinizi anlattıysanız, artık gerisi zamana kalmış demektir! 🥰 Bu içerikler de ilginizi çekebilir Haberler > Uzun Süreli İlişkilerde Karşılaşılan En Büyük 10 Problem - 1249 - 1302 Uzun süreli ilişkileri sürdürmek zordur. Emek ister, efor ister, özveri ister. Eğer ilişkiniz 1 yılı çoktan aştıysa burada yazacaklarımız ile karşılaşmaya ufak ufak hazırlanın. 1. Monotonluk. İlişkinin belli bir sürenin ardından monotonlaşmasını engellemek gerçekten büyük efor istiyor. Aynı heyecanı, aynı tutkuyu, aynı rengarenk düzeyi yakalamak bir hayli güçleşmeye başlıyor. Uzun süreli ilişkilerde monotonluk en büyük düşman. 2. Alışkanlık. Çiftlerin zaman geçtikçe birbirine alışması da bir başka olumsuz yön. Zaman zaman kendinize 'onu seviyor muyum yoksa ona alıştım mı?' diye sormadan edemiyorsunuz. Aslında alışkanlık neden kötü onun da cevabı verilebilmiş değil. 3. Sıkılma. Bu kısa süreli ilişkilerde de görülebilir elbette, ama uzun süreli ilişkilerde çiftlerin birbirinden sıkılması, daha değişik ve yeni şeyler aramaya yönelmeleri bir başka problem olarak karşımıza çıkıyor. 4. Heyecan eksikliği. Zaman içinde yitirilen bir başka şey ise ilişkinin başlarında ateşleyici konumunda olan heyecan. Zaman içerisinde yerini rutine bırakan heyecan, eksikliği ile özellikle uzun süreli ilişkileri tehdit ediyor. 5. Evlilik baskısı. Uzun süreli birlikteliklerin üzerindeki Demokles'in kılıcı evlilik ve onun getirdiği baskı. Çiftler birbirine baskı yapmasa bile çevreden ve aileden kaynaklı baskılar ilişkiye zarar verebiliyor. 6. Cinsellik. Uzun süreli ilişkilerde cinselliğin geldiği nokta sıkıntı verici olabiliyor. Cinsellik de çiftlerin yenilik, değişiklik, fark aradığı bir başka alan. Eğer kendinizi yenileyemiyorsanız soruna dönüşebiliyor. 7. Mecburiyet. Zaman içinde çiftlerin kendilerini birbirine mecbur hissetmeye başlaması da sorun olarak karşımıza çıkıyor. Sonuçta birbirlerini suçlamaya başlamaları da şaşırtıcı olmuyor haliyle. 8. Küçük şeylerin yarattığı büyük etkiler. Zamanla yaşanan birikmeler mi desek, birbirini çok iyi tanıyor olmanın bir sonucu mu desek bilemedik ama uzun süreli ilişkilerde küçücük şeyler bile büyük sonuçlar doğurabiliyor. Amazon'daki kelebeğin kanat çırpması misali. 9. Dış müdahaleler. İlişkinin süresi uzadıkça sanki çevrenizdeki insanların size müdahale etme hakkı doğuyor gibi bir durum söz konusu. Uzun ilişkiler dış müdahalelere daha açık bir hale geliyor. İzin vermeyin. 10. Yıpranma. Haliyle kişilerin zaman içinde yaşadığı her tür yıpranma ilişkiye sorun olarak yansıyabiliyor. Günümüzün en büyük sorunlarından biri de kısa süren ve hüsranla biten ilişkiler. Evet, 21. yüzyılın bize kattığı pek çok şey var. Hatta hayat daha önce hiç bu kadar kolay olmamıştı diyebiliriz. Ancak bizden alıp götürdüklerini de hesaba katmak lazım. Samimiyet, güven, arkadaşlık, sevgi ve aşk insanların önemini unuttuğu kavramlardan bazıları mesela. Baksanıza, gittikçe daha da ıssızlaşan hayatlarımızın içinde kaybolup gidiyoruz. Ya da hayatımızın aşkını bulduğumuzu düşünerek birkaç yıl, belki de birkaç gün sürecek evliliklere imza atıyoruz. 3 günlük ilişkiler yaşıyor, zora gelemeyince arkamıza bile bakmadan kaçıyoruz. Sonra da neden başarılı bir ilişki sürdüremiyorum diye dizlerimizi dövüyoruz! Neden başaramadık ki neden yürütemedik tarzındaki deli sorularla başa çıkmaya çalışıyoruz. Neden olacak arkadaşım, bunun için uğraşmıyoruz. Kolaya o kadar alıştık ki bir ilişkiyi sürdürmek için uğraşmayı denemiyoruz bile. Denemeyi bırakın, ilişki için emek vermek ne demek onu bile bilmiyoruz. Zira gönül sözlüğümüzden bu söz öbeğini çıkartıp atmışız. Aşkı ekranlarda gördüğümüz klişe görüntülerden ibaret sanmış, ne kadar çok ilişkimiz olursa o kadar aşk adamı oluruz diye düşünmüşüz. Sonuç o ki hepimiz yanılmışız, yanılmaktayız. Görmüyor musunuz, her alanda olduğu gibi bu alanda da hazırcılığı tercih ediyoruz. Tüketmeyi öylesine benimsemişiz ki bir tek somut şeyleri değil, gerektiği zaman aşkı tüketmekten de çekinmez olmuşuz. Çiğ süt emmişiz sonuçta! Değer verdiklerimize kötülük etmek kanımızda, doğamızda var belki de! Belki de içinde bulunduğumuz zaman bizi bu kadar aciz duruma getirdi. Güvenmekten, sevmekten korkar olduk. Birine ruhumuzun en derinlerini göstermenin, bize her zaman zarar vereceğini düşündük. Gerçek yüzümüzü gösterdiğimizde daha az sevileceğimiz kanısına vardık. İlişkilere ne kadar mantıkla yaklaşırsak, o kadar başarılı oluruz sandık. Ama olduk mu? Olmadık, olmuyoruz! Eğer bu şekilde düşünmeye devam edersek olmayacağız da! Çünkü her şey değişse de başarılı bir ilişki için yapılması gerekenler aynı kalacaktır. Yüzyıllar önceydi, yüzyıllar sonra da böyle olacak. Eski evlilikleri düşünsenize. Yıllarca aynı yastığa baş koyup, birbirine hala sevgi ile bakan çiftlere hayran olmamak elde değil. Hepimiz bu çiftlere gıpta ile bakıyor “keşke benim de böyle bir ilişkim olsa” diyerek iç çekiyoruz. Ama gel gör ki bunun için elimizi taşın altına sokma zahmetine girmiyoruz. Sonra yine arayışlar, yine gözyaşları, yine yarım kalmış hayatlarla yaşama kör topal devam etmeye çalışıyoruz. Aslında uzun ve başarılı bir ilişki sürdürmek için yapılması gerekenler o kadar açık ve seçik ki! Yapmamız gereken birazcık gözümüzü açıp, birazcık da kulağımızı kabartmak! Uzun sürecek mutlu bir birliktelik için emek vermenin önemini anlamak. Bu hayatın zaten yeterince zor olduğunu, bir kişi olmak yerine bir olarak yola devam etmenin çok daha insani olduğunu anlamak. Etrafınızdaki sahte ilişkilere değil, gerçekten çift olabilenlere bakarak kendinize pay çıkarmak. Bu konuda o kadar çok söylenecek söz var ki isterseniz ben daha fazla uzatmadan konuya gireyim. Evet, aşağıda mutlu ve uzun sürecek bir ilişki için 50 küçük öğütten oluşan bir listeyle karşılaşacaksınız. Eğer geçekten istiyorsanız, aşağıdaki ipuçlarını izleyerek gayet uzun soluklu ve mutlu bir ilişkiye adım atabilirsiniz. Karar sizin, hayat sizin, 3 günlük veya bir ömürlük ilişki de sizin. Birlikte Seyahat Edin ve Yeni Yerler Keşfedin Birlikte seyahat etmek ve yeni yerler görmek ilişkinizin yapı taşlarını oturtmak hususunda size yardımcı olacaktır. Bu şekilde mekanlara ortak anlamlar yüklemiş, paylaşımlarınızı çoğaltmış ve yeni deneyimlerinizi birlikte yaşamış olacaksınız. Tavsiye İçerik “Neden Seyahat Etmeliyim?” Diyenler için 7 İkna Edici Sebep Affetmeyi Bilin ve Affettiğiniz Bir Şeyi Tekrar Su Yüzüne Çıkarmayın Çoğu çiftin yaptığı en büyük hatadır bu. Affetmek, ama çıkan bir tartışmada bunu partnerinin yüzüne vurmak. Yani uzun ve mutlu bir ilişki istiyorsanız, affedin; ama bunu bir daha asla su yüzüne çıkarmayın. İlgili İçerik Affetmenin Belki Daha Önce Hiç Düşünmediğiniz 4 Olumlu Etkisi Tartışmaları Kazanılması Gereken Yarışlar Olarak Görmeyin Evet skor tablosuna bakıyoruz ve karşı tarafın 3-0 öne geçtiğini görüyoruz. İlişkinizi işte bu komik duruma düşürmeyin. Tartışmalarınızda ne bir kazanan var ne de bir kaybeden. Bunu unutmayın ve birbirinizle “sidik yarıştırmayın!” Karşı Tarafı Daha Çok Dinle Karşı tarafı ne kadar çok dinlerseniz, isteklerini o kadar iyi anlarsınız. Ayrıca onu gerçekten can kulağıyla dinlediğinizde, partneriniz sizin için önemli olduğunu anlayacak ve o da size aynı şekilde davranacaktır. Hem kulaklarınız hem aklınız hem de kalbinizle onu dinlemeyi öğrenin. Göz Atın İyi Bir Dinleyici Olmak için Dikkat Edilmesi Gereken 5 Nokta Kişisel Hedeflerinizden Vazgeçmeyin Bir ilişkiye başladınız. Üzerinden yıllar da geçse, yeni bir ilişki olsa da kişisel hedeflerinizden asla vazgeçmemelisiniz. Yani o kişi hayatınıza girmeden önce ulaşmak için çabaladığınız şeyleri bir kenara kaldırıp atmamalısınız. Bu sizi eksiltecek ve bir süre sonra partnerinizi, sizi mutsuzluğa sürüklemekle suçlamanıza neden olacaktır. Kendinize Çift Olarak Gerçekleştirmek İstediğiniz Hedefler Bulun Uzun ve mutlu bir birliktelik için çift olarak belirleyeceğini hedefler edinmelisiniz. Mesela; dünyanın en pahalı otellerinden birine gitmek, beraber bir dans gösterisi yapmak, kısa film çekmek, bahçeli bir ev almak… Hedefinizi seçerken bunun her ikinizi de tatmin ettiğinden emin olmalısınız. Hedeflerinize Ulaşmak için Başarılı Bir Takımmış Gibi Çalışın Belirlediğiniz hedefi bir hayal olmaktan öteye, gerçeğe taşımak için çalışmalısınız. Bunu yaparken her iki tarafın da sorumluluklarını belirlemeli, yapması gerekenlere karar vermeli, görev dağılımı yapmalı; yani kısacası profesyonel bir takım gibi çalışmalısınız. Basit Şeyler için Bile Teşekkür Edin Ruh ikiziniz olduğunu düşündüğünüz kişiden bir bardak su mu istediniz? Teşekkür etmeyi unutmayın. Konserve kapağını açması için yareninizden yardım mı istediniz? Teşekkür edin. Çünkü zaman geçtikçe çiftler birbirine teşekkür etmeyi unutur. Ona yemek yapmak, su getirmek ya da dertlerini dinlemek sanki karşı tarafın zorunluluğuymuş gibi davranılmaya başlanır. Sakın ola bu hataya düşmeyin! Zaferlerinizi Kutlayın Yeni bir araba mı aldınız, kutlayın. Evinizin badanasını kendiniz mi yaptınız, kutlayın. Yıllardır ödediğiniz kredinizi mi bitirdiniz, kutlayın! Zaferlerinizi birlikte kutlayarak bu güzel anların tadını doyasıya çıkartın. Yenilgilerinizde Birlikte Ağlayın İşten kovulmuş, iflas etmiş, kaza yapmış ya da herhangi kötü bir şey yaşamış olabilirsiniz. Yükü tek başınıza sırtlanmayın. Gerektiği zaman birlikte ağlayabilmenin ne kadar güzel bir duygu olduğunu keşfedin. Hayatınızdaki Kişi “O” Olduğu için Her Zaman Minnettar Olun Minnettar olun ve bunu ona hissettirin. Sevgiliniz ya da yoldaşınız “o” olduğu için teşekkür edin. Bunu yapmak için partnerinizin başına kötü bir şey gelmesine gerek yok, unutmayın! Onu Mutlu Edecek Sürprizler Yapın Size onu özel jetinizle dünyanın öteki ucuna götürün demiyorum. Montunun cebine ufak notlar yazın, çantasına en sevdiği çikolatayı koyun, onun için sıcak bir küvet hazırlayın… Ne yapacağınız yaratıcılığınıza ve karşınızdaki kişinin zevklerine bağlı olarak değişecektir. Birlikte Büyümenin Keyfini Çıkartın İlişkinizi bir bebek gibi büyütün ve beraber ne kadar yol kat ettiğinizi görerek eserinizle gurur duyun. 50 yaşındaki bir çift de birlikte büyüyebilir, 18 yaşındaki bir çift de! Gerektiği Zaman Ödün Vermeyi Bilin Ufak tefek zevklerinizden ödün vermenin ne kadar gerekli olduğunu bilmelisiniz. Mesela, sevgilinizin canı sıkkınsa arkadaşlarınızla yaptığınız programdan vazgeçin. Aksiyon filmlerinden nefret etseniz bile birkaç saatliğine bu ızdıraba katlanın. Emin olun o da sizin için bazı şeylerden ödün veriyor. Onun Hedeflerine Ulaşabilmesi için Destek Olun Karşınızdaki kişinin hedeflerine ulaşmasına yardımcı olun. Hatta partneriniz hedeflerinin farkında olmasa bile bunu yapın. Çünkü onun başarısı sizin başarınız, onun mutluluğu sizin mutluluğunuzdur. Yalnız Kalmayı İstemek; Gayet İnsani Bir İhtiyaçtır, Unutmayın Bazen yalnız kalmak isteyebilir, bunu anlayışla karşılayın. İhtiyacı olan zamanı ona verdiğinizde, size çok daha anlayışlı ve sevecen bir şekilde geleceğini bilin. Tavsiye İçerik Yalnız Seyahat Etmekten Korkmamanız için 13 Geçerli Sebep Partnerinizi Çabaları için Takdir Edin Onu gösterdiği çabalar için takdir edin. Girişimleri başarısız da olsa onunla gurur duyduğunuzu söylemekten çekinmeyin. Aklınızdan Geçeni Söylemekte Tereddüt Etmeyin Aklınızdan geçen her şeyi onunla paylaşın. İçinizde ne kadar fazla şey biriktirirseniz, ilişkiniz o kadar çok riske girecek, samimiyetiniz sorgulanacaktır. Partnerinizin İyi Yönlerine Odaklanın; Hiç Kimse Kusursuz Değildir, Unutmayın Karşınızdaki kişinin her yönden mükemmel olmadığını kabul edin ki siz de mükemmel değilsiniz. Herkesin iyi ve kötü tarafları vardır. Onun kötü olan tarafına odaklanırsanız, karşınızdaki kişi ağzıyla kuş tutsa da size yaranamaz. Onunla Her Şeyinizi Paylaşın! Hem Aklınız Hem De Kalbinizle Ona Karşı Şeffaf Olun Şeffaf olun, hiçbir zaman gizli kapaklı işler çevirmeyin. Siz kendinizi kapatırsanız, bu zaman içinde karşınızdaki kişiye yansıyacak ve belki de ilişkinizin sonunu getirecek problem olacaktır. Sorumluluklarınızın Farkında Olun, Onun Yapmasını İstemeyeceğiniz Şeyleri Yapmayın Uzun ve mutlu bir ilişki için empati yapmanın ne kadar önemli olduğunu kavramalısınız. Kendinizi her zaman onun yerine koyun. Bu şekilde ilişkiniz boyunca ne yapıp ne yapmamanız gerektiğini çok daha iyi bir biçimde anlayabilirsiniz. Onun Yanındayken Tüm Benliğinizle Bunu Ona Hissettirin Evet, 7 gün 24 saat onun yanında olabilirsiniz. Ama bunu bedeninizle mi, yoksa tüm benliğinizle mi yaptığınız asıl önemli olan şeydir. Eğer gerçekten onun yanında olmak istiyorsanız, bunu düşüncelerinizle bile ona hissettirmelisiniz. Bazen Aptalca Şeyler Yapabilirsiniz, Her Şeyi Ciddiye Almayın Her ilişkide aptalca hatalar yapılabildiğini bilin. Ya da bazen aptalca davranabilirsiniz de. İşte bu noktada kendinizi yerin dibine sokmayın. Yeri geldiği zamanlarda olanları tiye almanın ne kadar eğlenceli olduğunu keşfedin. Birbirinizin Arkadaşlarına ve Ailesine Karşı Saygılı Olun Başarılı bir ilişkinin en önemli kurallarından biri de partnerinizin ailesine ve arkadaşlarına karşı her zaman saygılı olmanızdır. Onları sevmeyebilirsiniz, hatta size göre çok seviyesiz ve bayağı da olabilirler. Ama bu, bay ya da bayan doğrunuzun en yakınlarına karşı saygısızlık yapma hakkına sahip olduğunuz anlamına gelmemektedir. Ne yaparlarsa yapsınlar, onlara karşı her zaman belirli bir saygı çerçevesi içerisinde yaklaşmalısınız. Onunla İlk Tanıştığınız Günlerdeki Kadar Bakımlı Olmaya Özen Gösterin Genel olarak yaptığımız hatalardan biri de nedir biliyor musunuz? Sevgilimiz ya da eşimizle ilk tanıştığımız günlerde kişisel bakımımıza deli gibi özen gösteriyor, bir müddet sonra ise kendimizi resmen salıyoruz. Erkekler saçına sakalına bakmamaya başlıyor, hatta bazıları dişlerini fırçalamayı bile unutuyor. Kadınlar ne desen ne saç ne makyaj ne giyim ne de kuşamı umursamıyor. İşte siz siz olun, bu hataya düşmeyin Çünkü bu hem kendinize hem de karşınızdaki kişiye saygısızlık yapmak demektir. Birbirinizin Özel Hayatına Karşı Saygılı Olun Gereksiz kıskançlıklar ya da şüphelerle ilişkinizi boş yere hırpalamayın. Örneğin; maillerini kontrol etmeyin, telefonunu kurcalamayın, ekstre özetini tek tek inceleyip hesap sormayın. Ona güvenin ve özel hayatına karşı saygılı olun. Paranın Ne Kadar Önemli Olduğunu Aklınızdan Çıkarmayın Dünyanın en güzel duygularından biri olan aşkın tadını çıkartın ,ama bu sizin yapmanız gerekenleri aksatmanıza neden olmasın. Yani onunla daha fazla zaman geçirebilmek için işinizi değiştirmeye ya da işinizi aksatmaya kalkmayın. Daha fazla paranın, ilişkinizi çok daha eğlenceli bir hale getireceğini bilin ve adımlarınızı buna göre atın. Göz Atın Çiftlerin Parasal Anlaşmazlık Yaşadığının 5 Göstergesi Onun Kullandığı Parfümün, Losyonun, Tıraş Bıçağının Markasını Bilin Karşınızdaki kişinin hayatı hakkındaki küçük detayları öğrenmeye çalışın. Mesela, tıraş losyonunun bittiğini fark edin ve yenisini alın. Biliyorum erkekler kadınların kullandıkları, kadınlarsa erkeklerin kullandıklarıyla çok fazla ilgilenmezler. Ama siz küçük ayrıntıların farkında olursanız, karşınızdaki kişi sizin için ne kadar önemli olduğunu hissedecek ve o da size aynı şekilde yaklaşacaktır. Tavsiye Ederiz En İyi ve Kalıcı Erkek Parfümleri Listesi [30 Güzel Parfüm Önerisi] Küçük Anlaşmazlıklar Yüzünden Pes Etmeyin! İlk büyük tartışmanızı yaşadınız ve günlerdir ağlamaktan geberiyorsunuz. Bu gayet normaldir. Yani çiftler, ilişkilerin her zaman günlük güneşlik olacağını zannetse de ne yazık ki bu imkansıza yakın bir hayaldir. Arada yemeğin tuzu biberi tadında tartışmalar, ufak kırgınlıklar yaşanacaktır elbette. Burada yapmanız gereken en küçük tartışmada dağılıp yerle bir olmamaktır. Tartıştınız diye dünyanın sonu gelmedi ya! Oturup sakin kafayla sorununuzu halledin ve ilişkinize kaldığınız yerden devam edin. Ona Karşı Her Zaman Kibar Olun Zaman geçse de yıllardır birlikte olsanız da ona karşı hiçbir zaman kaba davranmayın. Zaten başarılı çiftlerin diğerlerine verdiği en klişe öğütlerden biri de saygı faktörüdür. Aslında hepimiz bunu biliyor, ama çok azımız uygulamaya çalışıyoruz. Küçücük şeyler için karşımızdaki insanı kırmaktan çekinmiyor, ona ağza alınmayacak laflar etmekten kendimizi alıkoymuyoruz. Genellikle kaybeden taraf oluyoruz. İşte siz bunu yapmayın, karşınızdaki kişiye kibar davranın. Kendi Ayaklarınızın Üzerinde Durmayı Öğrenin! Bazılarının yaptığı en büyük hatalardan biri de basit şeyler için bile karşısındaki kişiden yardım istemek oluyor. Örneğin faturaları yatırmak, ütü yapmak, kısacası diğerinin daha iyi olduğu bir şeyde her zaman ondan yardım istemek gibi. İşte siz bunu yapmayın. Bir şeyleri kendi başına halledebilen güçlü taraf olun. Partnerinizin gözünde ne kadar güçlü olursanız, ilişkiniz de o kadar güçlenecektir. Ailesi ve Arkadaşlarıyla Vakit Geçirin ve Bunu Yaparken Asla Surat Asmayın Kesin ve net! Onun ailesi ya da arkadaşlarıyla zaman geçirirken sakın ola o güzel suratınızı asmayın. Surat asmayı bir kenara bırak, canınızın sıkıldığını bile belli etmeyin. Emin olun bu, ilişkinizin not ortalamasını birkaç puan birden eksiye taşıyacaktır. Elinizden geldiğince eğleniyor gibi yapmaya çalışın. Öyle olmadığını biliyorum, ama en azından rol yapma yeteneğinizi güçlendirin. Partnerinize Sizinle Ailesi Arasında Seçim Yapmasını Söylemeyin, Kesinlikle Kaybedersiniz… Çok sık karşılaşılan ve genellikle ilişkilerin bitiricisi olan hatalardan biri de işte bu maddedir. Yani ona “ya ben ya onlar” gibi saçma bir teklif götürmenizdir! Bu söz ağzınızdan bir kere çıktığında işlerin düzeltilemeyecek noktaya gelmesi yüksel olasılık taşımaktadır. Çünkü genellikle seçilen kişi siz olmazsınız. Ya da hadi karşınızdaki kişi sizi seçti diyelim. O zaman da sizi ailesinden mahrum bıraktığınız için hayatı boyunca suçlayacaktır. Yani iki ucu “çamurlu” değnek! Sevginizi Gösterin, En Basitinden Onu Her Gün Öpün Uzun süredir berabersiniz diye, onun sizin sevginizden emin olmasını beklemeyin. Yani evet bunu biliyor olabilir, ama her insanın zaman zaman ufak sevgi gösterilerine ihtiyacı vardır. Bu nedenle sevginizi göstermekten çekinmeyin. En basitinden ona seni seviyorum diyin. Olmadık yerlerde onu öpün. Kısacası ona sevildiğini hissettirin. Romantik Olun! İlişkinizin Heyecanını Kaybetmesi için Bir Şeyler Yapın Ufak kaçamakların sizi nasıl mutlu edeceğini tahmin edemezsiniz. Ona sürpriz yapın. Alışverişe gideceğinizi söyleyip onu şehir dışına baş başa kalabileceğiniz yerlere götürün. Küçük organizasyonlar yapın. Onu ilk tanıştığınız yere götürerek o gün söylediğiniz şeyleri söyleyin. Yani ilişkinizi canlandırmak için bir şeyler yapın. İçinizdeki ateşin sönmesine hiçbir zaman izin vermeyin. Özel Günleri Unutmayın, Yoksa Acısını Günlerce Çekersiniz İşte dikkat edilesi bir madde daha, özel günler! Tanışma yıl dönümüzü, doğum günlerini, sevgililer gününü asla unutmayın. Bunu özellikle de erkekler için söylüyorum. Çünkü kadınlar bu gibi günlere erkeklerden çok daha fazla önem verirler. Sonuçta siz siz olun, özel günlerin gerçekten özel olması gerektiğini unutmayın. Hatanızı Kabul Etmenin Zayıflık Olmadığını Bilin Eğer hata yaptıysanız, bunu inkar etmek yerine kabul etmeyi seçin. Emin olun bu sizi partnerinizin gözünde yükseltecek ve affedilme sürecinizi hızlandıracaktır. Ama hatanızı kabul etmek yerine yağ gibi üste çıkmayı tercih ederseniz, ilişkinizin zarar görmesi kuvvetle muhtemeldir. Tavsiye İçerik Yaptığınız için Pişman Olmamanız Gereken 13 “Hata” Olumsuz Eleştiri Yapmak Yerine, Oturup Sorununuzu Çözmeye Çalışın Karşı tarafın yapmış olduğu bir hatayı eleştirip durmak yerine, oturup bu konu hakkında ne yapabileceğinizi konuşun. Yıkıcı değil, yapıcı olun. Yani sizin anlayacağınız dırdır yapmaktan şiddetle kaçının. Daha İyi Bir İnsan Olmak için Uğraşın Zayıf yönlerinizin üzerine giderek kendinizi güçlendirmeye çalışın. Mesela söz verip tutamıyorsanız, bu özelliğinizden nasıl kurtulabileceğinizi düşünün. Eşiniz ya da sevgilinizden bu konu hakkında yardım isteyin. İşte mi başarısızsınız? Daha fazla uğraşın. Yani her anlamda daha iyi olmak için emek verin. Bu hem size hem karşınızdakine hem de ilişkinize büyük oranda katkı sağlayacaktır. Onu Sadece Sevgiliniz Olarak Değil, En Yakın Arkadaşınız Olarak da Görebilin Partnerinizi sadece sevgili olarak görmeyin. Zaman geçtikçe onu en yakın arkadaşınız, dostunuz, anneniz ya da babanız olarak göreceğinizi bilin. Nasıl ki kötü bir gün geçirdiğinizde en yakın arkadaşınıza sarılarak ağlıyorsanız, aynı şeyi partnerinizle de yapmayı bilin. O sizin için bir sevgiliden çok daha fazla şey ifade etmelidir. İlişkinizde Tembel Taraf Olmayın, Onun için Uğraşmanız Gerektiğini Bilin Tembellik gerçekten başa bela! Bu yaşamın her alanında böyle. İş hayatında da eğitim hayatında da ilişkilerde de. Sonuçta ilişkide tembel olmak derken ne demek istediğimi anlamış olmalısınız. Yani emek vermekten kaçmak, zorluklar karşısında yılmak, görevlerinizi ertelemek gibi tutumlardan bahsediyorum. Bunlardan kesinlikle kaçınmalı, bir bebek gibi büyütmeniz gereken ilişkiniz için gecelerce uykusuz kalmayı göze almalısınız. Karşınızdaki Kişiyi Değiştirmeye Çalışmayın Başarısızlıkla sonuçlanan ilişkilerde görülen bir diğer hata da çiftlerin birbirini değiştirmeye çalışmasıdır. Yani ilk etapta göze batmayan davranışlar bir süre sonra sizi rahatsız etmeye başlar ve partnerinizin bu hareketlerini değiştirmesi için ona baskı yapmaya başlarsınız. Atıyorum, partnerinizin kılık kıyafetini değiştirmeye çalışmayın, izlediği filmlere, arkadaşlarına, takıldığı mekanlara karışmayın. Karşınızdaki kişiyi istediğiniz gibi şekil vereceğiniz bir oyun hamuru olarak görmekten vazgeçin. Tabii ki Bazen Üzüleceksiniz! Partnerinizi Sizi Mutlu Etmesi için Programlanmış Bir Robot Olarak Düşünmeyin Bir ilişkiye başladınız, ilk zamanlar her şey çok güzel gidiyordu. Ama işler aniden kötüleşemeye başladı. Atıyorum, iş hayatınızda sorunlar yaşıyorsunuz ya da başka sorunlar ortaya çıktı. Bir de üstüne partnerinizle tartışmaya başladınız mı, al işte sana en büyük bunalım sebebi. Sonuçta, sevgiliniz sizi mutlu etmeyecekse başka ne işe yarayacak ki? Kurtulun gitsin! Mi acaba! Elbette değil. Bu şekilde düşünürseniz hiçbir ilişkinizde başarılı olamazsınız. Partneriniz sizi mutlu etmeye programlanmış bir robot değil. Ya da beyninizi uyuşturacak bir antidepresan! Onu bu şekilde düşünmekten vazgeçip, üzülmeniz gereken yerde adam gibi üzülmeyi öğrenin. Her Zaman Güçlü Olmak Zorunda Değilsiniz! Bırakın Yaralarınızı Sarmanıza Yardım Etsin Her zaman güçlü bir sevgili olmak zorunda değilsiniz. Yaşı kemale ermiş koca bir adam olsanız bile, bazen çocuklar gibi ağlayabilirsiniz. Bu sizin acizliğinizi göstermez. Ağlamak, yıkılmak, birine sımsıkı sarılmak en insani ihtiyaçlar arasındadır. Bırakın partneriniz yaralarınızı sarsın, kalbinizin hasar görmüş yerlerine o naif elleriyle pansuman yapsın. Kısacası eğer ihtiyacınız varsa, bırakın sizi iyileştirsin. Şifanız onun ellerinde, unutmayın! Onu Nasıl Mutlu Edeceğinizi Bildiğinizden Emin Olun Karşınızdaki kişiyi nasıl mutlu edeceğinizi bilmelisiniz. Mesela, dağda bayırda vakit geçirmeyi sevmeyen sevgiliniz için dağ evinde geçirilecek bir hafta sonu organizasyonu yapmayın. Ya da kalabalıklardan hoşlanmayan içedönük sevgiliniz için binlerce kişinin katılacağı bir konsere bilet almayın. Anlamını Sadece Sizin Bildiğiniz Küçük İşaretler Bulun Onunla aranızda gizli bir iletişiminiz olun. Evet, birbirini gerçekten tamamlayan kişiler bakışlarıyla bile ne demek istediklerini anlatabilirler. Ama benim demek istediğim bu değil. Atıyorum burnunuzun üzerini kaşıdığınızda sizin bir şeyler demek istediğinizi anlasın. Ya da ona “hayatım” diye hitap ettiğinizde ortamdan sıkıldığınızı ve oradan gitmek istediğinizi anlatmış olun. İşte aranızdaki bu gizli işaretlerin sizi birbirinize daha çok bağlayacağını ve gerçekten çok eğlenceli olduğunu bilmelisiniz. İlginizi Çekebilir En Çok Kullanılan 30 Beden Dili ve Anlamları [Kadınlar ve Erkekler için Vücut Dili] Bazen Anlamsız Şakalar Yapabilir, Burada Oyunculuk Yeteneğinizi Kullanarak Kahkahalara Boğulmanız Gerekecek Herkes bir Cem Yılmaz değil ya, onun da bazen kötü şakalar yapacağını bilin. Ama iyisi mi siz bu durumlarda olabildiğince içten gülmeye çalışın. Özellikle de topluluk içindeyken onun şakalarına gülmeniz gerektiğini bilmelisiniz. Yoksa karşınızdaki kişi, Zuhal Olcay’ın en sevdiğim şarkılarından biri olan “Sen Bana Fazla İyisin”i dinleyerek depresyonun dibine vurabilir. Yaşandı ki biliyorum daa! Hiçbir Konuda Ucuzcu Olmayın, Onun Dünyanın En Değerli Varlığıymış Gibi Hissetmesini Sağlayın Ucuzcu olmayın derken, bunu sadece maddi anlamda söylemediğimi bilin. Tabii işin içinde o da var ama siz olaya sadece bu taraftan bakmayın. İlişkinizin hiçbir noktasında ucuzcu olmayın. Onun söylediklerine ve yaptıklarına değer verin. Sizin için süslendiği zaman karşınızda dünyanın en güzel ya da en yakışıklı insanı duruyormuş gibi hissedin ve hissettirin. İlişkinizin paha biçilmez olduğunu aklınızdan bir an olsun çıkarmayın. İstekleri ve İhtiyaçlarının Farkında Olun Karşınızdaki kişinin sizden en istediğini bilin. Bazen dile getirdikleriyle gerçek ihtiyaçlarının aynı olmayabileceğini anlayın. Belki de söylenmemiş isteklerinin sizin tarafınızdan fark edilmesini istiyordur. Ya da ihtiyaçlarını söylemekten çekiniyor olabilir. Bunu anlayacak olan en iyi kişi sizsiniz, unutmayın. Partnerinizin Ağzından Tek Bir Kelime Çıkmasa da Onu Nasıl Duyacağınızı Bilin! Yani Onu Hem Aklınız Hem Bedeniniz Hem de Ruhunuzla Dinleyin Hararetli bir tartışmadan sonra her ikiniz de bir köşeye çekildiniz diyelim. Partneriniz bir tarafta oturuyor siz bir tarafta. Dakikalar belki de saatlerce konuşmadan öylece oturdunuz. Peki, bu sırada onun ne söylediğini duyabildiniz mi? Yani ağzından te kelime bile çıkmayan sevgilinizin aslında çığlık çığlığa size duyurmaya çalıştığı kelimelerini duyabiliyor musunuz? Eğer cevabınız evetse, o zaman ben de evet diyorum. Çünkü siz kesinlikle birbirinizi bulmuşsunuz. Yukarıdaki maddeleri hiçbir zaman aklınızdan çıkarmazsanız, siz de o hayranlıkla bakılan çiftlerden biri olacaksınız demektir. Tebrikler! İşte uzun süreli ve mutlu bir ilişki için ipuçları. Aslına bakarsanız, bu söylediklerimi her yerden duyuyoruz ama iş uygulamaya geldiğinde hepimizin dili lal, eli kolu tutmaz oluyor sanki! Sonra neden başarılı bir ilişki yürütemiyorum, yoksa doğru insanı çoktan kaçırdım mı, diye düşünüyoruz. Çünkü çaba göstermiyoruz, çünkü etrafımızdaki her şey gibi insanları, sevgileri de tüketmeye alıştık. Bozulan bir şeyin yenisini alıyormuş gibi, yeni ilişkilere başlıyoruz. Ama sizin bu tüketim toplumuna katılmak istemediğinizi ve yukarıdaki listeyi dikkate alacağınızı düşünüyorum. Zira siz her ilişkiyle biraz daha azalmak değil, tek ve sağlam bir ilişkiyle çoğalmak istiyorsunuz, değil mi?

kısa süreli ilişki ne demek