🦣 2 Yaş Çocuğun Kreşe Alışma Süreci
12 yaş civarındaki bir çocuğun kardeş kavramını anlaması zordur. Buna rağmen yanında bebekle ilgili konuşabilir ve heyecanınızı paylaşabilirsiniz. Kreşe alışma Süreci ve Berlin Modeli Disleksi Nedir? Disleksinin Belirtileri Nelerdir? Çocukta Mastürbasyon Çocuklarda Bağırsak Sorunlarının Nedenleri (Kabızlık) ve
ÇocukGelişimi Araştırmaları Final Deneme Sınavı 8 – Auzef çıkmış sorular – vize soruları – Auzef final 2022 soruları – bütünleme soruları Ceza evinde annesi ile birlikte kalan 0-6 yaş çocuklara anaokulu-kreş hizmeti sağlanması uygulamasının çocuk hakları sözleşmesindeki karşılığı hangi seçenekte
Elindeoyuncak olmazsa hiç içmiyor. Ek gıdalardan sadece biraz sebze yiyor. Hiç ağlama ve acıkma hissi yok. Yaşına göre çok zayıf, 7 kilo ve kendi 8 aylık. Zayıflıyor, büyümüyor. Bazen bir gün boyunca hiç içmiyor. Ne yapmalıyım? Teşekkürler. CEVAP 199: Çocuk beslenme ve gastroenteroloji uzmanına başvurun.
Kuruluşumuz 9 hafta ila okula başlama yaşına kadar engelli veya engelsiz 90 çocuğa beraberce yaşama, oynama ve öğrenme imkanı sağlamaktadır. Çocuk yuvamızda altı çocuk grubu vardır: üç adet kreş grubu (9 hafta ila 3 yıl arası) ve üç adet temel bilgiler veren grup (2,5 yıl ila okula başlama yaşı arası).
Kardeşbir çocuğun hayatında baş edilmesi, uyum sağlanması gereken en önemli dönüm noktalarından biri gerçekten. Yani zorlu bir görev. Bir de tam bu dönemde çocuğa kreşe alışma görevi yüklemeyin. Bu yük küçücük omuzlarına fazla ağır gelebilir.
Kreşebaşlama ve alışma sürecinde ebeveynlerin kafasında soru işaretleri olabilir. Bu süreçte çocuğun ebeveyni ile arasındaki bağların zarar Anasayfa. Üyelik. Tüm Yazarlar. enflasyon emeklilik ötv döviz akp chp mhp. İçerik Yönetimi . İçerik Ekle . Yazar Sayfam .
Kreşteodada 17 aylık bebeği darp eden 2,5 yaşındaki küçük çocuk, koridorda da arkadaşını darp etti. Küçük çocuk kreş yetkililerinin gelmesiyle minik Süleyman'ı bıraktı.
bırakınve orada terkedin demek değil. Belli bir alışma süresi olmalı ve siz bu süreyi onunla beraber geçirmelisiniz. Pek çok kreş annelere çocuğu bırakıp gitmelerini, bir müddet ağladıktan sonra alışıp susacağını söylüyor. Belki bazı çocuklar annelerinden bu şekilde ayrılmayı problem etmez ama çoğu eder.
Okulaalışma, oryantasyon süreci nasıl işliyor ? Çocuğun okula başladığı ilk hafta yanında mutlaka velisi veya çocuğun tanıdığı ve güven duyduğu biri olmalıdır. Okulun birinci günü çocuğun okulda bir saat kalması yeterlidir. Etimesgut Kreş. Etimesgut Anaokulu. HAKKIMIZDA. Melodi Anaokulu, 2001 yılından bugüne
Kreşealışma sorunu. Soran: M.K 14.09.2015. Soru: Merhaba Oğlum 3 yasinda krese baslayali 1 ay oldu hala alisamadi gergin agliyor bir de dugmeli hic bir sey giymiyor yardimlarinizi bekliyorum Cevap: Merhaba, Bazı çocuklarda kreşe uyum süreci zaman alabilmektedir. Kreşe göndermeye devam etmenizi öneririm.
Uykudanönce ‘Ben kreşe gidiyorum. Ben büyüdüm!’ gibi olumlu, şimdiki zamana ait, basit mesajlar sıkmadan tekrar edilebilir. Uyku süresince beyinde tekrar edilen bu mesajlar çocuğun yeni ortamını kabullenmesini kolaylaştıracaktır. Kurum Tehdit Unsuru Olarak Kullanılmamalı: Asla çocuk, kreşle tehdit edilmemelidir.
Anaokuludöneminde çocukların ilk sosyalleşme süreci yaşanmaktadır. Okul öncesi dönem çocuğun duygusal, sosyal ve zeka gelişimi açısından önemlidir. Bu dönemin mutlaka sağlıklı geçmesi gerekir. Uzmanlara göre çocuğun kişiliğinin yüzde 80’i
rUplX. Kardeş kıskançlığınının psikologlara en çok danışılan konu olduğunu belirten Uzman Psikolog Yeşim Erdoğdu, yeni kardeşe alışma sürecinde anne babalara önemli tavsiyelerde bulundu...Günümüzde ailelerin destek almak için psikologlara en çok başvurduğu konulardan biri "Kardeş Kıskançlığı" olmaktadır. Aileye yeni bir bireyin katılması tüm aile bireylerinin yaşantısını ayrı ayrı etkileyen bir durumdur. Bu yeni durumdan genellikle en çok etkilenenler yeni bir kardeşin geldiğini öğrenen çocuklar olmaktadır. Kardeş kıskançlığı özellikle 2-8 yaş arası çocuklarda kendini göstermektedir. Burada bahsedilen kıskançlık duygusunu oluşturan etmenler; hem anne babayı başka biriyle paylaşmakta yaşanan güçlük, hem de bu yaşlarda benmerkezciliğe sahip çocuğun üzerindeki ilginin azalacağına dair duyduğu tehdittir. Bu nedenle aileye kardeşin katılacağı açıklandıktan, kardeş doğduktan sonraki ilk zamanlara kadar süren alışma sürecinde anne ve babanın çocuklarına karşı olumlu tutumları oldukça yeni bir üye katıldığında çocukların psikolojisinin olumsuz etkilenmemesi adına ebeveynlerin yaptıkları bazı davranışlar, altında taşıdığı olumlu niyet kadar olumlu sonuçlar vermeyebilir. Aşağıda ilk olarak kaçınılması gereken anne baba tutumlarına değinilecek, daha sonra bu süreçte çocukların psikolojisini olumlu etkileyen tutumlar YAKLAŞIMLAR1 “SEN BÜYÜKSÜN. KARDEŞİN KÜÇÜK OLDUĞU İÇİN ONUNLA DAHA ÇOK İLGİLENİYORUM.”Bu ifadeyi kullanırken göz ardı edilmemesi gereken; çocukların hepsinin çocuk olduğudur. Yaşça diğerine göre büyük olduğu gerekçesiyle hiçbir çocuğun ilgiye daha az ihtiyaç duyduğu düşünülmemelidir. Aileye kardeş katıldıktan sonra onlardan büyük insan davranışı beklemek ve yeterli ilgiyi göstermemek onları gerileme davranışlarına; yani bebeksi davranışlara yönlendirir. Çünkü kardeşi bebek yani küçük olduğu için onunla daha çok ilgilenildiğini düşünen çocuk, kardeşi gibi bebeksi davranırsa ilgiyi geri kazanabileceğini düşünür. Bununla birlikte parmak emme, altını ıslatma, dışkı kaçırma, konuşmada gerilik gibi belirtiler “KARDEŞ DOĞDUKTAN HEMEN SONRA ÇOCUĞUN KREŞE/OKULA BAŞLATILMASI VEYA BAŞKA EVE GÖNDERİLMESİ”Yaşça büyük çocuğun kreşe veya okula yeni başladığı dönemin, aileye yeni bir kardeşin katılması dönemine denk gelmesiyle birlikte çocuklar yeni kardeş yüzünden evden gönderildiklerini, artık istenmediklerini ve dışlandıklarını hissederler. Bunun önüne geçmek için, kardeşine alışana kadar çocuğun kreşe/okula yeni başlama süreci bir kaç ay ertelenmelidir. Yine kardeş doğduktan sonraki ilk gün ve haftalarda, bazen ebeveynler bebeğin bakımını daha iyi gerçekleştirebilmek için yaşça büyük çocukları anneanne ve babaannenin evine göndermektedirler. Bu da çocuğun kendisinde istenmediği düşüncelerine yol açan ve psikolojisini olumsuz etkileyen bir “O SÜREKLİ AĞLIYOR, ALTINA YAPIYOR, BAK SEN NE KADAR AKILLISIN!”Bazen anneler ve babalar aileye yeni bir birey katıldığında yaşça büyük çocuklarının ihtiyaç duyduğu ilgiyi yanlış ve abartılı şekillerde gösterebilmektedirler. Kıskançlık duygularını engellemek için, yaşça büyük çocuklarının özelliklerini aşırı övüp, aynı zamanda bebekle ilgili olumsuz ifadelerde bulunmak; kardeş kıskançlığını önlemede geçerli bir yöntem olmamaktadır. Kendisinin daha üstün özellikleri olduğu söylenmesine rağmen bebekle daha çok ilgilenildiğini gören çocuk; haksızlığa uğradığını ve kandırıldığını düşünerek anne ve babasına karşı; kardeşine karşı düşmanlık duygularına sahip olabilir. Kardeşini; anne ve babayı üzen ve sürekli "sorun" yaratan bir varlık olarak görür. Bunların sonucu olarak hem kardeşe hem de ebeveynlere öfkeli, saldırgan veya küskün davranışlarda SINIRLARI ORTADAN KALDIRMAK, HER İSTEDİĞİNİ YAPMAKBüyük çocukların kardeşlerini kıskanmalarının önüne geçmek için anne babanın çocuğa aşırı hoşgörü göstermesi duruma olumsuz etkileyecektir. Örneğin kardeşe ayrılan ilgiyi telafi etmek için olumsuz davranışlarını görmezden gelmek veya pekiştirmek, önceden tek başına yatan çocuğun anne babayla uyumasına izin vermek, her istediğini almak, her istediğini yapmak çocuğun psikolojik gelişimini olumsuz etkileyen tutumlardır. Eskiden geçerli kurallar devam ettirilmelidir. Aynı zamanda, bebeğin dünyaya geleceği açıklanırken; "Senin için kardeş yapıyoruz, sen oyna diye sana kardeş yapıyoruz." gibi ifadelerden de kaçınılmalıdır. Çocuk aileye yeni bir üye katılması kararının anne ve babaya ait bir karar olduğunu ve kardeşinin de ayrı bir birey olarak ailede değerli olduğunu “KARDEŞİNİ AĞLATMASANA!”, “ÇEKİL KARDEŞİNİN BAŞINDAN”, “RAHAT BIRAK KARDEŞİNİ”Kardeşiyle oynamak istediğinde veya ona dokunduğunda, yaklaştığında anne-babasından bu cümleleri duyan çocuğun aklından şu düşünceler geçer "Annem-babam kardeşim yüzünden bana kızıyor, demek ki o iyi biri değil." Bu kardeş kıskançlığını arttıran ve tetikleyen bir tutumdur. Bununla birlikte çocuklar bazen kardeşine duyduğu kıskançlıkla bilinçli veya bilinçdışı olarak, kardeşlerine saldırgan ve zarar verici davranışlarda bulunabilmektedirler. Bu noktada çocuğa; bebeğe zarar vermesine izin verilmeyeceği net bir şekilde anlatılmalıdır. Ancak yine yargılayıcı, suçlayıcı, tehdit edici bir yaklaşımdan GEREKENLER NELERDİR?Çocuklara kardeşleriyle ilgili küçük sorumluluklar verilmelidir. Bu abla-abi, kardeş ilişkisini güçlendirir, bu ilişkide önemli bir yeri olduğunu keşfetmesini sağlar. Aynı zamanda bebeğin kendi işlerini yapabilecek kapasitede olmadığını gördüğünde ona merhamet duyguları geliştirmesine katkıda kandırmaya çalışmak belki de ebeveynlerin kendilerini kandırmasıyla sonuçlanmaktadır. Bir yetişkinin soyut düşünme becerilerine sahip olmasa bile çocuklar; yaşadıklarını ve çevrelerinden gördükleri davranışları, hisleri anlayabilme ve gerçeği analiz edebilme yetisine sahiptirler. Çocuklara karşı samimi olmak; gerçekleri ve gerçek hisleri onlara yansıtmak gerekir. Yaşananlar çocuklara açıklanırken, onların duygularını ve hassas psikolojik gelişimlerini olumsuz etkilemeyecek, uygun bir şekilde Örn oyunlaştırarakama kandırmayarak, sembolize edilerek, anlayışlı ve yumuşak bir tutumda ve gösterilen ilgide “denge”yi sağlamak önem taşıyan bir unsurdur. Yaşça büyük çocuğun kardeşini kıskanmasını önlemek için üstün yanlarına vurgu yapılıp, kardeşin olumsuz yanları gösterildiğinde sağlanması gereken dengenin ötesine geçilmiş olur. Aynı şekilde, kendisi büyük olduğu için veya kardeşi bebek olduğu için kardeşe daha fazla ilgi gösterildiğinin altının çizilmesi de ilgiye erişmek için yaşça büyük çocuğun davranışlarını geriletebilir. HER İKİSİNİN DE İLGİ GÖRMEYİ HAK ETTİKLERİ,Kardeşinin temel ihtiyaçlarını karşılamak için ayrılan sürenin daha çok olmasının ona daha çok sevgi duyulduğu anlamına gelmediği,Kendisi de bebekken aynı şekilde emzirildiği, altının değiştirildiği ve kardeşinin de bir gün kendisi bunları yapana kadar ona yardımcı olunduğu, isterse kendisinin de kardeşine yardımcı olabileceği,İkisinin de ihtiyaç duyduklarında hep yanlarında olunacağı, ikisinin de birbirinden farkı olmadan çok sevildiği ve çok değerli oldukları sözlerle-davranışlarla yeni bir üyenin katılmasının heyecanını yaşayan tüm ailelere; hayatlarındaki bu yeni, güzel, bir o kadar da sabır gerektiren dönemde kolaylıklar ve mutluluklar...Uzman Psikolog Yeşim Erdoğdu
Kreşe alışma Süreci ve Berlin Modeli Kreşe alışma süreci, hem çocuk ve ebeveyn hem de eğitimci için zorlu bir süreçtir. Bu sürecin hassas ve iyi bir şekilde işleyişi, çocuğun üzerindeki stresi azaltmaktadır. Çocuğun yeni bir ortama uyum sağlaması ve kreşe alışması sürecinin kolay olabilmesi için planın ve programın yapılması gerekmektedir. Böylece, çocuğun anneden ayrılma korkusu ve endişesinin ortadan kalkması sağlanabilir ve çocuk yaşadığı stresle daha iyi başa çıkabilir. Çocuğa kreşe alışmasında ve yeni ortama uyum sağlamasında yardımcı olan “Berlin Modeli“ farklı kuramlar baz alınarak Almanya‟da geliştirilmiştir. Çocuğun, aileden kreşe sağlıklı olarak geçişi için yaygın olarak kullanılmaktadır. Laewen ve diğerleri, 2003 Alışma sürecinde geçiş Transition ve bağlanma Attechment kuramının rolü Kreşe/anaokuluna veya okula geçişler, çocuk için önemli bir yaşam kesitidir Filipp, 1995. Bu geçiş süreçlerin bütün tarafların Ebeveynler ve Eğitimciler işbirliği ile hazırlanmasının ve karşılıklı beklentilerin önceden konuşulması geçiş sürecinin sağlıklı bir şekilde üstesinden gelinmesi için önemlidir. Aileden kreşe geçiş, çocuğun anaokuluna ve ilkokula geçiş sürecinden biraz daha zorlu geçmektedir. İlk geçiş sürecinde çocuğun edindiği deneyimler, beceriler ve özgüven, daha sonraki yaşamındaki geçiş süreçlerinin üstesinden daha kolay gelmesini sağlamaktadır. 0-3 yaş arası çocuğun güvendiği kişi olan anneden ayrılması zor olmaktadır. Bu dönemde çocukların kaygılarını, kokularını, çaresizliklerini, güçsüzlüklerini ve öfkelerini yalnız başına düzenleyebilmeleri mümkün değildir. Çünkü bu durumlarda kendisine yardım edecek ve destek olacak güvenli bir duygusal bağ geliştirdiği bir kişiye ihtiyaç duymaktadırlar Bu yaşlardaki çocuk birçok yeni durum ile yeni bir ortam, gruptaki çocuklar, yeni bakim veren kişi karşı karşıya gelmektedir. Bu yeni duruma çocuğun hemen uyum sağlaması ve üstesinden gelmesi kolay olmamaktadır. Özellikle 7 ve 24 aylık çocukların kreşe geçiş süreçlerinde ebeveynin desteği ve eşliği olmadan sürecin başarıya uğraması zor olmakta ve çocuk için tehlike arz etmektedir. Çocuğun yeni çevreye adaptasyonu, eğitimci ve diğer çocuklarla güvenli bir ilişki kurması için en güvendiği kişi olan ebeveynin yardımına ihtiyacı vardır. Aileden kreşe geçiş sürecinin başarı ile sonlandırılmasında sorumluluk çocuğa ait değildir. Bu ebeveynin sorumluluk alanıdır. Alıştırma sürecinde ebeveynin ve eğitimcinin işbirliği ve beraber hareket etmesi işi kolaylaştırmaktadır ve çocuğun bakımı, eğitimi ve desteklenmesi için de gereklidir. Bağlanma kuramı, aileden kreşe/anaokuluna geçişte dikkate alınması gereken önemli bir faktördür. Son yıllarda da erken çocukluk araştırmalarının en popüler konuları arasında yerini almıştır. Üç yaşından küçük çocukların hazırlıksız bir şekilde eğitimci olsa bile yabancı insanlara bırakılması doğru bulunmamaktadır ve şayet anne ile çocuk arasında bir ayrılık gerçekleşecekse, bunun belli bir program ve plan çerçevesinde yapılması gerekmektedir Bowlby, 2001. Çocuğun sağlıklı gelişiminde birincil bakım veren kişi ile arasındaki duygusal bağ önemli bir rol oynamaktadır. Çünkü çocuğun ayrılma, korku, ağrı ve aynı zamanda yoğun stresler sonucu gönderdiği sinyallere duyarlı bir tepkinin verilmesi sadece onun güvenli duygusal bağ kurduğu kişi tarafından sağlanmaktadır. Erken çocukluk dönemdeki bağlanma deneyimleri diğer kişilerle kuracağı bağlanma ilişkisini etkilemektedir. Çocuğun küçük yaşlarda kreşe uyum sağlamamasının altında yatan nedenlerden biri ebeveyniyle kurduğu bağlanma ilişkisi olabilmektedir. Çocuğun birincil bakım veren anneden ayrılması sancılı bir süreçtir. Fakat çocuk aynı zamanda birçok kişi ile güvenli ve duygusal bir bağ kurabilecek şekilde dünyaya gelmiştir Ahnert, 2010. Ayrılığı kolaylaştıracak ve eğitimciye alışmasını sağlayacak, çocuğun ilk bağlandığı kişinin sürece dahil olması ile başarılacaktır. Böylece, çocuğun kreşe/anaokuluna başladıktan sonraki eğitimcisi ile güvenli bir bağ kurması ve çevreye kolayca uyum sağlaması gerçekleşecektir. Bowlby ve Ainworth bazı çocukların anneler tarafından kreş veya çocuk yuvalarına bırakıldıklarında korku ve üzüntüyle tepki verdikleri, bazılarının ise buna duygusal olarak hiç bir tepki göstermemelerini, çocukların ilgili kişilerle olan bağlanma kalitesine ilişkin ipuçları verdiğinin altını çizmektedirler Kasten, 2013. Güvenli bağlanmış çocuk, annesinin yardımıyla önceki güvenli bağlanma temelinde eğitimci ile arasında bir duygusal bağ oluşturmaktadır. Annenin herhangi bir stres durumunda geri geleceğinin farkındadır. Bu arada eğitimcide onun için güvenir bir kişi olmuştur artık. Güvensiz bağlanan bir çocuk ise, ilk önce ayrılma gerçekleştiğinde buna tepki vermemektedir. Oysaki çocukta ayrılma korkusu mevcuttur. Fakat bu korkuyu belli etmemektedir. Aslında bu çocuklar için ayrılma korkusu büyük bir stres kaynağıdır. Bunu bir türlü ifade edememektedirler. Çocuğun yeni ortama ve gruptaki çocuklara uyum sağlaması ve eğitimcisine güven bağı kurması çocuğun gelişimi üzerinde önemli bir rolü vardır. Sağlıklı olarak gerçekleşen uyum sonucu; çocuğun gruptaki çocuklarla ve eğitimciyle etkileşime girmesi ve iletişim kurması, kendini güvende hissettiğinde çevreyi keşfetmeye başlayacak ve yeni şeyler öğrenme başlayacaktır. Çocuğun kreşe geçiş sürecinde zamana ihtiyacı vardır. Güvendiği kişiyi birden kaybetmesi, korkularının artmasına sebep olur. Endişe ve korku duyan bir çocuğun kreşteki gelişimini destekleyen etkinliklerden fayda görmesi ve yeni bir şeyler öğrenmesi söz konusu olamaz Grossmann ve Grossmann, 1998. Çocuğun Kreşe Alıştırılma Süreci Kreş/Anaokuluna alışma sürecindeki rol oynayan aktörler Hem ebeveynin hem de çocuğun alışma sürecinde olumsuzlukla karşılaşmamaları için plan ve program yapılmasının önemi vurgulanmaktadır. Alışma süreci önceden aile ve eğitimciler tarafından planlanması gerekir. Kreş veya anaokulunda çalışan eğitimciler arasında yeni gelen çocuğun alışma sürecine kimin eşlik edeceği önceden belirlenmelidir. Çünkü ilk etapta bir eğitimci ile çocuğun duygusal bir bağ geliştirmesi için imkan verilmesi sağlanmalıdır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken alışma süreci sağlıklı olarak başarıldıktan sonra, çocuğun duygusal bağ geliştirdiği eğitimcinin hasta olması, izinli olması çocuğun tekrar kreş veya anaokulunda güven duyduğu, stres ve korku durumlarında sığınacağı güvenli bir limanın yok olması anlamına gelmektedir. Bunun önüne geçmek için, diğer eğitimcilerin de alışma sürecinden sonra yeni gelen çocuğa yakınlaşmaları ve güvenli bir bağ geliştirmeleri faydalı olacaktır. Çünkü çocuğun gönderdiği sinyallere duyarlı karşılık veren ve onunla etkileşime giren kişilere bağlanması zamanla çeşitlenecektir. Alışma süreci her çocuk için farklıdır. Bu süreç her çocuk için bireysel olarak planlanmalıdır. Çocuğun, herhangi bir stres durumunda eğitimciye gitmesi sağlanmalıdır. Fakat anne her durumda erişilebilir olmalıdır. Bu ilk yapılan denemede başarı sağlanmazsa; çocuk eğitimci tarafından teselli olmuyorsa; annenin çağrılarak duruma müdahale etmesi istenmektedir. Alıştırma sürecinde eğitimcinin görevi çocuğun gelişimini ve davranışlarını gözlemlemek ve onun gönderdiği sinyallere duyarlı bir şekilde karşılık vermektir Cantzler, 2008. Berlin Modeli Laewen ve diğerleri 2003, tarafından öncelikli olarak 0-3 yaş arası çocukların kreşe alışmalarını kolaylaştırmak için geliştirilen bu model zamanla anaokulu alanında da kullanılmaya başlanmıştır. Bu modelde her çocuğun alışma süreci onun ebeveyni ile olan bağlanma ilişkisine, mizacına, yaşına ve eğitimcinin davranışlarına bağlıdır ve alışma sürecinin her çocukta farklı olacağı belirtilmektedir. Berlin modelinde ebeveynlerin alışma sürecine eşlik etmesi esastır ve çocuğun yeni çevreye, eğitimcisine aşina olması ve uyum sağlaması hedeflenmektedir. Model birkaç evreden oluşmaktadır. Çocuğun bu modelle adım adım kreşe/anaokuluna adaptasyon sağlaması ve eğitimcisine alıştırılması hedeflenmektedir. Berlin Modelinin Evreleri Kayıt ve görüşme evresi Kayıt işleminin gerçekleşmesinden sonra ebeveyn ile çocuğun kreşe alışma sürecine eşlik eden eğitimci arasında kapsamlı bir görüşme yapılır. Bu görüşmede, çocuk hakkında örneğin, beslenme ve uyku alışkanlığı, mizacı, oyun davranışları gibi bilgiler ele alınmaktadır. Ebeveyne model anlatılır ve bu süreçteki rolü hakkında bilgi verilir. Temel evre Ebeveyn çocukla birlikte üç gün boyunca kreşi ziyaret eder. Bir saati geçmemek şartı ile ebeveyn kreşteki grupta çocukla beraber kalır. Eğitimci bu arada çocuğu gözlemler ve onunla iletişime geçmeye ve onu ara sıra oyuna dâhil etmeye çalışır. Burada çocukla iletişime geçmede genellikle bir obje kullanılmaktadır. Annenin rolü burada pasiftir. Ebeveyn çocuğa yanında olduğunu hissettirir, ona güven verir ve çocuğun gruptaki oyunlara katılması için zorlamaz. İlk ayrılık evresi Dördüncü günde ebeveyn çocukla beraber tekrar kreşe gelir. Annenin rolü bu evrede de yine pasiftir. Eğitimci çocukla iletişime geçmeye çalışır ve onu grup aktivitelerine katmaya çalışır. Bu evrede ilk olarak ebeveyn çocuktan ayrılır. Ebeveyn sadece 30 dakikalığına gruptan ayrılır. Fakat ihtiyaç halinde çağrılmak üzere kreşin başka bir odasında bekler. Bu evrede, çocuğun ebeveynin ayrılmasına verdiği reaksiyon, onun alışma sürecini belirlemektedir. Burada iki aşamadan; a kısa süren alışma süreci ve b uzun süren alışma sürecinden söz edilmektedir. a Çocuk ebeveynin ayrılmasına çok büyük bir reaksiyon göstermiyorsa veya ağladığı zaman gruptaki eğitimci tarafından kolayca teselli edilebiliyorsa, alışma süreci beş veya altı gün içerisinde başarıyla sonlandırılmaktadır. b Çocuk ebeveynin ayrılmasına büyük bir reaksiyon gösteriyorsa, onun arkasından gidiyor ve eğitimci tarafından bir türlü teselli edilemiyorsa, alışma süreci çocuğun ayrılıklara vereceği tepkilere göre iki veya üç hafta sürmektedir. Dengeleme evresi Ebeveynin çocukla vedalaşması daha sık ve uzun olur. Eğitimci, çocuğun bakım ihtiyaçlarını anne gittikçe kendi karşılar Yemek yedirme, altını değiştirme gibi. Bitiş evresi Çocuk ve eğitimci arasında duygusal bir bağ gelişmiş ve güven ortamı sağlanmışsa çocuk ebeveynin gruptan ayrılmasına aşırı reaksiyon göstermiyorsa veya gösterse bile eğitimci tarafından çabucak teselli edilebiliyorsa süreç sonlandırılır. Ebeveynin kreşte kalmasına artık gerek duyulmamaktadır. Fakat ebeveyne her hangi bir durumda erişimin kolay olması gerekmektedir Laewen ve diğerleri, 2003. FACEBOOK GOOGLE+
Soru merhaba; oğlum 2 ay önce kreşe başladı. ancak her gün kreşe giderken mutlaka mızmızlanıyor. her gece yatarken kreşle ilgili sorular erken alıp almayacağımız teyit ediyor. acaba oğlum kreşe hazır değil mi? ara vermek için uygun zaman nedir? kararlı duruşunu bozmuyorum ama ona zarar vermek istemiyorum. nasıl davranmalıyım? teşekkürler. Cevap Merhaba, Çocuğunuz ayrılık kaygısı yaşıyor olabilir. Çocuklarda görülen ayrılık kaygısı hakkında daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Okulun psikoloğu ile görüşerek okula uyum süreci hakkında destek alabilirsiniz. Çocuğunuzun kreş hakkındaki kaygıları günlük hayatını etkiliyor ise mutlaka psikolojik destek almanızı öneririm.
Kreşte ilk gün hem çocuklar için hem de ebeveynler için oldukça önemlidir. Kreşe/anaokuluna başlayan çocukların büyük bir çoğunluğu uyum sürecini sağlıklı bir şekilde atlatsa da bazı çocuklar için kreşe/anaokuluna gitmek sürekli bir kaygıya yol açmaktadır. Kreşe/anaokuluna uyum sağlamada sorun yaşamayan çocuklar; akranları ile birlikte olma, işbirlikçi katılım, grup etkinliklerinde yer alma gibi birçok kazanım elde edebilmekte, yaşıtları ve öğretmenleri ile güvene dayalı ve yakın ilişkiler Başlarken...Kreşe Başlarken Neler Yapabilirim?Okula Uyum SüreciEbeveynler Nasıl Davranmalıdır? Kreşe Başlarken... Okul öncesi eğitim kurumları Kreş, anaokulu ya da anasınıfı çocukların gelişimlerini destekleyen, çocukları ilkokula hazırlayan, kendini ifade eden bireyler olmalarını, yaratıcı yönlerini ve becerilerini destekleyen, sosyalleşmelerine fırsat veren ve ailelere ise erken çocukluk eğitimi konusunda destek olan eğitim kurumlarıdır. Çocukların okul öncesi eğitime zamanında başlaması, gelişim süreçlerinde ve büyüme dönemlerinde önemli katkılar sağlar ve bir yandan da“okula uyum”sürecini de beraberinde getirmektedir. Bu süreç çocukların ve ebeveynlerin bazı zorlukla karşılaştığı ve bunun üstesinden gelmeye çalıştıkları bir geçiş evresidir. Çocukların ilk kez evden ayrıldıkları bu dönemin, çocuk, ebeveyn ve eğitimci için ayrı bir önemi vardır. Okul öncesi eğitimin başladığı dönemde anne ve babasıyla kurdukları yoğun ilişki büyük ölçüde devam ettiği için çocuklar, kendilerini güvende hissettikleri aile ortamından çıkıp hiç tanımadıkları okul ortamına girdiklerinde bazı uyum sorunları yaşayabilmektedir. Kreşe/anaokulunabaşlayan çocukların büyük bir çoğunluğu uyum sürecini sağlıklı bir şekilde atlatsa da bazı çocuklar için kreşe/anaokuluna gitmek sürekli bir kaygıya yol açmaktadır. Kreşe/anaokuluna uyum sağlamada sorun yaşamayan çocuklar; akranları ile birlikte olma, işbirlikçi katılım, grup etkinliklerinde yer alma gibi birçok kazanım elde edebilmekte, yaşıtları ve öğretmenleri ile güvene dayalı ve yakın ilişkiler kurmaktadırlar. Bu nedenle okul öncesi dönemde çocuğun, uyum sürecini sağlıklı atlatabilmesi oldukça önem arz etmektedir ve çocuk, bu süreçte ebeveynleri ve öğretmeni başta olmak üzere yetişkinlerin desteğine ihtiyaç duyar. Kreşe Başlarken Neler Yapabilirim? Kreşe/anaokuluna geçişler, çocuk için önemlidir. Bu geçiş süreçlerinde aile ve kurumun iş birliği yapması ve karşılıklı beklentilerin konuşulması, geçiş sürecinin sağlıklı bir şekilde üstesinden gelinebilmesi için önemlidir. Kurum seçerken birçok kurum ziyaret edilebilir. Kurum görüşmeleri çocuk olmadan yapılmalıdır. Aksi halde ziyaretlerde karşılaşacağınız herhangi bir olumsuz durum çocuğunuzu etkileyebilir ya da sizin beklentilerinize göre uygun olmayan bir kurum, sırf büyük bir parkı olduğu ve çocuğunuz o parkı çok sevdiği için çocuğun size o okula gitme konusunda ısrar etmesine sebep olabilir. Çocuğun aileden ayrılması sancılı bir süreçtir. Fakat çocuk aynı zamanda birçok kişi ile güvenli ve duygusal bir bağ kurabilecek şekilde dünyaya gelmiştir ve gelişimsel olarak buna ihtiyacı vardır. Kreşe/anaokuluna başlamadan önce çocukların akranları ile vakit geçirmeleri önemlidir. Okul öncesi eğitim sürecinden önce oyun grupları, parklar, oyun evleri gibi mekanlarda çocuklar ailelerinden kısa süreli ayrılarak arkadaşlarıyla vakit geçirmeleri hem sosyalleşmeleri hem de güvenli ve konforlu bir alanda bağımsızlaşma deneyimi yaşamaları açısından faydalı olacaktır. Aileler çocuğun alışma sürecinde olumsuzlukla karşılaşmamaları için eğitim kurumuyla işbirliği içinde plan ve program yapmalıdır. Söz konusu planlar çocuğun ve ailenin ihtiyaçları gözetilerek yapılmalıdır. Okula uyum sürecinde çalışan ebeveynlerin çalışma koşullarını uyum sürecinde çocuklarını desteklemek üzere esnetmeleri gerekebilir. Aileler çocuğunun kreşe başladığını ve uyum sürecinde olduğunu çalıştıkları kuruma bildirmelidir. Çünkü çocuk okula bırakıldıktan sonra kurum herhangi bir ihtiyaç halinde ebeveynler ile iletişime geçebilir ve ebeveynlerin tekrar okula dönmeleri gerekebilir. Okula uyum sürecinin bir boyutu ise çocuğun zihninde “okulda olma” fikrine alıştırılmasıdır. Çocuğunuz kreş kavramını daha önce hiç duymamış olabilir. Gideceği kreş çocuğa görsel materyaller kullanılarak anlatılmalıdır. Kreş kavramı çocukta anne ve babadan ayrılma, eve gelmeme ya da evden uzaklaşma gibi anlatılmamalıdır. Çocuğun arkadaşlarıyla birlikte vakit geçireceği, oyunlar oynayıp etkinlikler yapacağı, yeni bilgiler öğreneceği yer olarak bahsedilmelidir. “Kreşte/anaokulunda çok eğleneceksin, sürekli oyunlar oynayacaksın, hep bahçeye çıkacaksınız, her gün resim yapacaksınız.” gibi ifadeler çocuğun kuruma ilişkin gerçekçi olmayan bir beklentiye girmesine neden olabilir. Gündelik hayatta yetişkinlerin yaşadığı gibi çocuklar da okulda pek çok farklı duygu ve deneyimle karşılaşabilirler ve doğaldır. Bu tür ifadeler duyan çocuğun “Sürekli eğlence ya da mutluluk” beklentisi karşılanmadığında okula uyum süreci olumsuz etkilenebilir. Okula Uyum Süreci Okula uyum sürecinde yalnızca çocuk güvenli ve konforlu aile ortamından ayrılmaz. Okula uyum süreci aynı zamanda ebeveynler için de zorlayıcı olabilir. Ebeveynler bu süreçte kaygı ve korku yaşayabilirler. Çocuğun ebeveynlerinden ayrılması kadar ebeveynlerinden çocuktan ayrılması kaygılı olabilir. Ebeveynler buradaki kaygılarını çocuğa yansıtmamalıdır. Ebeveynler duygularını çocukla paylaşmalıdır. Örneğin çocuğunuzu özlediğinizi, gün içinde onu düşündüğünüzü ifade edebilirsiniz. Akıllarındaki tüm soru işaretlerini öğretmene ya da kurum yetkilisine çocuk olmadığı bir anda sormalı ve cevap alabilmelidir. Çocuğun kreş hakkında sorduğu her soru dürüstçe ve yeterli şekilde somut olarak cevaplandırılmalıdır. Çocuğu, öğretmeni ile ailesi tanıştırmalıdır. Kreşin ilk günü aile bireyleri, çocuk ve öğretmen birlikte oyun oynamalı ve vakit geçirmelidir. Öğretmen çocuğu, aile bireyleri varken okulu gezdirmeli ve tanıtmalıdır. Böylece, çocuğun kreşe başladıktan sonraki öğretmeni ile güvenli bir bağ kurması ve çevreye kolayca uyum sağlaması kolaylaşacaktır. Çocuğun kreşte kalma süreci kademeli olarak arttırılmalıdır. İlk günlerde kreşte kaldığı süre sınırlı olup annesinin ya da babasının ulaşabileceği bir yerde bulunması gerekmektedir. Örneğin ilk gün anneyle birlikte kreşte bir saat kalıp diğer gün 2 saat kalması ve bu sırada annenin çocuğu sınıf ortamının dışında beklemesi gibi. Kreşin ilk günü evden çıkarken okulun istediği tüm eşyalar götürülmemeli. Kreşte istenilen yedek giysi, çarşaf, yastık, battaniye, nevresim gibi eşyalar çocuğun düşüncesinde evden ayrılış / taşınma olarak düşünülebilir. İlk gün evden çıkarken çocuğun en sevdiği oyuncağı, aile fotoğrafı, sizi hatırlatacak herhangi bir nesne ya da en sevdiği eşyası çantasına konularak evden çıkılmalıdır. Kreş tarafından istenilen eşyalar daha sonra okula bırakılmalıdır. Ebeveynler Nasıl Davranmalıdır? Çocuk kreşe teslim edilirken ebeveynler kararlı olmalıdır. Kreşten ayrılış süreci uzatılmamalıdır. Çocuğunuza kararlı bir dille gitmeniz gerektiği anlatıp mutlaka geri gelip alacağınızı çocuğunuza söylemelisiniz. Okuldan alacağınız saati somut olarak nitelendirmeniz faydalı olacaktır. Örneğin, hava kararınca ya da çocuğunuzu alacağınız saat beş ise beşin üzerinesticker yapıştırılıp küçük olan çubuk akrep stickerın üstüne geldiğinde alacağım denilebilir. Kreşten ayrılırken çocuğa güzel dilekler söylenmelidir. Çocuğunuzun ayrılış sürecini kolaylaştırmak için sınıf penceresinden el sallama gibi ritüeller gerçekleştirilebilir. Çocuğunuz sizden ayrılırken bitmeyen bir ağlama nöbetleri gerçekleşebilir. Çocuğunuzu anlamaya çalışın. Çocuğunuza sarılarak yanında olduğunuzu hissettirip sakinleştirmeye çalışın. Daha sonra kaygılandığı konu hakkında açıklamalarınızı yapıp çocuğunuzun kaygısını hafifletmeye çalışın. Ağlama nöbetleri her gün devam ediyorsa sebepleri araştırılmalı, çocuğun okula hazır olması, gelişim düzeyi ya da anne baba tutumları değerlendirilmelidir. Kreşe başlayacağı zaman ile çocuğun hayatındaki önemli yaşam olayları çakışmamalıdır. Örneğin yeni bir kardeşin doğumu, boşanma, yas, emzik bırakma, memeden kesme, tuvalet alışkanlığı edinme gibi olayların ardından kreşe başlama çocuğun okula uyum sağlamasını zorlaştırabilir. Çocuğunuzu okulda alacağınız zamanı geciktirmemeli veya çocuğun okuldan ayrılan son çocuk olmamasına özen göstermelisiniz. Uyum haftasında tüm arkadaşları eve giderken uzun süre bekleyen çocuk ailesinin gelmeyeceğini düşünerek kaygılanabilir. Çocuğunuzu okuldan aldıktan sonra “Kreşini sevdin mi? Yarın da gelelim mi?” gibi sorular yönlendirici olduğu için sorulmamalı; ancak mutlaka gününün nasıl geçtiği yargısızca sorulmalıdır. Yeni bir ortama uyum sağlaması zaman alacağından “Hayır sevmedim, gelmeyelim.” deme olasılığı çok yüksektir. Çocuğunuzla günü değerlendirin. “Bugün seni en çok güldüren şey neydi? Bugün hangi oyunları oynadın?” gibi sorular sorabilirsiniz. Unutmayın ki, her çocuk, her aile biricik ve özeldir. Herkesin kreşe uyum süreci, kreşe başlama nedenleri farklıdır. Çocuğunuzu kreşe göndermeniz sizin kötü anne/baba olduğunuz ya da çocuğunuza bakamadığınız anlamına gelmez. Tam tersine çocuğunuzun yalnızca ev ortamında karşılanmayacak pek çok gelişimsel ihtiyacını karşılamak üzere bir adım attığınızı gösterir. Çocuğunuzun gelişiminde akranlarının ve okul öncesi eğitimin önemi çok büyüktür. Çocuk Gelişim Uzmanı Sebahattin Doğru Lokman Hekim Akay Hastanesi Çocuk Gelişimi polikliniğimizden randevu almak için aşağıdaki formu doldurmanız yeterli olacaktır.
YAŞINDAN ÖNCE KREŞE GÖNDERMEYİN0-3 yaş dönemi çocuğun gelişimsel ve psikolojik ihtiyaçlarının anne tarafından karşılanması gereken bir çağı dediğimiz bu evrede çocuk henüz memeden bile ayrılmadığından anneye psikolojik ve fizyolojik olarak bağımlılık yaşamaktadır. Gelişimsel olarak yeterince kelime bilgisine sahip değildir ve kendisini ifade edemediği her koşulda annesinden yardım bekler. Özellikle keşif evresinde olan çocuk sürekli annesi tarafından onaylanmak, kabul edilmek ve güvende olmak ister. Çalışan annelerde ise çocuk bakımını üstlenen bir bakıcı da olsa durduk yere ağlayıp öfke krizleri geçirebilir çünkü çocuk anne ile sevgi doyum ihtiyacını karşılamak ÖNCE EVDE YATAĞINIZI AYIRINOkul fobisi olarak nitelendirdiğimiz bu evrede ise anne kreşe başlama sürecinden önce mutlaka evde yatakları ayırmalıdır. Anne ile yaşanan ilk ayrılma anaokulu ya da kreş ortamında başlarsa çocuk bu durumu bir ceza olarak kodlayabilir ve okula dönük fobik bir durum yaşanabilir. Öte yandan çocuğun yatağı anneden 8 ay sonra ayrı oda ile ayrılmalı ancak her ağladığında ise ihtiyacına cevap verilerek güven teması da şekilde ilk ayrılma evde gerçekleştiğinde çocuk okulda anneden ayrılırkenKREŞE YUMUŞAK GEÇİŞLERE, YARIM GÜN AŞAMALI OLARAK BAŞLATINBu evrede anne çocuğunu tıpkı bir parka götürür gibi kreşe giderek onunla birlikte eğlence alanı keşfine çıkabilir. Kreşe başlama sürecinde anne çocuk arasında parkta ya da avm oyun alanında şöyle bir diyalog fayda sağlayacaktır;Biliyor musun bazen parka tüm çocukların aynı anda gelmesi mümkün olmuyor, bende böyle durumlarda sıkılıyorum. Ama bazı yerler varmış ki tıpkı bu parktaki gibi farklı oyunlar ile eğlenceler yapılıyormuş. Hem anne hem çocukların aynı anda buluşarak keyifli zaman geçirdikleri yerlermiş. Haydi şimdi birlikte o yerlere gidip bakalım ve kendimize oynamak için en uygun yeri birlikte seçelim?’ şeklinde bir ifade ile çocuk önce konuya karşı önyargısız ısınmış olarak dahil anne ile kreşe gidildiğinde çocuk özgür bırakılarak ortamı keşfi sağlanır. Bu esnada anne kurum yöneticisi ile çocuğun gözlemleyebileceği bir yerde vakit ilk defa girmiş olduğu bu yabancı ortamda sık sık annesinin yanına gelerek ’anne burdası, gitmeyeceksin değil mi?’’ gibi ifadelerle sizi sıkıp boğabilir. Lütfen bu durumda büyük tepkiler vermekten kaçının ve mümkün olduğunca normal tepkilerin verin. ORYANTASYON SÜRESİ ÇOCUĞUN GELİŞİM DÖNEMİNE GÖRE FARKLILIK GÖSTERİRBazı kreş ve anaokulları çocukları bir hafta içerisinde oryantasyona dahil edecekleri ve alışma sürecini bu sürede tamamlayacaklarını iddia ederler. Bu sürede uyum sağlayamayan çocukları ise gelişimsel açıdan problemli bulur, destek alınması konusunda biz uzmanlara yönlendirirler. Oysa ki çocuğu bu süreçte tek başına ele almak ya da akranları ile kıyaslamak oldukça yanlış bir anneden ayrılmaya hazır değilken ’ağlaya ağlaya alışacak ’ diyerek anneyi okuldan uzaklaştırmak hem anne hem çocuk açısından oldukça sıkıntı yaratacak, çocuğun anneye duyduğu güveni BAŞLAMADAN ÖNCE ÇOCUĞUN GELİŞİM TAKİBİNİ YAPTIRINŞüphesiz kreşte anneden ayrılmaya hazır olmayan bir çocuğun ki belki de gelişimsel geriliği buna engel oluyor yaratacağı sıkıntılardan önce, bir engelle karşılaşmadan sizlerin koruyucu ruh sağlığınızı desteliyor olmak bizi daha mutlu süreçte yapılması gereken en doğru şey ise kreşe başlamadan önce bir uzmandan süreci nasıl yöneteceğiniz konusunda destek almanız yaşına göre bilmesi gereken kelime hazinesine sahip mi?- Konuşma geriliği var mı?-Tuvalet eğitimi hangi aşamada? Bu anlamda kendisini bir yabancıya ifade edebilecek mi?-Tek çocuk mu? Hazırda bir kardeş bekleniyor mu?-Öz-bakım becerilerini kendisi karşılayabiliyor mu?-Sosyal ortamda akranları ile ilişkileri nasıl?-Egosantrik bu dönemde paylaşıma yeterince açık mı?-Hayır denildiğinde tepkileri nasıl oluyor? Kurallara uymakta güçlük yaşıyor mu?Bu ve benzer sorularla sürece hazır olup olmadığı bir uzman tarafından değerlendirilir, gelişimsel testler uygulanır ve kişi uzmanın yapacağı yönlendirmelerle süreci daha sağlıklı şekilde yönetmiş PSİKOLOG YA DA DANIŞMAN BULUNDURAN YERLER TERCİH EDİNAnaokuluna başlama evresinde yapılan hatalardan biri de kurum yöneticilerinin alanında uzman olmadıkları konularda aileleri yönlendiriyor olmasıdır. Aile bu konuda yöneticilerin dediklerine harfiyen uyarak belki de çocuğun kendisini tamamen yalnız ve çaresiz hissetmesine sebep olurlar. Bu anlamda çocuğun psikolojik gelişim takibini sağlayacak onu doğal ortamında gözlemleyecek bir psikoloğun olduğu kurumları tercih etmeye özen gösteriniz. Ayrıca bu uzmanların kuruma ne sıklıkla geldiklerinin takibini yapmayı da ihmal EMANET EDECEĞİNİZ KREŞİN MUTLAKA KAMERASI OLMALIYine bu konuda bazı kurumlar öğretmenlerin mahremiyetini göz önüne alarak kamera kayıtlarını paylaşmak istemeyebilirler. Bu durum en başta bu kurumu tercih etmemeniz için oldukça etken bir odanın aydınlık ve kameralı olması dışında kameraların aktif çalıştığını gösteren bir büyük ekran velilerin her an erişebileceği bir yerde olmalıdır. Aynı zamanda geçmişe dair kayıtlara da erişebileceğiniz bir sisteme sahip olduğunu kontrol EĞİTİM VERECEK ÖĞRETMENLERİN DİPLOMASINI YÖNETİCİLERDEN TALEP EDİNİZMaalesef bu konuda alanında uzman olmayan kişiler çalıştıran birçok kurum hem branş derslerinde hem de sınıf öğretmenliğinde aynı kişiyi kullanarak eğitimin kalitesini oldukça düşürmekte ve çocuklara yanlış yönlendirmeler yapmaktadırlar. Bu konuda sizler çocuğunuzdan hizmet sağlayacak kişilerin diplomasını görmeyi yöneticilerden talep edebilir, uzmanlık deneyimleri hakkında bilgi sahibi MUTFAK VE TUVALET HİJYENİNE ÖZEN GÖSTERİNİZOkul öncesi eğitimde çocukların hangi aralıkla yemek yediği ailelerin alıştırma rutinlerine göre farklılık gösterir. Ara öğünü olan bir çocukla öğretmen özel olarak ilgilenmek evde annesinin oluşturduğu rutinleri okulda terk ederse bocalar ve ihtiyaçları karşılanmadığında kendisini rahatsız kreşe başlama sürecinde çocuğun gelişimsel olarak hazır olması dışında okul yöneticilerinin tutumu, kurumun fiziksel yapısı, kurumun öğretmenleri ile ilişkileri, kültürel yapısı, hijyeni, güvenlik kamerasına sahip olması, aydınlık ve ferah bir ortam olması ,kurumda psikolog bulunması en önemli detaylardır.
2 yaş çocuğun kreşe alışma süreci